• avrupa birligi uyesi ulkelerin vatandasi olan futbolcularin yine ab uyesi ulkelerdeki takimlar arasinda bonservis bedeli olmaksizin satisina olanak veren bir kuraldir. bu kuralin uygulanabilmesi icin futbolcunun o takinla kontratinin sona ermesi gerekir. bu sekilde transfer olan futbolcular arasinda steve mcmanaman, marcus babbel ve mark bosnich yer alir.
  • cm de ilgilendiğiniz oyuncunun kendi klubünün teklifini kabul etmemesi ve sizin bonservis bedeli ödemeden almanızı sağlayan kural
  • önce futbolda, daha sonra diğer spor dallarında transfer yönetmeliklerinin kısa sürede çöpe atılmasına ve buna bağlı olarak futbolda liberal devrimin başlamasına neden olan bosman, 26 yaşında sıradan bir belçikalı futbolcuydu.
    jean-marc bosman’ın 1990 yılının temmuz ayında royal fc liege takımıyla kontratı sona ermişti. yaşı ilerlemiş tüm futbolcular gibi onu da bir gelecek korkusu sarmıştı. kulübüyle yeniden iyi bir kontrat yapmak istemesine karşın; kulübünden kendisine, 1 yıllık bir kontrat karşılığı taban fiyat öneriliyordu: aylık 750 euro… bu durumu kabullenemeyen bosman kendisine başka bir kulüp arayışı içine girdi. sonunda, fransız kulübü dunkerque ile anlaştı.
    ancak kendisine aylık 750 euro taban fiyat üzerinden değer biçen royal fc liege, uefa, fifa ve belçika futbol federasyonu’nun transfer yönetmeliklerine yaslanarak, sözleşmesi bitmiş bu futbolcuyu, 400 bin euro’ya satış listesine koymuştu. ve royal fc liege, fransız kulübü dunkerque’den bu tutarı talep etmekteydi.
    bu tutarı ödeme gücü olmayan fransız kulübü, bosman’ı kiralama yoluna gitti ve bir yıl için 30 bin euro ödeme yapılacağı konusunda, royal fc liege ile “prensipte’ anlaşma sağladı. böylece yıl sonunda belirlenen bedelin yarısına bosman’ın bonservisini alma olanağına kavuşacağının hesabını yapan dunkerque, bosman’ı sezonun ilk bölümüne yetiştirebilmek için, fransız federasyonu’nca belirlenen son tarih olan 3 ağustos’tan önce renklerine bağlaması gerekiyordu. bosman, 30 temmuz tarihinde fransızlara, aylık 2 bin 250 euro karşılığında imza attı. aynı gün dunkerque banka teminatını ve sözleşmeyi belçika kulübüne yollamasına karşın; fransız kulübünün mali bir bunalımda olduğu haberini öğrenen royal fc liege, sözleşmeyi işleme koymadı ve bosman’ı kulübü tarafından yapılan teklifi reddettiği için idari olarak cezalandırarak kadro dışı bıraktı. böylece aylık 750 euro’luk ödemeden de kurtuldu. 3 ağustos tarihi geldiğinde de, fransız futbol federasyonu’na, belçika kulübü bosman’ın bonservisini göndermedi. bosman’dan ilk maçlarda yararlanamayacak olan dunkerque de bu transferden tamamen vazgeçti.
    bosman’ın yaklaşık beş yıl süren hukuk mücadelesinin sonunda belki de umduğu kadar çok şey kazanamadı ama profesyonel sporculara diğer çalışanlarla eşit haklara sahip olduklarını, avrupa birliği’nin temelini oluşturan 1960 tarihli roma anlaşması’nın bireylere getirdiği hakların, spor sahalarına da yansıyabileceğini bu şekilde kanıtlamış oldu.
    hiçbir geliri ve işsizlik sigortası olmayan, yönetmelikler gereği hiçbir kulüpte de oynayamayan bosman, bunun üzerine, serbest dolaşım hakkı olan bir avrupa topluluğu vatandaşı olarak, adım adım haklarını kazanacağı ve gelecekte tüm futbol dünyasını altüst edecek davayı liege 1. asliye hukuk mahkemesi’nde açtı.
    belçikalı bosman, davayı eski kulübü, belçika futbol federasyonu ve uefa’ya karşı açtı. dava konusu ise uluslararası transfer sisteminin hukukiliğini-yasallığını sorguluyordu. yerel mahkemenin lehte kararı sonucu hâkim davayı avrupa adalet divanı’na havale etti. çünkü konu, avrupa topluluğu’nu ilgilendiren iki uluslararası yönetmeliğin çakışmasıydı. uluslararası transfer yönetmeliği, oyuncuların sözleşmesi bitse dahi kulüp tarafından belirlenecek bonservis bedelinin yeni kulüp tarafından ödenmesini öngörüyordu. ve bu yönetmelik de avrupa topluluğu’nun, çalışanların serbest dolaşım hakkını garanti altına alan yasalarıyla temelden çelişiyordu. belçikalı hâkim ayrıca dava kapsamına liglerde uygulanan yabancı sınırlamasının avrupa topluluğu çalışma yasalarına aykırı olduğu yönündeki görüşünü de kattı. beş yıllık zorlu davanın ardından, avrupa adalet divanı 15 aralık 1995’te ünlü kararını açıkladı

