• bolu üzerinden karadenize giden yoldaki durak...yol kenarında armut satılan tahta tezgahları, içilesi şifalı suyu olan ilçe...
  • duzcenin sirin tatil belediyesi. hayatimin ilk on senesinin her yazini gecirdigim yesillikli tatil beldesi. ilkbaharda sehirde yasayanlar dahil herkesin findik toplamaya tarlalara gittigi, yazin da herkesin klasiklesen findik festivaline gidip eglendigi kucuk, sirin, muhtesem ince ve yumusak kumu olan gorulesi tatil beldesi.
  • yakın zamanda gidip üç günlük bir tatil yapacağım yer.
  • (bkz: akcakoca bey)
  • sonradan ilçe olan ama zamanında bolu'ya bağlı olan(yine düzce'nin bir beldesiydi sanırım), köyü yaşayan kısmında da şehirleşmeye çalışan kısmında da ailecek oturduğumuz sonradan taşınıp istanbul'a geri döndüğümüz yer.
  • murat ejder'in de katılımıyla bu sene süper bir festival düzenlenen belde. önümüzdeki sene akçakoca free jazz festivali yapılacak diye dedikodular var.
  • mavi bayraklı kale plajına ev sahipliği yapan yer.
  • ozellikle, sahil turizminin yaygin oldugu mekanlara nispet, herkesten uzak kafa dinlemek icin ideal; sessiz, sakin; henuz pek fazla kimsenin kesfetmemis oldugu insanlari oldukca medeni bir ilce. (ilceydi galiba)

    denizi, suyundan yansiyan goruntu ile vesikalik fotograf cektirebilecek kadar (tras olunabilecek kadar miydi yoksa?), temiz ve berrak; kumsallari da keza.
    ayrica, yuzlerce metre yuzuldugunde dahi boyu gecmeyecek bir derinlige sahip. (yoksa insanalrin boyu mu uzun?)
    ekonomik, temiz ve sivrisineksiz pansiyonlari da hakikaten methedilmeye deger.
  • seksenli yıllardan günümüze dek oldukça gelişmiştir. fındık faktörü çok önemlidir, öyle ki beldenin ambleminde deniz ve yelkenli ile birlikte ön planda yer alır. her yaz festival olur buralarda, son yıllarda çarşıyı dolaşan çuf çuf treni günümüzün popüler şarkılarını çalarak bir nevi nostaljik tramvay ambiansı yaşatmaktadır.* "çarşı" kavramı ise merkezi simgeler, fakat iki tane çarşı olması yeni başlayanlar için biraz kafa karıştırıcı olabilir. sonra yıllarca halktan bağış toplanarak inşa edilmeye kasılan (2000 yılında hala tamamlanmamıştı) bir merkez camii vardır ki, farklı mimarisiyle göz doldurur. hayatında camiye gitmemiş beni bile kendine çekmeyi başarmıştır. yine bu caminin olduğu çarşıda, içinde bilumum kurbağayı ve börtüyü barındıran, çok yağmur yağdığında taşma özelliğine sahip bir deresi vardır.
    sahil kesiminde yaşanan sorunlara değinirsek, bunlar; denizin bir bulandı mı bir süre kendine gelememesi ve hava kötü olduğunda her şeyi silip süpürüren (şemsiye havlu vesaire) hayvani boyutta dalgaların oluşmasıdır. halk arasında bunlar için "insan yiyen" tabirinin kullanımına sıkça rastlanır.
    yan ürünleri pek gelişmiş değildir. fındık bağları bahçeleri vardır, yazın çatılara serilen pestiller beldeye renkli bir hava verir. buralarda tercih edilen popüler aktiviteler ise derelerden böcek toplamak, çubuklara geçirmek ve kızartmaktır. daha çok macera isteyenler kertenkele kuyruğu kopartma yoluna giderler.*
    sessizdir, sakindir, bir kaç yıl üstüste gideni fındıktan nefret ettirmesi dışında pek de kötü huyu yoktur.
  • ankara'ya en yakın tatil beldesidir. çarşının iki yanındaki mahalleler türk mahallesi ve laz mahallesi olarak bilinir. türk mahallesi ülkücü, laz mahallesi solcu olarak nam salmıştır. yalnız, rivayete göre, 12 eylül'den önce bir gün, düzceli ülkücüler akçakoca'yı basıp solcuları dövmeye kalkışınca, solcu-sağcı akçakocalılar birleşip düzce'den gelen ülkücüleri dövmüşlermiş.*
hesabın var mı? giriş yap