• normal kabul edilen insanlarda yaygın olan, gerçekliği kendilerini kayıracak şekilde deforme ederek algılama eğilimine karşın, depresiflerin gerçeği olduğu gibi, çarpıtmadan algılamaya daha yatkın olduklarını belirten psikolojik kavram.

    ruhsal yönden sağlıklı olarak kabul edilen bireyler, daha doyurucu bir yaşam için, gerçekliği kendi yararlarına göre çarpıtma eğiliminde olurlar. bu psikolojide "kontrol yanılsaması", "kendini kayırma eğilimi" ve "temel atıf hatası" olarak adlandırılan çarpıtmaları kapsar. bu çarpıtma güdüsü, bireyi bir ölçüde gerçeklikten uzaklaştırmasına karşın, bireyin kendisini ve yakınlarını kayırarak yaşamkalımını devam ettirmesi açısından işlevsel sayılır.

    1977'den itibaren yapılan bazı deneylerde (golin, terrel, johnson 1977; alloy ve abramson 1979; lewinsohn, mischel, chaplin ve barton 1980; tabachink ve ark. 1983; lovejoy 1991; margo ve ark. 1993; presson ve benassi 2003; walker ve ark. 2003; leh ve yiu 2007; watson ve ark. 2008), kimi deneklerin bu çarpıtmadan muaf oldukları görüldü. bu denekler, depresif olanlardı. mischel, depresif bireylerin kendileri, dünya, geçmiş ve gelecek hakkındaki değerlendirmelerinde, kısmen ya da tamamen, depresif olmayanlara göre daha gerçekçi oldukları sonucuna ulaşan bu araştırmalardan sonra "depresif realizm" kavramını literatüre kazandırdı.

    bu çalışmaların ardılları çok tartışmalıdır. depresiflerin gerçekliği daha doğru değerlendirmesi ve depresiflerdeki intihar oranının yüksekliğini bir düşünün. depresyondaki karamsarlığın aslında karamsarlık olmadığını, normal insanların karayı gri algıladığını düşünün. insanın hayata bakışının çarpıldıkça yaşama daha çok bağlandığını düşünün. sonra da gelin depresyona girmeyin.
  • depresif realizm ile vardigim sonuc: (bkz: #39491234)
  • colin feltham'ın depresif realizm (dr) depressive realism kavramı üzerinde durduğu, 2014 yılında kısa röportaj ve söyleşi; dr
  • görsel

    benim için, büyük resim ne yazık ki oldukça basit, midesi zorsa. rastgele bir evren içinde gelişigüzel evrimleştik; hiçbir amaç bizi desteklemiyor, hiçbir tanrı bizi gözetmiyor ve hiçbir emin şanlı gelecek bizi beklemez. bizi ağırlayan ve bize oyun oynayan dualist bir bilinçle eyerlendik. insanlıktan çıkarıcı ve yıkıcı bir uygarlık ve hile ve açgözlülüğü devam ettiren bir zihniyeti inşa ettik ve yok edemiyor gibi görünüyoruz. doktorların ölümcül hastalara söylediği gibi kendimizi mümkün olduğunca rahat ettirebiliriz, ancak ne yazık ki tedavi edilemeziz.
    colin feltham, keeping ourselves in the dark (2015)
  • görsel
    antonio porchia (1886-1968). translated by w.s. merwin.

    tastamam ışıkta gölge bile değiliz derken, -bay porchia bizarlığı ve bezginliği de bitirmiş.
  • insanların tehdit edici olaylarla nasıl başa çıktığını inceleyen shelley taylor, üç temel olumlu yanılsamanın altını çizer:

    birincisi, anlam arzusudur. insanlar, olayların neden olduğunu anlamaya çalışmaktan hoşlanırlar. acı çekmelerinin ardından, bu acıları ve varsa kayıplarını anlamlandırmanın bir yolu olarak anlam arayışına başvururlar.

    ikincisi, insanlar yaşamları üzerinde bir hakimiyet duygusuna sahip olduklarına inanırlar ama acının gelmesi ile bunun büyük ölçüde yanılsama olduğunu görürler. ve yeniden ipleri eline almak için kontrol kaybı hissinin üzerine giderler.

    üçüncü ve son olarak, hemen herkesin güçlü bir kendini yükseltme dürtüsü vardır. insanlar kendilerini iyi hissetmekten ve ortalamanın üzerinde oldukları düşüncesine meyillidirler. dolayısıyla da burada devreye kendine hizmet eden önyargı girer. yani işler iyi giderse içsel atıf, işler ters gittiğinde ise başkalarını veya durumu suçlama eğilimi görünür.

    gelgelelim acıdan korunma olarak lanse edilen bu üçlü yalnızca bir yanılsamadır. hiç kimse hayatın tüm olaylarını açıklayamaz, tam kontrol sahibi değildir ve doğası gereği kimseden daha değerli yahut iyi değildir.

    işte bu aydınlanma yaşandığında kişiler depresif realistlere dönüşürler. kendini ve dünyayı makyajlamadan olduğu gibi görürler, dürüstlük oluşur ve inançlarındaki çatlakları fark ederek kapsamlı keşif arzusuyla dolabilirler.

    elbette kantarın topuzunu da kaçırmamak gerekir. kendini soyutlama ve paranoyakvari şüphe kişiyi depresyona veya zihinsel acı çekme korkusuyla daha derin varoluşsal sorunlarla yüzleşmek istemeye dirençli hale getirebilir.
  • madalyonun diğer yüzü için
    (bkz: şizofrenik sürrealizm)
hesabın var mı? giriş yap