• perihan özcan'ın şu yazısının başlığı.

    ana fikri son derece haklı bulmama rağmen, pek de yerinde olmayan, bol genellemeli klişe tespitleri konusunda fikir beyan etmeden duramayacağım. *

    öncelikle tacizci densizler adına değil, süper ötesi aşağılamaların muhatabı olarak yazdığımı belirtmek istiyorum. evet gocundum ama yaram olduğundan değil, genelleme yapıldığından..

    1) hiçbir zaman üstüne vazife olmayan konulardaki sorularıyla karşısındakini bunaltan biri olmadım ama yakın arkadaşıma da bir konudaki fikrini sormak hakkımdır diye düşünüyorum. yani ben arkadaşım dediğim kadına "çocuk düşünmüyor musun" diyebilmeliyim, hatta "neden" diyerek ikinci soruyu da sorabilmeliyim bence. ayı soruları hasbelkader ikinci kez sorma salaklığını göstermişsem, onun da beni fırçalama hakkı var tabi ki. biz bu anne olmak istemeyen kadınla sonuçta arkadaş değil miyiz ya hu?

    2) pişman mısın diye soracağınız hiçbir anne, akıl sağlığı yerindeyse size pişmanım diye cevap vermez. hatta bırakın saçı-başı, götü-başı dağıtmış olsa da öyle bir şey söylemez. tam tersi, düşünmeye bile korkar. bunu da (al sana bir klişe daha:) anne olunca anlarsınız.

    3) herkesin yatak odası fantazileri düşündüğünüz gibi jartiyerli, kuaförden çıkmış saç ve muhteşem makyajla olmayabilir. mükemmel olmayan fiziği, kusmuk kokan saçları ve süt lekeli tişörtüyle sevişen ve onları gerçekten çekici bulan kocaları olan kadınlar da var. öte yandan, arzulanmamak da kadının suçuymuş gibi anlayışsız kaba adamların ağzından yazılmış cümlelerinize ayrıca bozuldum şahsen. toplumsal algıya karşı duran bir kadının tercihini anlatmaya çalışırken, son derece cinsiyetçi bir yaklaşım olmuş bence.

    4) evet çocuk yapmak tercih meselesidir olup, kesinlikle bir meziyet değildir ve anne olmak dışında da olunacak bir sürü şey vardır tabi. ancak anne olunca da sadece bununla kalacak değil ya insan. kimisinin önceliğidir belki ama anne olmak dışında da meziyetleri var insanların.

    son olarak; bir anne anneliğin neler hissettirdiğini iyi bildiği için, sevdiklerinin de aynı duyguları yaşamasını gönülden ister. hatta sevmediklerinin de.. (hiç sevmediğim bir akrabamın hamile olduğunu öğrenmemin, ona karşı yumuşamamı sağladığını hatırlıyorum) yani bunun adına acımak denmez değil mi? bu kadının sizinle aynı mutluluğu paylaşmak istediğini düşünmek çok zor olmasa gerek.

    ek olarak, saygısız bulduğunuz insanlara gösterdiğiniz saygının seviyesini de tartışmak lazım.

    bir de şu annelerin unutup da, çocuksuz kadınların tatmaya devam ettiği duyguları çok merak ettim.* bir açıklık getirirseniz....

    **
  • bu konu üzerinde uzun uzun yazmak istiyorum ama kafamı toparlayabilecek miyim emin değilim.

    "anne olmak"
    "çocuk sahibi olmak"

    bu gibi sorumlulukların neler getirebileceğinin, nasıl ağırlığının olabileceğinin farkında olmadan, sadece güdüleri için çocuk doğuran insanları konu dışında bırakarak konuşalım.

    ben bu çocuğu doğurduğuma pişmanım diyen bir anne görmedim. demek ki çocuk iyi bi şey. ama anne için iyi bi şey tabi. çünkü tüm sevgi eksikliğini tamamlayabilecek fiziksel kanlı canlı bir şey oluyor elinde. tutunacak dal. evet. çocuk=tutunacak bir dal diyebiliriz.

    toplum ilişkileri, sosyal çevre, günümüz şartları, aile ilişkileri ele alındığında elbette ki genelleme yapabiliriz. bu toplumda insanlar sadece güdülerini tatmin etmek için doğuruyor. ilişki bitti kurtarmak için doğuralım, canım sıkılıyor doğuralım, çok mutluyum demem lazım doğuralım. bok!

    ben çocuk istemiyorum. eskiden istiyordum. korkuyorum artık. büyüdükçe sorumluluğu ağır geliyor. evlen çocuk yap baskılarını görüyorum ve tiksiniyorum. çünkü, bir şekilde evlenmemeyi ve çocuk sahibi olmamayı tercih etmenizi acınacak bir durum olarak görüyorlar. "yazıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk alanı da yok." bunu geçtim. evli bir kadın olsam, yine istemem çocuk. çocuk lan bu. ben daha köpeğime kedime bakamıyorum. ona nasıl bakacağım. bunun sorumluluğu beni çatlatır diye düşünüyorum. hadi diyelim ki bunu söyledim, "yazık, tü tü olmaz öyle!!"

    adıma karar veriyorlar. çok netler çocuk isteyeceğimden, bunun bir gereklilik olduğundan. o kadar eminler ki acıyorlar bana.

