• futbol hakkında çokça yazılıp çizildi, yazılacak da.. banane futboldan, birisi bana burasının hangi ülke olduğunu söylesin. bu ülkede polis neye, ne zaman, hangi durumlarda müdahale eder bilelim. sonra da kim sorumluysa bu kepazelikten; kalksın inönü stadı kapalı tribününde tek bir itiş kakış dahi yokken, meşalelerden biri dahi sahaya atılmamışken, ve o sırada tek meşale yanmıyorken beyaz kasklı bi düzine polis tribüne niye girip, taraftarı tahrik edip üstüne de coplarla saldırmıştır açıklasın. ben kaldıramıyorum bunu, niye orada durduğunu bilmediğim çevik kuvvetin durup dururken seyircinin içine girip kavga çıkarmasını anlayamıyorum, hazmedemiyorum. o eğlenen taraftarın çökmesine, hızlanan takımın sürekli yan gözle tribüne bakmasına neden olan zihniyeti çözemiyorum. korkunç derecede tiksiniyorum. hala da yazamıyorum, maçın ortasında gözlerimi dolu dolu edip, kime şikayet edeceğimi bilemeyip beni göğe haykırtan bu adamlara varsa bir üst kurul bilmiyorum.. etmiyorum hakkımı helal. allah kahretsin ne işin var benim tribünümde..
  • hesapta seyircinin güvenliğini sağlamak gibi bir görevi olan polisin durup dururken tribünün ortasına girip taraftarları coplamaya başladığı, ardından da bi güzel sopa yiyerek tribün dışına çıktığı maç. bu olaylardan 10-15 dakika sonra zenit taraftarları taşkınlık yapınca aynı emniyetin bi halt etmemesine diyecek bi şey bulamıyorum artık.

    maç öncesi orta sahaya açılan colaturka reklamına kapalının sikilmiş colaturka diye tezahürat yapması kopardı.
  • ilker yasinin gökhan telkenar ile seda sayan-sedat sayan gibi düet yaptığı maç.

    - 23te ibrahim akın
    + 29da kockov
    -ve üşümeyen rus taraftarlar...

    (bkz: ben de seni sevgilim)
  • emniyetin avrupa birligi kriterlerini avrupalilara uyguladigi mac olmus, kapalida savunmasiz insanlarin ortasina copla dalip kafasina koltuk vurula vurula kacan emniyet mensuplari, mesale yakip saga sola atan ve kendilerine saldiran zenit tafatarlarinin oldugu tribune hic mudahalede bulunmadan cikmistir.
  • ilk yarı tigana'nın beşiktaş'ını ikinci yarı ise rıza kaptandan kalan artıkları gördüğümüz maç oldu.

    ilk yarıdaki kısa paslarla kalabalık hücuma çıkma üzerine kurulu oyun tam anlamıyla evet tam anlamıyla sahaya yansıtıldı. şutlar atıldı frikikler atıldı direkten döndü toplar tam tigana'nın istediği oyun buydu. sergen'in nefis oyun kuruculuğu eşliğinde forvette rahat ibrahim akın ve sağ kanattan bindirmeleriyle ali tandoğan herşey güzeldi. tam ben çağdaş'ın ön liberoda ne işi var diye düşünürken çağdaş'ın nefis pası sonucunda arkaya sarkan ali tandoğan'ın asistiyle ibrahim akın'ın sağ ayakla attığı gol geldi. bu golden sonra da beşiktaş istediği gibi oynuyordu lakin o klasik yan top hastalığı nüksetti tekrarlanan serbest vuruş sonrası konsantrasyon eksikliği, adamı takip edememe gibi unsurların eşliğinde bel hizasında bir topa vurulan kafa sonucunda golü gördük kalemizde. adem dursun sırıtan adamlardan birisi tigana'nın sisteminde. sol açık yok ibrahim üzülmez'i mecburen sol açık oynatıp onu da sol bek oynatıyor ama çok ağır kalıyor. tabi tigana'nın böyle düşündüğünü ben varsayıyorum.

