• kot, şort, tişört giyer abicim, elinde malbuş ve araba anahtarı değil kitap defter olur, ayağında 10 santim topuklu değil spor ayakkabı olur. biz kotla spor ayakkbıyla işe gidebilelime hevesleniyoruz, siz adnan oktarın atlarından olmaktan başka gayeniz yokmuş gibi sarılar, sabah sabah maşalar.. ve yemin ediyorum geçen sabah kampüste gözüne adnan oktar kızı makyajı yapmış bir öğrenci gördüm.. kendinize gelin çocuğum. dersi derste dinleyin, sonra istediğiniz kadar dıgıdık dıgıdık..
  • polisin "yetki"ye, askerin "nizam"a, vekilin "kanun"a, memurun "ahlak"a uymadığı ülkede sadece "müfredat"a uymaları isteniyor.

    şaka mı la?
  • öğrenciyiz be abi * cümlesiyle pazarlık skilline +5 alan kişi.
  • yapacak baska hicbir isi olmasa ve haftada sadece 2 gun derse girse bile epi topu 5-6 saatlik bir odevi, chatti, oyundu, geyikti, ottu boktu diye erteleye erteleye her hafta duzenli olarak aynı gece sabahlayan kişiye denir. zaten muhtemelen mezun olana kadar yaptıgı yapacagı en istikrarlı sey de sınavlardan ve teslimlerden once sabahlamak olacaktır.
  • şüphesiz dünyanın en tatlı kuzucuğudur.
    kapınızdan çevirmemişseniz,
    danışmanlık yaparken dondurma ısmarlamışsanız,
    odanıza geldiğinde şeker ikram etmişseniz,
    ilk stajını ayarlamışsanız,
    gerçekten ilgilenmişseniz...
    asla unutmaz.
    seneler sonra karşınıza çıkar.
    zorla yemeğe götürür, "ben bugüne bugün post prodüksiyon süpervizörüyüm*. size bir yemek de mi ısmarlayamayacağım" der. gurur duyarsınız.
  • ekseriyeti 18 yaşını doldurmuş olup velisi yoktur. ebeveyniyle arasındaki soybağından kaynaklanan ilişki, hukuki açıdan altsoy olmaktan ibarettir. sosyal açıdan sevgi, saygı, ekonomik bağımlılık gibi kavramlar ortaya atılsa bile hukuk düzeni bu kavramların hiçbirini önemsememektedir.

    velisi olmadığı için velisine şikayet edilmesi gibi bir durum da söz konusu değildir. rüştünü ispat etmiş insanın, sırf öğrenci statüsünde olması sebebiyle herhangi birine "emanet" edilmesi de mümkün değildir, isterse bu görevi üstlenmeye heveslenen devlet olsun. reşit bir bireyin eylemlerinin, üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokan üçüncü kişilerce, herhangi bir gerekçeyle, ailesine bildirilmesi ise hukuk devleti olduğu iddia edilen hiçbir ülkede kanuni temele oturtulamaz; ispiyonculuk, dedikoduculuk olmaktan öteye gidemez.

    dedikoducuları da kimse sevmez.
  • beğendiğim bir kitap okuyorum şu ara. işe giderken de vasıtaya binmek için belli bir mesafe yürümem gerekiyor, kapiş?
    geçenlerde işte o vasıtaya yürürken yine kafamda gereksiz düşünceler yankılanıyordu:

    -şimdi otobüse giderim, boş yer bulursam okumaya başlarım.
    -yok ya bulamasam da okurum ayakta n'olcak ki?
    -hatta şimdi de okurum yürürken heee..
    -dur be saçmalama! öğrenci değilim olm artık.

    o an anılar geri geldi. üniversite öğrencisiyken kaç finali evden okula yürürken, elimdeki notlara bakıp ezberleyerek verdim bilmiyorum. insanda azcık utanma olur da akşamları 3-5-8 oynamak yerine oturup ders çalışır, sınav tarihlerini önceden öğrenip ona göre hazırlığını yapar. ama yok, yine öğrenci olsam yine çalışmam. 3-5-8 den utansam pes oynarım.

