• //-ruşen eşref-

    1913, 14 senelerinde, galatasaraylılar muhîtinde, tevfik fikret'in evinde, rıza tevfik ve selim sırrı beylerin peşinde dâimâ mütebessim ve mütelâşî bir halde görülen ruşen eşref o vaktin edebiyat nev-hevesleri arasında en fazla göze çarpan bir delikanlıydı. edebiyat yoluna çok telâşlı çıkmış olduğu hissolunuyordu. lâkin hangi semte revân olacağını pek tâyîn etmemiş gibiydi. ikide bir de açtığı evrak çantası küçük hikâyelerle, çocuk şiirleriyle, ya mizâhâne yâhut da şâirâne mensûrelerle dolu idi. yazdıklarını, ibrâma mahal bırakmaksızın ve ekseriyâ muhâtabının keyfini sormaksızın, çantasından çıkarır, okumağa koyulur, eseri hakkında kat'î bir re'y almadıkça ayrılmazdı. bu nev-hevesin ergeç edebiyâta karışacağı belli idi; lâkin hangi fârikayla? işte bu anlaşılmıyordu. yegâne bâriz vasfı çok taşkın olan hâhişi idi. nihâyet yel üfürdü, su götürdü, ruşen efref de kendi yaratılışına uygun olan bir kapı buldu, oradan mârûfiyetin tatlı sâhasına giriverdi.

    bu nevî "edebî röportörlük"tü. her halde bizde yeni bir çığırdı; bâhusus ki edîbliği "köşklü" tarzıydı, ruşen'e bir eldiven gibi iyi geliyordu. istanbul'da semt semt, edîb, şâir ve romancıların evlerine gitmek, onların husûsiyetlerini, biribirinin hakkındaki teveccüh ve kinlerini gazete sütunlarına dökmek, edebiyâtı sokak sokak koşturmak, meraklı kaari'leri yepyeni güft ü gû'larla mest etmek hem kolay hem de câzibeli bir çığırdı. otuzbeş sene evvel jules huret'nin fransa'da ilk defa açtığı, bilâhare "edebî tekâmül hakkında tahkîkat" unvanlı bir cildde topladığı bu "röportaj" son neslin hâfızasına şiddetle nakş olunmuştu. jules huret'nin bu interview'leri hiç şüphesiz ki çok üstâdâne tanzîm edilmiş, şahsî birer eserdi; o vaktin edîblerini fikirleri ve eserleri içinde canlandırıyordu. müellifinin o devirdeki edebiyâta ne büyük bir vukuufu olduğunu gösterdikten başka, ne kuvvetli bir musavvir olduğunu gösteriyordu. o edîbleri tasvîr eden diğer nice tenkid sahîfeleri bu interview çerçeveleri yanında soğuk kalıyorlardı. hulâsa jules huret, çok kuvvetli bir eser yaratmıştı. ruşen eşref'e bu eseri örnek olarak gösteren dostu, her kimse, iyi bir hizmette bulunmuştu. ruşen eşref'in huret'ye yaklaşamadığını söylemek ne kadar doğru ise de bizde de bu çığırı onun kadar iyi îfâ edecek kimse olmadığı o kadar doğrudur.

    harb-i umûmî'nin son senelerinde ruşen eşref'in * "röportajları" harb cephelerimize müteveccih merâkı âdetâ söndürdü; kaari'leri o derece sardı. nihâyet bu röportajlar "diyorlar ki..." diye sakat bir isimle kitap hâlinde intişâr etti.

    bu kitaba daha iyi bir unvan bulunabilirdi. fakat mutlakaa "demek" masdarından bir unvan lâzımdıysa bâri "dedikleri" gibi bir şey olsaydı. gaalibâ o vakit biri diyorlar ki yerine "bir bahçeden bir bahçeye" unvânını tavsiye etmişti. yalnız bu unvan (da) "allı yemeni" (türküsünü hatırlatıyordu.)//

    yahya kemal beyatlı

    iç. "siyasî ve edebî portreler", istanbul fetih cemiyeti yayınları no: 60 / yahyâ kemal enstitüsü no: 11 / yahyâ kemal külliyatı no: 8, 3.b., istanbul-1986, s. 48-50.
  • (bkz: deliler)
    (bkz: yeni turku)
  • röportajların asıl amacı eski edebiyat, servet-i fünun ve milli edebiyat hakkında dönem yazar ve şairlerinin düşünceleri öğrenmekti. röportajların ev ortamında samimi bir havada geçtiği belirtilir.
  • türklerin ilk ve şimdiye kadar en alâka uyandıran röportaj kitabı
    abdülhak hâmid, nigâr hanım, sami paşazade sezai bey, halit ziya, cenab şehabettin, hüseyin cahit, süleyman nazif, rıza tevfik, mehmet emin, halide edib, hamdullah suphi, ziya gökalp, köprülüzade mehmet fuat, ömer seyfettin, refik halit, fazıl ahmet, ahmet haşim, ali kemal ile sohbet edilmiştir.
    “edebi ziyaretler ve mülakatlar” başlıklı yazılar 1916’da servet-i fünun ve türk yurdu dergilerinde, daha sonraki yıllarda ise vakit gazetesinde yayımlandı (1917-1918).
    1985 tarihli 2. baskısı orhan kemal kütüphanesinde bulunmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap