• maalesef çok katı kurallarla yönetiliyor ama bunlar nedir ya. bok atacağım diye olmayan şeyleri yazıp bilgi kirliliği yapmayın lütfen. yazar arkadaşların paylaşımına dayanarak söylüyorum;
    - nasıl 30 yaşına gelmeden ülkeden çıkmak yasak. sadece benim tanıdığım onlarca türkmen var türkiye'ye okumaya gelen. mesela 2019-2020 eğitim sezonunda türkiye'de 18 bin türkmen öğrenci varmış. bakın bu sadece türkiyedeki sayı kaynak
    - kadınların araba kullanması yasak falan değil. resmi dairelerde kadınlara pantolon giymek yasak (kıyafet yönetmeliği) ama özelde çalışan kadınlar pantolon giyebilir yasak diye bir şey söz konusu değil
    - siyahı bilmem ama ülkede renkli araba yok. beyaz ve türevleri var
    - evet eski cumhurbaşkanı ay isimlerini değiştirmişti ama onun vefatıyla tekrardan eski isimlere dönüldü
    - evlendirme dairelerinde arkada türkmenbaşının fotoğrafı olduğu doğru ama fotoğrafçıya gidip çekilen evlilik fotoğraflarında türkmenbaşı olacak diye bir şart yok. resmi dairede cumhurbaşkanlarının fotoğrafının olması eleştirilecekse eğer bizim elçiliklere, statlara bakınız önce.
    bir de 'doğruları konuşmak yasak' bilgisi var ki akıllara zarar. dünyanın en kısa fıkrası olur herhalde bunu türk birisini söylemesi.

    edit: bir diktatörü savunuyor gibi gözükeceğim ama bu sizin yaptığınızın 'benim türbanlı bacıma deri elbiseliler saldırdı, üstüne işedi' yalanından hiçbir farkı yok. gta oyun şifrelerini bulup darbe planı olarak veren atv gibi olmayın.
    ülke tek adam yönetiminde, evet diktatörce yönetiliyor ama böyle saçma şeyler sulandırmaktan öte gitmiyor. bir tanesi de dünya basınının çok iyi lanse ettiği 'cumhurbaşkanları kendi köpeğinin heykelini dikti' hikayesi. gerçeği ise ülkenin figürlerinden olan alabai cinsi (orta asya çoban köpeği) heykeli dikilmesi olayı (ülkenin figürlerinden birisi de ahal teke, hatta abdullah gül'e de hediye etmişlerdi). bizim neredeyse her ilçemizin meşhur şeylerini heykelleştirmeyle aynı zihniyet işte, ama bunu kendi köpeği için yaptı hikayesi çok ucuz
  • aklınıza gelebilecek her türlü özgürlüğün gümrüğe takıldığı bir gariplikler ve paranoyalar ülkesi.

    türkmenistan'ın nasıl bir yer olduğunu anlamak için uçağınızın aşkabat'a inmesine gerek yok. atatürk veya esenboğa havalimanı'nda uçağa alınmadan hemen önce zaten nasıl bir ortama dahil olacağınızı görüyorsunuz. ekstra bir güvenlik kontrolünde beklerken yanı başınızda duran türkmen abi ve ablalar ısrarla sizin bavulunuza sigara sıkıştırmak isteyecektir. burada benim yaptığım gibi kibar bir elitist havaya bürünüp hayır demeyiniz, net bir şekilde tatlım fuck you* deyip geçin gidin. zaten yapılan bu son kontrol türklerden ziyade elinde devasa bohçalarla uçağa binmeye çalışacak olan türkmenler içindir. bohça demişken aklınıza lütfen herhangi bir emniyet biriminin gece baskınında yakaladığı koli bandıyla sarılmış paketler gelsin. bu gözler kontrolden kaçırmak için sigara pakedini ayak bileğine dolamış insan gördü.

    bu ülkeye ve ülke içinde yapılan tüm uçuşlarda can güvenliğiniz tehlike altındadır. bunun sebebi ne uçakların eskiliği ne de başka bir şeydir. inişe 20 saniye kala hala koridorda elinde cep telefonuyla gezinen türkmen insanının varlığıdır bu tehlike. o telefon hep açıktır ve hep açık kalacaktır. uçak korkusu olmayan insanı bile gererler durduk yere. tüm uçuş personeline türkmenistan uçuşlarında sadece gösterdikleri sabırdan ötürü çift yevmiye verilmesi gerekmektedir.