    ikinci yarı ise herşey allak bullak oldu. sergen kötü başladı ikinci yarıya attığı 3-4 top yerini bulamadı oyundan düştü, yoruldu. tigana'da eldeki kadroya göre doğru değişikliği yaparak sergen'in yerine kleberson'u oyuna aldı. biraz daha sabredebilir miydi sergen'e ? bence edebilirdi. ama bunu kleberson'un oyundaki halini gördükten sonra ben söylüyorum. tigana da bu kadar kötü kleberson düşünmemiştir sanıyorum. kleberson ve onun eşliğinde orta saha kötü olunca şişirme toplar başladı. şişirme toplar başlayınca rusların işine geldi iyice kapandılar. ilk yarı sarkık oynamaya çalışan ruslar ikinci yarı çizgi savunmaya geçip bu şişirme toplar sonucu kazanılacak ofsaytların peşine düştüler çoğunda başarılı oldular. şişirme toplar başlayınca veysel oyuna alındı. bulunan bir pozisyonda ali tandoğan ilk yarıdaki gibi ceza sahasının sağından nefis sarktı içeri ama bu sefer pas vermek yerine kaleyi vurmayı tercih etseydi daha güzel olurdu diye düşünüyorum. maç bitti ben hala çağdaş'ın ön liberoda ne işi vardı diye düşünüyorum attığı pasa rağmen. bi ara topun üstünde dönerek (denilson çalımı diyorum ben buna da bütün brezilyalılar yapıyor tabi) çalım atmaya filan çalıştı delirdi herhalde ?

    velhasıl kelam ilk yarıdaki beşiktaş mest etti beni de taraftarı da. ikinci yarı başlarken çok rahattım o yüzden kesin goller buluruz diyordum gol bile değil. ama böyle 180 derece çark edeceği hiç aklıma gelmemişti takımın. orta sahada oyun kurucu olmayınca tabi ki çark eder 180 derece, ayağa paslarla oynayan bir takım.

    nouma'yı gördüm şeref tribününde yüreğim sızladı. yabancı statüsünde filan olmasa da gelse oynasa bir sezon. ailton'dan daha faydalı olur her haliyle sanırım.

    tigana'yı beğeniyorum. cordoba'yı seviyorum. beşiktaş'a deliriyorum.
  • dersler nedeniyle maçın son 10 dakikasını anca seyredebilmeme rağmen maçtan sonra yapılan açıklamalardan bazılarını dinleme imkanı bulmuş ve birini duyunca çok şaşırmış olduğum maçtır.

    adını tam hatırlayamadığım spor yazarı amca şunu diyor:

    "yalnız pascal nouma nın gelip taraftara sevgi gösterisi yapması, şeref tribünü ne girmesi nasıl bir saçmalıktır, ben futbolcuyum ısınıyorum adamın biri gelmiş orada şov yapıyor. ben olsam bir garip olurdum.",

    ben bir galatasaraylıyım ancak bir nokta var ki başka takımlar hakkında da yorum yapmak lazım.

    adını bilmesem bile burada kendimce bir cevap yazıyorum;

    pascal nouma beşiktaşın son derece başarılı olduğu, kafaya oynadığı senelerde bu takımı sırtlamadı mı?, evet, hırçındı evet kırmızı kart görüyordu ancak hırslıydı. sırf gol sevincini tombala çekmek olarak saatlerce televizyonda gösterip, 10 saniyelik olayı türk halkının kafasına kazıyan, neredeyse futbol literatürüne sokan, sonra tu kaka diyip türlü türlü gönderin bunu kampanyaları düzenlemek suretiyle adamın yollanmasının sebebi siz değilmyidiniz? beşiktaş taraftarı işte bunu hazmedemedi. nouma belki bir ronaldo değildi, ancak çok kişinin "sevgisini" kazanmış bir insandı. beşiktaş taraftarı hatta çoğu futbol taraftarı kendi hırsını onun gözlerinde görüyordu. bugün eleştirilerden çok uzaklarda olan, adam tutmak, pas vermek bir yana dursun neredeyse havadan orta yapamayan bir ergün penbe ligimizde dururken, hırsıyla, mücadelesiyle lige kendi adıyla bir tat katan pascal nouma tabii ki taraftarlara karşı şov yapacaktır. taraftarın ona gösterdiği sevgi aslında türk basınının ne kadar taraftarın uzağında olduğunun bir kanıtıdır. taraftar diğer oyuncular sahadayken bağıracak ki oyuncular bir gol atıp sonrasında yatmak yerine tüm maç ruhuyla mücadele eden, gol atmasa bile varını yoğunu ortaya koyan bir insanın önemini anlayacak. bozulmayacak bu duruma oyuncu, aksine ders çıkartacak.

