*

  • altı sene öncesine kadar ingiliz konsolosluğu'nun yanında olan adliye. binanın sahibi bir özel şahısmış ve adliye de kiracı imiş binada. sonra kira anlaşmazlığı, mal sahibinin başka planları mıdır nedir, bir nedenle malsahibi boşaltılmasını istemiş binanın. davalık olmuşlar. ve de açılan dava ve duruşmalar sonucunda adliye kendi kendisiin tahliyesine karar vermiş.
    (bkz: köprüaltı adliyesi)
  • halıcıoğlunda, köprü altında konuşlanmış,çoğu adliyenin aksine geniş ve güzel bir bahçeye sahip adliye.çalışanları da diğer adliye çalışanlarına oranla,daha sevimli ve yardımseverdir.
  • ulaşımı sakat adliye.eğer bindiğiniz vasıtadan, dalgaya düşüp de köprüyü geçtikten sonra inerseniz, bir de aceleniz varsa yandığınızın resmidir.köprüye tırmanıp,boydan boya katedip,inmekten başka çareniz olmayabilir. köprüde yaya yolları vardır ve manzarasıyla sizi teselli edebilir.
  • kadıköy adliyesi ile karşılaştırıldığında daha ferah işlemlerin daha kolay olduğu, en azından savcıya basit bir dilekçe vermek için ağır ceza mahkemesi yanında 15 jandarmanın arasındaki katiller ile beklemediğiniz yapı.
  • parkinginde üstü açık modenaların görülebildiği (gördüm, iki kere), hakimlerin iki duruşma arasında salonda oturur vaziyette cıgara tüttürdükleri, jandarmanın, çevik kuvvetin eksik olmadığı fantastik adliye.
  • efendim adliyenin zamanında anlaşmazlık yüzünden tahliye edilmesi, matild manukyan'ın ölümü sonrası olmuştur. keza eski adliye binasının sahibi idi kendisi ve adliye oğlu ile mahkemelik olmuştu. yüksek tavanları, deniz kıyısındaki binaları ile istanbul'daki diğer adliyelerle kıyaslandığında pek bir ferah, bek bir güzeldir.
  • taksim tarafından gidenler için rahmi koç müzesi'nden 2 durak sonradır. köprünün tam altında olması insanı garip hissettirir. halıcıoğlu askerlik şubesi hemen sağında bulunur.
    taksim'den direkt ulaşım için iş bankası'nın oradaki duraktan 54ht veya 54hş'ye binilebilir. eğer yanılmıyorsam bu otobüslerden birisi 20 dakikada bir, diğeri ise 25 dakikada birdir. "yok ben uğraşamam öyle otobüsle neyin, hem cok da acelem var" diyorsanız, meydandan bineceğiniz taksi sizden ortalama 8 ytl alacaktır.
    diğer bir alternatif herhangi bir otobüsle şişhane'ye gelmek, oradan biraz aşağıda ama hemen yol kenarında bulunan ve genelde yeşil renkli olan dolmuşlara binmektir. şişhane-adliye arası 1 ytl'dir.
    bir başka gidiş yolu olarak üsküdar-eyüp motorunu önerebilirim. ido'nun kiraladığı bu motor üsküdar'daki eminönü iskelesinden kalkıp eyüp'e gidene kadar gördüğü her durakta durur. ama siz adliye için sütlüce durağında inin. tam olarak 50 dakika sürüyor. gidiş ve dönüş saatlerini şuradan öğrenebilirsiniz: http://www.ido.com.tr/…kapsam=224&textid=1215&ln=tr
  • icra dairelerinde adım atılacak yer olmaması nedeniyle istanbul'un en kötü icra müdürlüklerine sahip adliyesi olarak ilan ediyorum burayı.

    ilk defa iki gün önce gittim. büyük şehirden küçük şehire pek çok icra dairesi gördüm. bu gördüğüm en kullanışsızı.

    arkadaş, buraya gelen avukat dosyasına nerede bakıyor, bana bir yol deyiverin. dairede bir tanecik boş masa yok. hepsi bir memurun masası. yani özellikle avukatların dosyalarını incelemelerini engellemek üzerine çalışılmış gibi.

    hayır elimde icra dosyası koridora çıkacağım, her türlü yasal engeli aşarak ama koridorda da yer yok ki aga. iki kişi yanyana yürüyemez.

