• ben yıllarca şunu savundum; böyle durumlarda idam çözüm değil. haksızmışım. bazı durumlarda ne kadar mantıklı birisi olursan ol tıkanıyorsun. sebebi basit. türküz. gerçekten de bu yüzden insan değiliz. norveç'de anders behring breivik diye bir adam var ve "91" kişiyi öldürdü. "21" yıl hapis cezası aldı. mantıklı mı ? evet mantıklı.

    şu sebepten, adamlar daha önce böyle bir yasaya gerek duymamış. birisinin çıkıp katliam yapacağını akıllarına bile getirmemiş. bizim aile çıkıp avrupadaki en iyi kadın hakları yasası bizde diyor. kesinlikle doğru söylüyordur. çünkü insan değiliz. caydırıcı yasalarla durumu kontrol etmeye çalışıyoruz. insan olmayı öğrenmeye niyetimiz yok. hayvanları kolayca öldürebiiyorlarsa böyle bu yaratıkları da öldürebilirler. eskiden suçu eğitime, topluma atardım ama lafları tek tek yiyorum bu yüzden.
  • memleket erkeklerinin küfürler ve beddualar eşliğinde toplu arınma törenleri düzenlemesini sağlayan kadın cinayeti ve tecavüz vakasıdır.

    küfürle tecavüz arasında bir fark yok, bunun keyfi sürülüyor. küfür ne kadar saldırıysa, tecavüz de o kadar saldırı. ikisi de kadın üzerinden kadın bedeni üzerinden çalışıyor. kuvvet farkı var sadece.

    tecavüz eden erkeğin işkenceyle öldürülmesini istemek de, yapmak isteyip de yapamadığın bir şeyi yaptı diye kıskanmaktan kaynaklanıyor gibi, çünkü bu adamlara biçilen arzularla bu adamlara yönelmiş arzular birbirinin aynı.

    gören de sanır ki, adalet memelekette eşit olarak dağıtılıyor, ama böyle ekstrem bir olayla karşılaşmışız da, hukuk henüz karar verememiş, toplum olarak düzeyli bir hukuk tartışması yapıyoruz: asalım mı, keselim mi, analarını mı sikelim...
  • yolda yürüsen laf atılır, takip edilip korkutulur ya da elle tacize uğrarsın. toplu taşımaya binsen -ne olduğunu özgecan'a olanlardan çok iyi biliyoruz- bari kendi arabamla gideyim dersin erkek sürücüler üzerine araba sürer, laf atar, taciz eder. toplum içinde gülsen yollu olursun gülmesen, sussan "suskunluğu asaletinden olan türk kızı" olarak nitelendirilip kezban ilan edilirsin. istediğin kıyafetleri giyebilmeyi çoktan unutmuşsundur zaten, baştan aşağı seni süzen sapık bakışlar ve kabaran iştahlardan iğrenip. hangi yollardan gidip gitmemen gerektiğini acı tecrübelerden öğrenmişsindir; oldu ya kazara "girmemen gereken" yola girmişsindir. o yol bitmez; yalandan telefonla konuşma numarası yaparsın yalnız olmadığını vurgulamak için; yüreğin ağzında koşa koşa yürürsün. dövülürsün, sövülürsün, tacize/tecavüze uğrarsın, linç edilirsin...
    ama durun bir dakika; kadınlar çiçekti değil mi??? bu boktan ülkede yaşayan bir kadın olarak; beden bütünlüğüm ve ruh sağlığım bozulmadan eve gelebildiğim her gün şanslı günümdür. lanet olsun.
  • bir kız çocuk doğduğunda gökyüzü ağlar aslında.anne-baba evlat sahibi olmanın sevincinde geleceğin kuşkusundadır.ilk adımını attığında eller çırpılır. dağlar derin bir ah çeker büyüyor der.kızının evden gittikten 2 gün sonra cesedini vahşice öldürülmüş cesedini bulmak ne dağ bu acıyı kabullenir ne gökyüzü.eyy sen kadına kadın demeye utanan , eyy sen evde kızını düşünmeden yolda kızın yaşındakilere bakan , eyy sen her kadını üzmeyi kendinde hak gören, eyy sen anasının paşa oğlu , eyy sen karısının aslan kocası , eyy sen şerefsizlerin başı sen bir gün çekeceksin cezanı. o dağlar üstüne yıkılacak ateşler seni yakacak gökyüzü yağmuruyla seni söndürdükçe sen yanacaksın daha da fazla.gecenin karanlığı çöktüğünde saracak seni boğulacaksın pis nefesinde. sen varya bir kadın katledip bin kadının ahıyla yaşayamacaksın.
  • kan donduraan bir olay. insan degil bu. buna yapan insan olamaz. ama ulke olarak cok kotu durumdayiz. kin kan nefret icimize islemiz. onu keselim bicaklayalim yagli kaziga oturtalim. biz coktan insaligi kaybetmisiz. kan gormek bizi mutlu ediyor. cogu insan icinden o adami parcalama hayalleri kuruyor. aslinda bakarsaniz cogunuzun ondan farkiniz yok.tek farkiniz tecavuzden baska herseyi yapmak.
  • cinayeti işleyen nasıl bir evlatsa gidip babasından yardım istiyor. baba da nasıl bir babaysa oğluna cesedi yakması için yardım ediyor. yani ailecek sıkıntı var adamlarda, tabii ki öyle bir durumda olduğumu hayal edemiyorum yalnız böyle bir bok yesem ve babama söylesem, herhalde babam beni öldürüp cesedimi de yakardı....
  • konuşacak kelime dahi yok, aklım almıyor alamıyor.

