• 10.000'leri kaybettik ama ders almadık dedirten facianın 16.yıldönümü.
    inşallah bir daha olmaz, oldu diyelim önlem alınıyor mu yok!
    işin sadece ağlama kısmında varız, herşeyde olduğu gibi:(
  • çöken binaların müteahhitlerine açılan yaklaşık 2100 davadan 1800 tanesinin cezasız sonuçlandığını, kalan davalardan yalnız 110 kadarında ceza verilip çoğunun da ertelendiğini ve geri kalanların da zaman aşımı sebebiyle cezasız kaldığını da unutmayalım olur mu...
  • 3yaşındaydım nasıl bi korku yaşamışsam annemin beni yatağımdan kapışını ve sokaktaki insan kalabalığını hatırlıyorum.
  • yaşananları anlatmak için kelimelerin kifayetsiz kaldığı gündür.

    80 - 90 yılları arasında doğmuş olup da o tarihte deprem bölgesinde olanların çocukluklarını, ergenliklerini
    kaybettikleri gündür.

    15 yaşında "can havli"nin gerçekten ne olduğunu öğrendiğiniz gündür.

    yıllarca bir daha tek başınıza uyuyamamanıza yol açan gündür.

    sırf tanıdıklarınıza, ailenize, komşularınıza, arkadaşlarınıza değil, gazetede okuduğunuz haberlerde geçen her bir isme ve her bir sayıya gözyaşı dökmenize sebep gündür.

    31 yaşınızda hala her bir deprem haberinde, en ufak bir sallantıda panik ataklar, sinir krizleri, evden kaçma hareketleri içerisine girmenize sebep olan gündür.

    sırf o an'ları yaşayanlar için değil, zannımca bütün ülke için acı bir gündür, acı bir geçmiştir.
  • kabusların en kötüsü. hala en ufak bir sarsıntıda, hatta oturduğum koltuğu biri salladığında bile felç geçirmiş gibi kasılıp kalma sebebim.

    ben unutmadım, unutamıyorum ama avcılar'da dış cepe kaplaması ile makyajlanıp dönemin emlak çılgınlığına uygun fiyatlarla satılan binaları gördükçe, şu inşaat çılgınlığına şahit oldukça bir gün aynı şeylere tekrar şahit olacağımı düşünüp titriyorum.
  • 11 yaşımda haberlerde bu talihsiz günü izlediğimi hatırlıyorum,zaten o dönemlerden aklımda yer etmiş birkaç olaydan biridir deprem diğerleri de barış mançonun ve kemal sunal ın ölümüydü zaten..o haberler gunlerce bıtmemıstı gunler sonra cıkan canlı bedenlere mucıze dıyordu kanallar.evlerıne giremeyen insanlar,ölenler yaralılar,ceset kokusu,kacan muteahhitler vs.allah ölenlere rahmet kalanlara sabır versın...
  • van'a gösterilen ihtimamın yüzde birinin gösterilmediği depremin tarihi.
  • bugün işyerimdeki bir kız "ya 17 ağustos 1999'da ne olmuştu? herkes bir şeyler yazmış da..." dedi. bir kez daha başkaları adına utanmak neymiş yaşadım.
  • hala yatağı kendi ayağının sarsıntısı ile bile sallansa deprem oluyor diye yataklarından fırlayanların yaşadığı deprem.

    babamın kelime-i şehadet getirmesi annemin de ablam ve bana "korkmayın evlatlarım geliyoruz yanınıza" demesi ile uyandım o gece. sokağa koştuk fırsatını bulur bulmaz. nerede oldu? tanıdıklarımıza bişey oldu mu? kime nasıl haber vereceğiz? gibi düşüncelerle dönüp durduk ortalıkta. en yakın arkadaşlarımızın evlerine koştuk iyiler mi diye? hemen arabalara binip radyoları açtık. telefon az kişi de var zaten onlarda çekmiyor, şebeke çökmüş. arabalar olduğu yerde sallanıyor artçı olduğunda. bu arada biz boludayız gölcük de adapazarında felan değil. depremin gölcükte olduğunu öğrendiğimiz adapazarında da büyük hasar olduğunu öğrendiğimiz anda adapazarında oturduğumuz 6 sene içerisinde edindiğimiz dostlarımızın telaşına düşüyoruz. gün ışır ışımaz babam bindiriyor bizi arabaya adapazarına gidiyoruz sağlam kalan yollardan. ilk vardığımız yer devlet hastanesi. devlet hastanesinin bahçesinde yorganlara sarılı insanlar yatıyor, uyuyorlar sanıyoruz... sonra babam tutup elimizden uzaklaştırıyor bizi ölüler olduğunu farkettiğinde...

    neyse aslında çok daha uzun hikaye. o dönem ve daha sonra düzce depremini yaşıyoruz. bırakıp gitmiyoruz hiçbiryeri. bırakamıyoruz çünkü başka kimse anlamıyor ne yaşadığımızı. yıllar sonra ben çalışmak için istanbula geliyorum. bir ev tutuyorum, evleniyorum ve yan binada "kentsel dönüşüm" adı altında bir bina yıkılırken benim evimin salonunun duvarı yıkılıyor. allahtan o saatte işteyiz, mahalleli yol ağzında beni bekliyor iş dönüşü. evde köpeğim var koşarak yukarı çıkıyorum, korkudan yatak odasında duvarın dibine çökmüş buluyorum köpeğimi. yan binayı yıkan karadenizli laz müteahhit ise pişkinlikle "iki tane tuğla kırılmış bişey olmaz öreriz hemen" diyor. üst kattaki teyzenin banyo duvarını alt komşunun salon duvarını yıkmamış gibi.

    düşünün bu ülkede "kentsel dönüşüm adı altında bu şekilde inşaat yapan adamların evlerinde oturmak zorundayız. düşünün bu ülkede gençler olarak sağlam evlerde oturmak için en az 10 yılımızı bankalara ipotek koydurmak zorundayız. düşünün ki bu ülkede yaşamak için şanslı olmak zorundayız!

    ne 17 ağustos ne de 12 kasım depremlerinden zerre ders almamış bir milletiz biz.

    yeni depremlerden önce şimdiden başımız sağolsun!!!
  • onaltı yıl sonra bugün devletin iki gün sonra müdahaleye başlayabildiğini, havada hissedilen insan cesedi kokusunu; depremin bitmek bilmeyen her saniyesini yaşamış, belleğine kazımış biri olarak; hayatlarını kaybeden herkesi rahmetle; bu depremden bile büyük rantlar çıkarmış siyasetçileri ve işbilir paragözleri nefretle, anıyorum.
    bütün şifrelerim o gün üzerine kuruludur.
hesabın var mı? giriş yap