• "tüm bunların kahrolası bir iktidar hatırına olması ise ayrı bir garabet. sanki atatürk yalakalığı yapmasalar iktidarları gidecekmiş gibi ellerinden. sanki aslında çökmekte olan cumhuriyeti müslüman sosyopolitiğin sırtına basarak kurtaran onlar değilmiş de, atatürkçüler onları kurtarmış gibi."

    http://www.milatgazetesi.com/2011/11/14/10-kasim/

    güzel bi dert yakınma olmuş. sevdim.
  • keşke sabah akşam televizyonda konuşsa dediğim. her sözü uygulanası. çoğalarak artsın bunun gibileri.
  • tam bugdayi ters yatirip duz sikmis kisiliktir diyetisyene her ay dunya para veriyorum ayni sekilde tam tahil tam bugday ekmeklerine bu adam gujde 2 ogun yeter sacmalamayin diyor noluyoz amina koyim diyetetik okuyan adam mi yanlis biliyor yani simdi ?
  • anarşizm adlı kitabını almış bulunduğum yazar. bilmiyorum. her ne kadar daha 20 sayfa okumuş olsam da kitabı yarıda bırakacağım gibi çünkü görüşleri ve kalemi beni pek de sarmadı.

    hani. her türlü otoriteyi reddet ama hak yolunda emin adımlarla yürü diyince ben biraz şüphelendim açıkçası.
  • kendisini ilk defa şu an habertürk kanalında gördüm. müthiş bilgili, kendinden emin ve süper saygılı biri
  • konuşması ile insanı etkiler ses tonu , mimik ve jestleri ile karşısındakine güven verir. canan karatay ekolünün mensubu olup bilgisiyle hayranlık uyandırır. sağlıklı beslenmek için ve konforlu bir hayatımız olması için söylediklerini harfiyen uygulamak gerekir.
  • bu adam bayağı ülkeyi diyabetten korumaya, kurtarmaya çalışıyor. kitapları hakikaten aydınlatıyor. ekranlarda da sağlıklı, kaliteli bir yaşam için sürekli tekrar ettiği tavsiyeler şöyle:

    - şekerli gıda ve ekmeğin hiçbir çeşidini tüketmeyecekmişiz.
    - evde hazırlanmış turşu yiyecekmişiz.
    - şirden mayası ile üretilmiş peyniri tüketecekmişiz.
    - siyez buğdayını (ilkel buğday) bizzat bulup, yemeklerde kullanabilirmişiz.
    - kuruyemişlerin kavrulmamışını, hatta kabuklu olanları kabuklu haliyle satın almalıymışız.
    - haftada iki gün paça çorbası içecekmişiz. içinde kolajen maddesi varmış, müthiş faydalıymış.
    - her yemeğimize kemik suyu kullanmaya gayret göstermeliymişiz.
    - günde en az bir porsiyon mevsimi olan sebze yemeği tüketmeliymişiz.

    edit: 2016’da kitabını okumuşum, beğenmişim falan. yıl oldu 2019, kendisine antipati geliştirdim. bilimsel deyip de aslen bilimsel olmayan bir veri hakkında konuşup tv’de gizliden kendine oynayan halleri rahatsız edici. tabii siz yine de şekerli gıda yemeyin bence :)
  • şu an cnn türk'te ilaçsız ve sağlıklı yaşam konusunda neler yapmamız gerektiğini anlatan fitoterapist. herkes bilebilir ama bildiğini aktaramayabilir. bu adam çok iyi anlatıyor, takip edin, uygulayın dediklerini.
  • demiş ki;
    "depresyon beyin değil, bağırsak hastalığıdır"
    http://www.ntv.com.tr/…gidir,rspxhspqhugiab2-upggbw

    ve devam etmiş,
    "örneğin; 2015’de yapılan bir çalışmayla, insan gen yapısında tam 143 tane yabancı gen bulundu, yani bize ait olmayan gen. bakterilere ait bu genler besinlerle vücudumuza giriyor. o yüzden her şey beslenme ile düzelmez ama beslenmeyi düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemiyorsunuz. nitekim bugün modern tıbbın düştüğü en büyük hata budur. örneğin; serotoninin % 95’ini probiyotikler yapıyor dedik. o halde neden psikiyatristler hastalarına antidepresan veriyor da ‘ev turşusu ye’ demiyor. antidepresan yazmak modernlik de, ‘turşu ye’ demek çağ dışılık mı? asıl dikkat edilmesi gereken konu beslenme. ilaçlarla depresyon düzelseydi, son 50 yıl içinde amerika’da depresyon 6 kat artmazdı.”

    baktım baktım, beğenemedim. adam pratisyen hekimlik üzerine 2 yıl fitoterapi(?) yüksek lisansı yapmış. uzmanlık değil.
    branş dışı tıbbi görüş beyanlarına çekimser yaklaşıyor ve oldukça riskli buluyorum ben. bu tip popülarist yaklaşımlar, beyan sahiplerinin ün-şan-şöhret-para- kariyer adına yeltendikleri şeyler gibi geliyor bana... ve tehlikeli sular tabii.
    depresyon, sonu intiharla bitebilecek ciddi bir hastalıkken; uzman psikiyatrist veya atıyorum dahiliyeci bile olmayan bir pratisyen hekimin insanları böyle yönlendirmesi ne kadar etik, onu da bilemiyorum... aslında düzgün bir ülkede yaşasak, hakkında işlem yapılması gerekirdi sanırım...

