• çocukluğumun geçtiği, eskiden istanbul'un en güzel semti iken 90 ların başında denize dökülen kumlarla sonunu hazırlayan semt. şöyle ki buralarda denize dahi girilebiliyordu, sahil şeridi yerine taşlık vardı ve apartmanlar denizin hemen dibinde olduğu için dışarıdan gelinmesi de mümkün değildi. fakat yapılan sahil ile hem deniz inanılmaz kirlendi hem de ne kadar tinerci, alkolik varsa sahile doluştu. nüfusunun fazla yabancı barındırması ile birlikte tüm sakinleri arasında da mükemmel bir komşuluk ilişkisi vardı. faytonlar, harput, fener buraların unutulmayanları. şimdilerde bakıyorum da park yeri dahi bulunamıyor; life , dominos pizza gibi gereksiz yerler istanbul un bir ucundan gelenlerle doluşmuş.
  • orada oturanların bile, yeşilköy'le sınırının "fener yolu caddesi" olduğunu bilmediği istanbul semti.
  • değişim dalgalarından nasibini alan yer..benim evim.

    doğduğum,büyüdüğüm bu semt her zaman unutturdu bana istanbullu olduğumu..öyle ya,istanbul keşmekeş demekti..tüm güzelliğine,tüm büyüsüne rağmen,pis hava solumak,trafikte sıkışmak,kalabalıkta boğulmak demekti..

    oysa ben hep yemyeşil ağaçların olduğu bir yerin havasını soludum.trafik nedir,hiç bilmedim.zaten arabaya binmeye de ihtiyacım olmadı pek,zira oturduğum yerin bir ucundan diğer ucuna yürümek hep onbeş dakikamı aldı..kalabalık da görmedim..canım sıkıldı mı,kafam bozuldu mu montumu alır,denize doğru yürürdüm..evimle arası iki dakikaydı sadece..ayakkabılarımı çıkarıp kumda biraz yürüdüm mü unuturdum tüm sıkıntılarımı..
    tüm bunlar normal gelirdi üstelik..insan evden çıkınca,elbette beş dakika sonra sahilde olurdu.elbette çarşıya gittiğinde önünden geçtiği her dükkanın sahibiyle selamlaşırdı.elbette trafik,gürültü olmazdı..
    ne zaman ki farkettim bunların büyük nimetler olduğunu , o zaman değişmeye başladı buralar da..

    o çok sevdiğim çarşısı değişti önce..dükkan sahiplerini tanımaz,selam vermez oldum..köşe başındaki sevimli bakkalların yerini,kocaman bankalar,yabancı isimli gösterişli mekanlar aldı..önce tek sıra,sonra iki sıra arabalar parkedip işgal etmeye başladılar o çok sevdiğim sokakları..ben,hep boş sokaklarda büyüyen bir çocuk olduğumdan;yola çıktığımda önce sağa sonra sola bakmam gerektiği de öğretilmemişti bana..ben kocaman olunca kendiliğimden öğrendim bunu..
    iki katlı,büyük bahçeli evler yıkılmaya başladı sonra..yerlerini, isimli inşaat şirketlerinin yaptığı,büyük soğuk binalar aldı..her biri birbirine benzeyen,değeri servetlerle ölçülen şeyler sardı etrafı..
    sonra sahili de değişti buraların..o eski sadeliğinden,sessizliğinden eser yok..kafam bozulunca gidemiyorum artık eskisi gibi..saat müsait mi,tinerciler var mıdır,lambalar gene kırıksa çok karanlık olur gibi envai çeşit şey üşüşüyor kafama..gönlümden geçeni yapamıyorum.
    hele yaz haftasonları..işkence oluyor buralar..çizgili pijamaları ve futbol takımı kurmaya yetecek sayıda çocuklarıyla gelip güzelim sahilimizi mangal keyiflerine alet edenler ; çekip giderken arkalarında bıraktıkları pislikleri toplamaya yeltenmiyorlar bile..
    olan hep burayı evi bilenlere oluyor.
    bir yere gitmeyen,hep burada kalanlara oluyor.

