• baştan sona oyunculuklarıyla hayran bırakan, müziklerle mest eden, yeri geldiğinde güldüren, yeri geldiğinde duygulandıran, son derece kaliteli ve insanda defalarca gitme isteği uyandıran oyundur. özellikle ilk perde çok iyidir, ilk perdenin sonu zirvedir.
  • dekor, ışık ve ipek çeken için izlenebilecek oyun. konu biraz sıkıyor. gereksiz ve uzun sahneler yoruyor. özellikle katherine'nin kızını oynayan hanım kızımızın abartılı ses ve oyunculuğu can sıkıcı. ipek çeken'in performansı ise on nümero.
  • gördüğüm en ilginç ve güzel sahne dekoru.
  • oyuna gideceklere tavsiyem, kesinlikle sahne önünden ilk 4-5 sıranın köşelere yakın koltuklarında izlemeyin oyunu benim gibi. tavsiyeme uymazsanız oyunun birçok sahnesini kaçıracağınızı bilin. en ön sıranın en sol koltuğunda izledim oyunu. nasıl olsa öndeyim akün sahnesini de bildiğim için sahneye hakim olurum, köşe olması sorun olmaz demiştim ama yanılmışım. çünkü sahne iki katlı ve yanlara doğru kayan sürgülü 8-10 kapı ile çok sayıda sahne oluşturulmuş. önünüzdeki sahnelerde sorun yok ama en uzaktaki sahnelerde size yakın taraftaki dekoru, oyuncuları göremeyeceksiniz. hatta tüm sahneye yansıtılan yazıları dahi okuyamayacaksınız. kısacası sahne dekoru nedeniyle mümkün olduğunca ortadaki koltuklardan izlenmeli.

    oyuna gelirsek çokça bahsedilmiş, ipek çeken kusursuz oynamış, sırtlamış götürmüş oyunu. çoğu sahnede gözlerimi kendisinden ayıramadım. izlediğim en kusursuz oyunculuktu. oyun, uzun süresine rağmen sıkmadan izletiyor kendini. bir başyapıt değil belki ama kesinlikle görülmesi gereken bir oyun.
  • dün akün sahnesinde izlediğimiz dt oyunu, dekor ve ışıklar tek kelime şahane, üstüne birde güzel oyunculuklar ve beethoven eklenince güzelliği perçinlenmiş, ikinci perdesi biraz zorlama uzatılmış gibi gelsede gidin görün efenim. sezonun yeni ve izlenmesi gereken oyunlarından.
  • senaryo-kurgudan kaynaklı tempo ve enerji düşüklüğü finale de yansıdığından, izleyiciden yeterli alkışı alamamışstır.

    oysaki oyuncular, hikaye, dekor sistemi ve tabiki de müzik (piyanist) ayrı ayrı çok başarılı. ters sinerji oluşmuş maalesef.
  • dün akün sahnesinde izlediğim ve çok başarılı bulduğum oyun. özellikle dekor, ışıklar ve oyunculuklar oldukça başarılıydı. oyun konusu bakımından önceden az çok tahmin edilebilir olsa da, oyunculuklar ve yavaş-akıcılığı insanı kendisine çekiyor ve oyunun bittiği bile anlaşılmıyor. ki dün de anlaşılmadı zaten*.

    öte yandan, kanımca özellikle dekor, dekorun ve teknolojinin kullanımı konusunda ayrı bir tebiği hakediyor bu oyun.
  • 2012- 2013 sezonunda ankara devlet tiyatrosu akün sahnesinde, ipek çeken, erdal küçükkömürcü, meltem baytok, mehmet akay, ulaş ersoy, eda aydinli, tunç yildirim ve elif candaş oyunculuğunda sahnelenen pek şahane oyun!

    --- spoiler ---
    ''büyük bir sanatçı, fırtınalı yaşamıyla resimlere, filmlere konu olmuş büyük bir müzisyen: ludwig van beethoven. ve beethoven’ın dillere destan bir eseriyle, 33 varyasyon’la ilgilen bir müzikolog, bir akademisyen: dr. katherine brandt. katherine’i new york’tan kalkıp beethoven’ın doğduğu yere, bonn’a getiren ne olabilir? ''