    uçaktan bir an önce inmeye bakın. gümrük ve pasaport işleri olağandışı yavaşlıkla işlemektedir. bunun en temel sebebi zorlukla çıkan vizenizin türkmenistan'da havalimanında basılması ve gümrükte bulunan 8 tarih öncesi x-ray cihazından sadece birinin çalışmasıdır. evet ülkeye girerken de kontrolden geçiyorsunuz. bohçalar demiştim değil mi? önünüzde duran her bir türkmen sizin sırada fazladan bir beş dakika daha beklemenize sebep olacaktır.

    hayatımda yaşadığım en abzürt gecelerden birini burada yaşadım. türkmenistan topraklarındaki ilk günlerimden birinde çalışma arkadaşlarımın organize ettiği bir yemeğe iştirak ettim. sonradan öğrendiğim kadarıyla söz konusu restoran şehrin en lüks işletmelerinden biriymiş. aman kafanızda nusr-et imajı oluşmasın. duvardan duvara pvc borularının gözüktüğü şelalesi ve loş ışıklarıyla herhangi bir anadolu şehrindeki kebap restoranından pek de bir farkı yoktu. ancak işin renginin sonradan değişeceğini bilemezdim.

    mekandaki iki uzun masanın birinde biz, bir diğerinde en az bizim kadar kalabalık, türkmen ailelerden oluşan bir grup vardı. benim için iş dışında türkmenleri incelemek için bulunmaz bir fırsattı bu. dört aile uzun bir masaya boylu boyunca yayılmış, votkalı bir muhabbetin içerisindelerdi. çocuklar etrafta koşuşturuyor, klasik dayaklık çocuk imajını başarıyla yerine getiriyorlardı. ancak ortamda fazladan biri daha da bulunuyordu. en başta herhalde amcaoğlu diye düşündüğüm bir genç 80'ler sonu 90'lar başı ailecek kullandığımız devasa kameraya tüm olayı kaydediyordu. parayla tutulmuş bu oğlan ara ara oturanlara devasa ışığıyla tek tek zoom yapıyor ve kurbanını geçici bir şekilde kör ettikten sonra sıradaki kurbana geçiyordu. bu esnada türkmenler ne muhabbetini kesiyor ne de duruşlarını değiştiriyorlardı. buradaki abukluğun içindeki bir abukluk da masadaki herkesin cebinde veya çantasında iphone 5'ler, samsung galaxy s4'ler dolaşıyor olması. ağzım açık olayı anlamlandırmaya çalışırken, içinde bulunduğum ekipteki biri bana bu olayın çok olağan bir durum olduğunu ve türkmenlerin bu tarz yemekli organizasyonları mutlaka kayda aldıklarını anlattı.

    siparişler verilmiş, masadaki muhabbet koyulaşmış ve restoranda çalan müziğin sesi de yükselmeye başlamıştı. replay butonu açık kalmış olacak ki rihanna'lar, psy'lar, britney'ler, bitchler bir döngü halinde hoparlörlerden yayılıyordu. ancak beni dumur deryasından kurtulamayacağımın müjdesini veren şarkı i just had sex'ti. tekrarlamakta fayda görüyorum; şehrin en lüks restoranlarından birinde, hemen yan tarafımızdaki masada 80'lerden kalma bir kamerayla kayıt altına alınan çocuklu aileler usulca yemeklerini yerken mekanda içerisinde "when i had the sex, man, my penis felt great and i called my parents right after i was done" gibi sözler geçen bir şarkı defalarca çalıyordu.

    yemeklerin yenmesinin ardından zaten loş olan ışıklar bir anda neredeyse tamamen söndü ve içeri girdiğimde fark etmediğim bir disko topu yukarıdan aşağıya yavaş yavaş indi. the lonely island'ın sahneyi terk etmesinden ardından türkmen ezgilerinin ortama giriş yapmasıyla bir anda ayaklanan türkmenler disko topunun altında göze tanıdık gelen folklorik hareketlerle dansa başladılar. türkmen kadınlarının sürekli ellerinin ayalarını birbirine göstererek sergiledikleri bu epey atarlı giderli dans mustafa sandal'ın türkmence söylediği evlerden ırak olması gereken "kushdepti" adlı şarkısıyla ivme kazandı. ancak bir sonraki şarkının ortalığı savaş alanına çevireceğini bilemezdim. türkmenleri anlamlandıramadığım bir sabır ve ilgiyle izleyen türk ekibi ansızın başlayan ankara'nın bağları ile nasıl olduysa bir anda yanımdan kaybolup piste ışınlandılar. bendeniz ise önümdeki votkayla kendimi rahatlatmaya ve ortama alıştırmaya çalışıyordum. yalnız iş ne yazık ki burada bitmedi ve ağır bir halay havası türkmenleri korkularından masalarına, türkleri ise garsondan peçete almaya yönlendirdi. ben ömrümde bu derece hardcore bir halay enerjisini hiçbir pornoda görmedim. neyse ki ışıklar tekrar yanıp, müzik tekrar eski rihanna'lı günlerine döndüğünde ortalık sakinleşmeye başladı. gece bitmiş, restoran artık gidin diyor, saatlerimiz sokağa çıkma yasağı olan 23:00'a yaklaşıyordu. yan masada bulunan orta yaşlı bir türkmen kadın bize kestikleri mumsuz doğum günü pastasından ikram ederken muhabbet ortamı oluştu. anlaşılan sahnede ankara'nın bağlarıyla coşan kitlenin içinde bir adet türkmen hükümetinin bakanı bulunuyormuş. bakalım daha neler göreceğim...

    not: türkmenler "anlayamadım" yerine "düşünemedim" diyor. olur da bir gün bir türkmenle karşılaşıp duyarsanız, yiğit özgür'ün o karikatürü aklınıza gelmesin, feci dağıtabiliyorsunuz gülmekten.
  • ulkede yabancilara sari plakali araba veriyolar, trafik'de maa$li polis yok asker var, askerde de silah yok sopa var.
    turkiye $artlarinda araba kullanan birisinin turkmenistan'da trafik kural ihlali yapmadan ilerlemesi zor. asker cevirdiginde de eger kullanici yanlizsa cok fazla prosedure magruz kaliyo -yok pasaportun kurma kolu var mi? -yok yarak'in varmi? gibi "aha pasaport burda da otekini anlamadim", demeyin onlarda yarak silah demek, anlamiyip diretirseniz "ac gotunu bakicam" diyebilirler aslinda amac arabanin bagajini kontrol etmektir.
    cok stratejik bir kelime daha var "pezeveng" bu da guzel anlamina gleiyo. bir turkmen "kariniz cok pezeveng" derse sakin olun zamanla ali$icaksiniz.
  • kaynaklarından elde ettikleri geliri az olan nüfuslarına eşit şekilde dağıtıyor olsalardı, altyapıya falan harcıyor olaydılar körfez ülkeleri gibi bir ülke olup çıkabilirlerdi, bunun yerine türkmenbaşı, ailesi ve yakınlarını zengin etmeye çalışıyor tüm millet. bunun dışında türk birliğine bugüne dek soğuk duruyor olmalarının asıl nedeninin kaynaklardan elde ettikleri geliri paylaşmama isteğinin yattığını düşündürtüyor tarafsızlıklarından daha çok. tarih kokulu memleketlerden birisidir aynı zamanda, persler bu toprakları yurt bellemişlerdi, sümerler orta asyadan bereketli hilal'e göç ederlerken bu topraklardan geçmişlerdi lapus lazulli kaynaklarının burası olduğu düşünülüyor örneğin, ilk çağ kültürlerinden, margiana, bactria gibi artık tarih olmuş medeniyetlere ve oxus kültürü gibi kültürlere yurt olmuştur. diğer orta asya memleketleri gibi rus, çin, iran'ın gölgesi ve tehdidi altındadırlar.
  • deport o kadar yaygındır ki bu ülkede, tarihte türklerin bu topraklardan göçünün deport sonucu olduğu hissine kapılmama neden olmaktadır.
  • -dikdatörlükle yönetilir.
    -gördüğünüz her 5 kişiden 3 ü ya polis ya polise çalışan biridir ( her attığınız adımı bilirler )
    -gece 23.00 dan sonra yabancıların dışarıya çıkması yasaktır.
    -yabancıların alkollü gezmeleri yasaktır.
    -dışarda sigara içmek yasaktır (çilim çekmek gadagan)
    -türkmen kızları ile birlikte olmanın cezası 5 sene bu ülkeye giremeyecek şekilde pasaportunuza yiyeceginiz kırmızı bir damgadır.
    -internet bağlantısı sadece (en azından benim bulunduğum yerde) sadece cep telefonundan çeyrek g hızla mümkün.
    -devlet çok zengin halk ise bir o kadar fakir
    -bana kalırsa yarı açık cezaevinden farkı yok gelmeyin.
  • türkmenistan günümüzde özellikle inşaat sektörüyle ilintili, bir çok insanımızın gitmek istediği, gitmeye çalıştığı veya gitmiş olduğu ülkedir. insanlar gitmeden önce haliyle merak ederek, internetten araştırma yaparlar, fakat pek de işe yarar bilgiler bulamazlar. çünkü fazlasıyla kapalı bir ülkedir. ben de gitmeden önce vize (çalışma izni) beklerken çok araştırmıştım fakat dişe dokunur bilgilere ulaşamamıştım. bu enrtymi emekçi kardeşlerime bilgilendirici olabilmek amacıyla ayrıntılarıyla yazıyorum.

