• gecenin bir yarısı evde oturmuş bernard lewis'in modern türkiye'nin doğuşu'nu okuyorum. bernard efendi anlatıyor: tek parti dönemiydi, cehepeydi, yok demokrat parti şöyle demokrattı böyle partiydi, dipnotlar, alıntılar falan filan siyasi tarih uzayıp gidiyor. mühim şeyler. ben bunları okumaya koyulmuş ülke nedir nasıl kurtulur derdindeyken alt kattan çimentonun, kumun, demirin, betonun arasından süzülerek gelen inilti, iç çekiş, ne kadar sevişme efekti varsa kulağıma ulaşıyor. demek, evi periyodik olarak farklı kadınlarca ziyaret edilen dul komşum yine iş başında. seslere dikkat kesilip saate bakıyorum; sevişmek için harika bir saat. o sırada bernard lewis hala 50'ler türkiyesi'nden bahsediyor. demokrasinin gelişiyle her şey nasıl da farklılaşmış, ülke ne kadar da değişmiş gelişmiş. nüfus diyor 1927'de 13,5 milyonken mnagoarrhhaaaaaaahhhhhh diye bir sesle 1935'te 16 milyona ulaşıveriyor. nüfusun 1940'ta 18 milyarrraaaaaaıımııyeooo iken 1945'te 19 milyon 1950'deeeeeeeeeeehhhh 21 milyon olduğunu öğreniyorum ve derken sesler duyulmaz oluyor. rakamlar seslerin; sesler de rakamların sırrını açığa çıkarırken modern türkiye'nin nasıl doğduğu gerçeği birden aydınlanıyor.
  • bir tanıdığımın seslerin feciliği üzerine komşuya gidip karısını görmek istediğini söylemesine sebep olan olay. anlattığına göre adam karısını duvara vuruyormuş resmen, o da dövüyor sanmış. karısını sağlam görmezse polise gideceğini belirtmiş ve o sırada kadın dağılmış bir şekilde utanarak gelip böylesinden zevk aldıklarını söyleyince naapacağını bilememiş. hayatının devamını "kökle", "ah, "oh" seslerini duymazdan gelerek geçirmeye çalışmış ama nereye kadar...
  • gecenin bir vakti olduğunda uyutmaz kaç posta gittiklerini saydırır insana.
  • cok ayip sestir. alt katta gecenin o sessizliginde yorgun argin uyumaya calisirken ben utaniyorum, onlar sevismeye utanmiyor. universite yillarinda vize, final stresiyle gecen stresli uykusuz gecelerimi iyice zehir etmislikleri de var. bi kere hic romantik degiller. tabi banane, orasi ayri konu da.. istemeden, zorla mudahil ediliyorum bir sekilde ozel hayatlarina arkadasim.

    insan o yatagin yaylarina bi cozum bulur bi kere.

    iki kat asagidan bile duyuluyor o gicirtilar. hele ses ritmik olunca iyice iskenceye donusuyor hayat. sistematik iskence. tam da benim yatagimin ustunde yataklari be arkadas. bi kere insan orayi cocuk odasi yapar. arka oda ebeveynler icin cok daha uygun. laz diyeler mi niye anlamiyorum.

    yavas basliyolar bizimkiler. once insan sesi gelmiyor. gırç... gırç... gırç... aha yine başladılar depresyonu cokuyor insanin ustune. romantik degiller dedim ya, allahtan sevisme sonrasi banyolari dahil on, onbes dakkada olup bitiyor hersey. onlar icin ne kotu tabi de benim icin boylesi daha iyi. sonra hizlaniyor gicirtilar.

    gırç...gırç...gırç..gırç..gırç.gırç.gırç.gırç.gırçgırçgırçgırçgırçgırçgırç.

    abla bagiriyor. saat iki. bagirmasana. icerde cocugun uyuyo. konu komşu hepimiz duyuyoruz zaten.

    bitiyor sonra. sarilip uyusaniza. yok! biter bitmez ayaklaniyolar. şıpıdık şıpıdık terlik sesi. aman hemen koş banyoya. foşur foşur hemen yıkanıyolar. (once adam giriyor, allah belamı versin bizim duvarlar kağıt gibi. anlamamak mümkün değil)

    sarsıldım. cidden romantik degil. sevismek onemlidir iliskilerde. bu kadar yalapşap, özensiz mi yapılır ya? işini bitiririr bitirmez banyoya koşmak ne demek? biraz sarılın, konuşun, gülüşün, ilgi, sevgi, paylaşım.. niye üstünüzde bıraktığınız izlerden bir an önce kurtulmaya çalışıyosunuz ki?

    ya tamam banane de.

    kuzenlerim geliyo, arkadaşlarım geliyo, misafir geliyo arkadaşım bizim eve kalmaya. yatağımı vermek durumunda kalıyorum bazen.
    gecenin bi körü yanıma gelip "ahuaha archange uyan uyan ahahueh yukarda ahahuahh gacır gucur ahuhaua teyze paslanmış ahuhauha" dediklerinde benim neler hissettiğimi düşünen var mı?

    insaf komşu. insaf.

    edit: sikis kelimesini de protesto ediyorum. o da romantik degil. sevisme diyelim, yeter artik hayat daha güzel bi yer olsühühühüü.
  • misilleme olarak kibariye'nin annesinin o meşhur videosu ses sonuna kadar açılıp defalarca izlenebilir.
  • yan dairede vuku bulan hadisenin ince duvarlardan sızan sesi yetmezmiş gibi,
    ne sikim bir pervasızlık örneği olduğuna kanaat getiremediğim bir öküzlükle, açık bıraktıkları yatak odası camından sızıp, karşı apartmandan akis ederek milisaniyelik bir gecikmeyle odama ulaşan ikinci bir kanaldan yayına geçmeleri, çük kadar oda da anfi tiyatro ambiansı yakalamama neden olmaktadır şu dakika itibariyle.
    "bree zındıklar camı kapatın bari"

    diye haykırmak istememe neden olan komşu türü bu olsa gerek.
hesabın var mı? giriş yap