    beşiktaş işi zora soktu ancak dünkü oyunu -en azından son 15 dakika- pek fena değildi, ancak zaman lazım. yeni hoca yeni taktik falan filan, devre arasını iyi değerlendirmesi lazım beşiktaşın, zira takımın içinde bir huzursuzluk var ve bence kaynak ailton...
  • gerçekten yazık olmuş bir maçtır. beşiktaş kesinlikle galibiyeti haketmişti. uzun süredir seyrettiğim en iyi beşiktaş olmasına rağmen oturup düşünülecek bir şeyler kaldı geriye. artık bu ülkeye yabancı futbolcu diye getirdiklerimizi "futbolcu"lardan seçelim. ailton gibi daha başkan kokan balıklara bu memleketin paralarını saçmayalım. gelecek yabancıya bu ülkedeki takımların iyi ve kötü günleri olduğunu ve ilk fırsatta kaçmaya çalışacak, terbiyesizlik yapacak adamlara yer olmadığını anlatalım. gidip bu ne idüğü belirsizler yerine türk gençlerini oynatalım, kaybedeceksek böyle kaybedelim. ilk yarıda beşiktaşın eksiği ailton'du ama bu kadroda öyle bir eksiklik olduğu için alınmıştı zaten, futbolcu olduğu için alınmıştı. ikinic yarı gereksiz forvet olarak oralarda gezindi. kleberson konusuna hiç girmiyorum. ailton yükünü almış, yaşı geçmekte olan bir futbolcu ama kleberson gibi dünya kupası kaldırmış üstüne manchester united gibi bir takımda oynamışsan. e kardeşim 4 aydır doğru dürüst antreman dahi yapmayan sergenin yorgun halinden bile kötü performans segileyeceksen ne işin var çek git memleketine. çağdaş diye bir adam oynadığı yeri yadırgamasına rağmen, yetenekleri sınırlı olmasına rağmen kıçını yırtıyor. bu maçta ahmet hassan'ı bile beğendim ama daha fazla para verip, ümit bağlayarak getirdiğimiz yabancılar daha takıma geleli bir ay anca olmuş yabancı bir teknik adam tarafından bile oyuna sonradan alınıyor.

    fenerbahçeli olarak tek isteğim yabancı sınırlamasının kalkmaması yoksa bu sahada yürüyen, ilk tökezlemede sağa sola beni alın diye haber gönderen ve sadece parasını alırken veya almadığında profesyonel olduğunu hatırlayan müsvetteler ile dolacak bu ülke. bizde olcan ne zaman oynayacak, semih, ibrahim akın,caner ve ne kadar u17 ve genç milli takım varsa o futbolculara ne olduğunu soracağız. tahminen hepsi ilhan iremin yanında bu sisteme küfür ediyor olacaklar.*

    bir kaç hafta sonra psv-fenerbahçe maçı var. o maçta hüsranla biterse şapkaları önümüze koyma vaktidir. senin takım benim takım demeden gençlere yönelik ve iyi altyapı almış futbolcular oynatabilmemiz lazım, yoksa bu iş seneye daha da kötü. olacak şey ise önümüzdeki sene yabancı sınırlamasının kalkması ve şu aralar popüler olan brezilyalı futbolcuların memlekete dolması gibi görünüyor. yabancı kontenjanı brezilyadan, avrupa birliği kontenjanı da eski demir perde ülkelerinden tamamlanır. milli takım bir daha dünya kupası, avrupa şampiyonası göremeyeceği için biz de brezilya milli takımı ile çek'leri tutarız. ne olacak ki 2006 almanya'da öyle yapmayacak mıyız?
  • taraftarın kusurunun en fazla "tepkisinde geç kalmak olduğu" olayların maçıdır.
    eskiden daha hızlı def edilirdi kimileri; bu sefer biraz daha yavaş işlemiştir. biraz daha aksiyon devam etse son dönemdeki 2. idi toplu def etme organizasyonu olacaktı, gerek kalmamıştır...kapalı ya girme ve demir atma hayalleri başka bahara kalmıştır...ne de olsa basın-yayın kanalında düğmeler el altındadır, yarın bi gün başka bi uyduruk haber ile bi gerekçe uydurulur..
    sorun değildir, biz ordayız hep bekleriz, başımız boynumuz üstünedir...bi de şöyle afillisinden kapalı üst tarafa da bikaç giriş isteriz, büyüklerimizin de tokadını yesinler şöyle semt kokulusundan, ankara da dövülen memurların da yüreğine biraz su serpilsin.
  • 23:30 maçtan çıkıp yakacıktaki evime gidip ertesi sabah 07:30 da nasıl işyerinde olacağımı bana karaa kara düşündüren maçtır kendisi.. "ah beşiktaş ah, gençliğimi kuruttun ulan" dedirtir insana.
  • sergen yalçın'in 37. dakikada kullandığı frikik direkte değil, ilker yasin'in ağzında patlamıştır. yok efendim bundan daha etkili kullanabilirmiş kendini atmasaymış..

    (bkz: ilker yasin in futbol yorumculugu)
    (bkz: ilker yasin ugursuzlugu)
    (bkz: ilker yasin fobisi)
hesabın var mı? giriş yap