• yky'nin tezer özlü'yle ilgili 2014'te basacağı kitabı.
  • kitaplığımda yeri hazır olan, herkes bi yana tezer özlü bi yana kitabı.. çıksın.

    --- spoiler ---
    neden yazılır? dünya acılı olduğu için yazılır. duygular taştığı için yazılır. insanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. işte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (ya da kendi kendine kanıtlamak için). çünkü, insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar.
    --- spoiler ---
  • az önce haberini almamla beraber yaşanıp yaşanabilecek en büyük ve en kısa mutluluğumu yaşadım nedense. tezer böyle bir insan. değişik duygular yaşatıyor insana. 17 ocak'da raflarda yerini alacak. merakla bekliyoruz.
  • sol çerçevede başlığı gördüm. boşvermiş bir tıklama hareketiyle neden bahsediliyor diye bakmak üzere imleci yorgun bir devinimle ilgili başlığın üzerine yönelttim. başlığı ilgilendiren entry'leri meydana getiren simgeler dizininin içinde umarsız bir geçiş yapıyordum ki, o'nun, tezer'in ismini gördüğüm anda bedenim ve ruhum ortaklaşa bir gayretle ayağa kalktı. onu benzettikleri bir kadın vokalin yeni albümüdür, ne bileyim yine üslup olarak emsali olabilecek -ki yoktur- bir yazarın güncesidir; inanamadım. inanmamaya o kadar alışmış ve bu kitabın varlığından öyle bihaberdim ki; o'na ait bir kitap, evet o'nun yazını ve paragraflarının varlığı ile eskisinden farklı oldu bütün bir zaman algısı, sınava çalışır görünmekle geçen ve sıkılgan olmaktan sıyrılamayan geceyarısı. o'nun yeni bir kitabı, hiç okumamış olduğum sayfaları... sanki ilk kez okuyacağım, ilk kez tanışacağım; veya, o geldi, onunla tanışmak için hazırlıyorum en özenli düşüncelerimi, tümcelerimi, yaşama algımı, tutunamazlığı ve uyumsuzluğu...

    heyecan ve mutlulukla beklediğimdir.
  • raflardaki yerini almıştır.

    --- spoiler ---

    insanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir.
    --- spoiler ---
  • tezer özlü'nün kardeşi sezer duru tarafından yayına hazırlanmış "yazılar" kitabıdır.

    * neden yazılır? dünya acılı olduğu için yazılır. duygular taştığı için yazılır. insanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. işte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (ya da kendi kendine kanıtlamak için). çünkü, insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar.

    tezer özlü'nün yurtdışındayken türkiye'deki dergilere yazdığı, dünya edebiyatıyla, sinema ve tiyatroyla kurduğu ilişkiyi kendi edebiyatı içinden yorumladığı yazılardan oluşan yeryüzüne dayanabilmek için, yazarın iç dünyasını takip eden tutkun okurlar için yeni bir ışık sağlıyor. çocukluğun soğuk geceleri ve yaşamın ucuna yolculuk'un yazarından yine yaşamla ve ölümle hesaplaşan yazılar...

    http://www.ykykultur.com.tr/…zune-dayanabilmek-icin
  • bir yandan ilac gibi geldi. uzun zamandir haber almadigin dostunla oturup muhabbet etmek gibi.
    bir yandan da cok huzunlendirdi, artik yasamiyor oldugu gercegini hatirlattigi icin.
  • tezer özlü'nün yazılarından oluşan, tezer özlü'nün güncele olan, yeniye olan bakış açısını anlamamızı sağlayan çok güzel bir kitap olmuş. sezer duru çok güzel bir düzenleme yapmış kanımca. bir de içinde aşmış bir tarkovski röportajı vardır ki kesinlikle okunmalı.
  • ayrıca, bir oksimoron olarak "ahlâkçı feminist" arkadaşların tezer özlü'nün celal sılay'ı anlattığı yazıyı da bulabilecekleri, okurlarsa bi tuhaf olabilecekleri güzel kitap.
  • “ben bu coşkulu havaya gene biraz melankoli getirmek zorunda kalacağım. onun için hepinizden özür dilerim. batı kültürü ve batının bizi nasıl etkilediği seminer konusu kapsamında olduğundan. ilkin biraz buna değineyim. her zaman olduğu gibi gene çok bireyci davranacağım. başka türlüsü elimden gelmiyor. toplumun oluşumunda en çok bireyin varlığına önem veren bir bireyciyim.

