• eger bu yigit atilgan o yigit atilgansa ay baska kim olcak hem yigit hem atilgan, robert kolej mezunu, adami yarip koparan, half a person.
  • kendisi için yazdıklarım hep negatif olmuşsa da, şaka yollu takılıp, "yine yerin dibine sokmuşsun," diye cevap yazabilen olgun bir zat olduğundan kelli, hakkını vermek lazım. kendisi, biffy clyro hakkında bu topraklardaki ilk yazılardan birini avaz avaz için kaleme alan adamdır, yanılmıyorsam ta 2002 yılında. elemanlar bu kadar ünlü olmadan yıllar önce yani.
  • mezuniyette kendisi için doldurulan kasedi hala izleyememiş olan, istanbula dönüşü için gün sayılan bir yiit da housecat. ayakkabının arkasındaki kilit, ara kafe'deki görünmezlik iksiri, nevizade'nin iki dakikalık konuşma süresi, güney'in ezberlenmiş tesadüfü.
    sevdiğimizi söylemiyoruz pek, gidici bir bünyesi var çünkü.
  • taa istanbuldan tanisikligim olan bi insan. melek gibidir yiit. askerde hasta tertiplerinin gece nobetlerini tutarmis o derece yardimseverdir. yalniz laf ebesidir, siz ilkine cevap veremeden bi duzine daha kulp takiverir adama. ev yasantisina gelirsek cok duzenlidir odasina bi misafir girdimmiydi hemen etrafi toparlar goz acip kapamadan, misafirperverdir. yatak sterilizasyonu konusunda hassastir bi tek, dokundurtmaz ustune oturtturmaz. velhasil sevdigimiz saygi duydugumuz bi insandir yiit.
  • acik radyo'da program yapan bir eskisozluk yazari. blog falan da yazardı eskiden ama şimdilerde yok.
  • christo ve jean claude'un unlu central park the gates projesini gezdikten sonra park cikisindaki gezenlerin izlenimlerini yazdiklari beyaz bir panoda kocaman"y.rr.gima benzemiss" yazisini sok olarak farkettim. hangi suursuz psikopat insan bunu yazmis diye dusunurken bir baktim altinda kocaman harflerle yigit atilgan yaziyor. aman allahim kim bu manyak insan diye dusundum. allahtan turkce yazmista sadece turkler anlicak bunu diye dusunurken gel zaman git zaman kendisiyle tanisma firsatini buldum. bayaa bir kaynastik. bir gun beraber picasso sergisini gezerken ve picasso'nun kadinlara olan duskunlugunu tartisirken, picasso'nun cocugunun dadisina ait olan resme geldik "acaba dadi'yi da s.k.mis midir?" demesiyle artik daha fazla onunla kulturel ortamlarda bulunamayacagimi anladim. sanata ve kulture saygisi olmayan insan * * *
  • ben bu adami okudugu yerde hayalet gibi gordugumu saniyorum, ama tipini bilmedigimden yolundan cevirip "kimsin arkadas* sen" demedim-diyemedim hic.. "hem roll'da hem lull'da calismak nasil bir duygu?" "sonic youth'u bir cumlede ozetlemek gibi gereksiz bir iş, ola ki gerekse bunu nasil yapardiniz?" "hic, bir grubu yazmak gerektiginde, onun hakkinda disaridan degil de iceriden, icinden, icinizden bilgi toplamayi dusundunuz mu?" gibi sorularim var mesela kendisine.. bir kisminin cevabini verdi sayilir ortaya koyduklariyla, ama benim bir sorum daha var bu yigit atilgan bahsinde: "nereye kadar?".
  • roll'daki her iki albüm eleştirisinin birinde illa ki "sanatçımızın üç farklı kült grubun belli özelliklerinden etkilenmiş olduğu, ama bunu yaparken de kendi özgün tatlarını bulduğu" gibisinden bir tanımlamaya başvuran kritik.
  • dedektif ruhlu, enseye nefes insanı. dünyanın öbür ucundan roll'a yazı yetiştiren süper kahraman.
    bir de ekşi sözlük okuru tabi... *
  • tahminimce özgür demirtas‘in da isminin gectigi makaleleri esas yazan kisi. burdan.

    keza özgür demirtas’in twitter’dan kafasini kaldirip da makale yazabilecek zamani bulabildigini sanmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap