• (bkz: follow me)
  • kendini hakkaten takip edip evine kadar girmisimdir.fakat bu takip olayinin biraz bokunu cikarip evinden hala cikmamisimdir.bunca zaman yaptigim gozlemler sonucunda kendisinin yalandan degil harbiden besiktasli oldugunu anlamisimdir.arada bir "boyner olmus hemiiiiii?" diyerekten kendine yonelttigim sorularda icinden "komik mi lan?" dedigini duyar gibi oluyorum.kendisiyle yaptigimiz bitmek tukenmek bilmeyen manchester-arsenal maclarinda kaleye vurdugum her frikigi israf olarak gormus, kendisi ise soldan soldan yardirmistir.keyif adamidir.hos muhabettir.acilan her muhabette ikimizin de soyleyecek bir seyi kesin olmus, konu yorumsuz kalmamistir.baliklariyla beraber mutlu bir hayat diliyorum buradan kendisine.
  • (bkz: hedonist)
  • (bkz: 1000inci entryim sen ol istedim)

    hani derler ya "olm sana tanışmadan önce acayip kıldım. hatta dalacaktım. ağzını burnunu kıracaktım. ama kader bizi kanka yaptı." işe bizim ki tam olarak öyle bir muhabbet değildi bu adamla.

    kendisini sadece sima olarak tanırdım okulda. kıl falan da olmazdım. ama gerçekten biri çıkıp şu an bulunduğumuz konuma geleceğimizi söyleseydi hayatta inanmazdım. ev arkadaşı olduğumuz dönemde diğer ev arkadaşı dışarı çıkınca beraber duşa falan giriyorduk sanmayın. ne öyleydi, ne de bildiğiniz kanka muhabbetiydi bu. hayatımda yaşadığım en sağlam temeller üzerine kurulmuş, sevgi saygı çerçevesinin sevgi yanı hakkında olmasa da saygın yönünden hiçbir zaman vasatın altına düşmediğini hatta çok üzerinde seyrettiğini söyliyebileceğim bir ilişkidir.

    öyle ki; hiç bir ortamda aramızdaki seviye bozulmamış, ortama giren 3. kişiler kaliteyi azaltmamış, hatta olumsuz koşullar bizi birçok konuda hayata omuz omuza mücadele verir konuma getirmiştir. evet belki de o inanmadığım kader mevzusudur sadece bu arkadaşlığı, dostluğu bu noktaya getiren. belki de, ortak paydalarda ortak çıkarlara koşmasak bu kadar iyi olmayacaktık. fakat birşey unutulmamalı ki, bu adamla kurduğumuz o kırılmaz hatta esnemez bağlar yine de takdire şayandır. bu çelik konstrüksiyonun da mimarı tabi ki followme'dir. zira bu denli samimi, dürüst ve saygıya dayanan, yamuğu olmayan bir arkadaşlığım daha yoktur. belki de olmaz. tek kelimeyle hoşgörü insanıdır kendisi. bu adamla sorunu olan ilk önce oturup yaptıklarını bir irdelemeli ve suçu kendinde aramalıdır.

    bu kadar yıkama yağlama gibi görünen entrynin son kısmı da geleceğe dair dileklerle sonlansın da bari tam olsun. bir daha bu kadar övücü satırları bir araya getirmem kolay kolay. kendisine ilerde kendine layık bir eş, mutlu bir yuva, afacan bebeler, kendisi için bir adet kapalı, yengeyle beraber gitmesi için de birer adet numaralı kombinesi hatta belki de tüm aile için bir loca diliyorum inönü stadından. bunun yanında sadece su satarak zengin olabileceği bir büfe, büfesinin hemen önüne bir rahat bir sandalye üstüne bir güneşlik bir de ayaklarını uzatabileceği bir tabure istiyorum. ayakları var çünkü. ayrıca evinin bir odasının duvarlarını akvaryum halinde döşeyip balıklarıyla huşu içerisinde yaşamasını, sol şeridi kapatabileceği bugün mevzusu geçen bir subaru impreza'yı da es geçmeden mutlu olması temennimdir.
  • birgün gece saat 3 sularında, zıvanadan çıkmış bir halde odasının bir yerinde bir oyuk kazıp bokumuzdan da misket yaparak kuytu oynayacakkene, hatta bu girişime saniyeler kala kaloriferden gelen sesin alt kattaki komşudan gelmediğine en az benim kadar inanmaktadır. o gece duyduğumuz ses ilahi bir sestir. bugün bu entryi yazabiliyorsam ve birgün o, bu entryi okuyor olursa (kafasında huni olmadan) bu nimeti o sese borçlu olduğumuzu da gayet iyi bilecektir.
  • muhabbetine kurban olduğum. bir insanla, günlerce sabah uyanıp gecenin bir köründe yatağa girene kadar beraber takılıp buna rağmen adam sıçmaya giderken dahi "çabuk sıç gel şuraya. canım sıkılıyor." denilir mi ya? deniliyormuş işte.
hesabın var mı? giriş yap