    öncelikle ülkeye turistik vize ile girmenin çok zor olduğu söyleniyor. fakat emekçi kardeşlerim çalışma izniyle (work permit) gireceklerdir. siz firmaya evraklarınızı iletip, firma davetiye için başvuru yaptıktan sonra ortalama 45 günlük bir bekleme süreci olacaktır. resmi bayram ve tatillere göre uzayabilir, endişelenmeyin. sonrasında size dijital yollarla gönderilen davetiye (çakylyk) ve pasaportunuzla birlikte, ülkeye inince, giriş yapmadan hemen önce ufak bir gişede vizeniz, pasaportunuza yapıştırılarak ülkeye gireceksiniz. gişede 6 aylık vize için yaklaşık 250 usd. gibi bir harç ödeyeceksiniz. fakat bu miktarı muhtemelen firmanız türkiye'de uçak biletinizle birlikte size verecektir. vermezlerse tedarikli olun. kesinlikle ve kesinlikle iş vaadinde bulunup, vize işlemleri için para talep eden şahıslardan, firmalardan uzak durun. böyle bir uygulama yoktur ve bu konuda bir çok dolandırıcılık hikayesi mevcut.

    ülkeye inince ilk duyacağınız kelime " gadagandır" olacaktır ki "yasaktır" anlamına gelir. havaalanından çıkar çıkmaz sigara yakmayın. açık alanlarda içilmesi yasaktır. fakat bir çok cafe-restorantın içerisinde içebileceksiniz, endişelenmeyin.

    ülkenin para birimi manat'tır. ülkede sabit kur sistemi uygulanmaktadır ve 01.01.2015 tarihi itibariyle 1,00 usd =3,50 manat'tır. (öncesinde 2,84 idi.) hemen hemen, her market, cafe, taksi'de dolarla ödeme yapabilirsiniz, fakat kuru düşük hesaplayabilecekleri için zararınıza olur. havaalanı, avm, banka gibi yerlerde bulunan resmi gişelerden dolar bozdurmanızı tavsiye ederim. görece yıpranmış dolar banknotlarını kabul etmezler, dikkat edin.

    dil konusunda çok fazla zorlanmayacaksınız. türkmence bizim öztürkçe'ye yakın akrabadır. fakat dile sonradan girmiş hemen her şey rusça kökenlidir. öğrenmeye gayret ederseniz 3-4 ayda türkmence'yi söker, anlar ve konuşursunuz ki, bence öğrenmek çok önemlidir. bir çok türkmen, türk televizyonlarını takip ettiğinden veya türk firmalarında uzun süreler çalıştığından dolayı türkçe'yi görece anlar, fakat türkmence konuştuğunuzda size saygı ve sevgi duyar. bir çok türkmen rusça bilir, ve rusça konuşanlar elit, şehirli kabul edilir. birçok karayağız türkmen'in doğru veya yanlış, rusça konuşmaya çalıştığını göreceksiniz.

    türkmen haklı genellikle sıcak, cana yakın, konuksever ve yardımseverdir. çoğunlukla türk'leri sevmezler (bu davranışları; çoğunlukla biz türk'lerin geçmişteki saygısız ve şerefsiz davranışları yüzündendir) fakat yüzünüze sürekli gülümseler çünkü sizi sevmeseler bile dolar'ı çok severler. unutmayın siz onların gözünde yürüyen dolar işaretisiniz ($). kamu görevlileri ortalama 150 usd. aylık alırken, şantiyedeki en vasıfsız beden işçisinin aylığı 350 usd'dir (yeteneğine göre 1100 usd. olduğunu gördüm). rüşvet kamuda ve özel sektörde olağandır. işe girmek için bile rüşvet gerekir. halkın ve şantiyenizdeki bir çok işçinin bile polis muhbiri olabileceğini unutmayın.

    müslüman bir toplumdur fakat rus kültürü etkisinden dolayı bağnaz değiller. duayı dillerinden eksik etmeyenlerin bir çoğu domuz etine bayılır.(domuz eti her restoranda bulunur.). 1 milyonluk şehirde ben sadece bir kaç tane cami gördüm.

