*

  • şimdiye kadar yapılmış en pürüzsüz çağrı oldu sanırım. diğer çağrılarda da %101 haklılardı ama bu çağrı toplum tarafından daha rahat anlaşılabilir.
    türkiye'de olan çatışmaların türkiyelilere yararı olmadığını ve bunun sadece iki tarafın keskin milliyetçilerinin karanlık emellerine hizmet ettiğini artık herkes görmeli...

    biz aşağıda imzası bulunanlar

    son günlerde yoğunlaşan çatışma ortamından derin kaygı duyuyoruz.
    sadece geçen ay 50’ye yakın insanımızı yitirdik.
    15 yıl süren ve 30 bini aşkın insanımızın kaybına yol açan, taraflarca “düşük yoğunluklu çatışma” veya “kirli savaş” olarak adlandırılan dönemin acıları, milyonlarca insanımızı derinden yaraladı.
    artık insanlarımız ölmesin, barış içinde ve adil bir yaşam sürelim.
    pkk’nın silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son vermesini istiyoruz.
    hükümetin, kalıcı barışın sağlanması ve herkesin demokratik toplumsal hayata katılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesini talep ediyoruz.

    imzacılar

    abdullah aysu, adalet ağaoğlu, ahmet hakan coşkun, akın birdal, alaaddin dinçer, ali bayramoğlu, ali nesin, ata soyer, ayla gürsoy, aydın cıngı, aydın engin, ayhan bilgen, ayşe çavdar, ayşe erzan, ayşe gül altınay, baskın oran, behiç ak, bülent aydın, büşra ersanlı, can paker, celal korkut yıldırım, çağatay anadol, deniz kavukçuoğlu, dinçer sezgin, doğan taşdelen, ece temelkuran, elif şafak, emin koramaz, erol katırcıoğlu, ertuğrul kürkçü, ercan karakaş, ergin cinmen, ersin salman, erol kızılelma, esin yelekçi, fadime gök, faruk şüyun, fehmi kutan, ferda keskin, ferhat kentel, ferhunde özbay, fethiye çetin, fikri sağlar, fuat keyman, füsun üstel, gençay gürsoy, gündüz vassaf, gürol irzık, hacer ansal, hakan tahmaz, halil berktay, halil ergün, hayri kozanoğlu, hrant dink, huri özdoğan, hüseyin bekiroğlu, hüseyin eroğlu, hüseyin fırat, hüseyin yeşil, hüsnü öndül, ibrahim kaboğlu, idel rosenthal, ipek çalışlar, ismail hakkı tombul, jaklin çelik, jale parla, kazım genç, kemal bulut, kemal s.sunar, kemal ulusaler, kenan çamurcu, köksal aydın, l.doğan tılıç, mahir günşiray, mehmet bekaroğlu, mehmet gümüş, metin bakalcı, mevlut ülgen, murat çelikkan, mebuse tekay, mehmet güleryüz, mehmet ali alabora, mehmet soğancı, melek göregenli, melek taylan, melih aşık, mete tunçay, muammer keskin, muhittin ünal, murat belge, murtaza demir, müjde ar, müslüm akalın, nadire mater, necmiye alpay, nevzat çelik, noyan özkan, nihal bengisu, nuray mert, nuri ödemiş, nesrin sungur, oğuz özerdem, oral çalışlar, orhan alkaya, orhan pamuk, osman kavala, oya baydar, özlem dalkıran, peral bayaz, pınar kür, ragıp duran, rauf kösemen, refik durbaş, reşit canbeyli, rüstem batum, sadun aren, sami evren, selçuk uluata, sevgi göyçe, sevgi uçan, sezai kaya, sezai temelli, sibel irzık, şahika yüksel, şahin alpay, şanar yurdatapan, şebnem korur fincancı, şemsa özar, şemsettin polat, şeyda ozil, şükrü boyraz,tahsin yeşildere, taner akçam, taner yüzgeç, tayfun mater, toktamış ateş, ufuk uras, vecdi sayar, veysi sarısözen, vicdan baykara, yahya arıkan, yıldız ramazanoğlu, yılmaz ensaroğlu, yiğit ekmekçi,yusuf alataş, yücel akdemir, yücel sayman, zafer üskül, zeynep oral, zeynep tanbay
  • pkk'yı silah bırakmaya davet etmek gibi bi saçmalıkla ofsayta düşmüş çağrıdır. sağduyu sahibi, hukukun üstünlüğüne inanmış herhangi bir "aydın"ın asla altına imza atmayacağı bildiridir. nedenleri:

    1) pkk sizi dinleyince mi pusularından, mayınlarından vazgeçecek? "legaliteyi istismar" şeklinde abidik gubidik önderlik kararları ve dehap'ın politik misyonu bi tarafa; demokratik yani meşşakkatli bir fikirsel mücadeleye çoktan sırt dönmüş, uyuşturucu ve kaçaktan semirdikçe gözü kararan örgüt baronlarının sultası ipleyecek mi bu beyhude çağrınızı?...