    bosman kararları
    açılan davayı sonuçlandıran avrupa adalet divanı;
    1) öncelikle, futbolun bir ekonomik sektör olarak kabul edilmesi gerektiğini; futbol dahil tüm profesyonel spor dallarının, birer ekonomik alan ve aktivite olarak görülmesi gerektiğini;
    2) avrupa topluluğu vatandaşı futbolcuların, kontratlarının bitiminin ardından bonservis gibi kısıtlamalarla transferlerinin engellenmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını;
    3) ab vatandaşı futbolcuların milliyetlerine dayalı herhangi bir kısıtlamanın (en fazla 5 yabancı oyuncu oynatma kuralı) milli takımlar dışında, yapılmasının yasadışı olduğunu;
    4) bu konuda kulüpler tarafından yapılacak rekabeti engelleyici centilmenlik anlaşmaların avrupa komisyonu tarafından en ağır şekilde cezalandırılacağını;
    5) bu kararların, bundan sonraki gelişmelere de kaynak olacağını, gerekçeli kararında hükme bağlamıştır.

    sonuç:
    jean-marc bosman, 1990 haziran’ında ülkesindeki fc liege kulübünden, fransız takımı dunkerque’e transfer olmak istediğinde; fc liege’in yüksek bonservis bedeli istemesi üzerine, bu transfer çıkmaza girince, giriştiği hukuksal mücadele sonucunda, lüksemburg yüksek mahkemesi’nin 1995’te aldığı “bosman kararları” ile “kulübüyle sözleşmesi biten” futbolcular, bu karar çerçevesince istedikleri kulüple yeni sözleşme yapabilme serbestisine sahip oldular. bu kararla, özellikle yabancı futbolculara verilen “serbest dolaşım” hakkı, futbolda devrim niteliğinde gelişmelere yol açtı. futbolcuların sözleşmeleri bitiminde serbest kalmaları ve ab futbolcularının ab ülkelerindeki liglerde yabancı sınırlamasının dışına alınması gibi bir çok yenilik bosman’ın girişiminin ürünü oldu.
    bosman kararı, avrupa’da liberal futbol devriminin de başlamasına neden oldu. aslında, hızla endüstriyel süreç içine giren yeni futbol ekonomisinin, kapitalist üretim ilişkilerini bu sektörde de egemen kılmasından başka bir çıkar yolu da kalmamıştı. çünkü, yeni pazar ekonomisi’nin serbest piyasa koşullarının dışında varlığını devam ettirebilmesi, küreselleşen futbol endüstrisinde, futbol işgücünün serbest dolaşımını zorunlu kılmaktaydı. sermayenin uluslararası serbest dolaşımı ve kar transferi serbest iken, aynı şeyin futbol işgücünde sınırlandırılmış olması zaten düşünülemezdi. nitekim de öyle oldu. işte bu gelişme, futbol imparatorluğunun sınırlarının da genişlemesine etki eden en önemli faktör oldu.

    ntvmsnbc.com
  • cmde deli gibi para kazandıran kuraldır. öncelikle player searchten kontratı biten oyunculara bakılır. sonra göze kestirilenler shortliste eklenir. 31 aralık*'ta cm öter "ahan da adamın kontratı bitiyor" diye. oyuncuları tatmin edecek kontrat önerilir. büyük ihtimal kabul eder. sonra oyuncu gelir gelmez satılık listesine konur. artık isteyeceğiniz miktar size kalmış. ben genelde bonservis bedeline razı oluyorum. taş atıp kolum mu yoruldu sanki.

