• güney pasifik'te minnacık bir ada devleti... türkiye'de bilinirliği, iklim değişikliğinden en çok etkilenen yerlerden biri olması ve ermenistan'la kurduğu diplomatik ilişki sebebiyledir.

    gidiş tam bir eziyet...

    iki alternatifiniz var... dünyanın orasından ya da burasından dolanmak olarak özetleyebiliriz alternatifleri...

    ya los angeles üzerinden fiji, oradan tuvalu... ya da seul üzerinden yine fiji, oradan yine tuvalu...

    ikincisini anlatalım, amerika vizeniz yoksa daha kolay gibi görünen seçenek o çünkü:

    10,5 saatlik bir uçuşla seul'e varırsınız. vaktiniz varsa tavsiyem, seul'de bir-iki gün geçirip öyle devam etmeniz. kendinize gelin azıcık. vakit yok mu? iyi, siz kaşındınız. iki buçuk saat içinde fiji uçağına yetişmek zorundasınız.

    yetiştiniz. arada anca bir sigara içip baseninizden ter damlatarak korean air uçağına kuruldunuz. kendinizi uzakdoğulu hosteslere teslim edin. bir dediğiniz iki olmayacak, güleryüzden mahrum kalmayacak, aktarma telaşının yorgunluğunu fazlasıyla atacaksınız... bir 10,5 saat daha...

    fiji'ye indiniz... orası ülkenin en turistik şehri, nadi, doğa inanılmaz... ama yoook, pırpır uçakla bir yarım saatiniz daha var. iç hat. istikamet başkent suva. orada bir gece geçireceksiniz, mecbur. rezervasyonunuzu önceden yaptırın, yoksa taksicinin eline kalır, serseriler ve fahişelerle dolu bir otelde dünyanın en gergin uykusunu uyursunuz (bir ara üst kattaki fahişenin öldürüldüğünü düşündüm, ama yarım saat sonra avludan, penceremizin önünden çıkıp gittiler). bu arada günlerden ya pazartesi, ya da çarşamba olduğu kesin. çünkü hedefimize sadece salı ve perşembe günleri uçuş var.

    sabahın köründe, o son derece gergin uykunun ardından havaalanı... artık sadece 2,5 saatlik bir uçuşunuz kaldı, ama istanbul'dan çıkışınız da üçüncü gününe girdi. uçağı görünce paniğe kapılmayın. tamam, "düşerse, burada düşsün" diyerek bu hatta verildiği çok belli. yoksa çoktan jilet yapılmalıydı. yine de düşmüyor, ilginç...

    ve funafuti... havadan inanılmaz bir manzara karşılayacak sizi. "değdi galiba" dediğinizi duyar gibiyim, acele etmeyin.

    muhteşem doğaya pis, hem de çok pis bir nem eşlik ediyor... hamama giren terler tabii de, bütün gözenekler doluyken, tek boş delikten akması biraz rahatsız edebiliyor.

    aç kalacaksınız orada, hazırlıklı olun. herşey, ama herşey garip bir "tatlı yağ" marifetiyle pişiriliyor. o caaanım okyanus balıkları bile... "tamam ulan, bir hafta bisküviyle yaşarım" derseniz de, tatlı, çok tatlı, mide bulandırıcı tatlı bisküvilere kaç gün dayanabileceğinizi düşünün...

    bunlar sevimsiz yanları, ama dedik ya? inanılmaz bir doğa, son derece sıcakkanlı ve rahat ada insanları, sizi rahat ettirmek için ellerinden geleni yapacaktır, emin olun. bu arada, 25-30 yıl içinde bir ülkeleri olmayacağını bilen insanlarla konuşmak, garip bir mahcubiyet de getirecek beraberinde, hazır olun.

    birileri müslümanlardan söz etmiş. 9 adada, toplam 25 (yazıyla yirmibeş) kişilik bir müslüman cemaati var. ve onlar için devletin (evet, o fakir devletin) yaptığı bir cami, yine aynı devletin her cuma radyoda verdiği 45 dakikalık bir yayın hakkı var. "ada hoşgörüsü"ne şapka çıkarıyor, okyanusun ortasında 10.000 müslümanın yaşadığı bir yerde 25 kişilik hristiyan cemaatinin ne yaşayabileceği mevzuuna hiç girmiyorum.

    ez cümle: tüm güzelliğine karşın, çok zor bir coğrafya. ama sular altında kalmadan gidip de görme fırsatı bulursanız, hayatınız boyunca unutmayacağınız bir deneyim olacağı da kesin.
  • pull down menulerde choose your country secenekleri icinde turk and caicos islands ile beraber gozumuze carpan, benim ondan da evvel kesfettigim 10000 nufuslu bir ada devleti. ingiliz hukumetinin hadi bos olun diyerek 1 ocak tariinde bagimsiz ilan ettigi, bir adet hava alanina, ve km2 basina (ki yanilmiyorsam ada 25 km2) en cok insan dusen ulkelerden biri.

    baslica gelir kaynagi internet uzantisi olan tv yi satip yillik 17 milyon dolar kazanmak olan tuvalu, ayrica hektar basina en cok devlet baskani, ya da bakan yakini dusen ulke olsa gerek.

