• egitim/ogretim veya tamamen turistik olarak parise gelmek cok farklidir aslinda. turistik olarak gelindiginde sadece paris'in super oldugu kanaatine varilir, cunku gercekten muzeler gezildikce, sokaklar ar$inladikca, metrolara binildikce insana daha bir buyuleyici gelen bir sehirdir. musee de louvre, yeni acilan quai branly, musee d orsay mutlaka gorulmelidir. eger ogrenci olarak geliniyorsa o zaman isler degisecektir. ogrenci olarak geliniyorsa, gelinen universite/fac artik neyse oranin sizi hangi seneye kabul ettigi ile ilgili bir belgeyi size gondermesi cok makbule gecer. bu belge fransa'ya cikabilmek icin ilk adim.
    fransiz konsoloslugundan fransa vizesi alirken ogrenci vizesi alinirken bu belgeyi verin (ki sadece bu belgeyle kalmayacaklar), akabinde 3 aylik kisa donem vize verecekler. bu 3 aylik donem icerisinde (ki zaten vize'nin uzerinde de belirtilmi$tir) valilige ba$vurup carte de sejour almaniz gerekir. eger paris'in icindeyseniz (ki buraya petit couronne olarak hitap ederler) daha kolay, paris'e yakin bir banlieudeyseniz o banlieu'ye bagli olan valilik ilgilenecektir. mesela nanterre-ville, nanterre-universite vs. gibi banlieu'ler nanterre valiligine baglidir. aman bu i$i aksatmamakta fayda var, ne kadar erken yapilirsa o kadar iyi. carte de sejour eger banlieu'den alinacaksa zaten direk vermeyeceklerdir, once randevu verip sonra randevu gununde cagirip recepisse vereceklerdir. dallamadirlar, aldirmamak lazim. (bkz: carte de sejour/#8696568) ilk verilen recepisse ile yurt di$ina cikamiyorsunuz, ama carte de sejour yenilendiginde cikilabiliyor. http://www.prefecture-police-paris.interieur.gouv.fr/… adresinde carte de sejour ile online randevu vs. alinabiliyor. parisin havasi gayet degi$ken, gayet belirsizdir. haber bultenlerinden sonra hava durumuna mutlaka bakin, ve mutlaka yaninizda bir $emsiye bulunsun. http://www.meteo.fr/ adresi de aklinizda bulunsun. bu sene sadece temmuz ayinin ortalarinda 38 / 42 derece arasi bir kac hafta sicak olmu$, agustos ayinda ise 18 derece'ye kadar du$mu$, bol bol yagi$li bir ay olmu$tur.
    ayrica bir suru banka vardir. hepsinin de ayri ayri atraksiyonlari vardir. bnp paribas, credit lyonnais, societe general bunlarin en bilinenleridir. tabii ki hesap acabilmek icin mutlaka adres isterler. karde$im daha yeni geldim paris'e desenizde anlamazlar. infinite loopa girilir. bunu cozebilmek icin pariste ya$ayan bir arkada$inizi ikna edip onunla birlikte gidin. o da "bu arkada$ benim evinde ya$iyor" gibi bir kagit yazarsa hesabiniz acilir. akabinde ta$inirsaniz degi$tirirsiniz adresinizi.
    gelmeden nerede yasayacaginiza karar verin. (a$agi yukari bile olsa) hatta pap, refleximmo, explorimmo, avendrealouer, gibi internet'te ev arama sitelerinden ev aramaya ba$layin. eger gelinen universite yer ayarliyorsa oh pa$a hic sorun degil, ama eger ayarlamiyorsa burasi turkiye gibi degil. ev bulmak ayri dert, kiralamak ayri derttir. haftalik anons dergileri de cikar (ki pap de cikarir), ama internet'te her gun neredeyse anons vardir. anonslari duzenli takip edip ziyaret etmeye baslayin. ayrica burada da dosya yapilacak tabii ki. eger tanidiginiz bir fransiz varsa (ki akraba daha makbule gecer) size kefil olabilir yoksa isiniz daha cok uzar. caution bancaire gibi bir nane vardir, bankaya belli bir miktar onceden koyup (ki biraz buyuk bir miktar) o miktar sizin kirayi odeyeceginize dair bir garanti olur. kiralama i$inden sonra eger sizden onceki kiracinin ismini biliyorsaniz elektrik ve gaz konusunda i$iniz biraz kolayla$ir. eger isinma ve sicak su merkeziyse zaten cok guzel, sadece elektrik i$ini halletmek gerek, eger degilse ikisini de ayni kurum yapiyor. fransa'da electricite de france (yani bir nevi tedas diyelim) birde gaz de france vardir. bu iki kurum birbirine bagli olarak cali$ir, zaten logolari da edf/gdf'dir. internet uzerinden ba$vuru yapmak mumkundur ama telefonla yapilmasi daha kolaydir. 