• kendinin dışında muhteşem bi orkestrası vardı. klavyecisi aynı zamanda saksafon ve vurmalılar, gitaristi trompet falan çalıyordu. davulcu ve basçı da olağanüstüydü.

    gözlemlediğim kadarı ile jamie cullum o akşam bir kadının isteyebileceği herşeydi. çocuksuluk, olgunluk, saygı, komiklik falan... kadınların yarısı ıslandı resmen, bunu hissettim yani. bir türk erkeği olarak hissettiğim çaresizliği ancak bir umut sarıkaya tarif edebilir, ben değil.

    haa bi de konserdeki izleyiciler çok acayipti. sanki türk değil, ispanyol turistler gibiydiler hepsi. bi şarkıda bi sürü insanın sahne önüne gelip eşiyle dansetmesi, sonrasında jamie cullum ile uzaktan atışan kızın sahne önüne gelip tek başına dansetmesi falan "vay be, modern gibi, medeni cesaretli gibi ülke olmuşuz" diye içimden geçirmeme neden oldu (ama sonrasına o tek kızın brezilyalı olduğu anlaşıldı, o ayrı). zaten ortam bilgi üniversitesi - çocukların yemek yediği yer otto. film gibi bir ortam. herkes aşırı zengin gibi.
  • yok boyle bir enerji, tatlilik, karizma. kesinlikle son donemde gittigim en ii konserdi. jamieyi alip eve goturesim geldi de, hem adamin karisi tas gibi bi de kizi var henuz 3 aylik, hem de beni de evde jamieden tatli bir koca beklio die vazcaydim.
    ah.. ezan okunurken grubun gosterdigi saskinlik ve saygi, ceymiciimin tatli otesi esprileri, seyirciyle iletisimi ve son olarak bence konserin zirve noktasi olan high&dry mukemmeldi.
  • bugüne kadar konserine gittiğim insanlara ayıp etmek istemem ama ikinci kez, üçüncü kez, beşinci kez gitmeyi hayal ettiğim tek konser budur.

    hatta o gazla hemen tur programına baktım. 12 temmuz'da da lübnan'daymış. lakin normalde 120 lira olan tek yön bilet, 570 lira olmuş sezondan. bu yıl bir daha izlemek nasip olmayacak demek ki. hay allah ya.

    please don't stop the,
    please don't stop the...
  • uzun zamandır izlediğim en keyifli konserdi. sadece jamie cullum'ın seyirciyi güldürmesi veya eğlendirmesi değil, yeri geldiğinde de hüzne sokabilmesiydi bu konseri benim için eşsiz kılan. hangi parçalardı hatırlayamasam da, daha beş dakika öncesinde çevremde kahkahalarla gülenlerin karanlıktan da faydanalarak tek tük gözyaşları dökmesiydi galiba o şarkılar sırasında beni en çok etkileyen.

    konser devam ederken başlayan ezanla jamie'nin* "bir saniye, imamın tonunu bulayım." lafı gergin gülüşmelere sebep oldu insanlarda. ardından jamie'nin ezanla doğaçlamaya gitmesinin insanlar üzerinde yarattığı "çok güzel, muhteşem ama allah çarpmasa bari." gerginliği ise gecenin an abuk anıydı sanırım.

    jamie cullum'ın aklımda kalan sözlerini toparlamaya çalıştım, elbet unuttuğum onlarca lafı vardır adamın.

    "if you came here for a quite night, you are in the wrong place."

    "you can throw anything to the stage, especially underwear. male, female does not matter, we just want to be loved."

    "i love you those standing there. you are the cheap tickets but you are the one bringing the party."

    ve konser sonrası twitter'ından şunu paylaşmış:

    what a privilege to improvise with the prayer. thanks for matching the energy @istanbulcazfest. now? food!
  • bugüne dek çok baba konserlere şahit olduğunu sanan amelie kul için, doğduğundan beri duyduğu ezanın ilk defa gözlerinden yaş süzmesine vesile olmuş olaydır. henüz 24 saat öncesinde sir elton john'un saygı ve hayranlığa gark ettiği bünyeler bu konser sonrasında ne edeceklerini ve ne tepki vereceklerini bilememişlerdir. başka konserler harika ise, bu nedir?
  • i get a kick out of you ile açılışı yapılan konser. jamie cullumın gecekonduların ortasında, doldurma sahilin pençesinde hala güzel kalabilen haliç parçasının yanında olmaktan mutluluk duyduğunu, ne kadar şanslı olduğumuzu düşündüğünü söylediği baştan sona enerjisi hiç düşmeyen konser. jamie cullum standup ile konser arasında git gelleri çok güzel dengeleyerek temmuz akşamında herkesi eğlendirdi, duygulandırdı, heyecanlandırdı, mest etti. piyano üzerinden yere atlayan afacan çocuk edalarından, seyircisine sahneye iç çamaşırı atabileceğini söyleyen hınzırlığına, ezan sırasında sözü keserek sadece notaya geçen samimi saygısından, sahne önünde dans eden seyircisini kucaklayan sevgisine her şeyi çok güzeldi. bisinin ikinci parçası, tek başına çaldığı grand torino ise kaydından beş kat daha güzeldi. konserin hiti açık ara high and dry (kuşkusuz radiohead farkı ama jamie cullum da bir başka yorumluyor). tabi bir klasik ama her daim romantizmin doruğuna çıkartan what a difference a day makes jamie cullum'un sesinde modern çağlara taşınan bir nostalji harikası
  • ben ki şimdiye kadar 50'den fazla yabancı sanatçının konserine gitmişim. aralarında metallica'sı var, manu katche'si var, shantel'i var, elton john'u, sting'i, iron maiden'ı var.

    bu konser -üzerine iyi bi uyku uyuyup uyandım sonra söylüyorum- gittiğim en iyi üç konserden biriydi.

    high and dry esnasında gözümden iki damla yaş aktı, kız arkadaşım farketmedi. buradan da itirafımda bulunayım.

    ayrıca, hayatımda gördüğüm en sağlam sound da bu konserdeydi.

    jamie cullum ftw.
  • kaçırdığım için üzüldüğüm etkinliktir, ezana öyle güzel eşlik etmiş ki... inançsızın önde gidenlerinden biri olmama rağmen bu topraklardaki dinlerin değilde dinlerin etkisiyle insanların yarattıklarına saygı duyarak diyebilirim ki güzel okunan ezan keyifle dinlenir. başka nasıl gösterebilirdi bilmiyorum ama güzel bir saygı örneğidir benim gözümde şu yaşanan an. http://www.youtube.com/…etiean3tp_o&feature=related keşke eşlik ettiği ve saygısını kendince gösterdiği için tepki göstermese insanlar da onun gibi bir algıya sahip olabilseler. işte bu sebeplerin hepsinden ötürü kaçırdığım için üzüldüğüm konserdir.
  • şarkılarından ve yorumlarından jamie cullum'un ne tatlı bir adam olduğu belliydi zaten.

    konserden haylaytlar:

    what a difference a day made'de danseden çiftlere gidip sarılması,

    seyircilerden music is through'yu isteyen kızın ne söylediğinin anlaşılmadığı üzerine on saat konuşması, sonra da gönlünü almak için sözleri kızın kıyafetine uyarlayarak şarkıyı araya sıkıştırması,

    next year baby isimli güzel şarkıyı twentysomething'in sonuna koymasının sebebinin, artık albümlerin baştan sona dinlenmediği bu dünyaya orta parmağını gösterme amaçlı olduğunu açıklaması,

    ezan okunmaya başlayınca şarkı söylemeyi kesip piyanoda güzeeel güzel doğaçlama yapması,

    twentysomething zaten başlı başına... filan falan.

    bir de gerek sound'uyla gerek havasıyla santralistanbul kıyı amfi çok güzel bir konser alanı olmuş.
  • konser iyi olacak, kaçmaz diyordum da bu kadarını da beklemiyordum. ezanla piyanonun bu denli uyumlu olabileceği hiç aklıma gelmezdi sanırım, high and dry şarkısını ve müthiş sözlerini bir kere daha sevdim. hemen önümde şebnem dönmez de en doğal haliyle konserdeydi bu arada, bende arada bir birden beraber çektikleri ve bitmek bilmeyen seri klipleriyle emre aydın şarkısı girecek havası yaratsa da, kendimi toplayıp jamie'ye konsantre oldum tekrar.

    stand up-konser konsepti tasarlamış bence kendince; hem de yer yer blues ve jazzla inceden dalga geçerek kendi tarzını sergilemiş oldu.
    özetle; jamie cullum, fazla iyiydi be!
hesabın var mı? giriş yap