• bu maçtan önce ingiliz gazeteleri "amerikalı amatörlerle oynuyoruz" diye epey dalga geçmiştir. abd bu maçı kazansa da bir sonraki maçta şili ye 5-2 yenilip elendi. ingilizlerde ispanya ya 1-0 yenilip elendi.
  • brezilya'da düzenlenen 1950 dünya kupası maçıdır. belo horizonte'de independência stadında oynanmıştır.

    39. dakikada joe gaetjens'ın kafa golüyle amerika maçı 1-0 kazanmıştır. turnuva brezilya'da oynandığı için maç skoru avrupa'ya teleks mesajıyla bildirilmiştir. ancak teleks mesajını inandırıcı bulmayan bazı avrupa gazeteleri "teleks mesajı ters yazılmış. amerika ingiltere'yi yenemez. hem ingiltere amerika'yı 1-0 değil 10-0 yenmiştir." diyerek "ingiltere amerika'yı 10-0 yendi" şeklinde manşet atmıştır.

    abd : frank borghi (kaleci), harry keough, joseph maca, walter bahr, ed mcilvenny (kaptan), charlie columbo, frank "peewee" wallace, gino pariani, joe gaetjens, john "clarkie" souza, eddie souza.

    teknik direktör: william jeffrey

    ingiltere : bert williams (kaleci), alf ramsey, jack aston, billy wright, laurie hughes, jimmy dickinson, wilf mannion, tom finney, james mullen, stanley mortensen, roy bentley.

    teknik direktör: walter winterbottom

    işin ilginç tarafı beşiktaş'ın amerika turnesi sırasında aynı abd takımını hazırlık maçında amerika'da st. louis stadında 5-0 yenmiş olmasıdır. bir oyuncu hariç abd her iki maça da aynı kadro ile çıkmıştır. ingiltere'yi yenen kadroda oynayan joe gaetjens yerine beşiktaş maçında benny mclaughlin oynamıştır. tabii ingiltere filelerine amerika'nın galibiyet golünü beşiktaş maçında oynamayan joe gaetjens'in atması da başka bir enteresan nottur.

    (bkz: 31 mayis 1950 besiktas abd maci)
  • unutulmaz maç. aslında unutulmuşluğun acısıyla yanıyordu ya neyse. bir an kendisini hatırlamak içimi cız ettirdi, ne de olsa yeni dünya, ingiltere'yi her gün yenmemişti ki...
    belo horizonte mucizesi demişti kimisi. bu futbol mucizeleri malumunuz pek sevilir, edebî görülür futbol dünyasında. das wunder von bern'den dört sene evvel yaşanmıştı bu mucize. işte mucizenin adı, bir avuç acemiler mangasıydı...
    bir kafa, tarihte yerini aldı. o kafa ki haiti'den çıkmıştı. yine düştü aklıma haiti'nin asi çocuğu. bir adam ki, amerika'ya tarihi bir başarı kazandırmış, bir adam ki sonra dönüp ülkesi için çarpışmış. bir adam ki sorgudan çıkamamış...
    (bkz: joe gaetjens)
  • futbol tarihinin en cok efsaneleşen maçlarından biridir...

    iki ekip, 1950 dünya kupası ilk tur gruplarındaki ikinci maçları için belo horizonte’de karşı karşıya geliyorlardı. iki takımın maç öncesinde futbol dünyasında bulundukları konum hakkında biraz daha açıklayıcı olmak gerekirse, ingiltere, 2. dünya savaşı sonrasında oynadığı 30 maçın 23'ünü kazanmış ve sadece dördünü kaybetmişti. kazandığı maçlar içerisinde italya'yı 4-0, portekiz'i ise 10-0 yendikleri karşılaşmalar ise en çok dikkat çekenlerdi. abd ise iki yıl evvel londra olimpiyatları'nda italya'ya 9-0 mağlup olmuş, bu maçtan dört gün sonraysa bir dostluk maçında norveç'e 11-0 yenilmişti. dünya kupası elemelerinde de tek ciddi rakibi olan meksika'dan iki maçta bir düzine gol yiyen amerikalılar, elemelerde sadece son maçlarında küba’yı 5-2 yenmişlerdi.

    üstelik amerikalı futbolcuların neredeyse hepsi amatördü. takımın beklerinden walter bahr bir lisede öğretmenlik yapıyordu. kaleci frank borghi ise cenaze arabası sürücüsüydü. hatta ben mclaughlin isimli oyuncuları, çalıştığı şirketten gerekli izni alamadığı için brezilya'ya gelememişti. abd'de futbola olan ilginin o yıllarda dip yaptığına dair verilebilecek bir diğer örnekse, takımın yeterli amerikalı oyuncu bulamama sıkıntısından, henüz abd vatandaşı olmayan üç göçmeni de kadrosuna katmış olmasıydı. bunlar belçikalı joe maca, iskoç ed mcılvenny ve haitili joe gaetjens’di.

