• tiyatro sahnesindeymiscesine ders anlatan, her gördügü ögrenciye tanısın tanımasın inanılmaz içten selam veren amfi hocası.
  • herhangi bir ortamda dinlemesi cok hos olan; anlattigi konu ne olursa olsun gerek benzetmelerle, gerekse konuya hakimiyeti ile karsisindakini kendine baglayan insan.
    ancak kendisinden ders alinmamasini tavsiye etmekte bir zarar gormemekteyim zira kendisi vize yerine ogrencilerine bir paper yazma odevi vermekte, bu odevi notlandirirken de pek esnek davranmamaktadir. ancak bu verdigi derslerin kayit rekorlari kirmasi icin bir engel teskil etmemektedir.
    sosyal bilimlere yakinligi olmayan insanlar icin tavsiyemiz engin bilgisinden sadece sosyal ortamlarda (yemek, kokteyl, konusma aralari vs.) faydalanmaya calismalari, derslerine fazla yaklasmamalaridir.
    su anda haber merkezimize gelen bir bilgiye gore kendisi yakinda bir de kitap cikaracaktir, meraklilarina duyurulur*..
  • sabancı üniversitesinde tarih hocasıdır. sabahın 8.40ında başlayan amfisinin çoğunun boş kaldığı görülmemiştir. bunu dersi monoton ve tek düze bir şekilde olmayan; esprili, günümüzden benzetmelerle dolu ve ezber bilgiden çok olayların arkasında yatan mantığı gösterme yolunda giden, tiyatro oyununu andıran anlatımına borçludur kuşkusuz. bana tarihi sevdiren (ve akabinde tarih notlarımda bir sıçrayışa sebep olan) şahsiyet... tarihi tarafsız bir şekilde, bütün tarafların gözlerinden görmemizi sağlayan ve buna göre bir yorum yapmamızı sağlayan, bana tarihin dogmalarla dolu olmadığını kanıtlayan, türkiye için büyük bir kazanç olan şahsiyet....
    sevgi dolu bakışları ile insanı kendisine bağlayan sevimli insan....
    halil berktay ile farklı amfilerde ders vermeye başlamaları üzerine iki bilgi kaynağını birden kullanamayacağımıza üzüldüğüm değerli insan.
  • universiteye gecen sene ilk adimimi attigimda bir grup arkadasimla dururken karsidan gelerek bizi elleri kollari havada bir sekilde ''hosgeldiniz arkadaslar" diyerek heyecanla karsilayan ve sonra bizimle ayakustu muhabbet eden, sonuc olarak da ogretim gorevlisi oldugunu ogrenerek acaip sasirdigim ve mutlu oldugum ilginc, sirin ve tabiki onemli insan.
  • birisi sabah derse sevine sevine gideceğimi söylese gerçekten gülerdim ama gerçek oldu. adam akşama kadar ders yapsın sıkılmaz insan heralde.
  • 90'li yillarin basinda tubitak'ta calisan ve tubitak populer bilim kitaplari serisinin ilk kitaplarina***** "yayin koordinatoru" olarak imza atan hoca kisi...

