• bir göt oluş masalı ve ötesi...

    oy ve ötesi'nde bina sorumlusuydum. minik bir okul. refah seviyesi yüksek bir mahalle. sol oyların yüksek olduğu yerlerden biri... sandık sonuçları sayılırken sınıfları dolaştığımda chp akp'ye ciddi fark atıyordu ama mhp ve hdp adeta sandıktan silinmişti ki hdp'nin o mahallede ciddi bir oy potansiyeli vardır normalde. o anda anlamışım herhalde ki tünelin ucunun bombok bir yere çıktığını yazmışım burada.

    sayımdan sonra resmi tutanakları alıp ovo merkezine gittim, herkes çok mutsuzdu. biz o kadar çalışmıştık ama halk yine yapacağını yapmıştı! hem de tüm yaşananlara, katliamlara, hırsızlıklara, yolsuzluklara, adaletsizliğe rağmen... dedim ki belki de bizim göremediğimiz bir şey görüyorlardır. bizler okumuş çocuklarız, işi, gücü, kariyeri olan okumuş çocuklar. riske atacağımız çok şey olmasına rağmen gidip bir şeyler için gönüllü oluyoruz. ama göremediğimiz bir şey var, olmalı...

    eve döndüm, yorgunluktan ölüyordum. kızgındım. bir daha bir şey için gönüllü olmamaya karar verdim. mesela dedim ki kendime salak mıyım ben, bir daha sokakta aç birini görürsem para ya da yemek vermeyeceğim. evde bir eşyayı değiştirdiğimde eskisini ihtiyacı olana hibe etmek yerine satacağım ya da kırıp atacağım. kızgınlıkla düşünülmüş, pratikte uygulayamayacağım şeyler işte... sonra üstüne bir güzel uyudum, uyandım. yazılanları okudum.

    biz hep gönüllüydük, iyi bir şeyler yapmaya çalışıyorduk ayrı ayrı, 2013 yılında gezi ile organize olmayı, birbirimizi dinlemeyi, beraber hareket etmeyi öğrenmiştik. gezi bin yıl önce gibi geliyor kulağa ama henüz 2 yıl geçmiş aradan. sonra döndüm kendime sordum "ulan ne emek verdin?" diye... işte gezi'de çıktım gaz yedim, kadın hareketiyle, internet sansürüyle, hassasiyet gösterdiğim başkaca birkaç konuyla ilgili protestolara katıldım, oy ve ötesi'nde gönüllü olarak oyları korumaya çalıştım, başka da bir şey yok.
    kızgınlık ve hayal kırıklığının kısa sürede yerini ne yapılabilir aşamasına bırakması gerekiyor. bir kere o sarkastik ve dolaylı aşağılayıcı dili usulca yere bırak. insanlar ne dediğini anlamıyorlar. sonra sahaya in, insanların derdi neymiş onu anla. sonra siyasete mi girersin, sivil toplum kuruluşlarına mı katılırsın bilmiyorum ama içinde yer alıp aksaklıkları düzeltebilecek bir şeyin içinde yer almalısın.

    ben siyaset konusunda pek de vizyoner olmayan biri olarak şunu görebiliyorum ki kullandığın dilin halk üzerinde yarattığı algı çok önemli. hdp'nin 7 haziran seçimlerinde kullandığı slogan "bizler meclise!" idi. kapsayıcı, motive edici, seçmenin kendisiyle empati yapmasını sağlayan bir slogan, ara mottosu da "seni başkan yaptırmayacağız!" hdp iki basit ve ikna edici cümlede niyetini ortaya koymuş, karşılığını da bulmuştu. 1 kasım seçimlerinde ise "inadına hdp" diye iletişim faciası bir sloganla yola çıktılar.

    14 yılın ardından türkiye'de siyaset yapanların hala anlayamadığı bir şey var: seçmenin oy vermedeki motivasyonu birileri gitsin diye değil, ben nasıl daha iyi yaşarım üzerine kurulu olmalıdır. devletin tüm ideolojik aygıtları ve bağımsızlığını yitirmiş olan medya iktidarın elinde olabilir. türkiye demagojiye ve hamasete çok açık bir ülke de olabilir ama insanlara daha iyi bir alternatif gösterdiğinizde akılların yavaş yavaş çelersiniz. bu yüzden yukarıda vrdiğim birinci örnek karşılığını bulurken ikinci örnek tepetaklak.

    yine öznel değerlendirmelerimden devam edelim. ne olacak bu chp'nin hali yahu? sabahın ilk saatleri, henüz karga bokunu yememiş, seçmen oy vermeye başlamamış, chpliler akplilerle atatürk, laiklik, ayakkabı kutuları, vs... tartışmasına girmiş. allah aşkına başka politikanız yok mu sizin? herhangi bir alternatif söylem? adamlara kızıyorsunuz 1500 yıl önceki koşullara göre oluşturulmuş kurallara göre bir hayat biçimi dayatmaya çalışıyorsunuz diye, eee, siz de 100 yıl öncesinin koşullarını dayatmaya çalışıyorsunuz, o ne olacak? genel başkanınızın değişim çabasını, gençleşme çabasını falan takdir ediyorum, parti içi demokraside çıtayı da çok yükseltti ama parti tabanının zihniyeti çok yaşlı, söylemi çok demode...

    oy ve ötesi'ndeki gönüllülük boyunca fark ettiğim bir diğer nokta ise partilerden ve devletten gelen sandık sorumluları ile sandık başkanlarının seçim konusunda son derece eğitimsiz olduğuydu. akp, mhp, chp, hdp fark etmiyor. ikircikli bir durum olduğunda hemen hiçkimse bir şey bilmiyordu. oy ve ötesi gönüllüleri 7 haziran seçimlerine ldp müşahiti olarak katılmışlardı, bu seçimde de vatan partisi müşahiti olarak katıldık. "ay geçen seçimlerde ldp müşahitleri vardı, onlar çok bilgiliydi!" diyordu sandık kurulundakiler. ablacığım, bizim sistem konusundaki bilgimiz gökten vahiy yoluyla inmiyor ki? iki saatlik bir toplu eğitim, vaktimiz yoksa video üzerinden verilen bir eğitimle işi öğreniyoruz. elimizin aldında seçim kanunu, genelge, en sık karşılaşılan sorunlar, bizi aşan bir konu olduğunda da danışabileceğimiz avukatlar var. kumanyamız yok, servis aracımız yok, paramız yok, bizi maddi olarak destekleyen bir parti merkezimiz yok, gönüllülere ödenen bir para da yok. evden kek, börek falan getirip aramızda paylaşıyoruz. arkanızda kocamaaaan partiler ve bütçeleri var, sizi eğitmeden o koltuklara nasıl oturttuklarını ben cidden anlamıyorum. önce bu sorununuzu çözün.

    türkiye oylarının yüzde ellisini benim iliklerimi donduran bir zihniyete verdi. hadi bugün de kızalım köpürelim falan filan da, bir anlamaya çalışalım istiyorum ne oldu, nasıl oldu. ben hala yaşadığım hayattan, beni yönetenlerden memnun değilim. cumhur layık olduğu gibi yönetilir diyenlere de katılmıyorum, ben de o cumhurun içinde bir damlayım.

    bu defa umutlar büyüktü ve gelin itiraf edelim, feci göt olduk. yine de bir seçim yapmak gerekiyor. bu ülkeden bir bok olmaz diyerek kabuklarımıza mı çekileceğiz yoksa mücadeleye devam mı edeceğiz...
  • yolsuzluk muhabbeti, otoriter baskı filan bizim milletin zikinde olmaz. o kadar dürüst ve duyarlı bir millet olsak adliyelerde bu kadar çok icra işleri , karşılıksız çek, dolandırıcılık, miras vb. davalar olmazdı. zaten üçkağıt genlerimizde var. bizim milletin tek derdi kendi menfaatidir.
    o menfaatini ne şekilde olursa olsun artırman yada koruman, sana oy vermesi için önemli bir etkendir.
  • uzlaşma fırsatı ortaya çıktığında uzlaş. uzlaşmanın yollarını tıkayacak açıklamalar yapmaktan kaçın, akıllı ol, kendini bir halt sanma.
  • devletin tüm kurumlarini ve olanaklarini hic bir yere hesap vermeden hömür hömür kullananlarinin dandik bir secime göre "ah kaybettik, centilmence birakalim yerimizi kazananlara" diyebilecegini sanan safdiriklerin varligini artik kabul etmek zorunda olmak.

    goygoy teranesiyle, "hala akp hafife alindi " diye bombosluklarini siyasi deha olarak pazarlama derdindeki dangozlarin yasadigini da sineye cekmek.

    tekrar tekrar ve yeniden: bu is secimle filan olmayacak kardesler. türkiye'nin kurtulusu ortadogu'nun kurtulusundan bagimsiz degildir, kimse bize baris, demokrasi, özgürlük bilmem ne bah$etmeyecek, onu birlikte kazanacagiz. onca genc ölüye, türk bayrakli tabutlar, ufacik sabiler, ege'de bogulanlar dahil sözümüz var. saglam durun!
  • --- spoiler ---

    -ben cok ciddiye alinan biriyim, bildin mi? time bile beni ariyor bildin mi, bunu da espri diye söyleyebiliyorum yaaa, böhühühü, benim de eksiklerim var, ben o kadar mikemmel degilim aslinda, bak bunu kac nisantasi cocugu söyleyebilir ki? beni de araniza alsaniz nhoollurh ki? agliyorum bak merve, buhoooo hoo
    --- spoiler ---

    yeni ders: kendi degerleriyle milleti tartmaya kalkanlarin belki baska bir taraflarini tartmalari toplum icin daha faydali olabilir.
    misal adam icin eti budu belli sözlük'te taninmak, otorite kabul edilmek delice bir tutkuya dönüsmüsse, herkesin durumu öyledir. kendi adima öyle cok yazan biri degilim, badi dedigim, bana da o gözle bakan insan sayisi belli, üstelik gayet de farkli bakis acilarina sahip oldugum insanlar, karsilikli bir övüsme durumu yok yani. bilmiyorum, belki kendimi fazlasiyla ifade edebildigim platformlar oldugu icin illa buradan birilerinin sevgisini, tanimasini beklemek bende bir saplanti, bir hedef degil ama görülüyor buna asiri derece muhtac individum'lar mevcut. peki lan ciddiye aldim iste seni, yazdim, keyiflen söyle bir ohhh, bir geril bir an olsun kifayetsizligini, tam da akp'nin yarattigi goygoycu oldugunu unut iste. ben uyumaya gidiyorum, sen devam edersin artik.
  • sağda solda "ne o çok mu şaşırdınız? he he he. .. " yazan akpli kardeşlerimize; ben bu ülkede;

    -"gönderirim 4 asker, attiririm 8 füze" diyen mit mustesarina,

    -ankara'nin göbeğinde 100 kişi öldüğünde, istifa edecek misiniz sorusuna kikir kikir gülen bakana,

    -ne istifası ya, her olayda istifa olmaz diyen reisi cumhuruna,

    -şehit cenazesine el dayayarak yapılan mitinge,

    -chp asgari ücret 1500 lira olacak diyince, "ya ülke batar", akp 1300 diyince "hulogggg" diyen işçiye,

    -301 madencinin göçük altında kaldığı olayda, "hemen yakın tarihe, 1860 yılına gidiyoruz..." diye demeç verene,

    -"kadın mıdır, kız mıdır?" asagilamasina / "bahçeli bilmez çocuk nedir" kibirlenmesine,

    -700.000 liralık saatin ücretinin peçete ile resmilestirilmesine,

    -yasama yürütme ve yargının acilen birleşmesi gerektiğine inanan anayasa profesorlerine,

    - "çalıyor ama çalışıyor" / "soyuyorsa beni soyuyor" diyen vatandaşına,

    -mart ayında beraber tatil yaptığı adama haziranda savaş açmak için çığırtkanlik yapanlara,

    -"bakara makara" diyen adamın, "dinle değil, dinle dalga geçilmesi ile dalga geçtim " savunmasına,

    - 2010 yılında kopya çektiği çarşaf çarşaf ilan edilen şahıslar karşısında tatmin olan olana,

    - yıllarca yanyana yurudukleri örgütleri, bizi kandirdilar diye suclayanlara,

    - haburdan gelen teröristleri aklamaya ayağına giden savcı ve hakime,

    -allah'in ayetin akrabaya torpil yapılması emrediliyor diye yorumlayana sasirmamisim, bu ne ki?.

