• genelde '... cin ruhi bu soruyu çözdü ve canını kurtardı. peki ya siz bulabilir misiniz?' şekilnde biten problemlerin adamıydı. selçuk alsan dı sanırım yaratıcısı da.
  • kucukken her problemi cozmesiyle kendisine gicik kapmama yol açan bilim ve teknik dergisi karakteri.bir de arkadaslari vardi bunun.
  • (bkz: peri perihan)
  • bir ekşi sözlük yazarı.

    hoşgeldi aramıza.

    ayrıca (bkz: cin ruhiye)
  • 7 gün garantili kedi satan pet shopun garantisinden memnun kalmamış yazar.
    --- spoiler ---

    torium ve mall of istanbul'da şubeleri var. buradan bin liralık bir kedi alacaksanız ve garanti bekliyorsanız bilin ki verdikleri koşullu garanti süresi 7 gün ve koşula göre bu süre içerisinde hayvanı kendilerinden başka veterinere götüremiyorsunuz yoksa geçersiz oluyor. işin komik tarafı hayvana asıl riskli olan karma aşıyı yapmak için 7 gün sonra çağırıyorlar. ne anladım ben böyle garantiden?!
    --- spoiler ---
    (bkz: #53853741)

    bir zaman şöyle bir şey yazmıştım. çok uyuyor buraya.
    (bkz: #21184532)
    adam ayfon alır gibi garanti sorgulamış resmen.
  • pet shoptan kedi alırken sadece 7 günlük garanti vermeleri nedeni ile bozuk attığı entrysini bulup bunun hakkında yazınca keyfi kaçmış sanırım bu yazarın. gelip nickaltıma bişeyler yazmış.
    (bkz: #64187777)
    bişeyler yazmış diyorum çünkü yazdıklarını anlamadım. ironi mi yapmış laf mı sokmuş yoksa savunma mı yapmış, yazdıklarından anlaşılamıyor.

    ama anladığım kadarı ile "sen kedileri sokaktan buldun (ona göre bedava!) bu yüzden aşı falan bile yaptırmıyorsundur. bedavacının tekisin. ucuz adamsın." demeye çalışıyor gibi geldi.

    3 kedim var. köfteyi bir kumaş deposunda buldum. yaklaşık 4km kucağımda yürüyerek götürdüm elimde onunla otobüse binemeyeceğim için. 1 haftada anca kendine geldi. aç kalmış belli. şimdi 10 yaşında (bulduğumda 1 aylıktı)

    gevrek ve boyoz'u da apartmanlar arasındaki araziye atılmış olarak buldum. bak tam da bulduğum anda çektiğim fotoğraf bu. onlar da şimdi 6 yaşlarında.
    onları bulduğumda da hayatımdaki en önemli sağlık sorunumu yaşadığım dönemdi üstelik. sürekli göz ameliyat oluyordum. (bkz: retina dekolmanı/@ben smyrna) yine de eve geldiklerinden sonra 3 ay bir bebek gibi günde 6-8 kez mama vererek baktım onlara. gece bile 3 kez kalkıyordum bir anne gibi.

    bu 3 kediden önce de hep kedilerim oldu. hiç birine para vermedim. ama buradaki "para vermedim!" cümlesini "enayi sen para verip alıyorsun ben ise bedava buluyorum kedileri oh ne güzel!!" diye anladığını düşünüyorum. çünkü zaten aklın mantığın bu şekilde çalışıyor: "para". ama hayır. göreceğin gibi 3 kedimi de zor durumda iken buldum ve o halde orada ölmekten kurtardım.

    hayır sayın yazar hayır. sanırım anlamadın ama konu para değil. konu petshopta hayvanların satılması. bir plastik oyuncak gibi alınıp sağlıksız koşullarda üretilip sağlıksız olmasının kimsenin umurunda olmadığı bir nesne gibi alınıp satılması. "ölürse" diye "garanti" verilecek kadar yüzsüzleşilmesi. garanti "sadece 7 gün" diye mızlanacak müşterilerinin olması.

    kedi alınmaz, sahiplenilir. köpek alınmaz, sahiplenilir.

    "at satılıyor" demişsiniz. anlatalım. atların da doğal hayatlarından çıkarılıp haralara sokulmasından memnun olmasam da, onlara da doping verilip hızlı koşması vs için sağlık sorunlarına neden olunmasından rahatsız olsam da (ki zaten bunu yapan kitle de bu da petshopçu kitle ile aynı mantıktaki kitle) atların alınıp satıldığı sağlıklı ortamlar var. onlar da para ile alınıp satılıyor dediğin mekanlara git (emin ol birden fazlasına gittim-adana atlı spor kulübü- mersin atlı spor kulübü-adını bilmediğim istanbul'da bir hara) orada sana gösterilen hürmetten daha fazlası gösteriliyor atlara. hiç biri eziyet görmüyor. her gün tımarı yapılıyor. yemi en sağlıklı şekilde veriliyor. aşısı bakımı her ihtiyacı zamanında gideriliyor. elle, havuçla salatalıkla ödüllendiriliyor. gürültüden uzak tutuluyor. eğer satılırsa yeni sahibi adını bile değiştir(e)miyor. ki zaten özel bir durum yoksa bakımını da eski bakıcısı yapmaya devem ediyor. sadece atın sahibi değişiyor.
    maddi anlamda daha değerli (koşu vs için kullanılan) atlar bile artık ayağı filan kırılınca vurulmuyor, yoğun bir tedavi ile iyileştiriliyor. en azından yaşaması ve ayakta durması, yürümesi sağlanıyor ve koşu yarış atı olamıyorsa da gençlerin çocukların at ve hayvan sevgisi kazanması için özel alanlarda çocuk binicilerin binmesi sağlanıyor. engelli çocukların tedavi/terapilerinde kullanılıyor. bu da, bu at çok pahalı bir at olduğu için değil hayvan sevgisi olan, onun da bir canlı olduğunu bilen insanlar böyle olması gerektiğini bildiği için yapılıyor.
    bunun nesini petshopta satılan ve merdiven altında zorla ve hastalıklı koşullarda üretilmiş kediler ile kıyaslıyorsun bilmiyorum?

    aşılarını da kısaca anlatayım. izmir'de aşılar 55 tl. daha bu ay başında 3 kedinin 6 aşısını yaptırdım. (karma ve kuduz) bunun dışında dış parazit sorunu yaşamadığım için sadece iç parazit enjeksiyonlarını da düzenli yaptırıyorum. (dış parazit damlasını da bazen yaz başında yaptırıyorum, daha doğrusu kendim yapıyorum. o dönemdeki haline göre) belli hastalığa eğilimli özel bir ırk olmadıkları için bunun dışında veterinerim de bir aşı önermiyor. aids ve kanser (lösemi) aşısını ise ben gerekli bulmuyorum.
    mamayı ise ucuz bulduğum herhangi bir siteden dönemine ve keyfime göre royal canin veya pro plan olmak üzere alıyorum. zaten çok seçici hayvanlar değil benimkiler. istediğim zaman değiştirebiliyorum mamalarını. hatta bundan da mutlu oluyorlar zaten. daha keyifle yiyorlar.
    kumu ise temizmama.com'dan alıyorum. evime kadar geliyor. ve 2 koli bana 3 ay yetiyor.
    ha bunlar sana gerçekçi gelmiyorsa bana ulaş sana neyin nerede en uygun fiyatlı olduğunu da anlatırım. gerçi anlatmam bana ne. pet shoptan hayvan alacak kadar "sosyetiksen" eminim iti olduğunu sandığın en pahalısını almaktan da rahatsız olmuyorsundur zaten.

    eşyaları tırmalıyor mu yazmış bir de. evet tırmalıyor. bugüne kadar zarar görmüş bir çok eşya, perde koltuk yastık vs oldu. ama umurumda değil. çünkü nasıl ben bile evde bazen bir şeyleri kırıp döküp (örneğin elimdeki bardağı düşürmek, bir şey yıkarken elimden düşüp kırılması, evin içine ayakkabı ile girdiğimde çamur olması, doğrudan evin içinde değilse de bisiklete binerken bisikletin benim yüzümden hasar görmesi gibi yanlışlıkla hasar verebiliyorsam onların da buna hakkı var. onlar da bu evin bir parçası. ki onlar da bunu kasıtlı yapmıyor. kedinin tüyü dökülüyor da senin tüyün dökülmüyor mu eve sanıyorsun? kedim halının üstüne kustu diye ağlayıp kedimi evden atacak veya bir odaya hapsedecek değilim herhalde.

    bilmem tatmin oldun mu? gerçi olmadıysan da bana ne. satın aldığı kedi için garanti bekleyen adama gereğinde fazla laf anlattım bile zaten.
hesabın var mı? giriş yap