0-810-33-33-15 numarasi aranir, adres ve eski kiracinin ismi verilir ve o adrese elektrik ve gaz istenir. randevu verilir. randevu genellikle zaman dilimleri olarak verilir, tam saat verilmez ki tam gerzeklik olup butun gunun evde gecirilmesi ve vakit kaybina neden olur. ta$indiniz, yerle$tiniz, bir avantaj daha var. caf. acilimi caisses d'allocations familialesdir. bu kurum ogrencilere ev kirasi icin yardim yapmaktadir. tabii ki evin bulundugu mahalleye gore a$agi yukari bu yardim degi$ecek olsa bile hic yoktan iyidir. http://www.caf.fr/ adresine bakmak farzdir.
    ev'de internet vs. gibi baglanti istiyorsaniz fransa turkiyeden biraz daha farklilik gosterecektir. oncellikle ev'e telefon hatti alabilmek icin france telecom (numarasi 1014, ki sabit bir telefon hattindan mesela ba$ka bir arkada$in evinden bedavadir) aranir, ve adres verilir. yine eski kiracinin ismi varsa bu sureci gayet kolayla$tiracaktir. genellikle bir kac saat icerisinde telefonunuz cali$ir hale gelecektir.
    ba$ka bir yol ise tamamen degroupe edilmektir. yani france telecom'a bagimli olmadan, france telecomun sadece fiziksel hattini kullanarak, direk ispden hizmet alinabilir. free, neuf, club internet, alice gibi tonlarca isp var. $u anda en iyi hizmet verenlerden biri free'dir. 29.99 euroya (30 euro diyelim) telefon (ki 28 ulkeye bedava arama), televizyon (bir suru televizyon kanali, turk kanallari da var), ve 20 mbit internet baglantisi verir. http://www.free.fr/ adresinden abone olunabilir. yine bu etap'ta rib'e ihtiyaciniz olacaktir.
    genellikle baglanti i$lemi yogun bir doneme denk gelirse 1 ay filan beklenebilir, daha sakin bir donemse 1 - 2 hafta icerisinde baglanti yapilmi$ olur.
    gsm icinse fransada uc tane operator vardir. sfr, orange (eski adiyla itineris, ki arkasinda france telecom vardir) ve bouygues vardir. hepsinin ayri ayri abonelik sekilleri vardir. bunlarin prepaid ve postpaid abonelik sekilleri de vardir. postpaid abonelik alindiginda aylik sabit bir ucret odenir ve bir de butcenize gore telefon secebilirsiniz. bu tur aboneliklerde simdilerde 3 tane numarayi istediginiz zaman bedava arama gibi atraksiyonlar vardir. prepaid abonelikte turkiyeye'deki gsm operatorlerine kiyasla cok adidir buradakiler. recharge unitelerinden 15 euro olani kullansaniz da kullanmasanizda 1 ay gecerlidir, sonra o kredi yok olur. onun icin tam bittigi gun recharge edip kredinizi gsm operatorune kaptirmami$ olursunuz. her operatore
    gore degi$se de ak$amlari genellikle sms'ler daha ucuzdur.
    okul kaydinizi yaparken mutlaka securite social yani sosyal guvenlik kaydinizi da yapacaklardir. bu dosyayi ozenle doldurun. akabinde size carte vital olarak adlandirilan, kredi kartina benzeyen ye$il bir kart gonderecekler. muayene/doktor vs. gibi saglik hizmetlerinde bu kart size indirim saglayacaktir. eger gittiginiz doktor'da bu karti okuyacak cihaz yoksa, o zaman size form olarak dolduracaktir ve form'u bagli oldugunuz sosyal guvenlik kurumuna geri gondereceksiniz.
    paris metro'su gece 1:10'den sonra durur, sabah 5:40'ta ba$lar asagi yukari. (bu saatler arasinda belli otobus hatlari cali$maya devam eder, ismi noctambus'dur ama heryere gitmez.) bu her hatta gore degisebilir. eger 26 ya$indan ufaksaniz carte imaginer gibi bir nane vardir. herhangi bir metro/rer istasyonun'dan ben ogrenciyim (apres bac) carte imaginer ba$vuru dosyasini isteyim. bu dosya'ya ogrenci oldugunuza dair belge ve rib'de ekleyin. metro/rer haritasini inceleyip hangi zonelar icindeyseniz ona gore basvuru yapin. ayrica carte imaginer sayesinde haftasonu her zone bedavadir. haftalik/aylik alinan biletler ise carte orangedir. yine zone mantigiyla alinir ama carte imaginere gore daha pahalidir. boyle seffaf iki tarafli kucuk bir diktorgen bi$i verirler. onun ustune fotograf, ad/soyad yazilir. orada bir numara vardir ve o numara bilete yazilir. **