    ateşe şu götüren karınca misali, en azından ben bu suç ve günahlara ortak olmadım. siz gün gelecek yaşadığınız bu akıl tutulmasına şaşıracaksınız. allah ıslah etsin.
  • bu seçimde kimse hile hurda aramasın. iki seçimdir müşahit olarak görev yapıyorum. %49.4'te el değmiş oyların oranı sondaki %0.4'ü geçmez. düzgün muhalefet yapamayan siyasetin sonucudur bu. bundan sonra "ben ne olacağım, çocuklarım ne olacak" diye dert edenlerimizin önünde 3 tane seçenek var, (1) kolları sıvayıp düzgün siyasi oluşumların içinde görev yapacaksınız (2) şikayet etmeye devam edip bu topraklar üzerinde tarihte var olup şimdi sadece kitaplarda okuduğumuz devletlerden biri gibi silineceksiniz (3) imkanınız varsa kavimler göçüne katılacaksınız. seçim hepimizin
  • --- spoiler ---

    aklima bir sey de gelmiyor, yanit vermem lazim, ya nasil der acikca bombos diye, o kadar oradan buradan bulusturup anlamadigima da goygoy deyip geciyordum, o kadar sekil yapmaya kastiydim. bir seyler düsünmem lazim, bir de mealle tanim lazim, yazdigini spoilere alayim o belli de... tamam meee
    --- spoiler ---

    siyasi zekasi, tüm gün ötürük yemis bir göt kilindan hallice kabarama kabarama kel fatmalarin göremeyecegi ooovv cok muhim derslerdir.
  • ben de bu seçimden çıkardığım dersi kendi tarihime not düşmek isterim.

    şimdi beyler ve bayanlar,

    kim yazmıştı hatırlamıyorum. hali vakti nispeten yerinde olan okumuş kesimin, okumamış/okuyamamış, mağdur, hakkını alamayan kesimin hakkını savunmaya çalışmasının bir savaşıydı bu. bu savaşı verirken bizzat hakkını savunduğumuzu düşündüğümüz kitleden de yaftalar yiyiyorduk. ancak yine de gelecek nesiller, vicdan o bu şu diyerek kendimizi avuttuk ve bu güne kadar geldik. geldiğimiz noktada bence de derdimizi tam olarak anlatamadığımız açık.

    bundan sonra kendi adıma yapılacak şey çok basit. gerçekten hiç canımı sıkmayacağım. bilmiyorum, çomar o bu şu diyerek belki de cidden hata yapıyoruz. bilmiyorum. ama benim gözümdeki o seçmen profili de kolay kolay değişmiyor işte. görüyor, duyuyoruz. şimdi ben ortalamanın çoook üstünde bir maaşla çalışan hollanda kafasında bir adamken, neden asgari ücretlinin dertlerini savunmaya çalışıyorum ki? üstelik bu savunduklarım bana düşmanken.. gelecek kaygısını da ülkeden siktir olup gitmekle halledebilirim.

    he, belki de baştan beri amaç beni böyle düşündürtmekti. söyleyebilirim ki, amaçlarına ulaştılar o zaman. büyük bir sistem var abi. öyle böyle değil. nemalanan öyle mecralar var ki, senin kişisel ya da kitlesel hamlelerin bir işe yaramıyor. adam bugün çıkıp misal taksiciler bizi bölmeye çalışıyür dese, bu kitle taksicileri linç eder, herhangi bir medya organınından bahsetmiyorum bile. bu kitleyi istediği şekilde yönlendirebilir. senin benim gücüm buraya kadar abi. yetmiyor yani. yeteceğine inansam yine devam edelim. inancım kalmadı.

    dönüp dediğim gibi kendime bakıyorum. aslında gayet iyi durumdayım. hökümetle işim olmaz, polisle olmaz, gelirim giderimi karşılıyor, istediğim şeyi aynı anda yapamasam da kısa süre içinde yapabiliyorum. sikmişim emekliye vereceği zammı. sikmişim asgari ücreti, sikmişim gss mi ne sikim onu, sikmişim kim kaç milyon euro nereye kaçırdıysa. benden her ay %15 gelir vergisini her halükarda kesiyor mu devlet zaten? kesiyor. gelip evimde içtiğime karışabiliyor mu? şimdilik hayır. gün gelir karışmak ister, işte o zaman ben de çaresine bakarım.

