• aristide maillol, fransa doğumlu katalan yontucu, ressam. tam tarihe baktım, 1861 tevellüt, 1944 de mevellüt (aka mevta olunan tarih). ukdeymiş. katalan kanından olsa gerek karizmatik, böyle bektaşi dedesi gibi. halı da boyamış epey mayol. yontuda ekseri bronz çalışmış, terakota figürinleri de mevcut. çokluk kadın formu yontmuş. yuvarlak hatlı ve gergin. bende bazan anaç ve melankolik bir duygu uyandırıyor. the night var, en sevdiğim yontusu. gece.

    bilge karasu'nun da gece'si vardır. ah, o ne güzel bir gecedir. bir gecede geceler insan onunla. geçende yeni bir baskısını gördüm, tuhaf tuhaf illüstre etmişler filan, illüstre etmek mi? neyse, pek hoşlaşmadım açıkçası. bazı şeyler ağzıyla kuş tutsa, niye ağzınla kuş tutuyorsun aga, diye çıkışabilirim. evet, garip çıkışlarım var. genelin beğenisiyle ilgili de işkilim var, ne yapayım. misal mayol ağbi de paul verlaine'in bir kitabını resimlemiş, verlaine istemiş de yapmış. bilge karasu rahmetli, bilmem ister miydi öyle bir gece'yi. ister ister, bana ne oluyorsa.

    geçende biri, türkiye'de dedi, yüksek bir irfan, efendim yüksek bir sanat olmadığı için, dedi, her tür kültürel ve estetik atılım kiçleşmeye mahkum, dedi. tatlı tatlı, yapacak bir şey yok, dedi. allah için, kimisi için çok acı bir şey söyledi ya, hiç çaktırmadı. çaktırmaya çaktırmaya hâlimiz çaka.

    festivale de dokanayım, hazır dokungaçlarım çıkmışken. istanbul'da hoş ve mühim bir mesele idi bu festival işi, doğru işlerden biriydi, biz de ucundan kıyısından yakaladıydık şükür. idi diyorum, zira müdavimlerine bakıyorum hep bir soğukluk, hep bir kırgınlık. beyhude değil. festival var emek* yok, salon yok. salon yok yahu! festivalin kitapçığı hele bu sene evlere şenlik. salon yok, nal gibi kitapçık var. kitapçık da denmez ona, düpedüz formsuz tuğla. ne demeye çalışıyorlar bilmiyorum ki: salon bulamazsanız kitabın üzerine oturun da izleyin mi demek o? yılmaz erdoğan'ın yarıştığı festival, erdoğan var, salon yok, tuğla var. üzerine oturun, erdoğan izleyin. yersen... işte ayşe şasa hatrına filan. entry sınırlarını çok ihlal ettim, tamam özür.

    mayol ağbi, katalanca konuşup, espadril giyen ve barretina takan bir fransa vatandaşıymış, katalanlığını asla unutmamış. o ne güzel bir kan ki kendini asla unutturmuyor. kanla soyla sopla övünecek değiliz elbet, övünülecek şeyler de değil zahir. fakat ne bileyim, bir bizim talan olmuş kana bakıyorum, bir de şu tarihine kültürüne, doğasına denizine sahip çıkmış alyuvarlara bakıyorum, vallahi al al oluyorum. kafamda huni sorular, öyle kalakalıyorum.
hesabın var mı? giriş yap