    hani yaşı büyükçe olanlar hep der ya; ''şimdi öğrenci olacaktım var ya! kıymetini bilin olm...'' işte hala böyle düşünüyorum: evdeki zamanımı ders çalışarak kaybedeceksem, ne anlamı var öğrenciliğin. o sebeple hayatın yaz mevsimini yaşayan kişidir üniversite öğrencisi, yavrum benim.

    bir de bambaşka bir güruh var; bunların ezik olanları. işte onlar da öğrenciyken sistemin dayattığı ve arzuladığı gibi tam apolitize bir hayat sürüp etliye sütlüye karışmazlar. ben kimim ki mantığıyla geçen yılların ardından mezun olduklarında, tepki koyan, ellerinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışan mevcut öğrencilere bok atarlar. onlara da sikip öldürdükleri haysiyetlerinden dolayı baş sağlığı diliyorum.

    -bu entry üzerine eğitime katkılarımdan dolayı bir kısım kurumlarımızdan lateks kırbaç bekliyorum.

    (bkz: yürürken kitap okuyanlar)
  • genel olarak hayatının en güzel yaşlarını, yıllarını daha cafcaflı söylemek gerekirse baharını yaşayan kişilerdir. lakin kendi aralarında 4'e ayrılabilirler;

    1- üniversite hazırlık, 1. ve 2. sınıf öğrencileri: daha toz pembe günlerindedir bunlar. "ye - iç - sıç - yat" dörtlüsünü çoğu yakalamıştır. dersler elbet bir gün verilir, alttakiler çok da problem değildir. yeni bir şehire gidenler alışma evresindediler o yüzden bol bol gezilir tozulur. 18'ine adım atanlar engelsiz gece hayatının keyfine varır.

    2- üniversite 3. sınıf öğrencileri: çoğuna ağırdan bir olgunluk ve dersleri temizleme stressi çökmüştür. daha çok evde vakit geçirilmeye başlanmıştır ve arkadaş çevresi mümkün olduğunca daraltılmıştır. 4. sınıflara özenilip, bir an önce bitirilip öğrencilik hallerinden kurtulmak istenir.

    3- üniversite 4. sınıf öğrencileri: bu garibanlar artık hayatlarına yön çizme kararlığında olduklarından iyice ortamlardan koparlar. hatta bazıları okuduğu bölümün bir halta yaramaycağını anlayınca okuldan dahi kopar. devamlı iş konusu hakkında konuşurlar. bitirince olacak olanların derdine düşmüşlerdir. okulda geçirdikleri vakitler sıkıcıdır ve bir an önce bitmelidir bu yüzden daha sıkı çalışırlar.

    4- üniversite 4+ öğrencileri: koridorda tanıdık kimseleri olmayan, girme zorunluluğu olan derslerde ya da sınav tarihlerinde görülebilen kişilerdir. üniversitenin tüm tozunu toprağını yutmuşlardır, hocalarının gözlerine bakıp onları kavrayabilecek kıvama gelmişlerdir. 7 veya 8. senelerinde olanlar bir hobi gibi üniversite öğrenciliği yapmaktadır.
  • birçoğu hakkaten yokluk nedir bilen öğrencidir.
    ailelerin sağladığı kısıtlı bütçelerle hayatını idame ettirebilmek için takla üstüne takla atan öğrencidir.
    ha bir de sizi kendine en yakın jenerasyon görüp sizden hesap soran yeğendir ki; dayağı hakeder sanki.
    *
    *

