*

  • türkiyenin en çok rötar yapan trenleriden biri.
    2'de gelmesi gerekirken 4'de geldiğini ve 7'de varması gerekirken 8'de vardığını bilirim.
  • dışarıda sıcaklık yaklaşık 35c iken içeride 19c derecelik sıcaklıklığı size yaşatan tren. demiryolları gelişmemiş ülkemin en gelişmiş demiryolu gideni.
  • lükstür ve yemekleri insanı şaşırtacak derecede ucuzdur.
    iki kere bindim iki kere helal dedim...
  • istanbul'dan 10:00 da kalkıp 16:30 da ankara'ya varması gereken (klimalı, eski trenler gibi kaloriferi çalıştığında insanı yakmıyor) bi tren. fakat ben şahsen hiçbir binişimde istanbul-ankara arasını 6,5 saatte gitme şerefine nail olamadım. trenin varış saatini 17:00 ve ya 17:30 olarak değiştirseler hiç olmazsa her defasında karizmayı gömmezler tcdd sakinleri.
  • fatih ekspresi(seyir süresi 8 saat) de başkent eks(seyir süresi 6,5 saat) de aynı vagonlara sahip trenler. renkleri beyaz, üstünde kırmızı mavi şeritler var, görünümü çok karizma, diğer eski tip trenler gibi tangır tungur değil, zıplatmıyor da insanı.kaymak gibi gidiyor ayrıca klimalı ve tek kişilik koltukları var.(bu süper bişi)kapıları otomatik kapanıyor. insana hızlı tren hissi veriyor ama demiryollarımızın altyapısı göktürklerden falan kalma olduğu için sadece başkent ekspresi, çok nadiren falan 6,5 saatte varabiliyor, son durağına. böyle olunca bütün tren personeli bu başarıyı gece gündüz davul zurnayla kutluyor.
  • bir sonbahar günü ve mümkünse bu sonbahar haftasonu erkenden kalkın, küçük sırt çantasının içine birkaç kitap, iki kutu donmuş bira, walkman ve rem kasetlerini koyun. herşeyi unutun ama rem'leri unutmayın. sabah erken kalkan başkent expresine binmek için saat 8:00'dan önce haydarpaşa'da olun, trende tek kişilik koltuğunuza yerleşin, cam kenarından dışarıya baktığınızda henüz uyanan bir kentin manzarasını görmeye başlayacaksınız.
    kocaeli'ni geçip adapazarı bilecik arasına girdiğinizde, doğançay'ı geçtikten hemen sonra ilk rem kasetini walkman'e koyun ve manzarayı izleyin.eskişehir'i geçtikten sonra tren bozkırda yol alırken yemekli vagona gidin, güneş uzaklardan yavaş yavaş batmaya hazırlanırken bir şişe şarap ve güzel bir yemek isteyin. şarabı yudumlarken rem'in sesini kısın ve müziğin arasında duyulan trenin raylarda yaptığı tıkırtıları dinleyip düşünün;kendinizi, yaşamı, kentleri ve akıp giden zamanı.. işte başkent ekspresine hoşgeldiniz...
  • tren yağmurun içinden geçip gidiyorsa.. yağmur içinden geçip gidiyorsa düşlerin, sonbahar geldiyse vaktidir gitmenin.. yemek vagonunda eskisehiri gecince sigara böregi, bira, antep fıstığı.. tren düdükleri, uzaklarda dağların ardına gizlenmiş yaşamlar..gar binaları, huzurlu ve hep biraz hüzünlü bakan insanları.. yaşamdan kaçıp, kendine yol almaktır trende olmak.. bir kez içinize düştümü içe sızısı hiç geçmez..
  • osman adında bir temizlik görevlisi vardır.(soyadını hatırlamadım).bu trene ve ankaraya adeta aşık bir adamdır.babasını erken yaşta kaybetmiş ve çileli bir hayat yaşamış osman abi.başkent expresi adında bir de şiir kitabı yazmış..şiirlerinde kafiyelere aşırı dikkat ederek müthiş bir saflık ve güzellikle aşklarını,içkisini,sigarasını,ankarayı ve arkadaşlarını anlatmış.hatta kitabıyla aynı adlı bir de şiiri var...trene binerseniz onu genelde 1.vagonda (sigara içilen vagon) bulabilirsiniz.hatta kitabı da yanında olur büyük ihtimal ,okursunuz.
  • tüm günümü yemek vagonunda keyif yaparak ve bira içerek geçirdiğim, trenleri ne çok özlediğimi hatırlatan, tünellerde gözlerimi kapamamayı başardığımda, dilek tutmaktan uzun yıllar önce vazgeçmiştim zaten dedirten, tren seslerine hayaletlerin çığlıklarının karıştığı, geçmişimden gelen ve geleceğimde yol alan tutku.
  • ankara - istanbul arasındaki trenin adı.
hesabın var mı? giriş yap