    2) bu adamlar elbette eylem stratejilerini, osuruktan skorsky aydın bildirileriyle gözden geçirmeyecek. lakin insanlık suçu işlemek üzere organize olmuş bir örgüt yani bu terörist yapı; kelli felli yazarlardan, akademisyenlerden, sanatçılardan muhatap edindikçe azıp kudurmaz, siyasi güç edinmez mi ey sanat ve düşünce ustaları?

    3) kürt sorununu pkk zihniyetinin tekelinden kurtarmak ve akıl almaz devlet hatalarıyla terörün prim yapmasını önlemek adına, devlet yanlışa düştükçe sağduyulu çağrılar elbette işe yarayacaktır. zira bir hukuk devletinde güç kullanma yetisi ancak yasalar çerçevesinde devlet erkinindir. devlete haddini fikirsel anlamda gerektikçe bildiriniz. yasaların daha insanileşmesi, mekanizmanın adam gibi işlemesi için devlete aydınlarımız elbette yol gösterebilir. lakin pkk'ya tüzel kişiliğini tanıyacak bir düzeyde seslenişte bulunmak ne menem bir gaflettir? sırf şiddet kullanma gücü var diye eli kanlı örgütleri muhatap alınıp, onu meşrulaştırırcasına çağrı yapmak izan işi midir? yarın mazallah hizbullah hortlayınca ya da el kaide gibi gubik küresel teröristler ülkeme yönelince, onlardan da mı merhamet dileneceksiniz ey münevverler yığını?...

    (bkz: hadi len)
  • soyle bir metni olan cagri:

    hep birlikte inceleyelim;

    "son günlerde yoğunlaşan çatışma ortamından derin kaygı duyuyoruz." (bak sen duyuyorsunuz yani. aslinda ben kaygi duymuyordum ama bu cagri ustune hemen duymaya basladim.)

    "sadece geçen ay 50’ye yakın insanımızı yitirdik." (50 yetmez ama neyse.)

    "15 yıl süren ve 30 bini aşkın insanımızın kaybına yol açan, taraflarca "düşük yoğunluklu çatışma" veya "kirli savaş" olarak adlandırılan dönemin acıları, milyonlarca insanımızı derinden yaraladı." (daha yeni mi anladiniz? yok canim yaralamis olamaz.)

    "artık insanlarımız ölmesin, barış içinde ve adil bir yaşam sürelim." (hayir olsunler. ama aydinlar istedi ya evet artik olmesinler. sevgi, kus, bocek hayat ne guzel.)

    "pkk'nın silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son vermesini istiyoruz." (valla ben de o kadar cok sey istiyorum ki. ama istemeyle olmuyor be canlar. gerci evet 15 yildir kan doken, icte ve dista destek goren, milyonlarca dolarlik gucu olan orgutun akli bu aciklama ile basina gelebilir. super!)

    "hükümetin, kalıcı barışın sağlanması ve herkesin demokratik toplumsal hayata katılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesini talep ediyoruz." (ooo is talebe geldiyse cevap hazir: bugun git yarin gel.)

    evet son derece ciddi, guzel ve yerinde bir cagri olmus. ama keske bilmedigimiz, istemedigimiz, hissedemedigimiz, ugrunda savasilmayan veya aklimizda olmayan bir seylerin cagrisini yapsalarmis ya da en azindan daha guzel ve ciddi olarak kaleme alsalarmis su cagriyi. ilkokul cocuklari bile daha guzel yazar be... sadece, kendine aydin diyen "aydin"lari ogrenmis olduk bu cagri ile. kisaca bu cagridan cacik bile olmaz.

    bir benzeri icin:
    (bkz: aydinlardan irkci tirmanis uyarisi)
  • insanların içeriğini okumadığı sadece kime saldırabilirim diyerek imzalayanlarına baktığı ve buradan rant elde etmeye çalıştığı çağrı.
    düştüğümüz hale bakın: (bkz: maksat uzum yemek degil bagciyi dovmek)
  • çeşitli siyasal egilimlerden, meslek gruplarından ve sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan bir grup aydının son aylarda yeniden yükselen çatıma ortamı karşısında herkesi aklını başına toplamaya çağıran, basit ve polemiklerden uzak kalmaya özen gösterilerek hazırlanmış çağrı metnidir.
    sozlukte her önüne gelene ayar vermeye, sozlukte hoş olmayan şeyler yaşanıyor diyenlere ya da yaşanan her siyasal toplumsal gelişme karsisinda kaba etlerini havalandirarak kendince "boş işler bunlar" ya da "sizi gidi vatan hainleri" cümlecikleri dertop etmeye çalışanlara kıyasla daha hayırlı bir iş yaptıkları ortadadır.

    yaşanan olaylar karşısında yukarida görülen türden hakaretler isitmeyi göze alarak, duyarlı davranma cesaretini gösterebilenlere dil uzatmak ne tür bir haddini bilmezliktir onu bir türlü anlayamiyoruz. ama toplumun yeniden büyük bir çatışma ve kutuplaşma sürecine yuvarlanma ihtimali karşısında "silahları susturun, birakin insanlar konuşsun" diyenlere "kıçımın kenarlari, hepinizin gerçek niyetinizi biliyoruz" demek ne kadar makul ve normal bir davranıştır artık onu siz sevgili aydın eşrafina birakiyoruz.
  • hakkında girilen entry'lerin, zihnimde şöyle bir soru ve şu minvalde bir cevap uyandırdığı bildiri.