    sabahın körü, 06.50 suları,
    işe gitmek için hazırlıklar yapıldığı sırada

    + abi ne içirdiniz bana ya, tersten tanıştım ebemle ?
    - nasıl ne içirdik olm, sen içtin ne içtiysen
    - sen ne arıyosun olm bu saatte ayakta, git yatsana
    + abi sorma ya sen birde yattın ya, ben takıldım üçe dörde kadar
    - ee ?
    + mojito istedim ya senden, zencefilli naneli felan
    - hee, ee? ama ben sana dedim çarpar içerken anlamazsın, sana kırmızı şarap açayım dedim, bozcaada mahsülü
    + evet de, ben "aman abi ya sen de amma sosyetik olmuşsun, ne kırmızı şarabı" dedim
    - hee dedin,ukalalık da diz boyu, saymadım kaç tane içtin mojito'dan çarptı de mi?
    + yok abi ya o değil de, sen yattıktan sonra "sert bişeyler" içeyim dedim, anlarsın üniversite öğrencisi halinden, malum yokluk
    - eee ?
    + abi senin şu dolapta her bi bok varmış ayıptır söylemesi
    - haaaa, eee ? ne içtin ordan ?
    + valla abi, ne bulduysam artık, bildik milmedik ama anamı...söylemesi ayıptır
    - ohha laaan yuh bu akşam denerdin, yarın denerdin ne karıştırdın kimbilir
    (dolap açılır)
    - sake, küçük şişe inmiş yarıya e bişey değil, çarpmaz çok
    - bu ? bu absolut yarıya inmiş, açık mıydı sen mi açtın ?
    + ben açtım abi, dolabta da vişne vardı güzel oldu ama
    - hıı belli suratından
    - chivas regal royal salute mı açtın lan hayvan adam
    + şu viskiyi diyosun ? evet kızdın mı?
    - ya yok ne kızcam da, hediyeydi olm o, kimbilir kaç paradır, mundar etmişsin ona yanarım
    + yok be abi bi boka benzemiyo zaten
    - hade leeen dangalak
    + kızdın sen ?
    - yok be koççum da, güzelim 21 yıllık viskiye bok atıyosun ya onu diyorum
    + e demek bozulmuş viski abi bekleye bekleye ehehehe
    - len sus sabah sabah afyonum patlamamış zaten
    + bacardi black'in dibinde kalmış az bişey onu da kolayla götürdüm, uyuyamadım abi, midem feci bulanıyor
    - e az bile olm, alkol komasına girmediğine dua et sen ama şaka bi yana istiyosan yıkatalım mideyi bu ne olm ?
    + yok daha kötüydüm de dolapta ablamın üç light birası vardı cilaladım daha iyiyim ama hala midem bulanıyor
    - onlar ablanın değildi kalmıştı bi tarihten neyse ama harbi manyaklık olm senin bu yaptığın, hasta mısın, öldürecek misin kendini ?
    + abi kuscam galiba
    - len, len lavaboya değil klozete kus, tıkıcaksın her tarafı
    + böööööğğğyyk, bööyyyyüüüyykkk
    - allaaan gerizekalısı seni
    + abi ama öğrenci hali malum yokluk, bööyyyyğğğk
    - lan sus şimdi çarpacam
    - ben çıkıyorum, ablan kalkınca kahve için karşılıklı hafif bi kahvaltı vur kafayı yat
    - salak
    + abi hayırlı işler
    - hııı ne bok varsa açtıysan chivas regal royal salute'ı, töbeee

    akşam 19.20 suları
    - nerde senin yeğen ?
    * uyuyo
    - uyur tabii az kalsın zehirliyormuş kendini
    * yaa anlattı bişeyler, kaç kere kustu, yattı kalktı kustu,
    * bi de abimin viskisini açtım diye çok kızdı bana diye söylendi durdu, kızmadın inşallah çocuğa üniversite öğrencisi malum yokluk
    - yok yok ben olsam aynısını yapardım, ceza sahasına gelen iyi ortaya kafa vurmuş, eline geçen fırsatı değerlendirmiş hayvan
  • ailelerinin maddi durumları iyi olmadığı için cebinde parası olmayanlar garibanlık çekenler az değildir.artık boğazlarından bile kısmaya başlamışlardır.içtikleri çayı ve yedikleri yemeklerin ücretini hesap etmeleri gerekir.eee nasıl hesap etmesin cepte var 30-40 türk lira artık ailenin durumu bilinir baba daha fazla üzülmesin,zorlanmasın diye durmadan para talep edilmez,durum onlara çaktırılmaz.olanla en uzun süre yetinilmeye çalışılır.kılık kıyafet de haliyle iyi değildir.sevgili yapamazsın bu halinle,alemlere akmak gibi lüksün de zaten yoktur.
hesabın var mı? giriş yap