açmaz
-
"bak ağaçlarda çiçekler
bitmeyecek demiyor,
başla diyor
süz güzel yüzünü.
çok alametler belirdi,
borç alacak akış açmazları
teslim et anahtarı
yaltırık sökecek elifbayı." (bkz: süzül güzel/@ibisile)
yan masadakinin yemeğinden söylersen beğenmezsin. başka bir yemek söylersen beğenmezsin, artı aklın kalır. gene o yemekten söylemek sünepeliğiyle, başka yemek söyleme kahramanlığı arasında kalmak zorundasındır.
bilmek, bilme istemini (talebeliği) önkoşulluyorsa, bilinmek teslim olmayı gerektiriyor.. burada teslimiyetin bir açmaz olduğu, limitine varamayacağı, o ereğin ütopikliği, kendiliğe karşıtlaştığı ortaya çıkıyor. bilinmeye razı olan isteyen de tam bilinemez. kendine bile kısmen kapalıdır. kağıtlar hayat yolunda karılır ve kah açılır, kah bulanır. (bkz: bilinmek/@ibisile)
en azından bir düzeyde, 'hayat ilişki ve ilişki sorunlarıdır,' mı demeli. ilişki dengesizliklerinde, ilişki sorununda sınırlarını ve kendini bilmek, içinde açmaza veya güçsüzlüğe izin vermek, kararını yönünü seçimini fark etmek, kahretmemek, aşırı alacak biriktirmemek, batık alacakları tanımlamak önemli. alacaklı olan eylemeyen, sadece etik üstünlükle idare eden biridir, saçını süpürge eden anaya dönüşür.
arasıra ruhu hasta kişilerin kendini yaşamın dışında ve yaşama karşı algıladığını fark ediyorum. hayatın üstünde ve karşısında olması normal, gerekli sanıyor. kaygısı, paniği doğrudan bunun sonucu belki. inanmamaya kalktığı tanrıdan, yaşamdan, büyük havuzdan köşe bucak kaçıyor, etkisizleştirmeye çalışıyor gibi açmazda. iyi ve kötü her olgu ve yaratıkla birlikte aynı kucakta, mutsuzken bile seviliyor, tartılıyor olduğu algısından uzaklarda.
zamanı olmamışlar zamanına geri taşıyamadığımdan bu anda kendimle birlikte, hiçbir şey olmamış gibi uyum içinde davranmam olanaksız. her ne yaparsam çatışma ve çelişkiyle, kendime karşı yapıcam. geçmişin tarihin üstüne şimdi görüşmeye devam, hiç yazmamak, unutmak. bu kısıtlı ve zor koşullar altında insan en iyisini bekleyemez. yapılabilecek şeyler olur; saf spontan olamaz, ikircikleriyle, belki zikzak ve kararsızlıklarıyla, maliyetleriyle olur. bu doğmuş olmanın, yaşıyor olmanın bedeline benziyor. açmaz veya zorluğun keşke doğmasaydımla çözülmeyeceğini bilmek yeterli. bu durumda insan hem çeker hem çektirir, az zararla kurtulunacak şansı olmaz.
kaldı ki referandumda evet çıkarsa hala aynısı geçerli. gene iç savaş ana yön, belki bölgesel belki üçüncü dünya tipi savaş.. yani reel politikte burada bir açmaz var; şiddetin veya uzun zamanın acımasız çözümüne tabi sıkışma. sanki türkiye kapitalist sistem çelişkilerinin ufak ölçeği (mikrokozmosu), ana göstereni oluverdi. alt sınıf emekçilerin de kendilerinin ve dünyanın sömürülmesine katıldıkları, bilinçsizlik ve çaresizlik sarmallarından dokunmuş bir neo kapitalizm tablosu. (bkz: 16 nisan 2017 anayasa değişikliği referandumu/@ibisile)
her şey güzel olacak, selamun aleyküm, allah rahatlık versin gibi karşı çıkılamaz açmazlı bir politik slogan haline geldi. (temmuz 2019)
bir rüya açmazı: her yer, yön yön yol; tırım tırım aradığım şehir yok ortada. aç değil, yorgun değil, uçabilecek kadar akıcı ve etkinim; sıkıntı uymuyor ama var. soruyorum, kimse dürüst cevap vermiyor.
feministler eşcinsellerden, hatta feminist olmayan lezbiyenlerden hep daha mutsuz. bunu açıklayabilecek şey sevilmezlik açmazı (sevmezlik mi yoksa?). hak-hukuk-güç, sevgi açmazını çözümleyemez.
sanat gündelik yaşamın açmazları ve çözümleri içinde çıkıyor. mars'tan kapıp buraya sanat getirmiyoruz. adı sanı olan sanatçılar da sanat ithal etmiyor, bugünün tarihinden ve bugünün geleceğinden üretiyorlar. yani şuna aymış bulunuyorum: sanat basit olanda. ve gündelikten, en çok daha tükenmez geçmiş çocukluktan çıkıyor.
zahit atam'ın söylediklerinden anladığımla söze dökersem; iktidarın hem açmazı hem eski numarası kendi koyduğu/kabullendiği kuralı (yasa) kendisinin çiğnemesidir. bu da karşıtlığın, mazlumluğun evrensel dinamiği, direniş başlangıcı olur.
"whey! abdal erif! dinnemezsen annayamazsın!" burada şöyle bir dönel açmaz oluşabilir: "dinlemezsen anlayamazsın. anlamazsan dinleyemezsin." hayatta bu açmazlarda bile ilerlemek zorunlu. o zaman ne kadar olanaksız olursa olsun döngüye, akışa katılınmalıdır. memur veya seyirci tavrı kabul edilmez.
[kötülüğün kaçınılmazlığı, özgürlük için ödediğimiz bedeldir. berdyayev'in* jacob boehme'nin deyişlerini yorumunda belirttiği gibi, kötünün inkarı aynı zamanda özgürlüğün inkarıdır. özgürlük için bir miktar marjımız olduğundan bir seçim yapmak zorunda kalırız ve bu da iyi seçim kadar kötü seçim de yapma şansı demektir. (...) masummuşuz gibi yapabiliriz ama böyle bir çocukluk masumiyetine sığınmak kimseye yaramaz. kaçılması olası olmayan bir benmerkezcilik hepimizde vardır ve bu kendi algılamamızı mutlaklaştırır, ki bu da en yakınlarımız için tahrip edici olur. (...) "yapacağım iyiliği yapmam, yapmayacağım kötülüğü yaparım", aziz paul'un sorunu klasik şekilde koyuşuydu. bu açmazdan kaçış yoktur.] rollo may - özgürlük ve kader
"bir açmaz en güzel esin kaynağımdır." milan kundera - smesne lasky
[tanrı "başa çıkamayacağı durumlarla başa çıkabilir".] melissa mohr - küfür etmenin kısa tarihi
(ilk giri tarihi: 14.4.2017)
(bkz: açmak/@ibisile), açar/@ibisile
(bkz: çelişki/@ibisile), çatışkı, dilemma, ikilem
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap