• sevdiğimiz bir saadettin kaynak bestesi ve vecdi bingöl güftesidir. ki bu şarkı dışında "dertliyim ruhuma hicranımı" (üzgünüm leyla) ve de içinde üç isim bulundurmak gibi enteresan bir özelliği olan leyla bir özge candır da bu ikilinin ortak ürünüdür.
    ya gurbette olan ya da kendini ruhen gurbette, ebedi bir yabancı gibi hisseden bir adamın çöken akşamla içine girdiği bıkkın ruh halini anlatan bu sözlerde belli bir şiirsellik vardır. ve "derdim bana arkadaş, bugün de akşam oldu" vurucu dize olmaktadır fikrimce.
    üstelik yarası saklım'da sezen aksu'nun "ah yine o gurbet bestesi, günün minesi soldu" derken hoşlukla gönderme yaptığı şarkıdır bu:

    enginde yavaş yavaş, günün minesi soldu,
    derdim bana arkadaş, bugün de akşam oldu.
    gölgeler indi suya, kuşlar vardı uykuya,
    gurbeti duya duya bugün de akşam oldu.
    su uyur fısıldaşır, gider yare ulaşır,
    yolcu yolda yaraşır, bugün de akşam oldu.
  • aleaddin yava$ca'nin muhte$em yorumladigi eser.*
  • piyasada bulunan altin sesler,en guzel tsm eserleri vs gibi albumlerdeki yorumlari eserin icerdigi gurbet duygusunu ve huznu iletmekten cok uzak ne yazik ki..ya gereginden hizli soylenmis ya da ses ve tavir uygun degil.oysa yasar ozel'den dinlendiginde insanin yuregi dopdolu olur.
  • "su uyur fisildasir, gider yare ulasir" dizesi tartismalidir. bir tv programinda bu dizenin aslininin "su yurur fisildasir, gider yare ulasir" oldugu iddia edilmisti. zaten suyun irmak olmasi durumunda uyumak yerine yurumeyi tercih etmesi daha akla yakin geliyor*.
  • sezen aksu 'nun en sevdigi sarkilardan birisidir. bu nedenle sanirim yarasi saklim'da bu sarkiya atif yapmistir. (bkz: günün minesi soldu)

    zannimca bu sarkinin en iyi yorumunu gönül akkor 1978 yilinda vermistir.
  • bir çok başka şarkı gibi bu şarkının da, en iyi yorumcularından biri müzeyyen senar'dır. ama tabi o müzeyyen. müzeyyen o!
  • mine koşan kahire de albümünde mine koşan söyler bunu arkada arap sazlar eşliğinde içli içli, gamlı gamlı, teşrifata gerek kalmadan derde deva, remizsiz munis bir hanende gibi şarkı bitince oluşan sessizliğe binbir çeşit anlam yüklemeye fırsat vermeden yaralarım benden önce de vardı gibisinden 1978'de, necip mahfuz'un kahire'sinde...
  • benzemez kimse sana ie birlikte en favori tsm şarkım. ama bu şarkının yeri bir başka. özellikle gurbetteyseniz, hatta enginin* dibinde yaşıyorsanız bir akşam üstü güneş batarken sahilde usul usul aklınıza 'enginde yavaş yavaş, yavaş yavaş, günün minesi soldu' dizeleri gelir. gün batımı bundan daha naif ve hüzünlü anlatılabilir mi? hal böyleyken gurbeti anlatan bu şarkıyı hızlı ve neşeli bir şekilde arkada koca bir orkestrayla okumalarına deli olur bu gönül. cümbüş hele hiç yakışmaz bu şarkıya, bir keman bir kanun yeter de artar bile.

    (bkz: efkarlıyken entry girmek)
  • ilginçtir, hiç kimse bahsetmemiş bu eserin zeki müren yorumundan bugüne kadar yazılan entry‘ler içinde. elbette ki müzeyyen senar hanımefendi’ye hürmetimiz sonsuzdur, zat-ı şahanelerinin benzersiz söylediği şarkılarla ilgili naçizane yorumlarımızı da girdiğimiz az sayıdaki entry’ler içinde vurgulamışızdır; ama menekşelendi sular örneğinde olduğu gibi bu eser için de şahsen tek geçilmesini şiddetle tavsiye edeceğim yorum zeki müren üstad’ın yorumudur. sanki sadettin kaynak’ın eserlerine doğal bir yakınlığı ve hatta bağlılığı varmış gibi adı geçen iki eseri de inanılmaz ve başka hiçbir yorumla mukayese kabul etmez bir güzellikle, derinlikle icra etmekte üstad. eski yorumlarından, yani "çıstaka"lı, keyboard’lu, percussion eşlikli olmayan saf yorumlarından bahsediyorum elbette, birçok eseri tarifi imkansız güzellikte biz fanilere sunduğu kayıtlarından.
hesabın var mı? giriş yap