17 entry daha
  • nueation ki$isinin her türlü zorluğu yenerek gitmeyi ba$ardığı, lakin hala dönmediği * * ben ve groovy'nin ise hem etrafımızda kara bulutlar dola$masından, hem de hava muhalefeti nedeniyle kaçırdığımız hadisedir.
  • mükemmel geçen konser. daha detaylı bir kritiği yarın tarafımdan yazılacak olan konser..
  • sebnem ferah ve grubunun belki de verdiği en zor ve en unplugged konser. öyle ki konser saatinde taksimde elektrikler kesikti, ve fil yapim yine profesyonelliğini göstererek emek sinemasına sabahtan beri jenaratör getiremedi. hepimiz oturup jenaratör beklerken ozan, aykan ve metin sahneye çıkıp emprovizasyon yaparak insanları oyalamaya çalıştılar.
    konser başlama saatinden iki saat sonra gelen jenaratör çalışmayınca* şebnem "allah ne verdiyse" söylemeye başladı. gerçi o ağzıyla kuş tutsa da yaranamayacağını düşünüyordu ama hemen hemen herkes halinde memnundu. buket orda burda akustik bas aradı, bulamadı tefi alıyım dedi, o da olmadı yine basını aldı eline biz duyamasak da çalmaya başladı.*
    şebnemin o kadar bağırarak, sesini o denli yorarak anca iki şarkı söyleyebileceğini düşündüm ben ama 2 saatten fazla süre sahnede kaldı. maşallah diyoruz kendisine... o kadar provaları boşa gitse de sanırım bu konser çalan ve dinleyen herkesin hatırladığında suratında bir gülümseme oluşturacak...

    (bkz: bu neydi şimdi)
  • hayranlarının kendilerini herşeyleriyle şebnem feraha teslim ettiğini gösteren konser olmuştur. ayrıntılar az sonra.
  • şebnem ferah ve grubunun, acaip zor bir işin altından alınlarının akıyla çıktıkları konser olmuştur bu ve tam manasıyla akustik olmuştur.. her şebnem ferah sevene rastlamaz böyle bir konser.. herkes son derece pozitifti hiç kimse şebnem'in üstüne atlamadı, dışarıda deli gibi soğuk içeride mum ışığı eşliğinde çok eğlenceli ve kesinlikle tatmin edici saatler yaşadık.. * ve evet artık evdeyim sıcak sıcak :)
  • dün aksam saat 8 sıralarında taksim meydanı ve istiklal civarında yoğun bir kar ve zaman zaman insanı uçuracak kadar şiddetlenen rüzgar olmasına rağmen bir takım insanların ise emek sineması'na doğru ilerlemeye çalıştığı gözden kaçmadı. penthesilea ve tayfasıyla beraber istiklale inip, gördüğümüz dumanlı dağlar (bkz: #3647038) manzarası karşısında moralimiz az da olsa bozulmamış değil idi. daha önce hiç bu şartlarda gerçekleştirilmiş bir konsere tanık olmayan yüzük kardeşliği, içlerindeki konser-mekanını-bomboş-bulma-korkusu ile yaklaşık yarım saatlik bir çabadan sonra emek sinemasına varmış ve görülen manzara karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdir.

    şimdi soruyoruz:
    istanbul kara teslim olmuş, elektrikler il sınırları içindeki birçok yerde saatlerdir yok, trafik diye birşey kalmamış, onu bunu bırakın yolda yürüyemez bir haldesiniz.

    peki şebnem, sen nasıl bir hayran kitlesine sahipsin ki bu şartlarda bile o koca emek sineması'nın büyük bir bölümünü doldurdun? girişteki ücretsiz şarap servisiyle gönüllerimizi mestettin (hoş bu organizasyonun atraksiyonu olsa da şarap ve şebnem arasında bağlantı kurmamak mümkün mü *) o insanlar ki konser başlama saatinden yaklaşık 1,5 - 2 saat daha fazla senin sahneye çıkmanı beklediler, aralarda kıllık yapıp "konser iptal herkes dağılsın" diye cıngar çıkarmaya çalışanları kendi içlerinde yokettiler.. -bu daha konser başlamadan önceki kısım-

    şebnem sahneye geldiğinde saatler 11'e geliyordu. o zamana kadar buket kişisi arada sırada sahneye çıkıyor ve jeneratörün yolda olduğunu, gelmek üzere olduğunu söylüyordu ki, buna kimse inanmamasına rağmen insanların çok da umurunda değildi*. sonuçta oraya toplananların tek amacı şebnemle başbaşa -bizbize- güzel bir gece geçirmekti, yoksa elektrikti, saat geç olmuştu, dışarısı yıkılıyordu falan, bunlar fasa fisoydu. şebnemden önce ozan ve metin*
    ikilisi biraz takılalım dediler ama pek havaya giremediler sanki, sonra metin insanı olanca şirinliğiyle sahnenin önüne oturdu ve tek başına every rose has its thorn'u söyledi. kalabalığın da inceden eşlik ettiği görüldü.

    tam bu noktada hem şebnem çıkmadan önce hem de çıktıktan sonra kalabalığın neden şarkılara az ve sessiz bir şekilde eşlik ettiğini açıklığa kavuşturmak gerekir ki, öncelikle şebnem ve buket*'in okuması gereken bu açıklamayı azz sonra yapacağız.

