• dün modoko'da kısa bir gezinti ardından kafamdan yaptığım hesaba göre bir erkek için 5.000 tl maaş ile rahat rahat yapılacak eylem. borç da ödenir araba da alınır. ilerde eve bile girilir.
  • çok zordur. bunu zorlaştıran 2 önemli faktörden bahsetmek mümkün türkiye şartlarında. ilkielbette gelir düzeyi. gelir düzeyiniz yüksek değilse ciddi anlamda sanat yapmanız gerekiyor. ikincisi ise gelir düzeyi gözetmeden ev geçindirmeyi zorlaştıran faktör olan "banka" faktörüdür. hepsi saldırırlar. kkb puanın yüksekse hele yarağı yedin. hedef baskısı altında ekmeğini kazanmaya çalışan bütün bankacıların hedefindesin. vay şu kadar kazanıyormuş şu kadar borcu varmış iplemezler bile. saldırılar.sen de eğer biraz uyanık değilsen kazancına bakmadan alırsın kredi kartlarını ve esnek hesap limitlerini. kredileri saymıyorum bile. ev geçindirmek zordur. ayağını yorganına göre uzatmayanlara tabiiki. %100 helal memur maaşıyla 6 boğaz doyurup çocuklarını okutan babama selam olsun.
  • bak ben bunu 21 yaşımdan beri yapıyorum. 20 yaşımdan önceki çalışmalarımı eve katkı, eve yardım olarak nitelendiriyorum ki, ilkokuldan beri çalışıyorum.
    yanımda bir çok genç çalışıyor, birlikte aynı işyerinde büyüdüğüm arkadaşlar var, aynı yaşlarda başlamamıza yaşlarımız 35 olmasına rağmen onlar halen eve katkı-yardımda bulunuyorlar halen.
    çok değişik bir yaşam biçimi geliyor bana.

    üniversiteyi bitirip 21 yaşında işe başladığım andan bu yana, evin kira ve tüm faturalarının ödemesi bana aitti. ev aldım, kredi çektim şimdi de kredi borcu ve tüm faturalar bana ait.
    bu durumun bir çok handikapları var, örneğin ben yurtdışında okumayı isterdim ama kirayı ödeyecek bir başkası olmadığından asla bu hayalime kavuşamazdım, kavuşamadım da.
    işyerinde kafam attığında hadi ben gidiyorum deyip çekip gidemezdim mesela. hep evi düşünmek zorundaydım, zorundayım da.

    bu sorumlululuk bilinci nasıl oluştu gerçekten bilmiyorum, bu durumda olup da hoyratça davranan insanlarda var çevremde görüyorum.

    beni bu sorumluluğa iten sanırım hayatımda hiç sırtımı dayıyacak birinin, bir gücün olmaması, hem maddi anlamda hem manevi (annem hariç).

    mesela ben o zamanlarda da kimseden bir şey isteyemezdim, hayatta en çok kimseden bişey istememeyi öğrenmişimdir herhalde. hep kendi başımın çaresine bakardım, bakarım da.

    hiç kimsenin sırtını sıvazlamadığı bir insan sanırım ancak böyle ayakta kalabilir. ha istermiydim, çok isterdim, eminim başka biri olurdum.

    beni bu hayatta ayakta tutan tek şey sevgidir. sevgiye olan inancımdır.
    ben hep severim, hayvanları, maviyi, denizi, şarkıları çok severim.

    gerçeklerin ağır bastığı bir hayatın oluyor, pek hayalin olmuyor. hayal de zaten nedir ki? imkansız olandır.
    kendi başınaysan imkansızın da olmuyor..
  • kolay iş değildir. mal hırsı hiç değildir. faturası, ihtiyacı, zorunlusu vs si derken para yetmiyor zaten
  • geçimsiz karakterli bir insanla yaşarken başarmaya çalışıldığında ömür tükenene kadar demir leblebiye talim etmektir.
hesabın var mı? giriş yap