• bir budist tapınağında,

    mürit : - çok bilge ve onurlu efendimiz, bir inci ile bir kadın arasındaki farkı öğretme lütfunda bulunabilir misiniz?

    üstat : fark şu küçük çekirge; bir inci deliğine her iki tarafından da geçirebilirsin, bir kadına ise yanlızca tek taraftan.

    mürit (şaşırarak) : -ama efendimiz, sizin yüce himalaya bilgeliğinize ters düşmek utancını taşıyarak, işittim ki bazı kadınlar her iki taraftan da geçirilmeyi kabul ederlermiş!

    üstat (ince bir gülümseme ile) : - işte, o zaman, o bir kadın değil bir incidir.
  • temel tır şoförüdür , uluslararası nakliye işi ile uğraşmaktadır. günlerden birgün malı yüklemiş rusyadan sınır kapısından içeri girmiş karadenizin virajlı sahil yollarından ağır ağır gelmektedir. aniden radyo müzik yayınını kesip bir anons geçmiş :

    - dikkat dikkat , son alınan bilgiye göre rize yakınlarına bir ufo düşmüştür. içindeki uzaylı kazadan sağ kurtulmuş etrafta dolaşmaktadır. mahlukun elleri yere yakın bacakları kısadır ve yavaş konuşulduğunda anlayabilmektedir !

    temel heyecanlanmış ve yola devam etmiş , bir viraj dönmüş diğer virajı dönerken kamyonun farları bir an bir yaratığın üstünden geçmiş. heyecanla kamyonu kenara çekip yaratığa doğru koşmaya başlamış. yaklaştıkça anonstaki detayları farketmiş , bacaklar kısa , kollar yere yakın acaip bir mahluk! yanına yaklaşmış ortalık karanlık , yavaşça konuşarak şöyle demiş ;

    - mer - ha - ba , pen - te- mel , şe-hir-ler a-ra-si nak-li-ye ya-pa-yi-rum

    mahluk sinirli bir şekilde cevap vermiş,

    --pen ta itris , siçayirum !
  • temel bi gün çok kabız olmuş bakmış geçmek bilmiyo dursunu da yanına alarak eczaneye gitmişler. eczacı fitil verip yollamış. temel eve gelince fitilin nasıl kullanılacağını bi türlü anlayamamış. dursuna eczacıya telefon açıp bunu nasıl kullanıcağını sormasını istemiş. dursun telefon açmış, ha bunu nasul kullanacaz uşaam demiş. eczacı anüsten alcaksınız demiş. dursun bunu temele sölemiş, temel ula anüs de ne olayi tursun ara bidaha sor ayıp olcak ama yapıcak bişey yok demiş. dursun bidaha aramış, uşağum demin aramıştım ama bu anüs ne anlayamaduk demiş. eczacı da makattan alıcaksın kardeşim demiş kapatmış. temele olayı anlatmış, temel bu sefer de makat ne tursun yine anlamadım demiş. bidaha ara eczacıyı adam bize çok sinirlencek çok kızdırmadan sor demiş. dursun bidaha açıp makatı sormuş. eczacı götüne sokucaksın götüne demiş kapatmış. dursun bunu temele anlatınca temel de, ulaa çok kızdırmışsun adamı tursun olacağı buydu işte demiş.
  • adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.

    konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.
    birinci marangoz:
    “500 tlye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”
    bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
    - siz aynı işi kaça yaparsınız?
    - 2,500 lira.
    - nasıl olur bu kadar fiyat farkı?
    - 1000 bana, 1000 size... 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.

    ihale ikinci marangoza verilmiş.
  • adı türkiye olmayan bir ülkede iki eski arkadaş yıllar sonra karşılaşır, biri diğerini evine davet eder.
    misafir eve girdiğine gözlerine inanamaz:
    - oğlum bu ne ev böyle be, şu salonun büyüklüğüne bak! nereden buldun bu kadar parayı birader?
    - gel göstereyim, gel şu pencerenin önüne... şuradaki otoyolu görüyor musun?
    - evet.
    - 20 milyon dolar tuttu, 25 milyon dolara fatura ettik, farkı cebe indirdik.

