• haydar ergülen'in bugünkü radikal'de çıkan yazısında başlık olmuştur. okuyucusunun saçlarını okşar gibi bir yazıdır.
    yazının ilk kısmındaki şu bölüm hele, hayatından kedi geçmiş herkesin içini titretir:
    "ilk gün, adı üç gün sonra mısır olacak yavru arka odada, ben de salonda durduk. kedi ve merak, bilirsiniz, ertesi gün mısır yeni yuvasını keşfe çıkmıştı bile. küçük adımlarıyla salonun kapısında belirdiğini gördüm, bir an durdu ve o güzelim sürmeli gözleriyle, 'hak'tan sürmeli' gözleriyle bana öyle bir baktı ki, ancak âşıkken böyle güzel bakılır ya da böyle güzel bir bakışa ancak âşık olunur. öyle de oldu. 'hoşgeldin evine' dedim. şimdi idil ve ben, mısır'la kiraz'ın, yani kızlarımızın evinde oturuyoruz!' bu yazıyı geçen yıl yazmıştım, mısır 8, iran kırması kızı kiraz'sa 7 yaşındaydı. "
    bir kedi gibi okşanmak isteyenler için yazının tamamı şu adreste ikamet etmekte:
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=223295
  • daha evvel kedisini kaybetmiş biri olarak sabah yağmurlarında yıkanarak okuduğum bir haydar ağabey yazısıdır. matem tutmayı bilen biri yazabilirdi bunu zaten. çünkü bazı ağlamalar herkesin bildiği türden değildir. bu kayıp kedi üzerinden yola çıkan köşe yazısı yağmurun sokak taşlarını sökmesi gibi hayatımdaki bütün kayıpları yerinden oynattı.

    "hayallerimin toprağını eşele, ahşap kalbimi tırmala, kımıldasın her şey/çünkü bir kedi kadar gövdesi var kırılmış ve yorgun heveslerin/.../ evler kedisiz yetim, sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın/beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok/.../kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim/beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unuttular." üzgün kediler gazeli

    bir şairle ortak hüznüm var diye, hele ergülen usta ile ortak bir kalp ağrım var diye belki de mutlu olmalıyım. kedimi kaybettiysem de hala inceliğe, mahçubiyete, yavaşlığa olan tutkumu kaybetmedim. kimbilir bütün dileğim beni de bir kedinin solgun kalbinde unutsunlar.

    soruyordun ben de bir kadın ne bulur diye. mahçubiyeti, beceriksizliği, yavaşlığı birlikte tahsil etmenin bir kedide gizlenmişliğini bulur.
  • baskasinin siirleri

    haydar ergülen'in üzgün kediler gazeli adlı kitabından bir bölüm.

    "ben başkasının zalimi olsaydım

    ben başkasının zalimi olsaydım
    barmeni öldürdükten sonra içkiye susardım
    ağzıma damlasını koymadığım o haram
    beni kana kana ağlatırdı ilk kez şaşardım

    allah' ı iliklerine kadar duyan herkesi kıskanırdım
    ve melek olup göğe çıkarken kutsal harflerin
    yüze yazılı olduğunu anlardım: meğer insan
    senin yeryüzündeki suretinmiş allah'ım!

    saymadım kaçıncı leşim bu soğuk vücut
    benim kitabımda yazmıyor vahdet- i vücud
    bilsem taş olurdum yeminle çarpılırdım
    arafat' ta şeytandan önce kader

    ben başkasının zalimi olsaydım
    cezamı çeker de günahımla yanardım."
  • iç nefes isimli olağanüstü güzellikte bir şiiri içerisinde barındıran eser.

    "ben yalnız kalmıştım, senin içinde
    oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!

    aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin

    kimi geçtik, kimseye sorabilirsin..."
  • hüzünleriyle kankardeş olmaktan beis duymacağınız kediler gibi.
    naif, dokunaklı, derinlikli, nefis kitap.
  • --- spoiler ---

    "miiiaaaaeewwww"

    --- spoiler ---
  • ismi hakkında zaten söylenecek bir şey olmayan, kapağı da çok güzel olan, içeriğini deliler gibi merak ettiğim haydar ergülen kitabı.
  • kırmızı kedi yayınevinden çıkan baskısının kapağında şu dizeler olan kitaptır:
    "...küsecek kadar sevmeli insan birini
    o gelince küsmeli: nerdeydin bunca zaman
    niye sevmedin beni, küsecek kimsem yoktu
    demeli, o varken de kimseye küsmemeli..."
  • evler kedisiz yetim, sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın.
    beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok.
    kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim
    beni turnasız türkülerin beni solgunbir kedinin kalbinde unuttular.
  • "sakin olsam bir şiirim olurdu belki"

    *
hesabın var mı? giriş yap