• elhan; farsça bir isim, kar nağmeleri anlamına gelmektedir. kar tanelerinin düşerken çıkarttığı ses.
    darül-elhan; konservatuarın eski adı.

    elhan-ı şita cenap şahabettin
    elhan-i şita

    bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
    eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar
    gibi kar
    geçen eyyâm-ı nevbaharı arar...
    ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,
    ey kebûterlerin neşideleri,
    o baharın bu işte ferdâsı
    kapladı bir derin sükûta yeri
    karlar
    ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.
    ey uçarken düşüp ölen kelebek
    bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
    gibi kar
    seni solgun hadîkalarda arar.
    sen açarken çiçekler üstünde
    ufacık bir çiçekli yelpâze,
    nâ'şun üstünde şimdi ey mürde
    başladı parça parça pervâze
    karlar
    ki semâdan düşer düşer ağlar!
    uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
    küçücük, ser-sefîd baykuşlar
    gibi kar
    sizi dallarda, lânelerde arar.
    gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
    şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
    yuvalarda -yetîm-i bî-efgân!-
    son kalan mâi tüyleri kovalar
    karlar
    ki havada uçar uçar ağlar.
    destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
    berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter...
    dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
    hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
    her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!-
    bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid...
    ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
    her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!
    göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
    her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar
    bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar
    tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,

    soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
    gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân
    karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
    karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.
    dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.
    ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:
    ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
    elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.
  • sesi mûsikî perdelerine uydurmak için, mânâ bozulacak şekilde, harfleri ve kelimeleri değiştirerek, sesi alçaltıp yükselterek, çeneyi oynatarak okumak.
  • lahn sözcüğünün çoğulu.
    (bkz: hoşelhan)
  • menemenlizâde tahir'in şiir kitabı. içindeki şiirlerle olmasa da recaizade mahmut ekrem'in onu övmek için yazdığı takdir- i elhan'la tanınır bu kitap genelde.
  • aynı zamanda afyonkarahisar'ın emirdağ ilçesine bağlı bir köy.
  • bir türk müziği topluluğu. klasik müziğimiz başta olmak üzere birçok türk müziği türünü gayet kaliteli bir icrayla ortaya koyarlar. şahane insanlarla çalışırlar, mesela (bkz: bekir reha sağbaş) mesela (bkz: timuçin çevikoğlu) mesela (bkz: derya türkan)...

    kurucuları afyon kocatepe üniversitesi türk müziği devlet konservatuarı hocalarından ömer bildik ve burak kaynarca'dır.
  • nağmeler ile kıraatte bulunmak. hadiste kuranı sesiniz ile süsleyiniz deniliyor. buradaki esas mananın değişmemesi. mana değiştiği için namazda bozulabilir. elhan neticesinde mana bozulduğunda namazda bozulur.
hesabın var mı? giriş yap