    dizideki tum kitaplar icin:
    http://www.kitap.tubitak.gov.tr/
  • birkaç haftadır, toktamış ateş ile polemiğe girip boş yere enerjisini ve zamanını harcayan önemli tarihçi. mevzu şudur: toktamış ateş, mehmet altan'ın bir yazısını köşesinde eleştirirken (mehmet altan'ın yazısı son günlerin hit kitabı latife hanım ile ilgilidir ve kitapta, atatürk'ün, kendisini öldürmeye gelen topal osman'dan kaçmak için çarşaf giyme hikayesine ve hikayenin siyasi içeriğine değinmiştir) birtakım yöntemsel nahoşluklara ve dahası tarihsel yanlışlara imza atmıştır. (toktamış ateş'in yazısına bugun gazetesinin arşiv hastalığı sebebiyle erişemediğimden, bu nahoşluğu açıklayayım: kitapta geçen bu anıyı latife hanım'ın kızkardeşi aktarır, toktamış ateş'e göre ise "böylesi önemli bir siyasi ayrıntıyı anlatmak ona mı düşmüştür?" ayrıca yine ateş'e göre, diğer anı kitaplarında böyle bir olay anlatılmamıştır, dolayısıyla bu gerçek değildir; ama zaten her yeni anı kitabı daha önce anlatılmamış, açığa çıkmamış bir yanı ortaya çıkarması için değil midir?) cemil koçak da, radikal iki'de yayımlanan yazısında toktamış ateş'in tarihsel yönteme ve bilgiye olan bu yaklaşımını bu yazı vesileyle usturuplu bir şekilde eleştirmiştir. velhasıl, koçak'ın akademik bir tarih tartışması boyutunda yürütmek istediği tartışmada toktamış ateş, "içeriğim ofsaytsa başka yerlerden gole giderim" düsturu çerçevesinde, kendi ifadeleri ile "bu cemil koçak'ın kendisinin jüri üyesi olduğu doçentlik sınavında kalmış" biri olduğunu anlatarak sözlerine başlamış, sözlerinin devamında da yeni tarihsel yanlışlara çekinmeden imza atmıştır. toktamış ateş'in laftan anlayacak biri olmadığını hesaba katmayıp baştan bir yanlışa düşen koçak, hz. isa ol(a)mamış, tokada yeltenen toktamış ateş'in havaya kalkan elini tutup iki kroşe çakarak demiştir ki: "o jüride çaktırılmış eserimle ben, sina akşin ve ilber ortaylı'nın da bulunduğu bir jürinin kararıyla afet inan tarih araştırmaları ödülü aldım. hem, toktamış ateş gibi hiçbir orijinal tarih araştırması olmayanlar hangi mantıkla jürilere giriyor anlamıyorum." ayrıca aynı yazıda, toktamış ateş'in bir önceki yazısında imza attığı yeni hataları da düzeltmeyi ihmal etmemiştir. ringe üçüncü defa gelen toktamış ateş ise, bu kez son silahına sarılıp alakalı alakasız her noktaya atatürkçülüğü ve cumhuriyet değerlerini sokuşturmayı marifet sayarak "bu cumhuriyet ve atatürk düşmanlığı ile nereye varılacak böyle ey halkım" demiştir. koçak'ın buna cevabı henüz haber merkezimize gelmemekle birlikte; yarın çıkacak radikal iki'de bu cevabın bulunacağını düşünmekteyim.

    buraya serinin tüm karşılaşmalarını koymak isterdim, lakin bugün gazetesinin arşivinin garip bir şekilde son 5 günle sınırlandırılması dolayısıyla toktamış ateş'in yazılarını aktaramıyorum.

    koçak'ın ilk yazısı için: http://www.radikal.com.tr/…r.php?ek=r2&haberno=5975

    koçak'ın ikinci yazısı için: http://www.radikal.com.tr/…r.php?ek=r2&haberno=6031

    bonus (mehmet altan'ın yazısı): http://www.sabah.com.tr/…4-20-111-20060611-102.html
  • [link verilmis de hani olur da entry silinir zart zurt diye bir de ben tekrar edeyim http://www.radikal.com.tr/…=204424&tarih=13/11/2006 ]

    gazetecilerin illa dikkat ceken carpici bir manset atma zorunluluklarindan oturu, roportaji "bugun ataturk olsaydi kurtlere devlet verirdi"ye indirgendigi icin, geri kalani bircok insan tarafindan okunmayacak, anlasilmayacak gibime geliyor. oysa bu kadar kisa bir roportajda ancak bu kadar guzel ozetlenebilirdi durum. derslerine gidip kendisini dinlemek isterdim isin acikcasi, her dedigi dogru olacak dogmasindan degil de genel bakis acisinin yeterince saglam ve bilimsel olduguna, dolayisiyla herhangi bir tartismasinin yapici olacagina dair dusuncem yuzunden.

