• bu tarihte sadece izmir değil anadolu'nun diğer şehirleri için de işgal başlamıştır.
  • yunanlıların ilhak niyetiyle işgale başladıkları tarihdir. ayrıca kurtuluş savaşı için mihenk taşıdır.
  • meraklısına o günlere dair birkaç gazete haberi.

    izmir dün işgal edildi
    https://eksiup.com/3d675b6f1261
    https://eksiup.com/76346bd83614
    https://eksiup.com/e8c0653f0417
    mustafa kemal samsun'a hareket ediyor
    https://eksiup.com/435318e78832
    ayvalık dün işgal edildi

    ingiliz generali emrediyor: mustafa kemal'i geri çağırınız.

    mustafa kemal geri çağrıldı
  • ılginç, 1919 yılında, 2019 türkçesinden daha düzgün türkçe kullanılmış.
  • hem yazı* hem de yazım* açısından o güne ait olması mümkün olmayan bir reprodüksiyon gibi duruyor. diğer türlü olmasının imkanı ve mümkünatı yok zaten.
  • bugün kahvaltıda aklıma geldi. sadece 100 yıl önce olanları , acaba bugün olsa nasıl bir tepki verirdim diye işkenceler , zulümlerle ve ölümlerle geçen 3 yıl. bugün belki bir çok izmirlinin bu gününün önemini hatırlamadığı ama tarihin ağır sancısı 15 mayıs ; köydeki yaşlılarda hikayelerini diledim. neler yaşadıklarını
  • başta izmirliler olmak üzere türk milletinin asla unutmaması gereken, büyük zulüm ve acıların yaşandığı işgaldir.

    yunan ordusu izmir’e girdiğinde izmir metropoliti papaz hrisostomos onlara şöyle sesleniyor:

    “asker evlatlarım, elen çocukları, bugün ata topraklarını yeniden fethetmekle isa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. bu uğurda ne kadar türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız. ben de bir bardak türk kanı içmekle onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. haydi buyurunuz, bütün azizler sizin arkanızda olacak. atalarınızın toprakları sizleri bekliyor!” (selahattin tansel, mondros'tan mudanya'ya kadar, ı, ankara 1973, s. 196)

    işgal döneminde izmir metropoliti hrisostomos (1919–1922)

    “işgalin ilk gününde yunan askerlerini karşılayan hrisostomos, emrindeki kilise görevlileriyle birlikte, yunan bayrağı önünde diz çöküp, gözyaşları içinde ilahiler söylemekte1 ve ‘feslileri öldürün’ diyerek
    rumları türklere karşı tahrik etmekteydi.2 işgalin gerçekleşeceği saatlerde çok sayıda yunan bayrağı asılmış olan kordonboyu’nda, mavi beyaz elbise giydirilmiş rum kızları yunan marşı eşliğinde sevinç gösterilerinde bulunuyorlardı.3 coşku ve heyecanın doruğa ulaştığı sırada hrisostomos, altın sırmalı elbisesi içerisinde büyük bir gururla yunan albayı zafiriu'yu, ‘hoş geldiniz’ nidalarıyla karşıladı.4 işgalden hemen sonra kordonboyu’nda toplanan rumlar, yunan gemilerini coşkuyla ziyaret ettiler. yunan işgali, izmir'deki bütün kiliselerin çanları çalınarak müjdelendi.5 işgalden sonra metropolit hrisostomos, izmir'de yunanistan'ın resmi görevlisi gibi çalışmaya başladı. yunanistan'dan gelen bütün heyetler onun tarafından karşılandı ve kutsandı.6”

    1) bülent çukurova, "15 mayıs 1919, izmir'de yunan mezalimi", atatürk araştırma merkezi dergisi, ııı, sayı: 8, ankara 1987, s. 462.
    2) hakkı güvendik, türk istiklal harbi, (gkb harp tarihi dairesi yay.), ıı/ı, ankara 1963, s. 55.
    3) m. murat hatipoğlu, yunanistan’daki gelişmeler ışığında türk-yunan ilişkilerinin 101 yılı (1821-1922), ankara 1988, s. 88.
    4) hakkı güvendik, türk istiklal harbi, (gkb harp tarihi dairesi yay.), ıı/ı, ankara 1963, s. 55)
    5) muzaffer tansu, konuşan hatıralar, ankara 1974, s. 10.
    6) celal bayar, ben de yazdım, istanbul 1968, v, s. 1612.