    az önce kendisi de yazar olan ve yazılanları okuyup ağlamaktan bitap düşmüş sevgilimle konuştum telefonda. ben ona tatlı bir çocuk videosu ve öpücükler göndererek sevgililer gününü bir daha kutlamak istemiştim whatsapp'ten. elle tutulur bir cevap vermeyince moralinin bozuk olduğunu anladım ve aradım.

    bana düşündüğünü, o kızın nasıl çırpındığını ve kurtulmaya çalıştığını hayal ettiğini, onun nasıl korktuğunu kendisinin de düşündükçe hissedebildiğini söyledi. bizler kadınlar böyle korkuyoruz dedi işte. içim acıdı, onun gibi hissedemedim diye, onun içini ferahlatabilecek hiçbir şey söyleyemediğim için. böyle şeyler bizim başımıza gelmez diyemedim. ben de korktum sadece. bir erkek olarak utandım ve ağladım kapattıktan sonra. ağlayabildim sadece. çocuk gibi ağladım. ya benim başıma gelseydi dedim, demek bile istemedim düşünme bunları diyerek zihnimden uzaklaştırmaya çalıştım. lanet olsun ya lanet. ve eğer tanrı orada yukarılarda bir yerlerdeyse bu mevzu hakkında kendi adaletini göstermesini dilerim. çünkü dünya üzerindeki hiçbir ceza kanununun bizim yüreğimize su serpeceği falan yok...

    olay hakkında benim düşüncelerim ise bu annesi/babası dahil şerefsiz evladının bir porno bağımlısı olduğu yönünde. biliyorsunuz pornolar erkeklerin şeyleriyle dünyayı fethettikleri bir ütopya ve yapılan araştırmalara göre izleyicilerdeki şiddet açlığı gitgide artmakta. kadının fuck meat olarak görüldüğü (kısaca bakıldığında abusive, rape, humiliation, degrading, insertion vb. keywordlerle internette kadın oyuncuların içler acısı hallerde olduğu yüzbinlerce video kol geziyor ve bunlara bakarak mastürbasyon yapanlar aramızda dolaşıyorlar her gün) bu videoları izleyen ve bağımlısı olan kişilerin ah elime kimsenin yardım edemeyeceği aciz bir kadın geçse de bu zevkleri ben de denesem diyebileceğini düşünüyorum. bilişim suçları daire başkanlığı'nın kim hükümete saydırmış fişlemekle uğraşmanın yanısıra bu tarz sapıkça, vahşice senaryoları izleyen ve müptelası olanları fişlemesini ve takibe almasını öneriyorum.

    ceza mı... hangi ceza bizi rahatlatacak ki. çarmıha gerip taksim meydanında sergilemeli ve öldürmemeli, ölememeli bu şerefsiz....
  • bunu, yaşadığımız ülkeden ve yetiştirilme tarzından bağımsız düşünmeyi denedim, olmadı. bu direkt insanoğluna ait bir özellikse, şiddet, vahşet, hepimizde varsa, neden ben kimseyi öldürmek istemiyorum mesela? neden yaralamak, incitmek istemiyorum? neden burnumu kıran birine karşı bile kendimi korumak için elimi kaldırmıyorum? bunun bir seçenek olduğunu düşünmemiş olabilir miyim? hani yetiştirilirken? yani öyle yetiştirilmişimdir ki kendimde o hakkı görmemişimdir. öyle bir ihtimal yoktur.