    yemek konusuna hic girmedigimi farkettim. hic yemek yapmayi bilmiyorsaniz cite universitaire * sabah, oglen, aksam yemek cikarir. bir cok cite universitaire yemekhanesi vardir pariste. bazilari digerlerinden daha iyidir veya kotu olsa da hergun fast food yemekten iyidir, en azindan dengelidir.
    daha once ev konusundan ne kadar bahsettiysek de ev seciminde sagina soluna dikkat edin. olurabilirse en azindan bir market olsun yakinlarinda. franprix, monoprix gibi marketler boldur paris'in icinde. biraz paris'in di$ina cikildiginda, mesela la defenseda auchan vardir. sevran livry civarlarinda carrefour vardir. giyim/ku$am ali$veri$i yapmak icin printemps ve galleries lafayette vardir. bu magazalar hicbir zaman soylemese de turkiye ab uyesi olmadigi icin, ab uyesi olmayan diger ulkeler gibi -10 % indirim karti alinabilir. information masasina gidin, pasaportunuzu verin, isteyin o karti.
    eger cd vs. gibi seyler ariyorsaniz fnac ve virgin vardir. bilgisayar/bilgisayar donanim/yazilimi alinacaksa
    fnacdan uzak durulmalidir. nadiren du$uk fiyatlar/kampanyalar filan yapsalarda genellikle surcouf, grosbill, rue montgallet gibi yerler tercih sebebidir. kitap/kirtasiye gibi $eyler gilbert jeunede bulunabilir.
    unuttugum, atladigim, eksik kalan noktalar editlerle tamamlanacaktir, $unu unutmu$un/$u yanli$ gibi duzeltmeler icin mesaj yoluyla beni durtunuz.
  • 3 yil yasadim paris'te, giderken 'biktim bu sehirden, icim karardi kara bulutlardan, huysuz fransizlardan' dedim, 2 yil oldu ben ordan gideli simdi cok ozledim. soyle guzel bir tatilim olsa da gitsem diyorum..
    benden gideceklere tavsiye:
    -cantasinda mutlaka bir hirka yada kazak bulunsun, nemruttur orada hava, bi anda buz gibi olur
    -mutlaka bir paket sigara alsin bi tabac'tan, onunde masa gordugu herhangi bir kafeye otursun, cafe creme'ini soylesin, insanlari seyredek kahvesini sigarasini icsin
    -marais'de legaychoc diye bi pastahane vardir, oradan kendine bi croissant alsin dolanirken yesin
    -gece camindan parti gurultusu gelen bir eve girsin, kimse kimin arkadasisin demez, direk taniyormus gibi insanlari kaynassin, mis gibi sarap icsin, kaynassin, cani sikilinca bassin gitsin
    -sanki fransizmiscasina tum gun ona buna herseye soylensin
    -moufftard'da salle a manger diye bi kafe vardir, oraya gitsin, petit dejeuner soylesin, onune nutellalar, sarelleler gelsin, bagete sursun sursun yesin, ooh
    -okumaya gidiyorsa eger, tum bunlara dalip, okulu unutmasin, fransada okula girmek kolaydir ama cikmak zordur, adamin aklini alirlar
    -bos oldugu bir gun oyle ciksin dolansin, biraz kaybolsun, yeni yerler kesvetsin, paris istanbul gibidir, cikmaz sokaklar, abidik gubidik sokaklar, her gun yeni bir yer kesvedersin, guzel bir hava yakaliyabilirse kesvetsin
    -xmas gunu, onceden yemegini, sigarasini, sarabini alsin, bir allahin kulu bile sokakta olmaz, birseye ihtiyacin olursa imkani yok bulamazsin, bu pazar gunleri icinde gecerli, turkiyeye benzemez, pazar gunu tatildir.
    -st paul'e gitsin, l'as du falafel'de falafel yesin, orasi patlicani bol koyar, pek guzel yapar
    -tuileries'ye gitsin ama hava 20 derece uzeriyse gitsin, monop tan kendine findik fistik meyve kahve alsin, orda popoyu yayip piknik yapsin

