• yorulmuş olmak.
    hayatın ta kendisinden yorulmuş olmak.

    her gün, her saat, her bir kaç saniyede bir nefes almak zorunda olmak. uyumak, uyanmak. bir şeyler yapabilmek için yiyerek enerji toplamak, sonra da bunu harcamak. her gün bunu tekrar tekrar yapmak zorunda olmak.
    gülmek, sinirlenmek, üşümek, sıcaklamak, etrafınızdaki etkilere tepki vermek zorunda olmak ve bütün bunlardan yorulmuş olmak.

    yok mudur bunun bir durağan zamanı? bir tatili? neden kış uykusuna yatmıyoruz ki biz? niye bir koza evremiz yok?

    bazen sadece bir taş olmak istiyor insan. öylece beklemek. milyonlarca yıl sadece durmak...
  • bu aralar başıma gelen durum. belirli bir konuya aşırı ilgim olmaması, yapacağım her şey için bahaneler bulmam ve sabit durumumu korumam ile iyice ayyuka çıktı.

    başarılı olmak, çok para kazanmak, xx model araba yerine yy modele binmeyi hayal etmek, çok gezip her yeri görmek, sanat, müzik, felsefe, edebiyat.. anlamsız gelmeye başladı. üzerine çalışacağım, kendimi çalışmak ve yaşamak için motive edeceğim şeyler bulamıyorum.

    şunu da yazmadan edemeyeceğim; alayınızın amına koyayım. iyi akşamlar.
  • etrafındaki insanların her gecen gün senden daha uzak olmalarını istemekle birlikete gelen sürekli susma ihtiyacı duyma. hayattan mola alma ihtiyacı, zamanı durdurma istegi, kendini bir kutuya koyup bilmediğin bir yere kargoyla göndermeyi düşlemek, sürekli içini acıtan sarkıları son sesle dinlerken sebepsizce anırırcasına aglamak, bunalıma girmek...
  • herseyi ve herkesi geride bırakıp bi sureligine de olsa cooook uzaklara (irlanda'da veya iskocya'da bi dag tepesi falan mesela) gitme istegi...
    (bkz: hayatın pause dugmesine basma istegi)
  • hergün aynı şeyleri yapmaktan, düşünmekten, konuşmaktan bıkmak ya da farklı hiçbir şey yapamamak.
    tvde aynı haberleri, dizileri izlemekten, iş yerinde aynı muhabbetlerden, sosyal medyada aynı fotoğrafları görmekten bıkmak usanmak.
    (bkz: yok mu bunun ilacı)
  • yapılması gereken onca şey olmasına rağmen hiçbir şey yapmadan öylece duruyorum. mutlu olduğum anlarda da bunları düşünüp bunalıyorum. ne adım atacak enerji var ne de umursamayacak kadar boşvermişlik. umarım böyle devam etmez.
  • günlerin ürkütücü ve neredeyse çıldırtıcı derecede birbirine benzer yaşanması sonucu hissedilen duygu.
  • bu aralar sıklıkla hissettiğim duygu. farkettim ki hayatım bilgisayardan ibaret olmuş, sabah kalkıyorum bilgisayar akşam yatana kadar kendisiyleyim. suan master öğrencisi olduğum için sürekli çalışmam gereken şeyler oluyor, okulda zaten derslerde bilgisayarlayım, ara versem dizi izliyorum, yine bilgisayarda, aynı zamanda part time evden calısıyorum bütün iş yine bilgisayarda... resmen markete gidip geldiğim ya da okula yürüdügüm zamanlarda bi nefes alıyorum.
  • çalışmak istemiyorum,
    gezmek, eğlenmek istemiyorum,
    dışarda yemek içmek ilgimi çekmiyor,
    gündelik rutinler zor geliyor,
    yeni güne uyanmak gereksiz geliyor.

    böyle bir sıkılmak.
  • beden denen duvarın icinde ruhun hapsolması. ama bilmedigi bir yolun belirsizligini göze almaktansa, bildigi yolu yürümeye, yaşamaya, programli olmasidir öyle ya da böyle, ayıla bayıla, acıya kanaya.
hesabın var mı? giriş yap