    yemek kültürleri genellikle et üzerinedir. kırmızı et; ülkemize göre neredeyse 3'te bir oranında ucuzdur. lüle kebabı, haşlama, türkmen mantısı, şaşlık (ızgara et), doğrama sık tükettikleri yemeklerdir. arak dedikleri votka ve pivo dedikleri bira her cafede bulunur. arağı sek olarak shot bardağında içerler ve sağlam içerler. cafede 3 manat'a bir bardak fıçı bira içebilirsiniz. 15 manat'a orta kalite bir şişe votka alabilirsiniz. dışarıda fiyatlar uygun gibi gözükse de mekanına göre bir gecede 500$'lık bile olabilirsiniz. dikkat.

    benzin 2015 yılı itibariyle 1 manat/lt'dir. ikinci el arabalar ülkemize göre neredeyse %50 ucuzdur. arabaların %70 i toyota'dır. türkiye ehliyetleriniz türkmenistan'da geçerlidir. fakat kendi adınıza araba alırsanız, plakası sarı olacaktır ve her caddede 200 mt. arayla duran trafik polisleri (kayı) sizi durdurcaktır ve sudan sebeplerle ceza yazmaya çalışıp, ufak bir rüşvetle olayı kapatmak isteyecektir. kira fiyatları; aşgabat için, oturulabilir daireler aylık 500$'dan başlar. elektrik, su, doğal gaz, telefon bedavaya yakındır. ben firma kamplarında kalmanızı tavsiye ederim.

    ülkede iki adet gsm operatörü bulunmaktadır. altınasır ve mts. altınasır; aşgabat ve türkmenbaşı şehirlerinde 4g' yi bile desteklemektedir.(4g dediysem, bizim 3g'den bile yavaştır.) fakat mts hala 2g'dir. sabit internet hattı bulunmadığı için internet ihtiyacınız için bu iki operatörü kullanacaksınız. altınasır'ı tavsiye ederim. 4 gb internet paketi 160 manat'tır. ülkede youtube ve facebook yasaktır (vpn değiştirebilirsiniz). whatsapp düzgün çalışmaz. en iyi alternatif line'dır. line'da sesli görüşme, internet bağlantısının fena olmadığı yerlerde telefon kalitesindedir. türkiye'yi telefonla aramak; altınasır için yaklaşık 3,5 manat/dk 'dır.

    aklıma şimdilik gelenler bunlar. aklıma bir şeyler gelirse editlerim. sorularınız için her zaman yeşillendirebilirsiniz.
  • petrol kaynaklarının hızla tukenmesinden dolayı dunyadaki en buyuk doğal gaz rezervlerine sahip olduğundan gelecekte "terorist ulke" ilan edilmesi muhtemel ulkeler listesinin en ustlerine oynayan ulke.
  • gün gelir bir gün kıçınızı göçürme ihtiyacı hissederseniz aşkabat ta bir atm ye uğrayıp ihtiyacınızı giderebilirsiniz.

    http://www.hizliresimyukle.net/…a4e3708_orginal.jpg
  • bir mimar arkadaşımın 2006 - 2008 arasında yaklaşık iki sene çalıştığı ve bu süre boyunca dumurdan kurtulamadığı ülke.

    anlattığına göre devlete ait binalardan tutunda umumi helaya kadar her yerde beyik serdar saparmurat niyazov yazılmasının zorunlu olduğu ülke. bir kamu binasının yenileme çalışmaları sırasında binanın bir kısmının tamamen yıkılması gerekiyormuş fakat ne yazıkki işçiler yıkmaya yanaşmıyor çünkü beyik sedar saparmurat yazısınında yıkılması gerekiyormuş eleman başlarında adamları ikna etmeye çalışıyormuş, oda acemi adamların yok yere panik yaptıklarını düşünmüş meğer adamlar haklıymış bunu muhtarından valisine, valisinden bakanına kadar hiyerarşik bir izin sürecini yaşayınca anlamış.

    ayrıca arkadaşın neredeyse idamına sebep olabileceğim ülke.
    arkadaşı arıyorum açıyor telefonu, ben: alo naber lan senin manyak başkanın (adıyla sanıyla dövlet başqanının adını söylüyorum) ne yapıyo der demez arkadaş çat diye lefonu kapatır bir dahada telefonlarımı açmaz.
    ancak döndüğünde konuşuruz eleman hala biraz kızgın meğerse faal durumdaki istihbalat binasında çalışıyorlarmış o sırada.
hesabın var mı? giriş yap