    bir süre sonra bakıldı ki olacak gibi değil ve kontrolü ele almanın zamanı geldi, şebnemcim olanca güzelliğiyle sahneye çıkıp, elektrikler olmadığını ve bu konseri iptal etmek gibi bir opsiyonu olmadığı için "allah ne verdiyse" konseri gerçekleştireceğini söyledi, alkışlar koptu, ortalık hafiften yıkıldı, güzel oldu pek hoş oldu. zaten daha önce belirtildiği üzere orada bulunanların %90'lık bölümü, en bir üst seviye şebnem fanları olduğundan, hatunun ikide bir yarı şaka yarı ciddi "aman çok kötü durumdayım, elektrik yok, jeneratör yok, bana istediğiniz küfürü edebilirsiniz" gibi triplere girmesine hiç gerek yoktu. şebnem seven şebneme küfür etmez, bağrına basar, hastayken çorba pişirir, elcaazlarıyla içirir, sabaha kadar yalnız bırakmaz ayrıca. kendisinin bilimum akranlarından, teoman ve benzeri "rock star"lardan ne kadar farklı olduğunu zaten biliyoruz. daha uzatmaya gerek yok.

    sahnede elektrik yok, peki ne var, piyanoda ozan, gitarda metin, davulda aykan, bası elinde tutup maalesef akustik olmadığı için kendi kendine takılıp ancak vokal yapabilen buket var. e daha ne olsun, unplugged diyordunuz alın size dibine kadar unplugged, üstelik sahnede mum ışıklarının arasında oluyor bu hadise, ağlattın insanları be kadın!

    ilk bir iki şarkıdaki tutukluk ve acaba oluyor mu olmuyor mu şeklindeki tedirginlik gayet normaldi, sanmıyorum ki şebnem dahil kimse böyle bir atraksiyona girmiş olsun..kendisi için de inanılmaz bir tecrübe olduğunu düşünüyorum, çünkü şarkları söylerken o tedirginliği gayet açıkça hissedebiliyordunuz. ama ne oldu? şebnem abla verdi şarabı bünyeye, verdi hissiyatı bedene, açıldıkça açıldı, koptu gitti. kalabalıkta da herkes olmasa da büyük çoğunluğu kendisiyle beraber götürdü. aslında benim kişisel tercihim, aralardaki konuşmaların hiç olmaması ya da minimum düzeyde olmasıydı ama hatun arada sesini dinlendirmek için buna mecbur kaldı sanırım. e kolay değil bilen bilir, koskoca emek sinemasını doldurmuş şebnem hayranlarına hakettikleri geceyi vermesi gerektiğini hissediyordu, kanımca bunu en iyi şekilde yaptı. şimdi gelelim yukarıda bahsedilen kalabalığın sesinin neden az çıktığı ve şarkılara eşlikte sanki bir zorluk olduğuna. bunun sebebi kısaca, herhangi bir mikrofon sistemi olmadığı için, oradaki bütün insanların isteği şebnemin sesini duymaktı ve bu ancak herkes sessiz olduğunda mümkün oluyordu. dolayısıyla insanların eşlik etmede pasif kalmalarının sebebi durumdan memnuniyetsizliğinden değil, kesinlikle şebnemin sesini örtmemek içindi şeklinde
    düşünüyorum ki ben öyle yaptım.

    gelelim hissiyat derecesine: duruma alışmayla geçen bir iki şarkıdan sonra şarabı bünyeye verip yola gelen ve -isteyen- insanları kendine katan şebnem, bir süre sonra sanki konserin normal hali bu şekildeymiş gibi bir havaya girdi ki bu çok iyi oldu bence.

    piyano, mum ışıkları, şebnem sahnede söylüyor, gitarda metin... yanımdaki insanlar ağladılar, onların yanındakiler gözyaşlarını sildiler, ha ben de evet inkar etmiyorum, tanju okan'ın kadınım şarkısını söylediğinde boğazıma bişiiler düğümlenmedi değil. yine bizi heyecanlandıran, yüzümüzde tarifsiz bir gülümsemenin oluşmasını sağlayan şeylerden bir diğeri de şebnemin sahneden aşağı inmesi, birçok şarkısını koltukların arasında söylemesi oldu. hastası olduğumu saklamıyorum. yine olsa yine giderim, başlama saati gece 3te bile olsa yine giderim diyorum. tracklist'e gelince..herkes bir iki şarkı söyleyip sesi yorulunca roket olur* diye düşünenlere inat, hatun gece 2ye kadar sahnedeydi ve söyledi de söyledi.. sırasını tam olarak hatırlamamakla birlikte ilk anda aklıma gelenler: deli kızım uyan, yağmurlar, fırtına, kadınım, bugün, üvey, sigara, sil baştan, perdeler, korkarak yaşıyorsan, iyi kötü, babam oğlum, gözlerimin etrafındaki çizgiler, mayın tarlası, çocukken sahip olduğum kırmızı rugan ayakkabılar son olarak final şarkısı ben şarkımı söylerken...

    söylenecek fazla birşey yok, eskiden bu hatunu bir seviyorduk şimdi 5 seviyoruz.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap