• avrupa filmleri festivalinde gösterime giren filmlerden biri.yaşlılığın insanlar üzerindeki etkisini inceleyen, yaşlılığa karşı verilen tepkinin kişiden kişiye nasıl değiştiğini gösteren bir çalışma.
  • yaşlılık üzerine yapılmış en güzel filmlerden birisi. mahalleden arkadasim yonetmen vladimír michálek somurulmeye son derece musait bir konu uzerine son derece haysiyetli bir yapıma imza atti. ona olan guvenimi bosa cikarmadi.
  • babí léto, çekçe'de pastırma yazı* anlamına gelir. çek cumhuriyeti'nde yılın belki de en güzel dönemidir. eylül ve ekim boyunca yapraklar renk değiştirir, günler bir soğuk bir sıcak, gökyüzünde mavi bulutlar, güneş henüz perdesinin ardına saklanmamıştır.

    büyümeyi reddeden gezgin ruhlara, her "babí léto" günü, uzaktan gelen yakın bir sestir, dönüşü(mü)* fısıldar.
  • yasladikca insanin hayattan kopmamak icin neler yapabilecegini, hele hele bir de bir miktar yapmak isteyip de yapamadigi ve dolayisiyla icinde kalan bazi ukteler varsa, nasil maymun olabilecegini bize anlatan, guzel bir film. oyuncular da oldukca iyi is cikarmislar. tavsiye olunur.
  • süpermarket arabasını ağzına kadar istediği şeylerle doldurup hiçbirini satın almayan çocuklar gibi şen bir şekilde hayatını yaşayan eski tiyatrocu, 80lik delikanlı fran ve eğer yaşamazsam ölmekten de korkmam mantığındaki karısını model olarak kullanan bir ikinci bahar panoraması. ailece izlenilebilecek kaliteli bir film. bu kadar güzel bir filmde gidip de oraya mı takıldın diyeceksiniz belki, ama sparta prag'lı bir futbolcunun karısı köhne bir apartmanda yaşar bu filmde. demek çek cumhuriyetinde iyi kulüplerde oynayan futbolcular bizimkiler gibi deve yükü para almıyorlar ya da parayı görünce toplumdan kopmuyorlar. bilemedim şimdi.
  • bundan daha iyi bir yaşlılık üzerine film izlemedim henüz. neredeyse on yıl oldu izleyeli, ara sıra aklıma gelir hala bazı sahneleri. emekli aylıklarını gündelik roller yaparak, değişik karakterlere bürünerek harcayan, yaşlılıklarını eğlence içinde geçiren iki kafadarın hikayesi..
  • her an ölümü düşünüp cenazelerinin planını yapan karısının aksine, arkadaşı eda ile en büyük zevkleri kendilerini zengin olarak tanıtıp hiçbir zaman alamayacakları malikaneleri satın alacaklarmışçasına gezmek olan, devamlı para çarçur eden 80ine merdiven dayamış fanda'nın hikayesi. açıkçası ilk başlarda ana karakterimize, "sorumsuz" davranışlarından dolayı ister istemez gıcık oldum ama sonra karısıyla birbirlerini nasıl tamamladıklarını görünce yumuşadım biraz. yine de çok bayılmadım filme ama fanda'nın "biz daha ölmedik" duruşunun, filmi beğenen insanlar tarafından neden sevildiğini anlayabiliyorum.
  • geçkin yaşına rağmen hayattan el etek çekmeyi reddeden, kısıtlı maddi imkanlarına aldırmadan ekürisi ile birlikte muzip işler peşinde koşarak gününü gün etmeye çalışan eski tiyatrocu sevimli bir ihtiyarın son derece eğlenceli, bir o kadar da dramatik öyküsünü anlatıyor film. cenazesi için para biriktirmeye, gömüleceği mezar için yer bulmaya çalışan 44 yıllık eşine rağmen uçarı hayatından ödün vermek, oğlunun göz koyduğu evinden ayrılarak bir huzur evine kapatılmak istemeyen kahramanımızın eşi ve çocuğu ile yaşadığı çatışmalara değinen film; yaşlanıp bir köşeye atılması gerektiği düşünülen ebeveynler ile onu böyle gören çocuklar arasında her toplumda ortaya çıkan genel geçer bir sorunu ele alıyor. babí léto; zaman zaman klişeye kaçsa da yaşlı sorunları üzerine anlattığı çok sevimli bir o kadar da acı hikâyesiyle ve yarattığı orijinal baş karakteri ile avrupa sinemasından izlemeye değer bir film.
hesabın var mı? giriş yap