    üniversitedeyken bir hocamız anlatmıştı: "oğlumuza silahın ne olduğunu anlatmamıştık. öyle bir oyuncak da almadık ve mümkün olduğu kadar uzak tutmak istedik. bir gün misafirliğe gittik, oğlum evin çocuğu ile birlikte içeride oyun oynuyordu. bir süre sonra elinde oyuncak tabanca ile geldi. anne bu ne diye sorarak. ben tam ne cevap vereceğimi düşünürken, haa anladımm deyip tabancayı saçlarına tuttu vuu sesi çıkararak. bir kere daha kurtarmıştık, saç kurutma makinesiydi tabanca."
    işte öyle. o çocuk bir insanın başka bir insanı yaralayabileceğini, öldürebileceğini bilmeden büyüdü.
    belki derslerini dinlemiyordum ama bu hikayeyi kafama yazdım. bir gün oğlum olursa oyuncak tabancası olmayacak, su tabancası da. bilmeyecek hiç. çünkü böyle bir şey yok. olamaz da.

    ancak bu durumu son 5 sene, 10 sene ile sınırlandırmak da çok akla yatkın değil. hükümet şu anda kadına şiddeti daha bir kamçılıyor olabilir. yargılama ve cezalar trajikomik hallere gelmiş olabilir. fakat ben kendimi bildim bileli bu ülkede tecavüz var. insanlar uzun yıllardır kız çocuklarını hep korku içinde büyütüyor. nasıl koruyacaklarını şaşırıyorlar. bundan 22 sene önce, 9 yaşındaki arkadaşım tecavüz edilip, bıçaklanıp, kafasına bir poşet geçirilip boğularak öldürüldü. 9 yaşında. ve cesedini de oyun oynayan çocuklar buldu bir kutuda. ben bununla büyüdüm. biz bununla büyüdük.

    istisnasız tüm kızlar erkeklerden gelebilecek tehlikelere karşı radarları açık bir şekilde dolaşıyor bu ülkede. nasıl ki ben bir gün "aman ya bir şey olmaz" deyip tanımadığım birinin arabasına bindiysem özgecan da minibüste yalnız kalınca bir şey olmaz ya dedi. endişelenmedi değil, eminim minibüste tek kaldığında endişe duyduğuna, huzursuz olduğuna. ama nereye kadar arkadaş, nereye kadar ya. nelerin hesabını yapmak zorundayız, hale bak. en çok cep telefonunun bozuk olmasına üzüldüm. sağlam bir telefon olsaydı yanında, bir şekilde haber verirdi, bir numara yapardı kendini kurtarırdı. gibi geliyor, bilmiyorum. ben o tanımadığım kişinin arabasına bindiğimde, ki deniz otobüsünde yanıma oturan bir adamdı, konuştuk, aynı yere gittiğini beni bırakabileceğini söyledi. aman ya ne olacak dedim, bindim arabasına. sonra iç çamaşırlarından bahsetmeye başladı, kolunu koluma sürtmeye, etkilendiğini söylemeye vs. o sırada tesadüfen yolun kenarında bir adam duruyordu. aa dayım dedim, el salladım, adam da el salladı bendeki o heyecanlı tepkiyi görünce herhalde. ve indim. inemeseydim ne olurdu bilmiyorum. bizde bu hikayelerden bir sürü var. hepimizde var. ne güzel değil mi? ne hoş bir hayat.

    kimileri de diyor ki ülkeyle ne alakası var. yahu var işte var. ülkedeki müze sayısıyla bile alakası var bunun. viyena'da 4-5 yaşındaki çocuklar bir tablonun karşısında yarım saat kıpırdamadan oturup öğretmenlerinin resimle ilgili söylediklerini dinliyorlar. yok mu yani alakası? bilmiyorum. insan özü gereği kötü ve cani bir varlık olabilir ancak şundan da eminim ki bu cani varlığı ehlileştirmek çok mümkün ve bazı ülkeler bunu çok iyi yapıyor. biz yapamıyoruz. ya da biz hali hazırda iyi olan insanoğlunu bozuyoruz. sonuç olarak özgecan ölüyor.
  • bunca yıl çevremdeki olayları değerlendirirken insan haklarını şiar edinmeye çalışan benim, hapse düşen bu insan müsveddelerine uygulanması muhtemel işkence türlerini hayal ettiğimde zevk aldığımı fark etmeme neden olan olay.

    bir sürü etken var bu trajik olayda. bence en önemlisi "tahrik söylemi".

    birileri karikatürden tahrik olup adam öldürüyor, birileri etkinlikten tahrik olup adam yakıyor, birileri de kadının varlığından tahrik olup kadın öldürüyor.

    bu birileri, manidar bir biçimde hep muhafazakar çevrelerden çıkıyor. hayvanlığını henüz üzerinden atamamış kıt zekalıların tüm suçlarının nedeni tahrik zaten.
  • sinirleri alt üst eden olay. her insanın 6 aylık/1 yaşındaki halinin ortalama aynı olduğunu düşünürsek, bu yaratıklar, sonrasında nasıl bi dönemden geçiyor da böyle canilere dönüşüyor, anlamak mümkün değil.

    ama kesin olan bir şey var. o da bambaşka bir eğitime, kültüre, zihniyete, sıfırdan yeni baştan başlamaya ihtiyacımızın olduğu..
hesabın var mı? giriş yap