    ama böyle olacağını sanmıyorum. yani tıpkı nişantaşından şehit çıkmaması gibi, koztayağında bomba patlamaması gibi bir şey. sanki bir danışıklı dövüş gibi. hökümet bu koyun sürüsü dışındaki kesime çok dokunmuyor, mesaj yolluyor. sen de bana dokunma diyor. al işte yüzde 25 30 falan seni temsil ediyor. otur oturduğun yerde diyor. ben de eyvallah diyorum.

    zaten şu hayatta ne oluyorsa fakire oluyor. çok çalışan onlar, az para alanlar onlar, hiç yurtdışı göremeyen, geçim derdi çeken, çocukları salak salak okullara giden, 50 yaşında kanserden ölen, hastanelerde sıra bekleyen onlar. e baktığın zaman oy veren de onlar. ülkede iki kesim var. birincisi onların dilinden anlıyor, ikincisi sadece koyunsunuz diyor (ben dahil) napsın şimdi bu adam alaşkına?

    bari şu adamlara verdikleri sözü tutsunlar. bir nebze rahatlarlar. öyle devam ederler.

    şu parantezi açmadan noktalamak istemiyorum sözlerimi. ülkedeki muhalif kesim iğrenç. iğrenççç. tek kelime ile iğrenç. facebook grubumda özellikle akp, chp tüm kesimden insanları tutuyorum ki nabzı bir tutam da olsa görebileyim. tek kelime ile iğrenç. bırak koyun moyun demeyi, aşşalıyorlar, salak salak provakatif yılmazın yazılarını paylaşıyorlar. bak buraya yazıyorum, yılmaz özdil kadar mevcut hükümete hizmet eden başka bir yazar yoktur. belki gizli anlaşmalar bile olabilir. o derece paranoyağım.

    ne diyoduk? muhalefet. ben size gerçeği söyleyeyim mi? çoğunun bir boktan haberleri yok. öyle sığ, öyle yüzeyseller ki anlatamam. ortaya bir şey koyan yok. hep beylik laflar. zekadan yoksun, sıradan, kokuşmuş.. hal böyle olunca tabi sonuç kaçınılmaz oluyor. neymiş hile yapılmış. ulan hile yapıldığını ortaya koyamayacak kadar teşkilat değilsen sen neden varsın? nasıl bir organizasyonsun? hiçsin hiç..

    milletin milliyetçi ruhunu emen partiye de şaşırmayın çok. bu adamlar 5 kuşaktır amerikan köpeği. onlar ne derlerse aynısını yaparlar. yahu bu kadar zor mu görmek alaşkına?

    nitekim, milyar yıllık evrende bu döneme denk geldik. şu an sen değil, çorumun bilmem ne köyünde yazın hasatını kaldırmış ve tüm yıl için 15-20 bin lira parası olan, her gün kahveye giden, karısını belki döven, dindar geçinip boşluğunu yakalasa aklına gelmeyecek şeyleri yapacak adamların seçtiği adamlar yönetiyor seni. sike sike kabul edeceksin. sana kimse o adam gibi ol demiyor, kendi halinde yaşa bize dokunma biz de sana dokunmayalım diyor.

    kapalı bir kapının ardında kapkaranlık bir ortamda büyük bir grup seks yapıldığını düşün.
    kapıyı açma lan işte.
    sik denk gelebilir sana büyük ihtimalle..
    açma kapıyı..

    ya da şöyle söyleyeyim,
    ben kapadım kapımı. (ebru gündeş şarkısı gibi bitti amk. :s)
  • "yetersizligimi nasil saklarim, slogan, stayla filan da dedim, himm dalga geceyim de gerzekligim anlasilmasin, hazir elim sikimdeyken arada kari da düser mi ki la?, allahim lütfen yaa" seviyesindekilerin daha baska derslere calismasini gösteren dersler bütünü. en yenisi de su:

    tayyipist kültür ortaminin yarattigi bu parazitlerin abdurrahman celebi olmaya niyetlendigi batakligin kurutulmasi elzemdir.
hesabın var mı? giriş yap