    gitmisken paris'e benden selam soylesin
  • sokakta içerken tuvaletiniz geldiyse herhangi bir bara ya da brasserie ye girin. izin almak nezaketten ama izin almaya da gerek yok çünkü kabinin kapısındaki mekanizmaya 20ct-50ct arası birşey atıp tuvaleti gonul rahatlıyıgla kullanabilirsiniz. neredeyse hepsinde de var bu mekanizmadan.

    ev tutacaksanız mümkün mertebe fransız ev sahiplerinden kaçının. cautiondu bilmemneydi başınızı şişirirler sonunda evi fransızlara vermeye karar verirler. ne yapın edin göçmen bir ev sahibi bulun. gözünü sevdigim ortadogudan olursa en şahanesi olur hatta.

    uzun süre kalacaksanız banka hesabı açtırmak çok mantıklı. bankalar çogunlukla universite ogrencilerine yonelik promosyonlar yapıyorlar (mesela bnp paribas beleşten bir 80 euro verebiliyor hesap açana). carte bleu alın mutlaka. türk kredi kartları bazı yerlerde geçmez, zaten kur farkından kazık yersiniz.

    türkiyeden para gönderilecekse "iş bankasının pariste şubesi varmış ordan çekerim" demeyin. evet o şube var (opera'da), ama herhangi bir fransız bankasının yapabileceginden fazla birley yapamıyorlar. çatır çatır komisyonlarını alıyorlar. sakın parayı euro olarak gondertmeyin. normal hesabınıza yatırttırın, bankamatiklerden çekin. çok cüzi bir komisyon alınır.

    carte de sejour'unuz veya yesil pasaportunuz yoksa bile gonul rahatlıyıgla hollandaya, ispanyaya falan gidebilirsiniz. sınırda kontrol yok. en fazla hollanda dönüşü uyuşturucu araması yapılıyor. ama kimse pasaporta bakmıyor.

    yurtdışına seyahatlerde mümkün mertebe eurolines tercih edin. 3. metro hattının en sonundaki "galieni" adlı yerden avrupanın hemen her yerine oldukça uygun fiyatlara gidilebilir.

    1 seneden az kalacaksanız, imaginer almayı iyi düşünün. çünkü bu kart en az 12 ay için alınabilmekte. 9-10 aylık kalışlarda yine de bu parayı vermek karlı olabilir. ben denemedim ama belki de 10 ayın sonunda banka hesabınızı kapayıp turkiyeye giderseniz kurtarabilirsiniz, yine de riskli görünüyor.

    gece dışarı çıkacaksanız paranız varsa bile turistik yerlere (st michel vs) gitmeyin. ya bobo mahallelerdeki kücük barlara gidin (belleville, menilmontant vs..) ya da bastille meydanının arka sokaklarında (özellikle opera binasına dogru bakarken solda) barlara gidin. hatta la plage adlı bara gidin, biraz leş bir mekandır ama çok ucuzdur. ogrenciler ve erasmuslar takılır ve her gece canlı muzik vardır.

    hava güzelse ve arkadaş grubunuz iyise bara falan gitmeyin. oturun pont des art da pont neuf'deki parkta falan için. ama son dakkada şarap almaya çalışmayın quartier latin'de sadece bir tane şişe şarap satan yer var ve en ucuzu 6 euro. akşamdan marketten 3 euroluk şaraplarınızı alın öyle gidin.

    erasmussanız, ev partilerini kovalayın. avrupadan gelen cogu kişi ev tuttugu için ev partileri çok populerdir. ama belli bir saatten sonra komşulara dikkat edin. abartmayın.

    dışarda yemek yemeyin, ya ogrenci yemekhanelerine gidin (ki oglenleri cok fazla sıra olur) ya da yemegi evinizde yeyip çıkın. yemek alışverişini mahallenizde varsa leader price'dan yapın. sadece kendi markalarını satarlar ama gercekten çok ucuzdur.