    yrd. doç. dr. bülent atalay, işgal döneminde izmir metropoliti hrisostomos (1919–1922)

    fener rum ortodoks patrikhanesi

    “patrikhanede plânlanan ihtilâl ve katliam programının, ege bölgesinin uygulayıcı bir elemanı olan hırisostomos, yunan askerlerini kordonboyu’nda dualarla karşılamış, gösterişli bir şekilde hazırlanan dinî bir törenle, silâhlarını bir araya toplayıp sevinç dansları yapan birlikleri takdis etmiştir(166). bu husus, milletlerarası tahkik komisyonunun raporunda (md. 9): ‘yunan askerî, siyâsî ve dinî başkanları, halkı yatıştırmak için hiç birşey yapmamışlardır. çıkartılan kuvvetleri takdis için metropolitin yaptırdığı takdis âyinî, çok müessif bir tesir yapmıştır’ şeklinde kaydedilmiştir(167). hırisostomos, takdisten ayrı olarak, ‘ne kadar çok türk kanı içerseniz, cennet size o kadar yakın olur. türk’ün kanını içmek sevaptır’ şeklindeki hitabıyla yunan askerlerini ve yerli rumları, türkleri toptan katletmeye tevşik etmiştir. hırisostomos’un tahrikten de öte, işgalde yapılan toplu öldürmeyi bizzat idâre ettiğini ve sağa sola koşarak, ‘feslileri öldürün!’ diye bağırdığını, t.b.m.m’nin 15 mayıs 1920 tarihli toplantısında, olaya şâhit olan milletvekilleri ifade etmişlerdir(168). hırisostomos’un devam eden tahrikleri sonucu yerli rumlar, hükümet aleyhinde tezahüratta bulunmuş, türk bayraklarını yırtmışlardır. üstelik kendilerinin zulme uğradıklarına dâir lâyihalar hazırlayıp ingiliz temsilcisine vermişlerdir(169). yunan temsilcisi mavriddis’e, metropolithâneyi karargâh olarak tahsis eden, bir ingiliz savaş gemisinin izmir’e gelmesi üzerine kiliseye yunan bayrağı çeken hırisotomos izmir’e gelen yunan kralına, ankara kalesine dikilmek üzere efes’te yapılan şatafatlı bir törenle ‘bizans bayrağı’nı teslim etmişti(170).”

    166) a. h. yeşilyurt, kemalizm, sa, 42, s. 6; g. jaeschke (prof. dr.) (ter.) bel. türk tar. der. sa. 32, s. 573; m. özgen, tar. kon. der., sa. 22, s. 1023; duâlaer, age, s. 1.
    167) cemal kutay, tarih konuşuyor dergisi, c. 19, s. 10810.
    168) türkiye istiklâl harbî, gn. kur. harp tar. dâ. bşk., c. 2, s. 55, dipnotu: 2.
    169) m. özgen, tar. kon. der. sa, 22, s. 2012.
    170) m. özgen, a.g.d, sa. 22, s. 1012.

    doç. dr. m. süreyya şahin, fener rum ortodoks patrikhanesi

    yunan işgali sırasında izmir’de bulunan avustralyalı gazetecinin haberi şöyle:

    “rumların tezahüratlarıyla başlayan bir gündü. bir köşeden tüfekle bir el ateş edildi. halk panik halinde dağılırken yunan askerleri türklere yağmur gibi ateş etmeye başladı. kurşunlar halkın üzerine boşalıyordu.”

    danimarka gazetesinin haberi şöyle:

    “yunanlar izmir’de türk halkına saldırdı. sivilleri, çocukları ve kadınları işkenceyle öldürdü.” (vestjyllands socialden, 20 mayıs 191)

    bir amerikan gazetesinin haberi şöyle:

    “türk askerleri katledildi, yetkililer öldürüldü, sakat bırakıldı, evler yağmalandı.” (new britain herald, 18 ağustos 1919)

    italyan ressam vittorio pisani babasının görevi nedeniyle izmir’de yaşadıkları için 15 mayıs 1919’da yunan işgalini gördü. yunan ordusunun türk halkına yaptığı zulmü tablolarında gösterdi.

    izmir’de yunan askerleri tarafından öldürülen ve ağaca bağlanan türk köylülerini içeren tarihi ve önemli bir video.

    ingiliz hariciyesinden: “yabancı raporlar yunanların izmir'de katlettiği türk sayısının 20.000 olduğunu belirtiyor.”

