*

  • milli eğitim bakanı nimet çubukçu'nun tekrardan tartışmaya açtığı konu. bu konu hüseyin çelik zamanında da gündeme gelmişti. devletin resmi ideolojisi çerçevesinde dayatılan uygulamalardan biri olan andımızın kaldırılması gerekir. anayasa ile herkesi türk kalıbına uydurmaya çalışmanın sonucudur bunlar.

    http://www.memurlar.net/haber/139972/
  • yıllardır etrafımıza doğru, çalışkan, küçüklerini seven, büyüklerini sayan insanların yetiştirilmesine sebep olmuş bu muhteşem andın kaldırılması tabiki ulu türk ırkının soykırımı için atılmış sinsi bir adımdan başka birşey değildir. saldırın gençler, övünün büyükler, sevinin ibneler.
  • her gün okula girmeden önce "türküm, doğruyum.. varlığım türk varlığına armağan olsun" diye and içmenin ne kadar absurd ve hatta grotesk düzeyde faşizan bir ayin olduğu düşünüldüğünde, mantıklı bir hareket. yapan akp olsa bile.
    tabii ki bunun ardından harun yahya sergilerinin okullara sokulmaması, felsefe derslerine önem verilmesi ve bu derslerde "varlığımızın mutlaka bir amacı olması lazım, tanrı bizi o yüzden yaratmış" gibi saçmalıkların işlenmemesi, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin adına uygun bir ders haline getirilip seçimlik olması, okulların düşünen ve sorgulayan çocuklar yetiştirmeyi hedefleyen kurumlar haline getirilmesi adımlarının gelmesini çok bekleriz, o ayrı.
  • yapan hükümet akp olacağı için çok tartışılacak ve muhtemelen de kaldırılmayacaktır.
    her sabah çekilen bir rezilliktir, eziyettir, hangi amaca hizmet ettiği bilinmemekte ama kaldırılamamaktadır.
    sanki kaldırılırsa memleket batacakmış gibi bir tabudur.
    kaldırabilene helal olsun.
    kaldırılmasına karşı çıkanların dilleri de tutulsun.
    ama yeter ki kaldırılsın.
  • eğitim adına atılmış en doğru adımlardan biri olur. her gün küçücük çocuklara and içtirmek kadar (içeriği ne olursa olsun) salakça bir uygulama olamaz. içeriğe hiç girmek istemiyorum, yıllardır gire çıka yalama ettim zaten.

    becerebilirse nimet hanım büyük bir alkışı hak eder.
  • fikir kimin bilmiyoruz ama oldukça olumlu bir girişim.

    yaşadığımız toplum söze bağlılığı çok önemser. bunun uzantısı olarak da 6-7 yaşından itibaren her sabah okulda okuduğumuz "andımız" çok önemlidir. andımız'da, 6 yaşında bir çocuk varlığını türk varlığına armağan etmeye ant içiyor. hayatını türk varlığını korumaya adayacağına... bir de tabii küçüklerini seveceğine falan. ondan küçük ne varsa artık...

    ilkokulda andımız'ı hiçbir zaman severek okumadım. çünkü zorunluydu. hep dalgasına baktık. belki birlikte "andımız"ı okuduğumuzu duyan büyükler gururlandılar, annemiz-babamız gaza geldi, gözleri dolan bile oldu ama, biz andımız'da, şunu parmaklasam, buna tilkilik yapsam gibi mevzuları kovaladık, sesimizi değiştirdik, ebzerden okuyormuş gibi yapıp ağzımızı oynattık falan. ha bazen bi gaz verdiler, harbiden bağırarak okuduk o da ayrı...

    türkiye'deki bir okulda okuyan tüm çocukların türk olduğunu düşünen ve "türküm" diye bağırmasını isteyen eski milli eğitim bakanlarından reşat galip. andımız'ı 1933 yılında yazmış. kuvayı milliye ruhu dorukta, o günden bugüne andımız 76 yıldır aynı. 76 yıldır aynı düşünce: "herkes türk ve herkes türk varlığı için canını feda etmeli"... bu sorunlu bir düşünce. ingiltere'de, finlandiya'da okuttuğunuz çocuğunuzun "varlığım eskimo varlığına armağan olsun", "ingilizim, beyefendiyim, ülküm centilmenlik ve holiganlıktır" diye her sabah zorla bağırtıldığını düşünün. buna ant içirildiğini. saçma...

    büyüyünce de "küçükken türk varlığının canımdan daha değerli olduğuna söz vermiştim" diye kafaya takıyor, "sözü tutamadık mı lan yoksa?" diye dertleniyoruz.

    geçtiğimiz günlerde, militarist geleneğin ürünü olan 23 nisan yürüyüşleri de kaldırıldı. ardından andımız da kaldırılırsa (maalesef halen kaldırılmadığını bilmiyordum) valla neredeyse akp'nin özgürlükçü bir parti olduğunu düşüneceğim (alakası yok tabii).

    türkiye güzel bir ülke, türkiyeli olmak'da tadı çıkarılabilir bir şey, güzel. mutluluk veritoe. atamın dedemin savaşsal başarılarıyla gurur duyup, "koca dünyaya hükmetmişiz" diye coşmak da mümkün ama ben, bu kadar milletin bir arada, yüzyıllar boyu kardeşçe yaşamalarını sağladıkları için ancak atalarımla ve türk olmakla gurur duyabilir ve "ne mutlu türküm diyene"yi telaffuz edebilirim. bu ortam yeniden yaratıldığı, insanlar etnik kimlikleriyle-dinleriyle-kökleriyle yargılanmadıkları, değerlendirilmedikleri, dikteye maruz kalmadıkları bir yaşam alanında eminim türkiyeli olmaktan, türkiye'de olmaktan ve türkler ile birlikte yaşamaktan mutlu olacaklar ve bunu da zorla değil, bizzat isteyerek kendileri yapacaklardır.

    hal böyleyken bireyin, 6 yaşında asker, 6 yaşında militer, 6 yaşında ulusunun neferi olmasını öğütleyen andımız ve benzeri her türlü şekillendirici, bilinçaltı enjektesi eylemin kaldırılmasını çok da güzel adımlar olarak buluyor, var gücümle destekliyorum.
  • unutturmaya çalışmaktır. unutulmaz.
  • aslında uzun zaman önce yapılması gereken ancak akp hükümeti döneminde büyük tepki çekeceğine inandığım teşebbüstür.

    her sabah gözlerinden uyku akan binlerce ilköğretim öğrencisinin anlamını kavramadan mırıldanarak okudukları öğrenci andının eğitim sistemimize herhangi bir yararı olmadığının bunca yıldan sonra anlaşılmış olması gerekmektedir. bir öğrencinin "dürüst ve çalışkan bir türk vatandaşı" olması için eğitim kalitesinin arttırılmasının her sabah okunacak anddan daha yararlı olacağı düşüncesindeyim.
hesabın var mı? giriş yap