    nispeten göçmenlerin daha çok yaşadıgı mahallelerde yaşayacaksanız burnu büyük davranmayın. unutmayın dogma büyüme parisli degilsiniz ve siz de onlardan birisiniz. köşedeki bakkalla, yol üstündeki adana kebapçısıyla iyi geçinin. türk oldugunuzu söyleyin. akşam 8den sonra aç kaldıgınızda alışveriş yapabileceginiz tek yer orası olacak.

    bunların dışında bol bol gezin eglenin, paranızı yemege degil içmeye harcayın. ama yine de en az bir kez haşlanmış midye falan yeyin. herşeyin tadına bir kez baın. her imkanını buldugunuzda kendinizi sokaklara atıp uzun uzun yürüyün nerden ne enteresan şey cıkacagı belli olmaz. müzelerin bedava oldugu gunleri kollayın (orsay: perşembe 6dan sonra, louvre: cuma 6dan sonra). bol bol film izleyin, konsere gidin. sahaflarda saatlerinizi gecirip 50ct e rousseau kitapları almanın keyfine varın. unutmayın pariste yaşamak herkese nasip olmaz.

    ps: aklıma başka şeyler gelirse yine yazarım. sorusu olanlar mesaj yoluyla ulaşabilirler.
  • ayrica "bunlar kesin turk" dediginiz bircok insan muhtemelen sizi yaniltmayacaktir.
  • kısa bir sure icin gidiyorsanız mutlaka turkiye'de hsbc'den kendinize bir hesap actırın. turkiye ile ortak bankası yalnız ve yalnız hsbc'dir, bunun dısındaki hicbir banka ile (bankada) insan mantigi cercevesinde islem yapamazsınız. disinda yaparsiniz, tam da bu yuzden cok gerekli bir bilgi vermis bulunuyorum.
  • kulesi var, güzel. adı eyfel. daha çok yeni başladım ben de, düşünce aşamasında bir başlangıç henüz.
  • mutlaka navigo decouverte seyahat kartlarından alın. iner inmez havaalanındaki metrodan alabilirsiniz mesela. lağım faresi gibi yer altında gezineceğiniz için bütçenizi düşünün ve hemen edinin daha ucuz bir alternatif yok. disneyland, chateu de versailles ve havaalanı en uzak ve pahalı zonelarda bulunuyor sadece buraya biletle gitmek tek yön için 9 euro. rer (eğöğe okunuyor) banliyösünden otobüse aktarma yapamıyorsunuz mesela bu kart tüm zonelara sınırsız gidiş hakkı sağlıyor hem de paris pass kartlarının beşte biri fiyatına. tek sorun gece 12'de aktif olması ki o günü biletle geçiştirerek bu kartı edinmek en mantıklı seçenek. 5 günlüğünün bedeli 26 euro. yanınızda vesikalık fotoğraf bulundurmanız yeterli. gerçi hiç kontrol etmiyorlar ama usul böyle.
  • mutlaka ama mutlaka vesikalik resim bulundurun yaninizda. aldiginiz biletten degil ama biletin ustune yapistiracak resim cektirmek icin gireceginiz fotograf kabininden kesin kaziklanirsiniz yoksa.
  • paris'de özellikle hafta içi gece 00.30-01.00'dan daha geç saatlere kadar dışarıda takılmayı planlıyorsanız ve taksiye binecek kadar kendinizi zengin hissetmiyoranız öncelikle noctilien adı verilen gece otobüslerinden hangilerinin konakladığınız yere yakın bir noktadan geçtiğini ve bu otobüsün nereden kalktığını, hangi güzergahı izlediğini öğrenin. bununla da kalmayın, otobüse binebileceğiniz stratejik bir kaç durağın yerini haritadan tespit edin. genelde her otobüs chatelet'den, büyük bir çoğunluğu da montparnasse'dan geçer. otobüs saatlerini öğrenin, genelde aralıklar yarım saatte bir olsa da dikkatli olmakta fayda var.
    paris'de metroyu çözmek kolaydır, otobüs hatlarını çözmek ise biraz daha karışıktır. ama noctilien sistemini öğrenmek hayat kurtarır, bunun için de öncelikle nasıl kullanılacağı konusunda ön çalışma yapmak gerekir. aksi takdirde paşa paşa evinize/otelinize kadar yürürsünüz.