    --- spoiler ---
    gelelim oyunun nacizane genel bakışına. öncelikle sonda söylemem gerekeni baştan söyleyeyim; mutlaka gidilip görülmesi gereken oyunlardan biri bu sezon için.
    bu oyunun akün sahnesinde oynuyor olması büyük şans, çünkü akün sahnesi bu tür teknolojik dekorların kullanımında en rahat sahnelerden biri. dekor demişken bunların yaratıcılarını es geçmeyelim, dekor ve giysi tasarımı şahaneydi ve emek sahibi ali cem köroğlu, ışık düzeni çok iyiydi, ışık tasarım ise osman uzgören'e ait.
    konu ilk yarıda yavaş gelişse de, ikinci yarıda hem olayların birbirine bağlanması hem de ritme oturmasıyla daha ilgi çekici devam ediyor. konunun izleyiciye düşünme fırsatı vermesi ise aslında yavaş gelişimi bir nebze unutturuyor.
    ipek çeken sen ne harika bir insansın demek istiyorum, seni ayakta alkışlamak isterken koltuktan düşüyordum bilmem farkettin mi? o müzikolog katherine'i tüm varlığıyla bize hissettirmen, onun hastalığının tüm seyrini bize de yaşatman ne diyeyim yetenek ve onu kullanabilme becerisi insanüstü bir durum olsa gerek!
    erdal küçükkömürcü'yü izlemek ve o güzel sesini duymak ise keyif vericiydi.
    iki katlı bir sahne ve her katın her noktasını kullanan oyuncular, tüm oyun boyunca kulaklarımızın pasını silen bir piyano dinletisi ile sanki bir müzikal sanki bir dram sanki bir trajedi izliyor hissine kapıldım. aslında sanki gereksiz bir kelime oldu, bu oyun aslında başlı başına güzel bir triad örneği. tüm emeği geçenlerin, ellerine dillerine emeğine sağlık.
    başta söylediğimi tekrar ederek nacizane yorumumu bitirmek istiyorum sevgil suserler, bu oyunu izleme fırsatınız varsa kaçırmayın. tiyatro candır, hayattır!
  • ipek çeken ve erdal küçükkömürcü'nün tam anlamıyla döktürdüğü pek bir güzel oyun. ilk başta nasıl olabilir ki diyerek gittim, tabii ki de övgüleri beğenileri duymuştum. izleyince tüm şüpheler tamamen ortadan kalktı. içinde piyano dinletisi olan bir oyun! sırf bunun için gidebilecekken ipek çeken ve erdal küçükkömürcü'nin harika oynamalarıyla cidden zevki ikiye katladı. diğer oyuncular için pek bir lafım yok, özellikle clara ve mike'ı canlandıran oyuncuları fazla beğenmediğimi söylemek zorundayım. beethoven'ın yardımcısı'na da gülmeyen yoktur herhalde, nasıl bir sevimlilik ve komedi örneğiydi o adam!
    bir oyundan çıktıktan sonra gece boyunca o oyunu konuşabiliyorsanız oyun iyidir, güzeldir, hoştur. 33 varyasyonu ise hem sabah hem akşam konuşabildik!
  • akün'de izledim dün. ludwig van beethoven'a doyurdular bizi, resmen piyano resitali sundular. emeği geçen herkesin ellerine, yüreğine sağlık. muhteşemdi.

    görülebilecek en değişik dekor ve ışık tasarımına sahipti. izleyenleri sürekli şaşırttılar. ali cem köroğlu'nu ve osman uzgören'i tebrik ediyorum hayal güçlerinden dolayı.

    33 varyasyon’la ilgilen bir müzikolog, bir akademisyen olan dr. katherine brandt hastalığına rağmen newyork'tan kalkıp bonn'a geliyor. insanın sağlığından, ailesinden ve sevdiceğinden öte hiçbir şeyin önemi olmadığını öyle güzel anlatıyor ki... ipek çeken zaten olağanüstü bir performans sergiliyor, şapka çıkartılacak türden. böyle bir oyunculuk karşısında ağzınız açık bakakalıyorsunuz.

    yazan : moisés kaufman
    çeviren : ekin tunçay turan
    yöneten : iskender altin

    dekor - giysi tasarımı : ali cem köroğlu
    ışık tasarımı : osman uzgören

    dramaturg : servet aybar
    dans düzeni : deniz kılıçlı
    asistan : hatice altan gençler
    sahne amiri : recep özbek
    kondüvit : evren tuncer
    suflöz: filiz yılmaz

    oyuncular:
    erdal küçükkömürcü
    ipek çeken
    meltem baytok
    mehmet akay
    ulaş ersoy
    eda aydınlı
hesabın var mı? giriş yap