• bu gazetedeki lozan'la ilgili yazıyı yazan süper zeka(!)'ya sahip arkadaş lozan yerine sevr'i tercih eder büyük ihtimalle, haşmetlusu hala başta olacaktı o zaman. merak ettiğim biz ne zaman kerkük, musul ve 12 adalar'da savaştık lan kurtuluş savaşı'nda? gemi vardı da çıkarmamı yaptık 12 adalar'a? kerkük ve musul'da zaten ingilizler var, neyle savaşacaksın? nasıl götürecen orduyu oraya, yunan işgali varken batı'da? allahım yarattın bunları bari takip et be.

    edit: kıbrıs varmış bi de, bak ona ancak oha diyebilirim başka hiçbişi diyemem.
  • bu öyle bir gazetedir ki efendim, yedikleri naneleri gerek dolaylı gerek dolaysız yollardan gördüğüm ve duyduğum zamanlarda aklıma ilk gelen "bu sefer kesin sözlükten uçuyorum, hakkınızı helal edin!" oluyor.. sonra bir sigara yakıyorum, bir iki derin nefes, gerek duman gerek oksijen falan.. ondan sonra da başlıyorum düşünmeye..

    vakit gazetesinin attığı manşetlerden falan sorumlu olan kişilere seslenmek istiyorum ama yaklaşmadan buradan sesleneceğim.. çünkü yaklaşırsam "elveda sözlük, merhaba ankara ağır ceza mahkemesi" diyebilirim.. kolay anlasınlar diye madde madde gideceğim.. hatta bunları biliyor muydunuz konseptine giriyorum:

    1. sayın (bak hala sayın diyorum) vakit yetkilileri, sizin infaz masası diye tabir ettiğiniz masanın üzerinde imzalanan anlaşma olmasaydı, şu an elinizde bulundurduğunuz "gazetecilik" işini veya sizin yegane ve sadık emniyet sibobunuz olan basın özgürlüğünü yıllarca öteden seyretmekte olacağınızı ve yanına yaklaşmayı hayal bile edemeyeceğinizi biliyor muydunuz?

    2. o anlaşmaya yönelik bir madde.. kıbrıs'ın kurtuluş savaşında cephede kazanılan şeylerle alakası olmadığını biliyor muydunuz? ne kadar zayıf bir argüman oldu değil mi? evet zayıf bir argüman ama siz eğer gazetenizde kullandığınız dili böylesine yanlış anlaşılmalara açık yaparsanız ben de böyle zayıf argümanlarla gelirim..

    3. o masada bir imparatorluk kaybedilmedi efendim.. osmanlı imparatorluğunun birinci dünya savaşı sonrasında ne kadarlık bir toprak parçasına sıkıştırıldığını hatırlamak isterseniz milli kütüphanede saaatlerce araştırma yapmak yerine ortaöğretim müfredatındaki tarih kitaplarına bakabileceğinizi biliyor muydunuz? imparatorluk farklı milletlerden ve etnik kökenlerden gelen demografik bir yapıyı sınırları bünyesinde barındıran bir devlete verilen bir isimdir.. birinci dünya savaşı sonrasında hatta biraz daha öncesinde bile, osmanlı "imparatorluk" statüsünü sadece ve sadece teknik anlamıyla barındırabiliyordu.. gerçek anlamda ortada bir imparatorluk yoktu ve çoktan kaybedilmişti zaten.. sizin "cephede kazanılan" dediğiniz haklar ve bölgelerin aynı zamanda osmanlı "imparatorluğuna" karşı olan "cephe" olduğunu bile bile "imparatorluğu" mu savunuyorsunuz? gaflet, dalalet,hıyanet ve paradoks içinde yüzüyorsunuz, farkında değilsiniz..

    4. o masa "türkiye'nin bitirildiği" değil başladığı masadır efendiler! o masada, avrupa devletleri tarafından masaya oturmadan önce tanınmayan ama o masadan ayrıldıklarında çok iyi tanıdıkları türkiye büyük millet meclisi tarafından görevlendirilmiş heyet oturdu efendiler!