    masa...biraz masa...bütün isteğim buydu...bodrum bodrum.
  • ceza mahkemelerine elini kolu sallayan herkesin girebildiği adliye.
    dedektör bozuk, görevli bırakın üstünüzü aramayı, çantanıza bile bakmıyor. üstelik koca mahkeme koridorlarında görülen polis sayısı ise sadece bir.
    hangi akla hizmettir bu rahatlık? davalı ile davacının buluştuğu bir ortamda nasıl olabiliyor da irade sıradan vatandaşa bırakılabiliyor...

    bugün beni taciz eden adama açtığım dava için oradaydım ve yalnızdım ve sokak ortasında şerefsizce beni taciz eden adamla burun burunaydım. henüz tutuklu olmayan o adamın bana herhangi birşey yapıp oradan toz olmayacağı ya da bir şekilde beni rahatsız etmeye teşebbüs etmeyeceğini kim garanti ediyor? nasıl bir rahatlıktır bu?

    adalet mülkün temelidir, hı hı
  • icra müdürlükleri, yer darlığı nedeniyle insanı çileden çıkartıcı durumda.

    dosya çıkarmakla görevli arkadaşa (arkadaş dediğime bakmayın, hiç biriyle arkadaş olamam.halbuki çok imrenirim icra müdürüyle, memuruyla samimi olanlara.neyse) çıkarmasını rica ettiğim dosyaların numaraları yazılı listeyi verdim. sağolsun, kısa sürede dosyalarımı çıkardı. çıkardı ama ben inceleyemedikten sonra neye fayda?

    sabahın erken saatleri olduğu için henüz dairede yoğunluk yoktu. boş bir masa ve sandalye bulup dosyalarımı incelemeye başladım. birkaç saate kalmadan daire kalabalıklaşmaya başladı. az önce dosyalarımı çıkaran o arkadaş da ''elimizi çabuk tutalım'' diyip durmaya başladı bana. masama dosyalar yığıp, kalkmam konusunda psikolojik baskı yaptı. tekrar acele etmemi söylediğinde ''elimden geleni yapıyorum'' dedim. bunu söylerken ses tonum yüksek değildi aslında ama beyimiz alındı: ''böyle cevap vermeniz gerekmiyordu. iyilikten* maraz doğar zaten'' dedi. (* iyilik: dosyalarımı çıkardı, boş bulduğum sandalye ve masaya oturmama müsaade etti ya,onu diyor)

    son birkaç dosyam kalmıştı. çalıştığım masanın üzerine yığdığı dosyalar ve dirseğinin de yardımıyla benim dosyalarımı yere düşürdü.

    hiçbirşey söylemedi.
    hiçbir şey söylemedim.

    dosyalarımı yerden kaldırıp masaya geri koydum.''iyi günler'' dedim. ve gittim...

    şansımı başka bir icra dairesinde denedim. dosyalarımı yine kısa sürede çıkardı genç arkadaş sağolsun. ama yine aynı mesele. bir tane dosya açıp bakacak yer yok. üzeri dosya kaplı masada bir süre çalışmama müsaade etti bu genç arkadaş. ama birkaç dakika geçince ''ooo sizin işiniz uzun muydu? ben kısa sürecek sandım, o yüzden burada çalışabilirsiniz dedim. yoksa normalde kimseyi geçirtmem buraya''

    yine bütün dosyalarıma bakamadan çıktım...

    icra dairelerine tahammül sınırım bugünlük dolmuştu.

    mahkeme kalemlerindeki işlerime geçeyim bari dedim. asliye hukuk mahkemesindeki bir dosyama tanık listesi sunacaktım. ama dosyaya sunacağım her dilekçe için hakimden havale almam gerekiyor. hakimin o gün, şükür ki duruşması yoktu. duruşması olan hakimden havale almak, bir ömür gibi geçen bir süre sürüyor. hakimin duruşması yoktu, yoktu ama kendisi de odasında yoktu. bu işi de sonraya erteledim.

    bir başka mahkeme kalemine gittim. icra mahkemesinde haftalardır karar yazılmasını bekliyordum. yazılmış mı diye sordum. beni hiç şaşırtmadılar. daha yazmamışlar.

    mahkeme kalemlerindeki işlerimi takibe devam ettim. bir dosyada, yine beyoğlu'ndaki başka bir mahkemeden dosya talep etmiştik. haftalar oldu, baktım hala gelmemiş. dosya isteme yazısını elden aldım ve kendim koydum dosyaya. sadece 10 dakikalık mevzu halbuki.

    ve böylece bütün bir mesai saati boyunca oradan oraya koşturmuş, yorulmuş, bunalmış olmama rağmen ortada hiçbir şey yok. akşam patron avukatım soracak ''ee ne yaptın beyoğlu işlerini?'' diye. sahi ne yaptım?
hesabın var mı? giriş yap