    9 ağustos 1919, amiral sir cathorpe’den lord curzon’a:

    “avrupalıların verdikleri raporlara göre izmir’de ilk adımda yunanlılar 20.000 türk’ü öldürmüşler.” (erol ulubelen, ingiliz gizli belgelerinde türkiye, sayfa no: 723, belge: 478’e ek, s. 195)

    8 haziran 1919, y.komiser amiral de robeck'ten lord curzon'a: “yunanlılar, izmir'i bir mezbaha haline getirdiler.” (erol ulubelen, ingiliz gizli belgelerinde türkiye, s. 193)

    uluslararası soruşturma kurulu raporunun 15. maddesi: “15 ve 16 mayıs günleri, şehirde türk halkına ve evlerine karşı şiddet ve yağma hareketlerine girişilmiştir. birçok kadına tecavüz edilmiş ve cinayetler işlenmiştir.” (talat yalazan, türkiye'de yunan vahşeti ve soykırımı girişimi, s. 45)

    12 aralık 1919, amiral sir f. de robeck’ten lord curzon’a:

    “izmir’in yunanlılar tarafından işgali her tarafta protestolara neden oluyor. araştırma komisyonu uzaklaşır uzaklaşmaz yunanlılar müslümanlara eziyetlere başladılar. her camiin başına jandarma koymuşlar. yunanlıların işledikleri suçların cezasını onları destekleyen kuvvetler de çekeceklerdir.” (erol ulubelen, ingiliz gizli belgelerinde türkiye, sayfa no: 932, belge: 625, s. 208)

    “izmir limanında demirli bir gemiden kıyıda olup biteni seyreden ingiliz deniz subayı, bir ara rıhtımda 'su' diye inleyen yaralı bir türk erinin üzerine çömelen bir rum kadınının, askerin ağzına işediğini görmüştür.” (david walder, çanakkale olayı, s. 91)

    “izmir’deki yunan vahşetine şahit olan amerikalı subayın raporunda ‘denizde çok sayıda ceset bulunduğunu, yunan bayrağı taşıyan küçük bir botun, bir cesetten diğerine giderek elbiselerin ceplerini kestiklerini, sonra da cesetlerin elbise ve ayakkabılarını çıkardıklarını’ yazmaktadır.” (deniz bilgen, abd’li gözüyle sivas kongresi, amerikan mandası ve gazeteci l. e. browne’un faaliyetleri, istanbul, 2004, s. 106 - necdet sevinç, istiklal harbi’nde etnik ihanet, s. 49)

    “bir başka raporda ‘arabalar dolusu ölü türk’ün getirilerek denize atıldığından, bütün türk dükkanlarının yağmalandığından, morglarda kime ait olduğunun tespiti için bekleyen kesik kol ve bacaklardan, çok yaşa yunanistan diye bağırmayan bir türk subayının kafasının uçurulduğundan ve rumların tecavüzlerine uğrayan türk kızlarından’ bahsedilmektedir.” (deniz bilgen, abd’li gözüyle sivas kongresi, amerikan mandası ve gazeteci l. e. browne’un faaliyetleri, istanbul, 2004, s. 107 - necdet sevinç, istiklal harbi’nde etnik ihanet, s. 50)

    ingiliz kontrol subayının raporu:

    “izmir civarındaki kırsal kesimde yaşayan rum halkı, ordunun silah depolarını yağmalayıp türk köylerini talan etti. müslümanları av sürer gibi kovalayıp öldürdü.” (f.o. 371-4218, no. 86551, calthorpe’tan curzon’a, istanbul, 24 mayıs 1919)

    ingiliz askeri istihbarat müdüründen dönemin dışişleri müsteşarlık vekiline:

    “yunan askerleriyle sivil halktan güruh, özellikle osmanlı ordu mensuplarına çok kötü davrandılar. yerli rum halkı ve yunan askerleri, birçok osmanlı subayını üzerlerinde bulunan değerli eşyalarını çaldıktan sonra katlettiler. birçoklarını işkenceye tabi tuttular ve onların tümünü ağır hakaret ile aşağıladılar. kışlalardan limana kadar uzanan yolda yürütülmekten sağ kurtulabilen subaylar yunan gemisinin en alt katında atların taşınmasında kullanılan ambarda hapis tutuldular. bu esnada kışlalar ve hükümet konağı yağmalandı. her osmanlı subayının evi belirlenip sırayla yağmalandılar. bazı subayların eşlerinin ırzına geçildi.” (f.o. 371-4218, no. 91983, londra, 17 haziran 1919)

    s/s brescia adlı ingiliz gemisindeki görevlinin anlattıkları

    “yunan askerleriyle birlikte sivil halk, kapılarını kırarak türklerin evlerine girmeye başladı. sivil halk harekatta çok aktif rol aldı. birkaç kez askerlerden silah aldıkları görüldü ve bu silahları mülklere girmekte kullandılar. kalabalık tarafından teslim alınmış türkler yığılıp düşene kadar hem askerler hem de kalabalık tarafından şiddetle dövüldü. ayakta kalan esirler geçip gittikten sonra önümüzde uzun bir yaralıyla ölü dizisi serildiğini gördük.” (f.o. 371-4218, no. 91630, ek c, calthorpe’tan curzon’a, istanbul, 12 haziran 1919)

    uss arizona adlı amerikan savaş gemisinin kumandanının anlattıkları

    “silahsız yaşlı erkekler ve hiç kimseye zararı dokunmayan halktan türkler, rumlar tarafından yere serildi. bıçak veya süngülerle hançerlenmelerinin ardından üzerlerindeki elbiselerle değerli eşyaları alınıp vücutları denize savruldu. hatta bir tanesi suya atıldıktan sonra, bu kez yunan askerleri tarafından tekrar kurşunlandı. elleri havada yürütülürken, aralarında yüksek rütbeli subayların da bulunduğu çok sayıda tutsağın, etraflarında toplanan ayak takımından kalabalık tarafından dövülmesine müsaade edildi. türk asker ve subaylarının yunan muhafızlar tarafından arkadan bıçaklanıp süngülenmesinin ardından, ayak takımından kalabalığın namlu ucu ile onların ceplerini boşaltarak vücutlarını denize attığı bu aynı görgü şahitleri tarafından çeşitli kez anlatıldı. türklere yapılan insanlık dışı en kötü muameleler, esir alındıkları sırada öğlen vakti ulu orta deniz kıyısında yapıldı.” (f.o. 371-4218, no. 91491, balfour’a iletilmek üzere mallet’ten curzon’a yollananlar, paris, 1919, ek no. 9)

    izmir’de yaşayan donald whitall adlı bir ingiliz’in anlattıkları

    “gümrük dairesi ile kramer oteli arasındaki sahada elleri havada yürütülen yaklaşık 30 kadar silahsız erkeğin katledilmesine istemeyerek şahit oldum. bu katliamın tamamı yunan askerleri tarafından işlenmişti. mısır borsası ile orient bankasının arasındaki bir noktada, 10 metre yakınımdaki bir tutsak kümesi içinden 6 kişinin kurşunlandığını gördüm. biraz daha yukarıdaki bir yerde, yunan silahları altında can veren beş kişi daha gördüm. cordelio (karşıyaka) valurlarının yanaştığı iskelenin yakınında, daha başka birçoklarının kurşunlandığını gördüm. kramer yakınlarında üç tane daha kurşunlanma olayı gördüm.” (f.o. 371-4218, no. 91491, balfour’a iletilmek üzere mallet’ten curzon’a yollananlar, paris, 1919, ek 3)