    5. o masada herşeyimizi vermedik efendiler! herşeyimizi, kurtuluş savaşı sırasında vermiştik, karşılığını o masada geri aldık efendiler.. mükemmel bir iş çıkarıldı, daha iyisi yapılamazdı, gibi bir iddia değildir bu.. verdiğimiz şeylerin karşılığını aldığımızı, anlamamakta ısrarcı olanlara anlatma çabasıdır.. (nafile olabilir ama çabadır nihayetinde)

    6. "topraklarımız gitti" demişsiniz efendiler.. bu konuda açıklama yapma zahmetine bile girmeden, yapılabilecek en iyi alıntıyı armağan ederim size; bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı! o masaya oturmadan önce sınırlandırılmaya çalışıldığımız alanı da, o masadan kalktıktan sonra sınırlarımız olan alanı da, tanıyın efendiler!

    7. "masa kaldı yadigar" eğer o masada yapılan anlaşmanın değeri, o sırada yapılan fedakarlıklar, çekilen sıkıntılar, harcanan hayatlar değil de sadece masayı yadigar olarak görüyorsanız......(bu bölüm suser'ın sözlüğe bağlılığı sebebiyle tamamen bilinçaltından kaynaklanan nedenler ve hareketler ile kesilip atılmıştır)......

    bu ülkede, sizin uslubunuzun, iddialarınızın, sizin istediğiniz gibi nüfuz etmemesini sağlayan filtrelere ve ilkelere sahip olan birileri nefes aldığı sürece...
  • tecavüzle zinayı bir tutan komik şey...
  • anasayfasındaki logonun yanında her daim fantastik reklamlar barındıran gazete. kast ettiğim reklamlar elbette zaman zaman burada yer alan işitme cihazı, cami halısı, cami ısıtma sistemi ile alakalı olanlar değil. değinmek istediğim şahsen manalandıramadığım pompalı tüfek ve bilhassa da dedektör reklamları. açıkçası, ne alaka diye sormadan edemiyor insan.

    http://img100.imageshack.us/…g100/995/vakit3xt2.jpg
    http://img520.imageshack.us/…520/3598/vakit2qh2.jpg
    http://img134.imageshack.us/…134/7145/vakit1wn1.jpg
  • zamanın en güzel halidir.
  • bazı yazarları ve bazı okurların bu tanımın dışarısında bırakmak istesem de, nasıl yapacağımı bilemediğim. okurları aslında 80-90-100 yıl önceki idealleri hala güdenlerdir. ama o zamankilerin cahilliğinden mi desem, bunların korkaklığından mı desem, yoksa o zamanla bu zaman arasındaki konjonktur farkından mı desem vakitcilere oranla derviş mehmet ve saz arkadaşları daha cesaretlidirler.
  • 7 arkadaşın hayatını kaybetmesi haberini bile vahşice, canice duyuran, insanlıktan nasibini almamış kişilerin hayasız düşüncelerini para karşılığı sattığı müsvette.
  • 1 ocak 2009 ankara doğalgaz faciası ile alakalı olarak bu olaydan, "israil'in gazze'ye yönelik katliamına rağmen yılbaşını kutlayan duyarsız çevreler, çeşitli rezaletlerin yanı sıra facialara da sebep oldular..."diye bahsetmiş gaste. bu, provokasyonun da ötesinde insanlıktan nasibini almamışların söyleyecekleri cümledir. insanların ölümü üzerinden provokasyon yapmak ve bunu siyasi ve dini bir malzeme haline getirmek utanmazlık, ahlaksızlıktır.

    http://www9.gazetevatan.com/…16370_11&newsid=216370
  • 1 ocak 2009 ankara dogalgaz faciasi ile ilgili yapılan yorumdan sonra akla gelen en usturuplu kelime için; (bkz: kakofoni).
hesabın var mı? giriş yap