    soru: neden bu aydınlar daha öncesinde de bu sorunlar varken bişey söylemeye cesaret etmediler de şimdi söylüyorlar?

    naçizane cevap: çok doğru bi soru. bu ülkede kimse kalkıp bugüne kadar bişey söylemedi, kimse yazdıklarından dolayı hapislere girmedi, hiçbir yayın organı kapatılmadı, kimseler kaybedilmedi, kimse işkence görmedi... bu tatlı su aydınları beklediler ki artık bişeyler söylemek tehlikeli olmaktan çıksın, ancak o zaman kalkıp bu ipe sapa gelmez bildiriyi yayınladılar. vay kurnaz herifler vay, kaçar mı sözlükçülerin gözünden ikiyüzlülüğünüz, sizi gidi teresler, kıçımın aydınları...
  • “ideolojik aykırılıklarına rağmen özgürlük ve barış için bir arpa yolu boy yol alınmasına bile katkıda bulunan herkesin yaptığı her şey güzeldir”

    provokasyondan, ahkam kesmekten başka bir şey bilmeyenlerin hakkında sayfalarca yazı yazabilecekleri bir çağrıdır.

    “aydın” olmanın ne demek olduğunu bilmeyenlerin hakkında bir yerlerinden onlarca tespitler yaptığı çağrıdır.

    ayrıca özür dilesin bu bildirgeye imza atan “aydınlar” zira kan dökülmemesi için silah kullanmamış (!) ve yıllarca sürebilecek davalardan, alınabilecek cezalardan, bilmem kaç tane davası halen sürmesine rağmen imza atmışlardır buna. çok ayıp.

    yoksa siz hala hiçbir şey yapmamaktansa (misal ben, evet. ama yapanlara bok atmıyorum en azından) bir şeyler yapıp hayatlarında risk alanları “aydın” olmamakla itham mı ediyorsunuz?
    yoksa siz hala savaş çığırtkanlığı mı yapıyorsunuz?
  • ben de pkk'ya çağrıda bulunup onları tanımak noktasındaki eleştirilere takıldım maalesef.

    yıllarca pkk terörüne karşı operasyonlar düzenleyip savunma sanayiine yatırım yaparken pkk'yı tanımış olmuyoruz değil mi? pkk'yı tanımak için illa onları silah bırakmaya çağırmak mı gerekiyor??

    nedense aklıma geldi birden:
    (bkz: dünyanın en yüzeysel insanı)
  • bildiride talep edilen şeyler “biz imzası bulunan şahıslar bunların yapılmasını istiyoruz” şeklinde belirtilmemiştir. yani bildirinin adının “aydın çağrısı” olarak konulmasından da hareketle, çağrının bu ülkede yaşayan her aydını kapsayacak şekilde tasarlanmış olduğunu, bu isteklerin, ülkenin aydın sınıfının üzerinde pek de fikir ayrılığına düşmeyeceği şekilde, en küçük ortak payda gözetilerek -ki o da silahların susmasıdır- yazılmış olduğunu söyleyebiliriz sanırım.

    eğer bildiriye bu şekilde yaklaşırsanız o zaman altında kimin imzası olduğunun bir önemi kalmıyor. altında imzası olmayanlar imzalamayı reddettikleri için yok değiller çünkü.
  • olayi aydin havasi deyip ti'ye almaktansa icerigiyle ilgilenmek daha dogrudur. savasa hayir diyenin bile suclandigi ulkemizde yayinlanan boyle bir bildirinin elestirilmesi normaldir elbette ama "kim lan bu kusum aydinlar?" uslubuyla nereye varilabilir bilemiyorum.

    iki tarafa da (evet iki taraf, birisinin legal digerini illegal olarak niteleyebilirsiniz ama o bolgede iki taraf catisma/savas halinde) silahlari birakma cagrisi yapan bildiride ayrica bolgenin sorunlarina demokratik cozum gelistirilmesi talebi de bulunmaktadir. bolge halkinin mecliste temsili secim barajlariyla engellenmese, yillarca varligi bile taninmayan ama yillar sonra bir dili oldugu 'fark edilen' bolge halkinin uzerindeki baskilar azalsa soruna bariscil bir cozum yolu bulunabilir. iste silahlarin susmasi bu konularin tartisilabilir olmasi icin gereklidir. silahlarin susmasinin istemeyenler bu konularin tartisilmasini dahi istemeyenlerdir. iki tarafin da cenazelerine agladigi ortamda kimse demokrasiden bahsetmez cunku, bahsetse de dinleyen cikmaz. iki tarafin da milliyetcileri hadi karsi taraftakilere acimiyorlar bari kendi evlatlarinin canlarina kiymet versinler...
hesabın var mı? giriş yap