    geçen elif doğurdu, cücüğü maşalla çok güzel. telefonda konuşuyorduk ağlamaya başladı kapattık. vatsaptan yazışırken dedim ki, "elif sana ilk kez söylüyorum, bi daha da söylemeyeceğim, ama bok vardı da doğurdun bu çocuğuuu di mi" diye çemkirdim sdfghjkl

    günlerce uykusuz kalmış, tüm hormonları yer değiştirmiş, sürekli ağlama nöbetleri, sürekli bir sorumluluk... bunun kendi başıma geldiğini düşünmek ürpertiyor beni.

    o istedi yaptı. bana cücüğü sevmek düşer. ben istemiyorum, yapmayacağım. herkese de bok yemek düşer.
  • sanılanın aksine, "anne olduğum için pişmanım" diyen anneler de var. şu yazıda anlatılmış: anne olduğu için pişman olanlar...

    yazının kendisinden çok, yazının aldığı yorumlar ilginç geldi bana da. 'yahu bir rahat verin, ben size soruyor muyum' diyen kadına rahat vermemekte ısrarcı okurlar 'hıı tabi çocuk yapamamış içinde kalmış ondan böyle vir vir konuşuyor' demekte hiçbir beis görmemiş.
    en çok da "arzulanmayan kadın" kısmına takılmış anneler.
    sanki perihan özcan bunları bir yerinden uyduruyor. sanki o saçı başı dağınık annelerden hiç yok. sanki sen öyle ağzını gere gere çocuk yapmamış kadını eleştirirken o bunları gün yüzüne çıkaramaz.

    neticede yazar, bir sonraki yazısında mevzuyu gayet güzel açıklamış, konu kapanmıştır: bütün doğum yapmış kadınların saçı başı dağınık değildir!
  • çocuk yapmadım ama yaparsam pişman olacağıma emin olma duygum her geçen gün belirginleşiyor özellikle de çomaristan'ı böyle görünce.
  • açıkçası evet. bez fiyatları almış başını gidiyor. hayat pahalı, üstelik geleceğin çok puslu olduğu bir türkiye söz konusu. çocuğun büyüyünce yaşayacağı ülke bir yana, sizin geçinmek için cabalamanız bir yana, uykusuz kaldığınız geceler öbür yana. :((
  • sadece çocuk yapmak değil, hayatta bir çok önemli kararın "zaman geçerse yapamam", "herkes yapıyor, ben de yapmalıyım" gibi fikirlerden çok zihinsel olarak hazır olmakla ilgili olduğunu düşünüyorum.

    (bkz: me before you) filmindeki şu sahne geliyor aklıma,

    --- spoiler ---

    lou: "hep senin yanında olabilirim, seninle ilgilenmekten sıkılmam."

    will: "bunu bilemezsin ki..."
    --- spoiler ---

    bazı insanlar evlenince, çocuk yapınca, boşanınca vs. hayatlarının aynı şekilde devam etmesini bekliyorlar. etmez, bu bu kadar basit. evlendikten sonra, hâlâ bekar gibi yaşamayı bekleyemezsiniz. evlilikte beş sene geçtikten sonra, hâlâ yeni evli gibi davranmayı bekleyemezsiniz. çocuk sahibi olduktan sonra, hâlâ çocuk sahibi olmayan bir çift gibi yaşamayı bekleyemezsiniz. bunu çözmekten acizseniz, hayattan hiçbir şey anlamamışsınız demektir...
  • hiçbir an bile pişmanlık hissetmedim.
  • şimdi mikrofonlarımızı şeyma hanıma uzatıyoruz.
  • pişmanlıklar nesilden nesile galiba.

    dünya boktan diye bahane mi olur ulan, götü yemeyen, her naneden geri kalıyorum diye hasetinden çatlayan yapmasın zaten.

    iyi ki varsın masalım :*
  • pişmanlık değil, kesinlikle değil. çocuk istediğimde hayatın asla eskisi gibi olmayacağını biliyordum, tüm bedenim anne olmak istiyordu, yaşım, işim her şeyim uygundu ve anne oldum.

    oğluma bayılıyorum, her hareketi, her sözü, her bakışı, yemesi, uyuması, gülmesi; tarif edemem ona olan sevgimi. tüm aklım, kalbim onunla dolu. böyle de çok arabesk oldu ama hayatımın bu kadar ortasındayken kendisini "bilmemkimin annesi" şeklinde sadece anne olarak da tanımlamayan bir kadınım. gerçekten çocuklar dünyanın en saf, en temiz kalbine sahipler; bana sürekli öğretmenlik yapıyor, duygularını, isteklerini o kadar güzel ve net ifade ediyor ki; biz koca koca insanlar yapamıyoruz bunu. sevdiğimizi söyleyemiyoruz, kırıldığımızı içimize atıyoruz, neler neler.

    ama hayat ebeveyn olunca gerçekten bambaşka, düşünmen gereken şeyler bambaşka, yapman gerekenler, tüm hayatının sıralaması bambaşka, böyle de olmak zorunda. bunu sevmiyor değilim, ancak artık ben eski ben de değilim. yani anlatamıyorum ama; tatlı ekşi denen şey tam da bu galiba. çocuğumu hiçbir şeye değişmem, iyi ki var, inşallah çok çok güzel, sağlıklı ve mutlu bir hayatı olur ve bunun için çalışıyorum, ama zor ya. büyük sorumluluk.

    anne olmak anneliğin zor olduğunu söylemeye de engel olmamalı.
hesabın var mı? giriş yap