yanlış

• bir yanlışın, yanlış olduğunu anladığınızda, artık o bir yanlış değildir; şuur sıçramasına vesile olan diyalektiğin negatif ayağıdır.
• genelde "kesinlikle doğru olan bu" dedikten sonra olandır.
• ''işte böyle oluyor her zaman her şey.
  her bir şey.
  ayrı ayrı.
  ne kadar sevdiğimi saklıyorum misal.
  aman gören olmasın, nazar değmesin.
  meğer yanlışmışım,
  sergi açan yar, kitap yazan var, resim yayan diyar imiş.
  ben yanılmışım.
  ben,
  uyandığında sana kahve yapamayacaksam eğer,
  kahve suyunu koyup kaynatıyorum ki, bi ihtimal.
  kaynamaya benim kadar yakın, soğumaya senden o kadar ırak olsun.
  benim elimden de bu gelirmiş sevmek kadar.
  ben, karşında ben dedim diye utanırmışım.
  hep yanlış.
  biliyorum.
  hep yanlış.
  yapıyorum.
  beni böyle yanlış sevsene
  bir türlü doğrulamıyorum.''
• yalnis ve yanliz yazmak.
• ... "yanılmak" fiilinden türetilmiş ve çoğu kişinin "yalnış" yazarak yanlış yazdığı sıfat.
• yanil-mak'tan yan-i-li$ $eklinde turetilmi$, aradaki 'i' harfi du$mu$tur. oyle olusmustur.
• yazı dilinde kişiyi ele veren bir donedir. imzasız mektupları, farklı kimliklerle imzalanmış metinleri yazanın kim olduğunu gösterir. kişi aynı yanlışları bile-isteye yapmaz çünkü. bilmediğini bilmediğinden dolayı yanlışı-hatası onun imzası oluverir.
• bir yanlışı tekrar ediyorsan, o artık bir yanlış değil, karardır.
  
  paulo coelho
• görelilik kuramının en şık aktörü.
• ''yalnış'' biçiminde yazıldığında insanı dayaklık pozisyona düşüren kelime. televizyon izlerken entry girme konusunda insan daha dikkatli olmalı onu anladım..