• bu kafalar sayesinde tabutta rövaşata gibi aşmış bir film çekilebildi.
  • sigara dışında bu ortamın benzerini levent kanyon'da yapılan herhangi bir filmin galasına katılarak görebilirsiniz.

    ha, plastik bardakta içilen şarapla cisimleşen samimiyet başka. artık kadehte içiyoruz şarabımızı. mantarını da çakmakla ittirip içine düşürmüyoruz, birinin cebinden tirbuşon illa ki çıkıyor: 90'lar bitti artık. o dönemki harbiliği asla bulamayacağız.

    edit: yönetmen ve oyuncuları ayrı tutuyorum ama, tekrar izleyince inceden bi "cihangir enteli" kolpalığı da sezdim. olsun
  • allah'ını seven üstüme 90'lar atsın, dediğim gala. zaten bu ülke en özgürlükçü dönemini 1990-2000 arasında yaşadı. mesele sadece gala meselesi değil. gala sadece bir sembol. önemli olan o dönemin özgürlükçü ruhu. "bugün de aynı galalar yapılıyor, tek fark sigara" diyenler olmuş. hayır kardeşim. bugün aynı galalar yapılamıyor. en başta sanatçılar bile otokontrol içersinde hareket ediyor. "aman içki içerken görünmeyeyim", aman başıma iş açmayayım" korkusu ağır basıyor. herkes gizli saklı içiyor. kameraları görünce içkisini saklıyor. galasında su gibi içkilerin aktığı filmlerin kültür bakanlığından maddi olarak ne kadar destek alabileceği herkesin malumu. kimse bu desteklerden mahrum kalmak istemiyor. 90'lı yıllarda böyle değildi. sağcı iktidarlar bile " sanatçıdır kardeşim, ne yapsa yeridir" der geçerdi. desteklerine devam ederlerdi. bugün ise " benim gibi yaşamayanlar yardım alamaz" anlayışı hakim. galaya dışardan gelebilecek baskınlar ise cabası. adamlar daha yeni koç müzesini bastı. tophane galerilerine yapılan baskınlar hala akıllarda. kimse 1996 yılında böyle bir baskın yapmaya cesaret edemezdi. artık ülkemiz 90'lardaki ülke değil. sanatçılarımız bile farklı. artık bu tip galaların yerini saray iftarları aldı.

    eylül ayı bütün aylardan daha farklıdır. ayrı bir mevsimdir. işte 90'lı yıllar türkiye'si de böyledir. ayrı bir ülkedir.
  • sigara içmeyi beceremeyen kişi, yıllardır yeşilçam piyasasında olup bir türlü dikiş tutturamamış olan osman cavcı'dır..

    sigarayı da sanki ortamda kel alaka görünmeyim der gibi içiyor, ne adam gibi nefes çekiyor, ne kameraya doğru duman üfleyebiliyor, bir de dumanı boğazına kaçırıyor asjkhkjk..

    edit: bu arada yanlış anlama olmasın, osman cavcı bu ülkede değeri az anlaşılmış oyunculardandır, sadece muhsin bey'deki performansı bile şimdiki teres komedi oyuncularına taş çıkartır. piyasada olmaması piyasanın bok yemesi ve en verimli zamanının sinemanın kötü dönemine denk gelmesi.
  • sonlara doğru ahmet uğurlu'nun düğünlerde fantaya votka eklemek gibi bir işler karıştırması gözlerden kaçmamıştır.
  • yaklaşık 7-8 yıl önce festival için beyoğlu sinemasına gittiğimde hala içki servisi yapılmaktaydı. (hatırladığım kadarıyla bir bira markası sponsordu) evet sigara, şarap, birayı yan yana görünce insan bir tuhaf oluyor. insanlar gülüyor, eğleniyor. keyifleri daha yerinde. daha özgür değil mi? ah 90'lar, keşke o altın çağlara geri dönebilsek.
    değil mi?
    oysa tam da o dönemlerde türkiye'nin gündeminde bir haber vardır, zırcahiller bilmez. gazeteci metin göktepe gözaltında polisler tarafından dövülerek öldürülmüştür ve dönemin hükümeti, polisleri korumak için akla karayı seçmektedir. durmadan duruşmanın yapılacağı il değiştirilmektedir. sokaklarda metin göktepe için protestolar düzenlenmekte, insanlar gözaltına alınmaktadır. ahmet şık da o kalabalığın içindedir ve arkadaşı için hak mücadelesindedir. beyaz toroslar bazı adreslere uğramakta ve bir takım gençleri asla geri dönmemek üzere bir yerlere götürmektedir. her gün de haberlerde en az bir şehit haberi vardır. ne kadar tanıdık değil mi?
    ne zaman şu nostalji fetişinden vazgeçecek ve türkiye'nin geçmişinde bir altın çağ olmadığını anlayacaksınız çok merak ediyorum.
  • bu ortamların olmadığı gibi ayşen aydemir ve tuncel kurtiz de yok artık, ağlayalım ulan.
  • şimdi olsa götveren ocakları basardı burayı.
  • oradaki olaylar galaya ait değil döneme aittir. film galası falan deyip durumu açıklayamazsınız. bulunulan yerden bağımsız tipik dönemin özellikleri... şu andaki bütün dizileri toplasanız yapılamayan hükümet zam ekonomi eleştirileri sadece bizimkiler dizisinde yapılabilirdi mesela... olacak o kadar'dan bahsetmiyorum bile... daha mutlu muyduk o zamanlar bilemiyorum ama dışsal değil içsel baskımız vardı. bir şeyi yapacaksak biri bir şey diye değil ayıp diye yapmazdık...

    (bkz: 90'lı yıllar)
  • oradaydım.

    bir ihtimal osman cavcı ile birlikte kaktüs’ten (o zamanlar beyoğlu, imam adnan sokakta idi) çıkıp gitmiştik.

    derviş zaim de bir filminde beni (sakallı biri lazımmış) oynatacağını söylemişti.
hesabın var mı? giriş yap