• bu entri evde, bereyle yazılmıştır üstelik hipster de değilim. ama donuyorum!!!

    olayların böyle olacağını hiç düşünememişidim. nereden başlasam bilemedim dostlar.
    salı günü akşam eve geldiğimde apartmanın altındaki eczanenin tabelasının yanmadığını görünce küçük emrah gibi gözlerimi yumdum. titremeyen eczane tabelası bütün apartmanda elektriğin olmadığına işaret ediyordu. karanlıkta apartman merdivenlerini tırmandıkça, geceye dair yaptığım planlar attığım her adımda siliniyordu. plan dediysem, bir işsizin planları ne olabilirse o kadar. dizi, film oyun ve bir takım sitelerden ibaret. ama işsizin rutini tutunacağı tek daldır şu hayatta bu bilinir. dairenin kapısını açmamla beton soğuğunun yüzüme çarpması bir oldu. amaan ne olacak bir gece dayanırım deyip, battaniyeme sarıldım neskafe bardağımı aldım, ayılama yağan yağmuru izlemek için pencerenin kenarına geçtim. bir süre yağmuru izledim herhalde bir 1 buçuk saat geçmiştir diye düşünüp saatime baktım. sadece 8 dk geçmişti. geceyi bir şekilde geçirdim sabah kalktığımda ciğerden ciğerden öksürüyordum. askerden beri ilk defa soğuk hava soluyarak uydum. uzun uzun yazacaktım geçirdiğim geceleri gündüzleri ama vazgeçtim. rezalet entrisine dönüştürmeye karar verdim şu anda. donuyorum dostlar ciddi ciddi. apartman göç etti. herkes çoluk çocuk akrabalarına kaçtı artık umudu kesip. ben kuş gibi kaldım. gözüme karşıdaki koltuğu kestirdim birazdan onu yakacağım sanırım. şimdi kimdir suçlu? 3 gün istanbulun göbeğinde nezih!! bir semt olan gaziosmanpaşamızda üç gün elektriksiz kalmanın mantığı nedir dostlar. hayır bir de zaman geçirmek için mel gibsının amerikancılık ve din pompalayan boktan filmine gittim. eve geldim ve hala elektrik yok.
    evin karşısındaki cep telefoncu sinirli abinin hızlı şarj makinesinde telefonu şarj ettim. "bozuk para yemez, yüzdeyüz "şarz" yapar yazıyordu. inandım. 10 dkda yüzde 4 e indi. telefon kapanmak üzere . koltuğu yakacağım sanırım ellerim uyuştu. medeniyetle olan bağlantım ke
hesabın var mı? giriş yap