    iki yıl sonra arkadaşlar yine karşılaşır... bu kez diğerinin evine giderler. eve giden adam gözlerine inanamaz!
    - yuh! şuraya bak! vay anam! sen bizim eve saray diyordun bu ne böyle. bizimki bunun yanında müştemilat olmaz valla, saray asıl burası.
    - gel nasıl yaptığımı sana göstereyim, geç şu pencerenin önüne, bak şuradaki otoyolu görüyor musun?
    - hayır!
    - ama devlet bürokratları gördü ve 25 milyon dolarlık ödemeyi yaptı!!!
  • temel akşam eve gitmiş, fadime evde yokmuş.
    yarım saat sonra fadime gelmiş.
    temel sormuş: nerde idun?
    fadime:güzellik salonuna gittum.
    temel:eee ne oldi, sıra sana gelmedi mi?
  • bazen de okuldaki hocaların anlattığı, yarması için birkaç saniye gereken fıkralardır.

    adamın biri bir gün bir lokantaya gitmiş ve lahmacun istemiş. ama aradan 10 dk 15 dk geçmesine rağmn lahmacun gelmiyormuş. garsona sormuş, nerde kaldı bu lahmacunlar? diye, garsonda birazdan geliyor abi, demiş. yine aradan bir 15 dk geçmiş adam yine soruyu sormuş ve aynı cevabı almış. yarım saat sonunca lahmacunlar nihayet gelmiş ama adam tam yerken bir bakmış ki lahmacunun içi kıl dolu. hemen garsonu çağırmış bu ne rezalet değiştirin hemen şunu, demiş. garson gelmiş çok özür dileyerek tabağı almış. yaklaşık 20 dk sonra tekrar getirmiş, yine kıllıymış. adam sinirlenmiş. nasıl oluyor da hepsini kıllı yapıyorsunuz, ne biçim yer burası demiş. garson da dayanamayarak, gel de kendin gör demiş. mutfağa gittiklerinde tek kolu olmayan bir aşçı görmüşler. lahmacun hamurunu açmak için göğüsünü kullanıyormuş, o yüzden de lahmacunlar kıllı oluyormuş. bu manzarayı gören adam oh be demiş. ''iyi ki içli köfte istememişim."
  • masada herkesin fıkra anlatıp milletin koptuğu akşamların birinde bir arkadaş başladı fıkrasını anlatmaya. fıkranın ilk bölümünü duyduğumda, mübalağa etmiyorum, yerlere yatmıştım gülmekten. hem de hönkürerek geldi kahkaham. mevzu bahis fıkranın devamını hâlâ bilmiyorum, bilmek de istemiyorum doğrusu, bu haliyle benim için "yaran fıkralar" kategorisine mührü basmıştır. şöyle ki:

    adamın birine o ünlü cinlerden biri denk gelmiş ve "dile benden ne dilersen, üç hakkın var," demiş.
    adam da, "çüküm yere değsin" demiş. (haspinallah)
    cin de adamın bacaklarını kesmiş.

    hohaahahahahahahahahahahah, bak yine....
  • +nurse,what's the state of the woman who put 9 toy horses in her ass?
    -stable.
  • bi alman bi ingiliz bi italyan bi de temel bi gün ormanda yamyamlar tarafından yakalanmış.
    ilk önce ingilize sormuşlar how you doin diye, ingiliz de merro demiş.
    ingilizi sikmişler bi güzel.
    sonra italyana sormuşlar come stai diye, italyan da herro demiş
    italyanı öldürmüşler bi güzel.
    sonra sıra bizim temele gelmiş haçen napiysun ctemel demişler. temel de ya herroyu ya merroyu mu seçeyrum demiş
    temeli de sike sike öldürmüşler.
    sıra almana gelmiş, alman da temele ondan daha önce sıra geldiğinden bunu unuttuklarını sanıp tam kaçmaya teşebbüs ediyomuş.
    almana sormuşlar wie geht es dir diye, alman da merro demiş almani da sikmişler.*
    (bkz: ya herro ya merro/@hndrxsyna)

    mallık editi: normal kafayla okuyunca ne kadar yarmadığını daha iyi anlıyor insan. bi de ısrar edip (bkz: ya herro ya merro/@hndrxsyna) vermişim bi de böyle. yuh arkadaş !
    ikinci bi mallıkta bunu editlicem diye sadece yazdığım editi yeni entry olarak girmek de neyin nesi. çok kötü haha.
hesabın var mı? giriş yap