    beslenme tabii ki önemlidir ama depresyonu bizzat yaşamış ve ilaç+terapiyle atlatmış bir insan evladı olarak, bu sürecin turşu ve probiyotikle atlatılabilecek bişey olmadığını da bizzat biliyorum diyim son olarak.

    ha bu arada, depresyonun amerikada son 50 yılda 6 kat artmasıyla ilgili; belli başlı ekonomik-teknolojik-endüstriyel ve kültürel değişimlere sosyolojik açıdan bakarak, "antidepresanların etkisiz olduğu"ndan daha mantıklı ve tutarlı sonuçlara ulaşabiliriz bence.
    şahsen ben kendisine tavsiye ederim. ulaşsın yani. zor olmuyor gerçekten...
  • kendisini birkaç defa televizyonda izledim. tıbbın felsefesini, koruyucu hekimliği güzel benimsemiş, içine sindirmiş bir kişi olarak tanıdım. temelde şunu söylüyordu ki aslında hemen hemen hiçbir doktor buna karşı çıkmaz: "doğal ve geleneksel beslen, yapay gıdalardan, tatlandırıcılardan, dondurulmuş gıdalardan uzak dur, şekerden mümkün olduğunca kaç... bu basit önlemlerle birçok kronik hastalığın önüne geçilebilir". bunları spekülatif laflara değil de bilimsel temellere dayandırdığı için de gidip kitabını aldım. "mutluluk kürleri" diye bir kitap yazmış. uygulamak için değil, bilimsel temelini anlamak için aldım kitabını ve okudum.
    birçok yerde bilimsel yayınlarla referans vermiş. fakat işte gel gör ki şu uzman doktor olamama kompleksi ümit aktaş'ta da kendisini göstermiş. o kompleksi atmanın tek bir yolu var malesef; o da tıpta uzmanlık sınavına girip kazanmak, uzun ve zorlu asistanlık sürecini bitirmek ve uzman olmak. bu olmadıktan sonra istersen haftanın 8 günü tv'de ol, istersen en popüler doktor ol, kurtaramıyorsun benliğini bu tipik davranış biçiminden. neden öyle diyorum, bir örnekle açıklayayım;
    kitabın birçok yerinde benzer örnekleri görmek mümkün fakat bu noktalarda temel söylem şu (üstü kapalı veya aleni olarak) ; "uzman doktorlar bunu bilmezler, önemsemezler bunu, birçoğunun haberi bile yoktur bundan (!)." mesela bir vakadan bahsetmiş ümit bey... diyor ki: "62 yaşında bir erkek hasta ellerinde iğne batması, yanma, halsizlik, yürümede zorluk, ağır depresyon..... vs vs nedeniyle hastaneye kaldırılmış. sorun ne mi ? b12 vitamin eksikliği !" bu vaka hem de the new england journal of medicine'da yayınlanmış. bunun arkasından da diyor ki : "...teşhis edilmesi kolay olan bir vitamin eksikliğini araştırmaya tenezzül bile etmeyen uzmanlar okusun!". ("mutluluk kürleri", 1.baskı, s.68)
    ümit bey uzman doktorlar olarak nasıl şaşırdık anlatamam. gerçekten bunlara b12 vitamin eksikliğinin sebep olabileceğini öğrendiğimiz andan itibaren uzmanlık belgelerimizi geri vermeyi düşünmeye başladık...
    neyse lafı uzatmayayım ; arkadaşlar ne olur iki tane hoşunuza giden alternatif tıp tavsiyesi duyduğunuzda o insanın her dediğine inanmayın. ondan sonra bunlar yüzünden dolup dolup doktorlara patlıyorsunuz.
    b12 vitamini tetkikini yaptırmak, bir iç hastalıkları veya nöroloji uzmanının yukarda bahsedilen vakadaki semptomlarla karşılaştığında "ilk" aklına gelecek olan tahlildir. hiçbir uzmanın bunu tetkik etmeye "tenezzül etmemek" gibi bir durumu yoktur. hani üşenmiş desen, bilgisayarda fazladan bir tık'tan ibaret.
    "mutluluk kürleri" kitabının birçok yerinde benzer söylemleri görmek mümkün. birçoğu meslektaşlarına karşı asılsız suçlamalar veya genellemeler denilebilir. ümit bey neticede bir doktorsunuz ve medyatik insanların laflarından gaza gelip en ufak araştırma yapmadan onlara inanıp adam öldürecek insanlara hizmet eden meslektaşlarınıza karşı sorumlusunuz. asılsız genellemelerden kaçınmanız gerekir.
    kendisini iyi ve bilgili bir pratisyen hekim olarak tanıdım. (evet fitoterapi diye bir uzmanlık alanı yoktur. fitoterapi bir sertifika programıdır. dolayısıyla fitoterapi uzmanı da yoktur. fitoterapist vardır). söyledikleriyle tıp dünyasının önemli bir boşluğunu dolduruyor diye düşünüyorum. içeriğiyle birkaç nokta dışında pek sıkıntım yok fakat tarz, tarz değil. hekim sorumluluğu içinde hareket etmeli, o çizgide kalmalı. daha çok medyatik olmak adına uzman doktor kötüleme bayatlığına bulaşmamalı.
hesabın var mı? giriş yap