• baharatını, kuş üzümünü ve fıstığını (çok pahalı, evet) bol koyup, içi biraz diri kalacak şekilde, limonla pişirip, buzdolabında bir gün bekletin. sonra o büyük bir tencere sarmayı bana getirin. köleniz olabilirim.

    *sarmalar bitene kadar.
  • piknikten kalan super yemek.. iki gundur bedava yemek yiyorum super.
  • öyle bir güzellik öyle güçlü bir lezzettir ki böyle daha tencerenin kapağını açtığında tadını almaya başlarsın. sanki tencerenin içinde güzellik uykusunda yatmaktadır, beklemektedir yapraklara sarınmış, zarif, parmak parmak, incecik. ver limonu beline, tut öptür süzme yoğurdu, sonra bırak dağılsın ağzında, dilinin üzerindeki tat alan noktalar var ya, hepsinde bir bayram, her birinde şenlik var. dilin damağın sarhoş. doyulmayası. çok seviyoruz.
  • yaprağı sert, pirinci diri olunca cehennem azabına dönen yemektir.
  • içine tarçın, kuş üzümü ve fıstık girdiğinde yemesi işkence gibi gelen yiyecek.yemeklerle ilgili felsefeme göre tatlı ve tuzlı malzemeler asla bir arada kullanılmamalıdır.kuş üzümü ve tarçın tatlı pirinç ve yaprak tuzlu ise karıştırmaya gerek yok.bu aynı reçel ve peyniri bir arada yiyemediğim gibi.

    (bkz: tatlı ve tuzluyu bir arada yiyemeyen insanlar)
  • 2000 kişilik bir otelde türk gecesi hazırlıkları için* bir gecede 6000 adet sardığımızdan beridir gördükçe bir hoş olduğum ömür törpüsü.
  • ortalama 3 saatte bir tencere yapılabilen namnam.
    pişirirken tencerenin üzerine ağırlık olsun diye tabak kapamayı unutmamak gerek.
    bu da benim ilk kez bu akşam desteksiz, yardımsız, tek başıma kendime yaptığım bir tencere sarmadan örnek:
    http://i.imgur.com/oyif9sq.jpg
    edit: yemek de yaparım kariyer de!
    ekşi fest'te tüm sözlük ahalisine yapıp getirebilirim. züpermen gibiyim...
  • bu kadar entryi görüpte bir kişide tarifini vermemiş yahu dediğim yiyecek, meze.
    aslen biz bunu lokantada pişiriyoruz ancak tarifi görüpte doktor bu ne, bunu insan yiyecek sözlerinize maruz kalmamak için ölçüyü 1/1000 oranında küçülterek sizlere sunuyorum. şimdiden afiyet olsun.

    *yarım kilo asma yaprağı özellikle taze olanlarından ve küçük çaplı olanlarından eskilerin tabiriyle ipek gibi olanlardan 1/2 kg alınmalı. (pazardan alacaksanız ve tam da mevsimi değil ise pazarcının avuç avuç doldurmasına müsade etmeyin ara katmanlarda kart kalın damarlı yaprakları kakalayabilir ki şu anda taze yaprak mevsimi değil)
    *3 su bardağı pirinç (genellikle kırık pirinç kullanırlar mümkünse masraftan kaçınmayıp baldo kullanın)
    *2 adet orta boy soğan rendesi
    * 1 çay bardağı sızma zeytinyağı
    *1 yemek kaşığı kuru nane
    *1/2 demet kıyılmış maydanoz
    *1/2 çay kaşığı karabiber
    *1-2 kaşık yıkanıp çöplerinden ayıklanmış kuş üzümü
    *1-2 kaşık çam fıstığı (masraftan kaçınmayın dedik ya gavur yemiycek siz yiyeceksiniz.)
    *keyfinize göre tuz. (ama salamura ise aman dikkat edin)

