• izlemeye başladığınız anda omuzlarınıza yapışıp son anına kadar hiç acımadan sarsmaya devam eden film.
  • sinir hastası eden film.

    --- spoiler ---
    ''olum kevin nasıl bir orospu çocuğusun sen, hayvan oğlu hayvan.'' dedirtmişti zamanında.

    --- spoiler ---
  • (bkz: adam lanza)
  • şöylesi müthiş bir afişi dolaşıyor orada burada. insanı yeniden filme itiyor adeta.
  • kevin ve annesinin ilişkileri gerçekten tekrar tekrar izlemeye değer. son zamanlarda izlediğim en sağlam filmlerden biriydi. 10/10
  • inanılmaz bir gerginlik ve iç sıkıntısına sebep olmakta ki film amaçladığı şey de bu olduğundan bu yönde oldukça başarılı denebilir. filmin anlatımı, kurgusu, karakterlerin hayatlarına bakışı, hepsi izleyici germek ve onu bunaltmak için en doğru şekilde seçilmiş. filmin atmosferi kesinlikle kusursuz.

    --- spoiler ---

    ancak filmi içinize sindirebilmeniz için hikayenin size sunduğu ''bir çoçuğun doğuştan annesinden nefret edebileceği'' önşartını kabul etmelisiniz. fiime bakarak benim anladığım (kitabını okumadım bu yüzden onun hakkında bişey diyemem) kevin ile anne arasında doğuştan gelen bi problem var. kevin adeta yaptığı her hareketle annesini cezalandırmak istemekte, annesinin ona her durumda iyi davranmasıyla kötülüğünü ve acımasızlığını bi derece daha ileriye götürmekte. yani kevin adeta saf ve katışıksız bir anne nefretiyle dünyaya gelmekte ve çocukluğu boyunca bu nefreti sürekli sürdürmekte. bunu annenin çocukla iletişim eksikliğine ve sevgi yoksunluğuna bağlamadım ben çünkü annenin defalarca iletişim kurmaya çalışmasına rağmen kevin ısrarını sürdürmekte. annenin kevin' in kolunu kırmasıyla onun hareketlerinin düzelmeye başlamasıysa insana dayak cennetten çıkma hissini doğuruyo adeta. yani kevin kendisine sevgi gösterilmesinden adeta nefret etmekte. annenin kevinden nefret etmesi, örnek ve sevilen ikinci bir çocuk. ortaya net bir tavır koyamayan silik bir baba. tam bir suç ve suçlu psikolojisi filmi. tüm bunların altında ise filmin sonunda daha net ortaya çıkan nefretin arkasına gizlenmiş derin bi bağlılık ve sevgi olduğu gerçeği. annenin hapisteyken düzenli olarak kevini ziyarete gitmesi, kevinin herkesi öldürmesine karşın anneye dokunmaması, son andaki o sarılma ve kevinin suçu neden işlediğinden artık emin olmadığını belirtmesi.

    --- spoiler ---

    film boyunca ''çakıcaksın ağzına iki tane bak bi daha şımarıyo mu'' ruh haline büründürse de bence anlatmak istediğini son derece iyi anlatmış bi film.
  • insanı en rahatsız edici filmlerden birisi. geçtiğimiz yılın en rahatsız karakteri açık arayla kevin iken, annesinin de ondan pek geri kaldığını düşünmüyorum. ikisi de o tiple hiçbir şey yapmasalar bile adamı gererler. çok çok başarılı bir film.
  • normalde çok duygusal biri değilimdir de bu filmi izlerken hüngür hüngür ağlamıştım ben.

    --- spoiler ---

    ilk izlediğimde kevin'in annesi dışındaki herkesi öldürmesine, annesinin nefretine karşılık onu cezalandırması olarak yorumlamıştım, sonuçta annenin diğer çocuğunu, kocasını öldürüyor, ve tek anneyi sağ bırakarak büyük bir intikam alıyor diye bakmıştım. sonra aklıma şu geldi, bu çocuk bütün diğerlerini öldürerek belki de anneyi sadece kendine saklıyor, aradaki bütün diğerlerini yok edip sadece kendisine mecbur bırakıyor, belki de sadece sevebileceği tek insan olarak kendisini bırakarak sevgiyi kazanmaya çalışıyor.

    --- spoiler ---
  • film, karma felsefesinin kötülük kısmıyla ete kemiğe bürünmüş halididir. kötülük doğuran bir kadın ve sonunda insani isteğe bağlanan bir hal.

    izlerkenki bulanım ve gerilimden bahsetmeye gerek yok.
  • psikolojik olarak çıkarımını yapacak olursak
    (bkz: #27428529)
    ve bu yazının (bkz: #27448315) devamını yazmak isterim.
    öncelikle psikolog donald winnicott 'tan bahsetmek isterim.
    winnicott çocukların yer değiştirmediği psikolojik olarak sağlıklı ailelerde bile bilinçsiz bir nefretin ebeveynlik deneyiminin doğal ve gerekli bir parçası olduğuna inanır: "uygun bir şekilde nefret etmekten" söz eder. melaine (meslektaşı olan psikolog), bebeğin annesine karşı nefret duyduğunu iddia ederken winnicott'a göre bu, önce annenin bebekten nefret etmesiyle başlar ve hatta bundan da önce olağanüstü ilkel ve "acımasız" bir sevgi vardır. bir bebek, varlığı ile anneden fiziksel ve psikolojik olarak devasa taleplerde bulunur ve bu da annede nefret duyguları uyanmasına neden olur. winnicott'un annenin bebekten nefret etme nedenlerini sıraladığı 18 maddelik listesinde şunlar da vardır:
    -hamilelik ve doğumla hayatını tehlikeye atmıştır
    -bebek özel hayatına müdahaledir (filmde eva'nın serbest ve özgür bir özel yaşamı olduğunu biliyoruz)
    -emzirirken bebek canını acıtmakta hatta ısırmaktadır
    -bebek ona "pislik bedava hizmetçi adeta bir köle gibi" muamele etmektedir.
    -winnicott annenin bütün bunlara rağmen çocuğunu -kakası ve her şeyiyle
    (filmde kevin bilerek altına yapıyor)-güçlü ilkel bir sevgiyle sevdiğini ve bebeğine olan nefret duygularını ona hiçbir şekilde yansıtmadan tolere etmeyi öğrenmesi gerektiğini de söyler.
    çünkü ona göre eğer anne uygun şekilde nefret edemezse nefret duygularını, sağlıksız ve mazoşist bir şekilde kendisine çevirir (film de kevin i altına bilerek kaka yaptığı için yere savuruyor ve kevin annesini gammazlamıyor babasına karşı).
    winnicott un araştırması daha çok evlat edinilen çocuklar üzerinde olsa da anne ile çocuk arasında sağlıklı nefret ilişkisini net bir şekilde açıklar.
    filmde de gördüğümüz üzere eva kevin'e karşı nefretini gösterdiğinde kevin ın normal bir birey gibi tepki gösterdiğini görmekteyiz.
    bir de filmde "ters/negatif oedipus kompleksi" vurgulanmış olabilir. ek olarak literatürde tanımı var mı bilmiyoırum ama "istenmeyen çocuk sendromu" olduğunu düşünüyorum bunun psikolojideki yerine dair.

    edit: bu arada filmin esprisi:
    (bkz: we need to talk about evin diyen sigortacı)
hesabın var mı? giriş yap