• farklı kirpikler gelir ve geçer gözlerinizin önünden. değişik saç telleri toplarsınız belki yatağınızın altından, kaşmir montunuzun üzerinden her kış başında. yuvarlatılmış her sayı belki farklı bir telefon numarasını ya da otomobil plakasını hatırlatır size. önemli gün ve haftalarda yaşanmış alternatif anıların iğneleyen sancıları ile algı sınırlarınız zorlanıyordur belki sık sık. ardarda sıralanan bazı notalar, melodi olmak dışında da sorumluluklar üstleniyor olabilir. ama tüm bunların anlamsız olmasını sağlayacak bir şey var ki; o da yalnızca bir kadına karşı "aidiyet" hissetmek.

    aidiyet?
    her bitişten sonra geçen sonsuz zamanın bitişinde, sanki sıfır zaman birimlik vakit geçmişcesine kalınan yerden devam edebilecek bir motivasyon veya güç hissedebilen bir bünyeniz varsa kişi karşısında, ya da "kötü" niteliklere sahip anılar veya olaylar eğer taşıdıkları o niteliğe rağmen söz konusu kişiye karşı hissedilenlere müdahale edebilmenize engel olabiliyorlarsa, sanırım varolan olguyu "aidiyet" meselesinin bir sonucu saymak çok da gerçeküstü bir yaklaşım olmaz. kontrolün teslim edilmesinde sakınca görmediğiniz anlar varsa ve bu anların sayıları n sonsuza giderken grafiğin pozitif kısmında yerleşim göstermekteyse, sanırım aidiyet denen illete yakalanmış olmak "olası", hatta olası'nın da ötesinde "halihazırda mevcut" niteliğindedir.

    tek bir kadın vardır aslında. tüm diğer kadınlar, mevzubahis kadından kalan kalıba uydurulmaya çalıştığınız modellerdir tek başlarına. bahsettiğim o modelin davranış örüntüsü* ile ait olduğunuz kadının davranış örüntüsü arasında fark olmasın diye baskılama yoluna gitmeniz, davranışları yok saymanız ya da en ufak bir farklılığın zuhur etmesi durumunda bırakıp kaçmanız sanırım temel savunmalarınız olacaktır.

    kalıbın dıştan görüntüsünü tanımlamanızı mümkün kılmamak için, olayı farketmemek için karanlık rengine boyarsınız kalıbı, ya da "boşluk" rengine. baktığınızda içini gösteren bir transparan kalıp da yapabilirsiniz. içinde o an itibarı ile bulunan modeli gösteren ama aslında ait olduğunuzu düşündüğünüz kadının kopyası olan bu model, sessizliğe duyacağınız ihtiyacı arttıracak kadar özlem barındırır sanırım etrafında eser şekilde. özledikçe modeli susturur ve kalıbı dinlersiniz. modelin suskunluğuna olan ihtiyaç, modelde ürkmeye yol açtığında ise ayrılık vakti gelir sanırım. farklı bir çift kirpik sırasına, bir sese, tene ve sıcaklığa yolculuk başlar. kalıbın boşluğunu da çekemeyeceğinizden, boşluğa yakışacak başka bir model bulma yoluna gidersiniz.

    kalıbı, asla taşmaması için, kalıbın asıl sahibinden hep biraz daha aşağıda olan, daha geride olan ve daha basit olan bir model seçerek doldurur, sonra da ait olduğunuz kadına ithafen düzenlediğiniz o ayinlere, ritüellerinize dönüş yaparsınız.

    dokunmaya hasret bir kaynaşıklıkla ömür geçirmektir sanırım böyle hissetmek. sessizliğin içine ekilen çim tohumlarının kök salmalarını beklemeden karıncalara yem yapmaktır sanırım korkudan.
  • erkek bilincine yerleşmiş ütopik, idealist ve romantik bir düşüncedir bu. bu yüzden varolması dünya üzerinde mümkün olmayan his türüdür. evet sadece histir; paniğe kapılmayın geçicidir.

    bunu hisseden erkeklerde ait olduklarını hissettikleri kadınlardan itinayla kaçma eğilimi gözlemlenmiştir. orada burada "evlenmem, bağlanamam ben. gereksiz işler bunlar. sen takıl ben takılayım sonra düşünürüz ne yapacağımızı." şeklinde nidalar atan ve en sonunda da bu tür gereksiz konuşmaları yaptıkları ve karşılarında kendilerini en çok kanıtlamaya çalıştıkları kadınları bir gün bir yerde bırakıp kendileri için çok da anlam ifade etmeyen başka kadınlarla beraber olmayı tercih ederler zira nasıl en az hissederlerse o kadar kendi hayatlarına çeki düzen geleceğine inanırlar.

    egosantrik adamlardır bunlar. bir yandan güçlü olduklarını iddia ederken diğer yandan da içlerindeki öteki onlara işkenceyle karışık acınası durumlar silsilesi yaşatır. büyük sevgiler sadece güçlüler içindir. bu büyük aşk ve sevgi hissiyatlarının bu tür erkeklerin içinde barınma olasılığı ise zamanında tam tersini iddia edip sonradan da bıraktıkları kadınlara verdikleri "insan en büyük aşkıyla ömrünü geçiremez. bu yüzden benim için en zor olanı yapmayı yani ilişkimizi bitirmeyi istiyorum." şeklindeki beyanatlarına rağmen eksi değerlerdedir çünkü farkında değillerdir ki güçlü insan içinde barındırdığı en büyük sevgiyle güçlenir, büyür...

    erkeklerin kollektif olarak yaşadıkları bir durum olarak bağlanamamayı ele aldığımızda ise bu başlığın kendi kendini kendi içinde erittiği bu nedenlerden dolayı açıkça görülebilmektedir. evet, kendimizi kandırmayalım lütfen...

    neymiş o halde; büyük sevgiler güçlü olmayı gerektirir, cesaret ise kaçanların avuntusudur...
  • - anne?
  • yaşanan tüm ilişkilerin bitmesinden sorumlu olacak kadar içe yerleşmiş olan kadındır. bilinçli ya da bilinçsiz olması farketmeden tüm ayrılık sebeplerinin dayandığı hadiselerin ateşleyicisidir. buzdağının dibinde yaşar, derinlere uzattığı ayakları ile suyu sürekli dalgalandırıp zihninizi bulandırır.

    çok özlenir şerefsiz... çoook...
  • illa ki de zamanında değeri bilinmemiş, başkalarıyla karşılaştırılmış, yerine konabileceği sanılmış bir kadındır söz konusu olan. işte bu yüzden, sırf bu yüzden işte, erkeğin ömrünün sonuna kadar çekeceği cezasıdır bu his, şikayet etmeye hakkı yoktur.
  • omur boyu bir kadina/erkege ait oldugunu hissetmek, genellikle evlilik le sonuclanan bir hadisedir. ki bu da kimi cevrelerde "her gun bir bardak sut icmek icin evde inek beslemenin alemi yoktur" biciminde yorumlanir. bu yaklasim adamina/kadinina gore dogru olabilir. ama yine de inek yerine konmak her halukarda insanin kanina dokunabilir.
  • boyle hissedene yaziktir gunahtir..ama gecici dir.
  • single instruction single data olayini hayat dusturu edinen erkek modeli.
hesabın var mı? giriş yap