    şartlar böyle olunca maç öncesinde ingiltere'nin galibiyetine zaten kesin gözüyle bakılıyordu. asıl merak edilen, ingilizlerin maçı kaç farkla kazanacağıydı ki abd'nin bir önceki maçta ispanya'yı zorlamış olduğu gerçeği de nedense bir türlü dikkate alınmıyordu. abd'nin teknik direktörü bill jeffrey de maç öncesinde, artık akıl oyunu yapmayı mı amaçlıyordu bilinmez, basına "hiçbir şansımız yok, kurbanlık koyunlar gibiyiz" şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. ingiliz gazetesi daily express ise abd'ye başlangıçta üç gol avans vermelerinin adil olacağını yazmıştı.
    karşılaşmaya ingiltere beklendiği gibi çok hızlı başlıyordu. daha ilk çeyrek saat geride kaldığında iki şutları direkten dönmüştü. ayrıca cenaze arabacısı borghi de çok önemli birkaç kurtarışta bulunmuştu. buna karşın ingilizler erken bir gol bula-mamıştı. abd'nin ilk şutuysa anca 25. dakikada gelmişti fakat bu çok da büyük bir tehlike arz etmemişti. bundan sonra ingilizler yine ataklarını sıklaştırmıştı fakat borghi, hayret verici bir biçimde iyi oynuyordu.

    derken, dakikaların 37'yi gösterdiği esnada akıllara gelmeyen başa gelecekti. walter bahr'ın sağ kanattan orta-şut karşımı vuruşuna ceza sahası içerisinde joe gaetjens kafasıyla dokunuyor ve kontrpiyede kalan ingiltere file bekçisi bert williamsı avlamayı başarıyordu. birleşik devletler 1-0 öne geçmişti.

    bir başka ilginç gelişmeyse, maçın başında tribünlerde 10 bin kişi yer almaktayken, abd'nin golünden sonra bu sayının gitgide artmaya başlamasıydı. karşılaşmayı radyodan dinleyen stat çevresindeki brezilyalılar, abd'nin 1-0 öne geçtiğini duyunca halihazırda açık olan kapılardan içeriye akın etmişler ve abd'lileri alkışlamaya başlamışlardı. ortam, ingilizler için hayli moral bozucu bir hal almaktaydı.

    ilk yarı, abd'nin 1-0'lık üstünlüğüyle sona ererken, ikinci devrede ingilizler baskıyı arttırıyordu. ancak günün yıldızı borghi'yi geçmeyi bir türlü başaramıyorlardı. bitime sekiz dakika kala jimmy mullen'ın kafa vuruşunda borghi'nin topu çizgiden çıkarmasıysa maçtaki en kritik anlardan biriydi. ingilizler, maçın italyan hakemi generoso dattilo'ya topun çizgiyi geçtiğine dair yoğun itirazlarda bulunsalar da hakemin kararı 'devam' olmuştu. bu pozisyon sonrası motivasyonunu da kaybetmeye başlayan ingilizler kalan kısıtlı sürede başka ciddi bir şans yakalayamıyordu. hatta abd adına gelişen bir kontratakta frank wallace'ın kaleci williams'tan sıyrılıp boş kaleye gönderdiği topu son anda alf ramsey kayarak müdahale edip çizgiden çıkartmıştı. yoksa ingilizlerin yaşadığı utanç bir kat daha artacaktı. yine de 90 daki-kanın sonunda da skorbordda 1-0'lık abd üstünlüğü yazmaktaydı ve böylece amerikalılar, tüm futbol kamuoyunu şaşkına çeviren bir galibiyetin altına imzalarını atıyorlardı.

    ingilizler, aldıkları bu skor karşısında öylesine büyük bir şok ve utanç duygusu yaşamışlardı ki, maçta üzerlerinde olan mavi formalarını bir daha hiç giymeyeceklerdi. birtakım rivayetlere göre, ingiltere'nin aldığı bu mağlubiyete ülke basınında inanan dahi çıkmamıştı. gazeteler, teleks ile geçilen "abd 1-0 ingiltere" haberinin bir baskı hatası olduğunu düşünerek maçla ilgili haberi "ingiltere 1-0 abd" şeklinde geçmişler, bazılarıysa daha da abartarak skoru okurlarına "ingiltere 10-1 abd" hatta "ingiltere 10-0 abd" şeklinde duyurmuşlardı. ancak daha sonraları konuyla ilgili arşivler incelendiğinde bunun bir şehir efsanesi olduğu anlaşılacaktı. yine de böylesine bir şehir efsanesinin uydurulabilmesi için bile ortada gerçekten çok şok edici bir sonuç olması gerekiyordu ve ingilizlerin başına gelen de tam olarak buydu.

    öte yandan abd'nin maçta henüz vatandaşı olmayan üç göçmene forma giydirmiş olması ingiliz basınında kendisine yer bulmuştu ve gazeteler bu duruma itiraz edilmesi gerektiğini savunmuşlardı. ne var ki söz konusu üç isim de abd vatandaşlığı için başvuruda bulunmuşlardı ve o dönemde, abd futbol federasyonu'nun yönetmelikleri gereği bu statüdeki oyuncular da milli takıma seçilmek için gerekli yeterliliğe sahiplerdi. dahası, yine o günün kurallarına göre fıfa da abd futbol federasyonu'nun bu kuralını makul karşılaşmıştı ve ingiltere'nin, maçın meşruiyetiyle ilgili yapabileceği bir itirazdan sonuç alması mümkün değildi.
hesabın var mı? giriş yap