• 8 aylık bir anne olarak her harfine canımla yüreğimle katıldığım bir yakarış. 8 aydır ben ben değilim artık. uyusun diye didindiğim oğlumun nefesini gecede 10 kere falan dinliyorum, uyuduktan 5 dakika sonra uyansa da koklasam diye bekliyorum. süt gibi kokuyor, mis gibi kokuyor. ilk kez gülümsediği gün oturdum ağladım ben. yüzüstünden sırtüstüne döndüğü gün -tam da 4 ay 15 günlüktü- bütün akrabaları aradım, "biz artık dönüyoruz" diye. haa, hep dalga geçilir ya, annenin çocuğunun yaptıklarını biz diye anlatmasıyla, öyle oluyormuş ama. misal bazen kabız oluyoruz, poposunun nöbetini tutuyorum, kabızımız geçsin diye. bazen gazımız oluyor, pat pat yapıyorum rahatlasın da uyusun güzelce diye. çünkü 8 ay önce ben benlikten çıktım, biz oldum.
    bak bir kere ateşi çıktı, sabahladım başında. ateş halsiz düşürdü, gülerken bile ağlamaklıydı diye karanlıkta oturdum ağladım. ah ilk doğdu, 10 gün yoğun bakımda kaldı oğlum, 10 gün öldüm ben, öldüm de toprağımı atan olmadı. hastaneden çıkardığımız gün düğün gibiydi.
    ben 8 aylık bir anneyim. anneliğimin 8. ayındayım. ve haberlerde bir anne ağlıyordu "24 yıl bunun için mi büyüttüm ben seni" diye. düşündüm, kimbilir kaç kez başında sabahladı ateşi düşsün diye, kaç kez nefesini dinledi. kaç kez kokusunu özledi de uyansın diye başında bekledi. kaç kez kendi dışında birisine gülümsedi diye içi cız etti. kimbilir kaç kez oğlunun, evladının ufacık bir başarısını dağlar kadar büyük gördü, dağları aştı gururuyla. kimbilir kaç gecedir uyumadı o anne, oğlu asker ocağında aç mı susuz mu diye düşünmekten. "dönsün de bir de hayırlı kısmet bulsak" diye düşündü.
    ve artık o 24 yıllık evlat yok. o ellerinden tutup yürüttüğü, yürütüyormuş gibi kandırdığı, tay tay yaptırdığı, babasına karşı koruyup kolladığı, ardından terlik fırlattığı, ah o canı, yüreği, aklı, kanı, evladı yok. uyansın da bir koklayım diye başında bekleyeceği bir evladı yok artık. hep düşünecek, nasıldı kokusu diye. gidip baksa şimdi, nefesini kontrol etse, "aahh, evet, göğsü inip kalkıyor" diyip de huzurla dönüverse yatağına, dönemez. huzur dediğin nedir ki? evlat kokusunu alamadıktan sonra? vatan sağ olsun ama anaların evladı da sağ olsun be gözüm.
  • 5 eylül 2012 afyonkarahisar'daki patlamada oğlunu kaybeden bir babanın haykırışı. (bkz: #30089581)

    askerini koruyamayan, azılı katillere her gün göz göre göre yem eden bir devlet, hiç bir zaman modern ve gelişmiş olamamış ordusunu sırf asker sayısı üzerinden ilizyon yaratarak ülkenin en iyi kurumu olarak gösteren bir devlet, her sene milyarlarca lira parayı otuz senedir zerre kadar azaltılamamış teröre harcayan bir devlet, kendi vatandaşının hakkını savunamayan, koruyamayan bir devlet sağ olmasın arkadaş.

    gerekirse yıkalım adam gibi baştan kuralım ülkeyi. ne hale geldik görmüyor musunuz? her şeyimiz "mış gibi" şu ülkede. yaşarmış gibi yapıp ölüyoruz, gelişiyormuş gibi yapıp geriye gidiyoruz, mükemmel bir milletmişiz gibi yapıp her gün bok çukuruna batıyoruz, zenginmişiz gibi yapıyoruz fakirlikten ağzımız kokuyor, özgürmüşüz gibi yaşıyoruz en kıdemli yazarımız köşe yazısına başbakan'a tekmil vermeden başlayamıyor.

    bu ne abi? nasıl bir ülke oldu burası?
  • duyunca "oh be! sonunda biri söylemiş." dediğim cümledir.
  • beyni doğdukları günden itibaren militarist, devletçi, otoriter tahakkümle yıkanan, resmi eğitimle de iyice çamaşır suyuna bandırılmış ve bunu düzeltmek için hiçbir şey yapmayan insanların bol keseden hakkında "vatanını satmak, hainlik, aşırı bireycilik" diye atıp tuttuğu, gayet de düzgün ve yerinde laf.

    bizi özgür kılan vatanmış. yokartık! devlet dediğimiz şey değil mi bize sınırlar çeken, nerede yaşayacağımıza, nerede çalışacağımıza, ne söyleyeceğimize, hatta ne düşüneceğimize karar veren? varsay ki hiçbir sınır yok, sen şimdi "köle" mi olacaktın yani? devlet kurgusu baştan ters, üstüne katmerlenmiş "vatan millet sakarya" edebiyatıyla seni kullananlara bu yaltaklanma sevdası nereden geliyor?

    berbat politikalar üretsinler, kendi oğulları raporlarla kurtarılsın, fakir halkın çocuğu sırf askerde değil her yerde her türlü şiddete maruz bırakılsın, sonra "oğlum sağolsun" demek hainlik olsun, yok ya? az dürüst ol, kendi evladın ölse "sizinkiler sapasağlamken benim evladım ölünce neden vatan sağolsun dememi bekliyorsunuz?" diye haykırmayacak mısın? haykırmazsan insan değilsin, robot olmuşsun, hissetme yeteneğini yitirmişsin bil ki...

    vatan dediğin sınırları çizilmiş bir topraktır, dünyanın bir parçasıdır. toprağın dili, dini, ırkı filan da olmaz. hiçbir toprak, hiçbir insanı reddetmez. bir şehri, yeri anlamlı yapan senin oraya yüklediğin anlam. o anlamları anıların yoluyla oluşturmadın mı sen? at aileni, at arkadaşlarını, geriye ne kaldı sana anlam ifade eden o toprakta?

    demek ki neymiş? vatan dediğin şey zaten insanlar için varmış. o toprağın üstünde kimse yaşamıyorsa, hepsi öldüyse, daha neyin vatanı?
  • oncelikle belirteyim cok ters girecegim bir baslik. vatan ne vatan? allahin mali vatan ne bi sorgula bi otur dusun okuuuz okuz. bak iyice anla diye temelden aliyorum. malsin cunku . o icine dustugun zavalli durumu anlaman icin bir iki ay dove dove anlatmak gerek ama suan oyle bi donanim yok elimde sevgili okuz. bak dunya 5 milyar yasinda. bilinen insanlik tarihi ise topu topu 50 bin yil okuzlerde dahil. senin gibi okuzlerin vatan dedigi modern devletlerin tarihi
    300 yil bile degil. ulan oy hakki sana verileli daha 100 sene olmadi. o da senin gavur dedigin adamlarin icadi. yoksa sen hala orta cagda kagni okuzuydun ve kagni benim vatanimdir diyecektin muhtemelen. bu devletler senin gibi okuzlerin veya okuzlestirilmis insanlarin sirtinda yukselir. pramit gibi dusun sevgili okuz. altta kalan ezilen cogunluk uretir, askere gider, ölur öldurur, bilimum okuzlukler iste kendini dusun. ustteki azinlik bunlar kullanir. neyle kullanir. vatan, millet, din, kutsal su bu. boyle boyle yedi ceddini somurduler okuz. seni, babani, dedeni, oglunu, teyzenin guzel kizini... neyse... en nihayetinde canin var onuda sehadet serbetiyle aldilar elinden. sen vatan diye sinirlar icinde seni mahkum ettiler. sen okuzluge azimle devam ederken siyasi partiler, sirketler kuruldu, borsalar acildi, medya buyudu. seni o cemberin icinde okuz gibi dondun durdun. her sabah uyandiginda biri zengin oldu, oburu ranti goturdu, baskasi hakkini caldi, kanunlar koyuldu onune...sen ve senin gibilerin nufusu arti ama aldigi pay artmadi . dustu. 100 de birlik kesim 100 de 70 in yedigini yedi. sen asker oldun, polis oldun bu sisteme baskaldranlara kopek gibi saldirttilar seni, seni sakiz gibi cigneyen sistemi korudun. vatan dediler sana cunku, bayrak dediler , din dediler henuz sen kucuk bir okuz adayiyken isini gorduler senin sevgili okuz. ve simdi evlat acisi ile cogunun soyleyemedigini soyleyen bir baba cikti. evlat acisi diyorum bak. ve sen okuz hala vatan icin soyle boyle diyorsun. bu iste bu kusursuz okuzlugu yaratan sisteme hayranim ben. o kadar hayranim ki gecenin bu vakti elimde telefonla bu entryi girmeye calisiyorum.
  • bir ülkeyi yönetenler, topluma aşılamakta eksik kalmadıkları malum değerleri, uygulamak konusunda son derece lakayıt ve umursamazken, halkın söylemekten ve düşünmekten kaçınmaması gereken cümle.

    evet, oğlu sağ olsun o babanın. onun da en az devlet büyüklerinin oğullarınınki kadar yaşama, yaşamayı seçebilme hakkı olsun.
  • dünyadaki bütün vatanlar için geçerli olan cümle. vatan oğul için var oğul vatan için değil.
  • bir baba olarak evladını kaybettikten sonra dünya yansa sikimde olmaz, topunun amına koyim. yeter artık vatan sağolsun edebiyatı, din baskısı altında ezilmiş gariban halkımız da umarım anlar ve biat etmeyi bırakır. onların sesi yükseldikçe din tüccarları, kendini kral zanneden vatana bir çivi kadar katkısı olmayan komutanlar için artık herşey eskisi gibi olmayacak.
  • nihayet edilmiş olan feryattır.

    ne zaman televizyonda oğlu şehit olan bir baba "vatan sağolsun" dese ben içimden, "ne vatanı be adam oğlun gitmiş" diye kızardım. kaldı ki bu canlar kurtuluş savaşında vatan kurtarırken gitmiyor, hiç uğruna gidiyor.
hesabın var mı? giriş yap