    ondan sonracığıma bu şehirde sokakta bedava tuvalet olarak adlandırılan ve kendi kendini temizleyen kabinler mevcuttur, ama bu kabinler sizin ihtiyacınız olduğunda bir türlü bulunamazlar. duvar diplerine, ağaç arkalarına, nehir kenarlarına işemeye hazır olun; hazır olmanız için erkek olmanız gerekmiyor, kızsanız da hazır olun.
    gündelik gıda alışverişine çıkacaksanız monoprix'yi tercih etmeyin. mesela franprix daha ucuz.
    giyim alışverişine çıkacaksanız ilk olarak akşam saatlerine kalmayın. cumartesi gününe kalmayın. cumartesi akşam saatine ise asla kalmayın. kalabalıktan ve hem kabinlerde, hem de kasalarda oluşan sıradan aklınız çıkabilir. sevres-babylone metrosunda ellerinde devasa bon marché poşetleriyle gezinen japonlar görürseniz yadırgamayın, paris'de göreceğiniz japon turist modeli fotoğraf makineli değil; bon marche ya da lafayette torbalı olacaktır. özgün tasarımlar arıyorsanız bu mağazalara hiç girmeyin. st. germain'in arka sokaklarında ya da le marais'de sizi çok memnun edecek ama cüzdanınızı hiç memnun etmeyecek butikler bulabilirsiniz.
    konserlere, tiyatro oyunlarına, operalara biletler çok önceden biter; takipte olun. opera için biletlerin satışa çıktığı tarihi yakalarsanız ucuza bilet kaparsınız. paris'de çok fazla sinema bulunur, ve sinematek tadında sinema klasiklerini oynatan sinemalar da mevcuttur. isteseniz korkunç ivan'ı bile beyazperdede izleme şansı bulabilirsiniz.
    ile st-louis'e gidin, sokaklarında gezinin. mouffetard'da krep yiyin. st. martin'de kanal gezisi yapın. fotoğraf çekin. en önemlisi de metroya bağlı kalmayın, gündüzleri yürüyebildiğiniz kadar yürüyün. zaten her an grev olabilir, ulaşım araçları çalışmayabilir; şaşırmayın. burada sistem ne kadar düzenli işliyorsa, grev de o kadar etkilidir. sapeurs-pompiers arabaları lanet sirenlerini öttürerek her yerde karşınıza çıkabilir, gece uykularınızı bölebilirler; korkmayın.
  • etraf fransız dolu...ister seminer için, ister okumak için, ister çalışmak için bir şekilde bu fransızlarla muhatap olacaksınız... beş on dakikalık kahve molaları için sohbet konusu lazım, en fazla konuşulan ve çevremde en fazla konuşulduğunu duyduğum temaları listeledim ki zorluk çekmeyin....
    1.sırada elbette yemek konusu yer alıyor...bayılıyorlar yemek tariflerinden, şaraplardan, restoranlardan bahsetmeye....sorun cevaplasınlar, anlatın dinlerler.
    2.sırada grevler var...popüler giriş cümlelerinden biri de püüf, dün yine 1968'e mi döndük ne, shoobedoo la la?
    3.sırada yol yapım çalışmaları var....sallayın ortaya bu yol çalışmaları bitince paris ne güzel olacak değil mi bombası mola 20 dakikaya uzasın...ya da uzamasın, konuşmaya bir başlayınca durmuyorlar uyarmadı demeyin.
    4.sırada geçmiş başkanlık seçimi var...sego-sarkozy çekişmesi veya ne bileyim fransa mme la presidente için hazır mı? süper oldu.
    5.sırada sex var....bu konu biraz çetrefilli benim bütün o mahrem konulardan yüzüm kızarıyor, ama seviyorlar konuşmayı, eklememek olmaz.

    bahsedilmemiş ama muhakkak eklenmeli, paris'te dolaşırken bastığınız yere dikkat ediniz....büyük ihtimalle köpek bokuna basmak üzeresiniz. ayrıntılara girelim, paris belediyesi bu la pollution canine'lerin (bildiğin köpek boku) temizliği - ki genelde moto-crottes (motorlu bok temizleme scooterleri, kullananlara da chevaliers du trottoir (kaldırım şövalyeleri) diyorlar), ve bilimum başka temizleme teknikleri için yıllık 11 milyon euro harcıyormuş efem...200binden fazla köpekten yıllık kaç ton bokun sokaklara geçtiğini hesaplayamayacağım ama o yerdeki kaldırım taşına bulanmış gördüğünüz siyah-kahverengimsi madde toprak değil, biraz ilerinizde yürüyen uyur-gezer'in marifeti....
hesabın var mı? giriş yap