    “15 mayıs günü zevalden sonra saat sekiz buçuktan itibaren rıhtıma çıkan yunan askerleri, fevkalâde coşkun bir tezahüratta bulunan yerli rumlar'la birlikte hükûmet konağı önünden kışla'ya doğru hareket ettiler. rıhtıma gelindiğinde, türk askerleri gerek demirli duran gemilerden, gerekse dizilmiş olan yunanlar'dan ve evlerin pencere ve balkonlarındaki yerli rumlar tarafından açılan müthiş bir ateşe mâruz kaldı. bu suretle 30 kadar subay şehit oldu, 60 kadarı da yaralandı! kafile gümrük binası önüne geldiği esnada, tabanca ve bıçaklarla mücehhez, tehditler savuran yerli rumlar'dan müteşekkil bir güruh zavallıların üzerine atıldılar! bu arada bir amerikalı subayın zuhuru, kanlı boğuşmayı durdurdu. yunan subayları yerlileri dağıttılar. memurlar çeşitli işkenceler altında 36 saat zahire borsasında alıkonuldu. askerler ve memurlar öldürülüp yaralanırken, şehre yayılan palikaryalar ve bunlara iltihak eden yerli rumlar, tesadüf ettikleri her fesliye hücum ediyorlar ve merhametsizce öldürerek üzerlerinde mevcut her şeyi çalıyorlardı! ertesi gün 'mavi-beyaz' rozet satan çocuklar, gayet mânidâr bir şekilde, 'can kurtaran satıyoruz' diye bağırıyorlardı!” (maliye müfettişi muvaffak bey'in raporundan)

    15 mayıs 1919 izmir’in işgalinden sonra yunan zulmünden kurtulmak için iç bölgelere kaçan izmir ve aydın’ın türk halkı yaşadıkları yunan vahşetini şöyle açıklıyor:

    “ovalarından bal dağlarından yağ akan o cennet mahallerde en fakirimiz beş on bin lira servet sahibi iken bugün yüz binlerce liralık zenginler bile nan paraya muhtaç bir hale geldi. yurtlarımızda bağ, bağçe, emlak gibi umum menba servetlerimiz haile ile yeksan edildi. babalarımız, analarımız, kardeşlerimiz, zevcelerimiz, hemşerilerimiz ve yavrularımız gözlerimizin önünde yunan canavarları tarafından hatıra ve hayale gelmeyen işkencelerle parçalandı. perişan bir halde tahlis-i giriban edebilerek iltica ettik...” (başbakanlık cumhuriyet arşivi (bca), 272.00.00-65.6.2.18-6)

    “12 haziran 1919: yunanlılar bergama'yı işgal ederler. çok acı olaylar sonucu seksen bine yakın türk bergama'dan göç edecektir.” (kurtuluş savaşı günlüğü, 1.c., s. 318)

    “17 haziran 1919: menemen kıyımı. kaymakam, jandarmalar ve bine yakın sivil öldürülür.” (kurtuluş savaşı günlüğü, 1.c., s. 327)

    (bkz: anadolu balkan ve kıbrıs’ta yunan zulmü)
    (bkz: azınlıkların kurtuluş savaşında ihanet etmesi)
  • yüzbaşı şerafettin, bunu da okumanızı tavsiye ederim.
  • şehit gazeteci hasan tahsin'in canı pahasına insanların içinde küllenen istiklâl, özgürlük duygularını adeta üfleyerek kor aleve çevirdiği gündür.

    trt arşivinden o günleri yaşayanlarla röportajlar
  • insan türünün ırksal veya dinsel özgüven patlaması - hazzı ile nasıl uzun dönem sabit cinnet geçirdiğinin kanıtı.

    üreme hazzı, dinlenme - keyif hazları, iyilikten mutlululuk tamamda bu söz konusu milliyet ve din olduğundaki bu haz nereden ve nasıl geliyor. bugün de bu durumun unutulmaması gerekir. yunanlılara düşman olalım demiyorum ama hem aynı dili konuşmuyoruz hemde aynı dinden değiliz dindar olsakta olmasakta onlardan da dindar olsalarda olmasalarda bu iki fark komşu çatılar aldında en az 100 yıl daha yaşanmaması gerektiğinin kanıtıdır ( bireysel tek tük komşuluk için demiyorum bir bütün olarak )
hesabın var mı? giriş yap