    pirinçleri iyice yıkayın. ılık suda yarım saat bekletin. bu arada rendelenmiş soğanınızı zeytinyağında pempeleşinceye kadar kavurun. yarım saat beklemiş olan pirinci ilave edin karıştırarak bir kaç dakika daha kavurun. fıstık, üzüm, tuz, karabiber,maydanoz ve naneyi ekleyip biraz daha karıştırmaya devam edin ve ocaktan alın. başka bir tencerede tuzlu suda asma yapraklarını haşlayıp süzün.(su kaynadıktan sonra 3-4 dk kadar yaprakları suya atıp çıkarın)
    rahat sarabileceğiniz genişlikte bir tepside veya masanın üzerinde yaprakları tek tek açın ve iç malzemelerini koyup sarmaya başlayın. ama nasıl: yaprağın sapını dikkatli koparın yoksa yaprak parçalanır. yaprağı masaya parlak yüzü aşağı bakacak şekilde kalbin ucu ileri pozisyonda yerleştirin. (asma yaprağını kalp şeklinde düşünün) kalbin alt ortasına doğru bir yere yaprak büyüklüğüyle doğru orantılı miktarda iç alıp silindir şeklinde yayın. sonra yarakların önce iki yan kanadını içeri kıvırın (simetrik olsun) sonrada alt uçtan başlayarak sıkı sıkı sarın. ilk 10 taneden sonra eliniz alışacak ve seri imalata geçeceksiniz. not: avuç içinde sarmayı hiç anlatmayacağım yoksa bizim aşçı başı işsiz kalır diye korkuyorum:)
    tavsiyem toprak güveç içinde pişirmeniz. ama nerden bulacağız şimdi canım güveci diyorsanız tencerenin dibine boş yapraklardan serin üzerine biraz yapraklardan kopardığınız saplardan serpiştirin. zira ekşilik ve hafif burukluk verir sarmaya.
    sardığınız ve yaklaşık 2-2,5 saatinizi ayırdığınız kalem şeklindeki dolmaları gerçekten itina ile tencereye dizmelisiniz. bu diziş pişme esnasında homojenliği sağlayacaktır. tencereye dizdiğiniz her iki kat arasına da ince limon dilimi yerleştiriniz ve 1-2 diş sarmısak. tencereye dizeleme işlemi bitince en tepeye bir düz tabak ters çevrilerek sarmaların üzerine kapatılırki pişme esnasında şişen yapraklar açıp içindeki pirinçler oraya buraya yayılmasın.hepsi bittiğinde 1,5 su bardağı ılık suyu kapağın üzerinden boşaltıp kapağı kapalı olarak suyunu çekene kadar gerçekten kısık ateşte pişirin. toprak güveç olayına girerseniz güvecin ağzını folyo ile kaplayıp kapağını öyle kapatıp odun fırnına veriyoruz.
    mümkünse çok soğumadan, ılık olarak ya da oda sıcaklığında limon suyu eşliğinde tüketiniz. ertesi güne kalan sarmaların pirinçleri kuruyacağından ve yapraklar fazlasıyla şişeceğinden ilk günkü lezzeti bulamazsanız. ha aman zaten benim için ne fark eder, kim kaybetmişki ben bulayım olsun öylede güzel oluyor derseniz afiyet bal şeker ...
    abowww bu ne be diyorsanız makinaları var efenim alın fırt fırt sarın...
  • şimdi arkadaşlar bunun nasıl olduğunu hepimiz biliriz, yenibaharlı, tercihe göre kuş üzümlü filan, limon dilimli görsellere sahip, gayet güzel bir komşumuzdur yaprak sarma.

    fakat siz derseniz ki, "iyi de dagny'ciğim, adanalı insansın, salçaylan baharat senin fıtratında var, şu zeytinyağlı işini biraz modifiye etmeyi düşünmez misin?"

    ahah deli mi ne, düşünmez miyim ayol. yalnız baştan uyarayım, benim düşündüğümle alıştığımız zeytinyağlı sarmanın tek ortak noktası zeytinyağlı bir sarma olması olur. buna başka bir isim bulmak gerekir. o ismi ise, yaprak dışındaki diğer temel malzemeden hareketle bulabiliriz bence.