    gerci, ataturkun sozlerinin sansurlendigini ve resmi kayitlardan cikarildigini kesin olarak bilmek icin baska paralel kayitlar lazim tabii ve bunlarin da dogrulugunu/orjinalligini belirtecek bir takim olcutler olmali, roportajda buna deginilmemis ama baska yerlerde arastirmasi vardir elbet, bilen varsa yazsin haber versin.

    bunun otesinde, ataturkculuk kavraminin sonradan bozulan veya her onune gelenin agzina dolanarak saptirilan birsey degil, aksine zaten hicbir zaman bir anlami olmamis, tamamen ici bos birsey oldugunu ve hatta ataturkun kendisine de ters oldugunu gormek kolay da dile getirmek cesaret istiyor, cunku iyice politize olmus etiketler araciligiyla dusunebilen ve etiketlerin arkasinda yatan iliskiler agini irdelemeye alismamis kisilerin hismina ugramak an meselesi.

    ve tabii cumhuriyeti ilan eden kadronun dunyaya baska yerden isinlanmadigi, ittihat ve terakki chp'si araciligiyla osmanliyla arasinda bariz bir devamliligin oldugu, cumhuriyet kavraminin sonradan ilke/inkilaplar gibi seylerle sisirilmesi suretiyle 1923'un suni bicimde maziden bicak gibi ayrilmasinin resmi propagandanin temeltasi oldugu, bu propagandanin oturmasi ve kurt/ermeni sorunlari gibi rahatsizliklardan kurtulmak icin pragmatik siyasetci ataturk yerine egilip bukulmeyen, yabanciya karsi odun vermeyen, yerliye karsi sozunden donmeyen, 7 gun 24 saat mert ve delikanli, her konuda hep ayni seyleri savunmus ve sirf bu istikrari yuzunden tartismali konularda hakliligi ispat(!) edilebilecek (tabii hakliligi derken, ataturkun bu tutumu uzerinden, tc devletinin herhangi bir zamandaki politikalarinin kazandigi haklilik oluyor bu) bir cizgi roman kahramaninin yaratilmasi gibi ilginc konular var bahsedilen.

    tabii ilginc konular derken, aslinda, egitimli veya parali malaklarin idrak etmeyi birak tartismayi dahi beceremedigi gercekler demek ister deli gonul; bu sozlukte, ataturk diye tanidigi milli cizgiroman karakterinin, uzaydan/allahtan geldigine inananlar varken malak kelimesi sanmiyorum ki asiriya kacmis olsun.

    dashing gonderdi: http://www.radikal.com.tr/…r.php?ek=r2&haberno=5388
  • gazete röportajlarinin cogu kez nasil eksik kaldigini bu gün bir kez daha düsünmeme neden olan tarihci.

    büyük olasilikla daha uzun ve ayrintili bir konusmanin hayli kesilmis , bicilmis kisaltilmis haliyle bile tarihci olmayan okuyucular icin bile ilginc ve yeni perspektifler sunacak bir konunun kahramani. büyük olasilikla yine bir coklarinin hic hosuna gitmeyecek söyledikleri. belki de tuhaf bir düsmanlikla karsilasacak önümüzdeki günlerde.
    bana ise neden benim ögrencilik yillarimda bu tür tarihciler yoktu diye düsündürdü. dersleri özgür, yapici ve tatmin edici olmali. evet keske simdi ögrenci olsaydim dedigim nadir anlardan biriydi bu haberi okumak.
  • tarihcinin isi tarihi oldugu gibi ortaya koymak oldugu, ideolojilere uygun hale getirmek olmadigi icin tarihciligi sebebi ile tesekkuru hak eden insan.
hesabın var mı? giriş yap