345 entry daha
  • insanın terk edilmekten daha büyük korkusu varsa, o da unutulmaktır. "ölüm provası" demişti bir yazar.
    lakin, unutulmak isteyenler de var. zweig'ı hatırlıyorum, cansever'i..unutulmak isteyen biri olarak, onları anlıyorum. unutulmak bir vazgeçiş; unutmaktan, kendinden ve her şeyden kaçma arzusundan besleniyor.

    "bazen uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum. kendimden kaçıp, çok uzaklara gitmek, kimsenin beni tanımadığı, kimsenin dilimi bilmediği, her şeyi kendimde hissedeceğim bir yere gitmek istiyorum." demişti, diri gömülen'de sadık hidayet.
    paris'te günlerce havagazlı bir ev aradı; sonunda buldu, yeni evine kapandı. tarih 9 nisan 1951'i gösteriyordu. havanın çıkacağı tüm delikleri kapattı ve gaz musluğunu sonuna kadar açtı.
    bir gün sonra ziyarete gelen arkadaşı onu mutfakta yerde yatarken buldu. ölmeden önce eserlerini yakmıştı; kül olmuş şekilde yanı başında duruyordu. çok güzel giyinmiş ve tıraş olmuştu. cebinde de parası vardı.
    ama unutulmak istemişti işte, kendisinden bile kaçmak istemişti ve kaybolmak..
  • hiç akıldan çıkmayan, unutulamayan biri tarafından unutulmak; unutulan birini hatırlar hatırlamaz anlayışla karşılanabilen bir durumdur.

    şimdi sen selin tarafından unutulduğuna bozuluyorsun, hüzünleniyorsun diyelim. ne bir çağrı, ne bir mesaj, doğum gününde bile ses çıkmadı hatundan. ne acıklı! şimdi bir de şunu düşün bakalım; ya sen kezban'ın doğum gününü hatırlıyor musun peki? onu geçtim kezban'ı hatırlıyor musun? yaa yaa... anladın sen onu...
  • aranmamak sorulmamaktır. bir zamanlar dilinden düşmediğinin hatrına bile gelmemektir. dokunur, çok dokunur.

    "yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer,
    yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular,
    kahredersin başın önüne düşer,
    düşerse beni unutma."
  • türkiye'de şehit olmaktır.
  • doğum gününü yalnız kutlamaktır.
  • unutan kişi için ölmektir.
  • koyuyor insana.

    bir zamanlar hemen özlenenken, şimdi günlerce aranılmayan hatırlanmayan olmak, acıtıyor insanı.

    hayat dönüşümlerden ibaret nitekim. bugün busun, yarın nesin?
  • geçmiş aşklardan, eski sevgililerden falan bahsetmiyorum.

    bir ortamda unutulmak çok acıymış lan. hani filmlerde olur ya, eşinle bir partiye gidersin, biraz zaman geçince eşin senden sıkılıp uzaklaşır, balkonda bir sarışınla konuşmaya başlar ve siz kendisini bulamazsınız...

    bahsettiğim bu.

    film de şimdi aklıma geldi, şeytanın avukatı. şeytanın avukatı, karısını ortada bırakıp, başka birinin ardından gidip sohbete onunla devam eder, şeytanın avukatının karısı ise onu bulmak için kafayı sıyırır, "neden burada yanımda değil" diyen gözlerle etrafa bakınır ama sonradan farkına varır ki şeytanın avukatı çoktan daha cazip görünen sarışın kadının ardından gitmiştir. kadın partiyi koşarak terk eder ve evlerinde onu bekleyip ağlamaya başlar.

    ben zaten hayatım boyunca görünmezdim, bana unutulmak koymaz da, insan yine de bir zaman sonra "artık başıma gelmez" diyor. şeytanın avukatının karısı mı ne yapıyor filmde?

    kendisini şeytanın kucağında buluyor.
  • * "hava soğuduğunda gölge veren ağaçlar unutulur."
  • "...gerçek olur aşklar da unutulmakla..."
    >edip cansever<
363 entry daha
hesabın var mı? giriş yap