    esasen ne bekliyordum onu da bilmiyorum...değişim her yere uğruyor..ağacın köklerini toprağa salması gibi..engellenebilir bir şey değil.
    yine de ne bileyim...bu semt hep bir cennetten köşe oldu benim için..belki de bu yüzden,sihirli bir biçimde kendini korumasını,hiç değişmemesini,hep yirmi yıl öncesindeki gibi kalmasını bekliyordum..
    mümkün olmadığını bilsem de...
  • bakırköy yönünden trenle küçükçekmece'ye doğru giderken ataköy'ün güzelmiş gibi görünse de ruhtan yoksun sıra beton yığınları ardından karşınıza çıkıveren yemyeşil bir mahalle. biraz süzülmüş, biraz ayrıcalıklı. aslında istanbul'a uzak ama ha deyince de ulaşılabilecek kadar yakın bir yerde kendi dinginliğinde yaşayıp giden bir semt.

    havaalanı'na gitmek için burada trenden inip taksi tutmak en akıllıcasıdır.
  • istanbul avrupa yakasında gerçekten yeşil olan bir semt, çocukluğumun ve ergenlik dönemimin en güzel anılarının mekanı, 70 lerin sonunda istanbulda uzun süren elektrik kesintileri olurdu ve bizde hiç kesilmezdi, hava harp okuluyla aynı hatta olduğumuz için kesilmiyor diye bi söylenti vardı ama nekadar doğru bilmiyorum.

    umarım o güzelim çamlıklarını yok edip yerlerine bina yapmazlar.
  • (bkz: haçzavera)
  • eski adı çetmi köyü olan huzur yuvası.
  • yeşilyurt denilince, hayatımın büyük bir bölümü geliyor aslında aklıma, ama ben kendim yerine, biraz esnafından sevdiğim sîmaları örnekleyeyim dedim;

    dönerinin lezzeti yıllara meydan okuyan, yağmur/çamur demeden o küçük alüminyum arabasıyla yeşilyurt'lulara hizmet veren, şu anda tren istasyonundan inildiğinde çarşının bir sağ paralelinde tadım büfe olarak hizmet veren, efsane ismet abi...

    yıllarca mustafa topaloğluvâri hareketleri ve konuşmalarıyla hatırlayacağım, şu sıralar sanırım yeşilyurt'daki dükkanını boşaltmış, kuruyemişçi mevlüt abi...

    ilk müşterilerinden olduğum, bizlere waffle'ı sevdiren, sonrasında devamlı yediğimizden dolayı bıktıran, artık iyiden iyiye büfe olmuş, hazırladığı sandviç/burgerler enfes olan, artık uzak olduğumuzdan çok çok nâdiren uğradığımda hep zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden bahseden, park büfe'nin unutulmaz baran abi'si...

    gerçi mekân yeşilköy'de ama, bir aralar hayatım orada geçtiği için o'na da yer vereyim dedim; kısa boyu, dökülmüş saçları ve anlaşılması güç türkçe'siyle zihinlerimizde yer eden, nargile'ci olup da, izin gününde bile nargile içmeye giden :) inanılmaz insan; mustafa abi...

    hâlen yeşilyurt'ta varlığını sürdüren, belki de en eski esnaflardan biri olan, ilk yeri tren istasyonunun hemen karşısıydı sanırım(şimdi adını unuttuğum bir banka var..). üzülerek söylüyorum ama saç kesiminden anlamayan ve herkesi aynı model kesen berber osman abi...

    yeşilyurt spor kulübü'ndeki o taş sahada 1.000'lerce kez gece/gündüz maç yapmamıza rağmen güvenini bir türlü kazanamadığımız, her gece maçından önce, ilk önce paraları toplayan, daha sonra ışıkları açan, maç bittiği saniyede de söndüren, geceleri çarşıdan trene doğru yürürken çokça rastlayabileceğiniz, kel, bıyıklı, lacivert montlu ali abi...
hesabın var mı? giriş yap