    en yuksek noktasinin 5 metre oldugunu da belirtmeden gecmeyelim.
  • tv olan internet uzantılı domainlerini satmak suretiyle gsmh'sini 5'e katlamış olan minik ülke.
  • tuvalu dilinde aşk ve var olmak aynı kelimeyle ifade edilirmiş:

    alofa...
  • her geçen gün biraz daha sular altına gömülen, sonu hic de parlak olmayan bu küçük ülkenin her şeye rağmen türk insanı bünyesinde “tüvkiye olsak tv adresini alsak onu da satsak” diye olmadık hayaller kurdurma gibi yan etkisi etkisi olabilir. dikkat etmek gerekir.

    vassaf son kitabı tarihi yargılıyorum'da tuvaluyla ilgili şöyle der

    "güney pasifik’te tuvalu, yakın zamana kadar dünyanın en yoksul üç ülkesinden biriyken, bu 11.000 kişilik ulus devlet, internette kendisine verilen “tv” adresini 40 milyon dolara bir california şirketine satınca, bölüşülen parayla herkes bir gün içinde zenginleşiverdi. ancak tuvalu yok olmak üzere. deniz seviyesinin üç metre üstündeki bu ada devletinin, küresel ısınma sonucu 15-20 yıl sonra suların altında kalması bekleniyor. gene de, ellerine geçen parayla kapitalizmin tüket-at ruhunu bir çırpıda benimseyip uygulamaya koyan tuvalulular, harıl harıl otel, lokanta, gece klübü, hatta mezarlıkların üstüne bar bile inşa ediyor, adalarının yollarını asfaltlayıp genişletiyorlar.

    tuvaluluların yeni yaşam tarzıyla birlikte ada halkında aşırı şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon baş göstermiş; adanın kimi cennet köşeleri oto mezarlığına dönüşmüş; eskiden birbirleriyle sorgusuz sualsiz her şeylerini paylaşanlarda cemaat ruhu kalmamış; her koyun kendi bacağından asılır anlayışı yerleşmiş. dünyada çevreyi en çok kirleten abd’yle, kişi başına en çok kirleten avustralya’yı, küresel ısınmayı hızlandırdıkları için tuvalu’nun batmasından sorumlu tutup, dava etmek isteyen başbakanları koloa talake’ye de il seçimlerde yol vermişler.

    tuvalulular memleketlerini terke zorlanacaklarını bile bile, hızla yaklaşan son gelmeyecekmiş gibi tüketim çılgınlığına uyum sağlarken bizden farklı mı davranıyorlar?

    dünyayı yaşanmaz kılar, başka gezegenlerde geleceğimizi ararken ulus devletlerimizin savaşlarını da uzaya “yolcu beraberinde” götürmeye niyetleniyoruz.

    uyumlu olmamızı kanıksayıp sorgulamamamız bizi uyum müptelası yaptı. idealimiz ahenk ve düzen. tür olarak patalojimiz o halde ki düzeni uyumlu, insanı uyumsuz görüyoruz. insanı anlayabilmek, kendimizi tanıyabilmek için alman psikiyatristi wilhelm reich’ın çoktan unutulan şu sözleri belki her zamankinden geçerli:

    “asıl araştırılması gereken, neden az insanın çaldığı ya da neden sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.”

    …”
  • turkiye pasaportuyla vizesiz giris yapilabilen ulke. degerini bilmek lazim. koskoca tuvalu'ya vizesiz girmek her baba yigidin harci degildir.
  • işte böyle bir yer.
  • 2000 yılında ".tv" uzantısının haklarını 50 miyon dolar karşılığı 12 yıllığına kiraya vermiş devlet. dokuz adadan müteşekkil olup başkenti funafuti adasındaki fongafale kentidir.
    ayrıca tuvalu kelimesinin "sekizli grup" gibi bir anlamı varmış. ülkenin yerleşime açık sekiz adası olduğunu bilmek de bu anlamın altında buzağı arayanları mutlu edecektir sanırım.
  • küresel ısınmanın etkileri, her geçen gün kendisini biraz daha fazla hissettirirken, ısınmanın ilk gerçek mağdurları pasifik okyanusu'ndaki tuvalu'da yaşayanlar oldu. kutuplardaki buzulların erimesiyle adalar ülkesi tuvalu hızla sulara gömülüyor. tarım alanları sular altında kalan yüzlerce tuvalulu, komşu yeni zelanda'ya sığınıyor. tuvalu'da yaşayanların tamamı, 2050'de yeni zelanda'ya sığınmış olacak. iki ülke arasında konuyla ilgili anlaşma imzalandı.

    güney pasifik adalar grubundan oluşan 26 km²'lik tuvalu, 24 km'lik bir sahil şeride sahip. en alçak noktası 0, en yüksek noktası ise 5 metre olan ülkenin nüfusu 11 bin 800. balıkçılıkla geçinen ve tropikal fırtınalar nedeniyle büyük kayıplar yaşayan halk şimdi de küresel ısınma nedeniyle hem evlerinden hem de ülklerinden oluyor. tarih 2050'yi gösterdiğinde ne haritada tuvalu diye bir ülke ne de adalarda yaşayan kimse kalacak.
  • hem dokuz ayrı atolden oluşuyor, yani kıyı şeridi çok uzun; hem de bu adaların en yüksek rakımlı yeri 5 metre (bazı kaynaklara göre 4 metre, küresel ısınmadan en çok etkilenen ülke olduğunu da göz önüne alırsak daha bile azalmış olabilir). yakınlarında bir yerlerde sağlam bir düşey atımlı deprem olduğu anda tsunami tarafından komple yutulması garanti gibi.
hesabın var mı? giriş yap