    not: championship manager 01 02'de loyalty özelliği aşırı abartıldığı için yırtsanız da bazı oyuncuları alamazsınız. (bkz: francesco totti)
  • hatırlamayan, tevellütü yetmeyenler için hatırlatalım;

    bu kural yürürlüğe girmeden önce, her takım sözleşmesi biten her futbolcusu için bonservis bedeli belirledi. öyle bugünkü spor sayfası ağzıyla "2 milyon euro getirmeyene mehmet yıldız yok", "5 milyondan aşağı topuz'u vermeyiz" filan gibi üfürülmüş rakamlar değil. resmi bildirimde bulunulan, bildiren kulüp için bağlayıcılığı bulunan ve bir takım o rakamı teklif ettiğinde elin mecbur bonservisini vermen gereken rakamlar bildirilirdi. o futbolcuyu almak isteyen takım da resmi bonservis bedelini ödeyerek futbolcu transer ederdi.

    "e o zaman bir kulüp satmak istemediği adama 20 milyon fiyat biçer, kimse de yanına yaklaşamaz." diye düşünülebilir. bunun da dezavantajı şuydu : eğer sözleşmesi biten bir oyuncuya belirtilen rakam üzerinden hiçbir talip çıkmazsa bildirilen rakamın yüzde yirmisi karşılığında eski takımıyla sözleşmesi yenilenmiş oluyordu. yani kimse yanına yaklaşmasın diye bir oyuncuya astronomik paha biçmek, kulübün menfaatine olmayabiliyordu. bu yüzde yirmi ile sözleşme yenileme hadisesini futbolcu, dilerse kabul etmeyebiliyordu ancak bu sefer de başka bir takıma transfer olamıyor; en az bir sene boşta gezmeyi göze alması gerekiyordu.
  • tsl'de*en fazla galatasaray'ın haşır neşir oldugunu düşündügüm kuraldır.* * *
  • eskiden sözleşmesi biten oyuncuya da bonservis belirlenirdi. belli bir rakamı geçmeyecek şekilde bonservis belirlenir, sözleşmesi biten adamdan da 3-5 para kazanılırdı.

    bu bosman abimiz de istediği takıma bu yüzden gidemeyince gitmiş dava açmış, kazanmış. şimdi sözleşmesi biten adam serbest kalır ve 6 ay kala başka takıma imza atabilir..

    türkiye'de ise bosman kuralının çakallığı, sözleşme imzalamayan oyuncunun kadrodışı bırakılması olmuştur..

    almanya'da mario götze serbest kalma maddesi karşılığında bayern'e gidecekti ve bu 6 ay evvelinden belliydi, üstüne götze şamp. ligi finali oynadı.. lewandowki'nin 1 senedir gitmesi bekleniyor..

    şimdi bu dortmund ne kadar gerizekalı! sözleşme imzalatsana lewandowski'ye, götze'ye.. imzalamıyorlarsa yollasana paf takıma.. oynamasın 6 ay..

    ama türkiye'de veysel sarı imza atmadı mı? hop kadro dışı, tarık camdal kadro dışı..
  • anadolu kulüpleri tarafından idrak edilemeyen, kuralın getirdiği fırsatları değerlendirmek isteyen diğer kulüpleri ve kendi oyuncularını ahlaksızlıkla ihanetle suçladıklarını görmemize vesile olan kurallardır aslında. verimli oynayan futbolcusunu sözleşme yenilemek istemediği için kadro dışı bırakmak bunun en güzel örneğidir. kulüp yöneticileri kendi işyerlerinde çalışan insanlar, 'ben 6 ay sonra işten ayrılacağım' diyen çalışanlarını 6 ay boyunca madem öyle bundan sonra pres makinasının başına sen geçmeyeceksin geç otur şöyle kenarda diyerek akılları sıra cezalandırıyor mudur acaba?
  • birisi yapmaya çalışır , galatasaray olmasına rağmen nasıl oluyorsa anadolu kulübündeki oyuncuyu ikna edemez. tabi burada kilit kelime "çalışır".

    beşiktaş imzalar. yani kafa bulandırmaz garantidir.

    sonra bir başkası sakatlıktan 6 ay oynayamayacak oyuncuyu başka oyuncular da vereceğim diye rakibe kakalar , yabancı kontenjanını açıp yerine transfer yapar , söz verdiği diğer oyuncuları da gönderemez. göndermediği takım gelecek oyunculara istinaden transfer yapmaz / yapamaz mağdur olur sonra da bunları yapan takımın taraftarı gelir konuşur.

    kural her türlü yoruma açıktır. bakış açısı önemli.
hesabın var mı? giriş yap