    okumayı dört yılda sökebildim. söker sökmez capote‘yi, steinbeck'i okudum. o zamanlar batı, yakındoğu ve asya gibi coğrafi ayrımları hiç mi hiç bilmiyordum. üçüncü dünyayı da bilmiyordum. o zamanlar üçüncü dünya kavramı belki de daha oluşmamıştı.

    ama steinbeck'i taşrada, on yaşımda bulduğuma göre, nasılsa diğer yazarları da bulacaktım.

    ama kanımca yazı yazmak coşku, hafif melankoli, taşkınlık gibi psikolojik bir semptomdur.

    insan yazarlık hastalığım -az da yazsa- sürekli olarak içinde taşır. ben, bu hastalığa ancak dayanamayacak hale gelince, neredeyse psikoza girecek duruma geldiğimde yazabilen bir hastayım. batı kültürünün düşüncelerimi ne denli etkilediği konusuna gelince: dünya edebiyatını almanca okuyorum. bu nedenle edebiyat ufkum çok geniş oluyor. türkçeye çevrilmemiş birçok yazar almancaya güzel çevirilerle çevrilmiş. bunları hazır bulabiliyorum. bunun yanısıra tabii ki okuduklarımdan etkileniyorum. ama düşüncelerimi ve beni biçimlendiren olgu, yalnız tek başına batı, batı edebiyatı, batı felsefesi, batı düşüncesi olamaz.

    çünkü ben 38 yaşındayım ve 38 yıldır türkiye cumhuriyeti'nde yaşıyorum. zaman zaman iki dilde düşündüğüm oluyor. çünkü almancayı çok iyi öğretmişler bana. rahibe disiplini ile. bazan almanca düşüncelerimi aynı güçte türkçe söyleyebiliyor muyum diye, kafamda kendi kendimi sınıyorum. çünkü benim için en önemli dil türkçedir. çevirdim mi, demek türkçeden hiç uzaklaşmadım diye mutlu oluyorum. çok öfkelendiğim zaman almanca homurdandığım oluyor. iki dil bilmekten kaynaklanan, sığınacak bir dünya aramanın alışkanlığı mı?

    aslında batıyı, kuzeyi, güneyi, kuzeybatıyı ve geçmiş bütün zamanları, burada, akdeniz duyarlılığı içinde ve bir üçüncü dünya ülkesinde yaşamak mutluluğuna ermiş, otuz yıllık yaşamlarına bir asrın olayları sığdırılmış ender mutlu insanlardan biri sayıyorum kendimi. her olaydan ve sıkıntılardan çok şey öğrenileceğine inanıyorum. hani bir isviçre dağ köyünde, italya'ya bile inmemiş, öyle havaya, göle, ineklere ve çayırlara bakarak yaşayan insanlar tanıdım. ben, bu tür bir yaşamı mutluluk saymıyorum. beni etkileyen, yaşadığım ülkenin ve batı ile bağların oluşturduğu ikilik'tir.

    neden yazılır? dünya acılı olduğu için yazılır. duygular taştığı için yazılır. insanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. işte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (ya da kendi kendine kanıtlamak için). çünkü, insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar. dünyasına egemen olan insan, acıları coşkuya, bunalım yaratmaya, sevgisizliği sürekli aşka dönüştürebilir. ben dünyama egemen olmayı edebiyatla öğrendim. çok sevdiğim üç yazarın, üç cümlesini -benim neden yazdığımı çok iyi anlattığı için- edebiyat yaratıcılığının kıpırdanışlarmı çok iyi yansıttıkları için burada vurgulayacağım:”

    hiçbir zaman sakin olamamak, sanırım benim kaderim.
    ıtalo svevo (zeno'nun bilinci romanından)

    insanın konuşmak için konuşmadığını böylece öğrendim, 'bunu yaptım’, 'şunu yaptım’, 'yedim, içtim’ demek için konuşmadığını, aksine kendi yaşam görüşünü geliştirmek, bu dünyada neler olup bittiğini kavramak için konuştuğunu.
    cesare pavese (yeni ay romanından)

    işte gidiyor, felaketlerin anası, koşuyor ve tüm dünyayı kendisiyle birlikte eve götürmeye çalışıyor…
    ne garip, insan keşfetmeyegörsün, nasıl da tüm dünyaya sahip olabiliyor.
    djuna barnes (gecenin uzantısı romanından)

    bir cümle de ben eklemek istiyorum:

    yaşamla ve ölümle hesaplaşmak için yazıyorum.
    tezer özlü
hesabın var mı? giriş yap