*

  • bu replik ecevit in o yasli halinden hic de umulmayacak bir kukremeyle, o kadar sert cikmisti ki televizyon basindan irkilmistim. "sozlerin tokat etkisi" bu olayi tam olarak anlatir.
  • ben de "bu kadina haddini bildiriniz." seklinde eski bir turk filminde karsilastigimi hatirliyorum. soyleyen lale belkis'ti. haddinin bildirilmesi istenen "iyi" kadin, uyutulup lale belkis'in adamlarinin tecavuzune ugruyordu. tabii oralari gormuyorduk, ama oyle hissediyorduk..
    ote yandan, ecevit'in sozu de ilginctir tabii. hatta yukarida yazdigim turk filmi sahneleriyle rahatsiz edici benzerlikler de tasimakta, turk siyasetinin ataerkilligi hakkinda onemli ipuclari vermektedir bana sorarsaniz. misal, boyle bir lafi, fikirleri ne kadar radikal olursa olsun, bir erkege soyleyebilir miydi? hem kadinsin, hem basortulusun, bu ne curet... aman aman..
  • bülent ecevitin siyasi yaşantısında , son olarak yaptğı ve en kararlı olduğu anı anlatan söz. siyasi kararlılık ve o an sürseydi eğer , bugün çok değişik bir konumda olurdu.
  • anneme "aa, ecevit ya$iyomu$" gibisinden bi tepki verdirmi$tir.
  • bülent ecevit'in "devlete tapınma ritüeli" olarak, milletin meclisini nedense devletin meclisi haline getirdiği an ağzından çıkmış olan cümledir. malumdur ki meclisin şahsı, türk milletini temsil etmektedir teorik olarak. orada yapılanlar millete meydan okuma olarak değerlendirilir illa ki öyle yapılacaksa. ama ecevit, "burası devlete meydan okuma yeri değil" derken, milli iradenin tecelli ettiği en ulvi makamı devletin alanına hapsetmişti.

    zaten ecevit de "bu hanıma haddini bildiriniz" derken kendi parti grubundan ve meclisten ziyade şeref tribünündeki üniformalı kalabalığa şöyle bir nazar atıp yardım beklemiş, medet ummuştu.
  • bu lafı eden ecevit, aylarca süren rahatsızlığı yüzünden yürüyemez hale gelmiş, haber bültenlerde alay konusu edilmişti. ecevit ağır ağır yürürken oyları da koşar adım indi ve yüzde 1'lerle veda etti o hanımın kovulduğu yere. şimdi evde şiir yazıyordur herhalde.
    (bkz: allah büyükmüş)
  • merve kabakci(ay pardon, elim surctu) lafi yedi diye sirf musluman kesime mal edilmemesi gereken soz:

    eger turkiye'de hristiyanlar da yillardir milli egitimi ele gecirmek icin gizliden gizliye savas veriyor olsalardi, cocuklarimizin beynini ortaokuldan baslayarak yikamak icin yurt capinda orgutlenmis olsalardi, bunlarin basi cikip "misyoner okullari bizim arka bahcemizdir" seklinde demecler verselerdi...

    ...hic kimsenin en ufak bir suphesi olmasin ki ecevit, boynunda nal kadar hacla meclise girmeye calisan vekile ayni muameleyi yapardi. olaylar hakkinda alternatif senaryolar uretirken, yillardir arka planda donen isleri de gozonune almak lazim.
  • kaynağı olan olay göz önüne alınmaksızın; salt bir replik olarak değerlendirildiği vakit, repliği sarfedenin şahsı, lafın yöneltildiği şahsı ve bunların toplumsal statülerini gözönüne alarak irdelenmesi gereken söylemdir.

    işten başını alamayan ve bir kadro ile birlikte işlerini yürüten bir kişi ise repliği sarfeden ve muhatabı da statüsü açısından kendisinden alt seviyede olan bir hanım ise; meali: "ben şu an uğraşamayacağım. kendisi muhatabım bile değildir. gereğini yapınız" şeklindedir.

    eğer muhatap dişli bir tip, repliği sarfeden ise sıradan bir kişi ise, meal değişir: "benim bu hanıma gücüm yetmez! bir yetkili yok mu kuzum, bu kadına haddini bildirsin?" anlamı vardır. çevreden yetkili bir şahıs çıkıp da "açılın ben yetkiliyim" demezse, mealin varacağı yer, yani mealin meali: "bu hanımı allah'a havale ediyorum!" dan öteye gidemez nitekim.
  • (bkz: nöbetçiler)
hesabın var mı? giriş yap