    bulgur.

    mutfakların ana kraliçesi*.

    evet, salçalı, kimyonlu ve bulgurlu bir yaprak sarması yaptım, biraz önce pişti, yeminle çok nefis oldu.
    eğer bizim oralarlıysanız, kısırın zaten yaprakla yendiğini bilirsiniz. işte bunu da öyle düşünün, onun gibi oldu.

    malzemelerimiz,

    250 gram yaprak - kadıköy balık pazarından aldım yüzde yüz çalışıyor. tek bir tanesi bile kötü çıkmadı.
    bir su bardağı ince bulgur
    bir adet kuru soğan
    tepeleme olmayan ama malzemeden de çalınmamış bir tatlı kaşığı biber, bir o kadar da domates salçası
    iki diş sarımsak
    karabiber ve kimyon
    tabii ki zeytinyağı. tercihen sızma. yani ben öyle seviyorum.

    tuz düşünmeyin bence, çünkü salçanın ve yaprağın tuzu yetiyor.

    klasik zeytinyağlı dolma/sarmada soğanı ve pirinci çiğden koymuyoruz biz, biz derken annemle ben. önce soğanı pirinci kavurup, sonra pirinç kadar su koyup, suyunu çektirip, öyle yapıyoruz yemeği.

    ama ben bu sefer çiğden koydum. soğanı küçük doğramakla uğraşmak istemediğim için robotta çektim, tüm diğer malzemeyle karıştırdım bir güzel, bulguru da yıkayarak.

    bu esnada, yapraklar sıcak suyun içinde bekledi ki tuzu gitsin.

    yaprakları sıcak sudan aldıktan sonra yine yıkadım birkaç kez, nolur nolmaz.

    tencerenin altına yaprak döşedim, ekşisi çıkınca iyi oluyor. sonra sardım işte bir güzel. en üste de serdiğim bir iki yaprağı da çıkarırsak, bu miktardaki iç ve yaprak tam olarak denk geldi.

    bunları dizince, yine azıcık daha zeytinyağı gezdirdim, yarım su bardağı da su koydum. tüm bunların üzerine ters bir de pasta tabağı kondurdum. dolma sarma yaparken lazım oluyor.

    21.25'te ocağa koydum, ağzını kapattım, altını açtım. kaynamaya başlayınca da kıstım iyice.
    22'de kapattım altını. üzerindeki tabağı aldım, kapağı kapalı olarak demlendi o biraz.

    ya tamam bak bu bizim alıştığımız sarmanın yerini tutmaz, tutsun diye demiyorum zaten, o başka bir şey.
    ama bir de bunu dene diye diyorum.

    he "iyi de bunu yapasıya gider kısır yapar onu yerim" derseniz, eyvallah haklısınız da, ay elli ayrı yeşillik doğramak nedir arkadaş. vallahi yaprak sararım saha kolay. bir de ikişer sap yeşillik kullanıcam diye, tek başına yaşayan insanım ben, zor yani. çöpe gidiyor kalanlar, üzülüyorum.

    güzel bu, yapın bunu. ortamlarda "kendim denedim" de diyebilirsiniz tabii ama içinizden bir fav'ınızı alırım.

    *
    ahah sekundant mesaj kutusundan bildirdi, bu iş iç anadolunun doğru sınırlarında zaten böyle yapılıyormuş.

    ya neden her şeyi önceden yapmış oluyorsunuz aşkolsun ya!!!11!!bir! sdfhdghsh
  • bazı kesimlerin kavramakta gucluk cektigi bir yiyecek. yaprak nasıl olurda dolar. yaprak sarılır biber, patlıcan, kabak, domates, kabak cicegi... doldurulur. sarmaktan sarma. doldurmaktan dolma. o kadar zor degil. yapragı hala doldurdugunu soyleyen varsa nobel odulune aday gostericem.
hesabın var mı? giriş yap