• 1970 dünya kupası elemelerinde karşılaşan iki komşu ülke el salvador ve honduras arasında ikinci maç sonrası çıkan ve 100 saat süren, 4000 ölü, 12000 yaralı, yaklaşık 100 milyon dolar tahrifata sebep olan savaş.

    önce biraz tarih diyelim ve bu iki ülkenin savaş öncesi durumuna bakalım.

    orta amerikanın yüzölçümü en küçük olan ülkesi el salvador kilometre kare başına 160 kişiyle tüm amerika kıtasının en yoğun nüfusuna sahip. bir tarım ülkesi olan el salvador’da toprak ağaları yüzünden köylülerin üçte ikisinin hiç toprağı yok. bu topraksız köylüler kurtuluşu honduras’a göç etmekte görmüşler. honduras, el salvador’un 6 katı toprak büyüklüğüne, yarı nüfusa sahip ve hiç tarıma açılmamış arazileri var. salvadorlular honduras’ta köyler kuruyorlar ve yaklaşık 300000 nüfusa ulaşıyorlar. 1960’larda honduraslı köylüler arasında çıkan bir huzursuzluk sonucu honduras hükümeti bir toprak reformuna kalkışıyor. fakat abd’ye bağımlı oligarşik hükümet gerek oligarşi topraklarına gerek united fruit company’nin muz plantasyonlarına dokunmuyor ve salvadorluların yerleştiği toprakları honduraslı köylülere dağıtmayı planlıyor, bu da salvadorluların yurtlarına geri dönmeleri demek oluyordu. el salvador’sa zaten bir köylü ayaklanmasından çekindiği için bunu kabul edilemez buluyordu. iki ülke arasındaki ilişkiler oldukça gergindi. iki ülke medyası diğer taraf aleyhine sürekli kışkırtıcı bir propaganda halindeydi.

    maçlara gelirsek, ki bir savaş yaşandıktan sonra skorun ne önemi olabilir ki, ilk maç 8 haziran 1969’da honduras’ın başkenti tegucigalpa’da yapılmış, bütün geceyi otellerini saran fanatik honduras taraftarlarının gürültüsü ve tahriği yüzünden uykusuz geçiren el salvador takımı son dakikada roberto cordunanın golüne engel olamamış ve maçı 1-0 kaybetmişti.

    maçın hemen ardından el salvador’da televizyonunun başında maçı izleyen 18 yaşındaki amelia bolanios babasının silahını kalbine dayayarak tetiği çekecekti. ertesi gün salvador gazetesi el nacional, “genç kız, vatanının yıkılışını görmeye tahammül edemedi” başlığını atıyordu. bolanias televizyondan canlı yayınlanan neredeyse tüm başkentin katıldığı cenaze töreniyle toprağa verildi. gerginlik arttı.

    ikinci maç bu gergin ortamda yapıldı. bu kez uykusuz olan takım doğal olarak honduras’tı. stadyuma halk linç etmesin diye askeri araçlarla götürülen honduras milli takımı orada da büyük tacize uğradı. 3-1 biten maç sonucu honduras antrenörü “kaybettiğimiz için çok şanslıyız” diyordu. zırhlı araçlarla havaalanına götürülen honduras ulusal takımı eve sağ salim dönerken onları desteklemeye gelen taraftarları sınıra canlarını zor attılar. iki taraftar ölmüş, yüzlercesi hastanelik olmuş, 150 honduras plakalı araç yakılmıştı. iki ülke arasındaki sınır kapatıldı.

    bir müddet sonra, 14 temmuz 1969’da ise savaş başlayacaktı. savaş 4 gün yaklaşık 100 saat sürdü. büyük latin amerika ülkelerinin devreye girmesiyle savaş durduruldu. savaş berabere bitti. sınır aynı kaldı. salvadorlu köylülerin bir kısmı yurtlarına dönerken, bir kısmı honduras’ta kaldı. savaş her iki ülkede milliyetçiliği, ve dolayısıyla askeri iktidarların gücünü perçinledi. olan yine halklara oldu. kazanan yine siyasi çıkarlarını kaybetmeyen oligarşi oldu.

    tüm latin amerikada futbolun tarihi siyasi tarihle paraleldir. başarılı sonuçlar sonrası hükümetler kalır, başarısızlık sonrası giderler. örnek isteyen 1978 dünya kupasında iktidarda olan askeri cuntanın, iktidarı kaybetmemek için yaptırdığı arjantin-şili maçındaki şikeyi hatırlayabilir. latin amerikada futbol ne yazık ki biraz kanla yoğrulur hep.
  • ryszard kapuscinski'nin ayni adli kitabini om yayinevi basmisti. ayrica sunu da eklemekte fayda var futbol asla sadece futbol degildir.
  • amerika’nın devreye girmesiyle son bulmuştur. dünya üzerinde yaşanmış en ilginç savaşlardan birisidir.
  • bu savaştan sonra el salvador'da huzursuzluk artar ve 10 yıl sürecek bir iç savaşa sürüklenir ülke. futbol asla sadece futbol değil.

    http://bit.ly/2kyukqi
  • para savaşıdır
  • aslında arka planında futboldan çok daha başka sebepler olsa da zamanla sadece bir futbol maçı nedeniyle çıktığı şeklinde bir şehir efsanesine dönüşmüş olan savaş...

    honduras ile el salvador'un milli futbol takımları, 1970 dünya kupası elemelerinin concacaf ayağında, yarı finalde karşı karşıya geliyorlardı. orta amerika'daki iki komşu ülkeyi karşı karşıya getiren eşleşmenin ilk ayağı 8 haziran'da tegucigalpa'da oynanırken* ev sahibi honduras, son dakikada leonard wells'in attığı golle karşılaş-madan 1-0 galip ayrılacaktı. bir hafta sonrasındaysa taraflar bu kez san salvador'da kozlarını paylaşırken* gülen taraf, 3-0'lık skorla el salvador oluyordu. ev sahibi ekibin gollerini elmer acevedo, juan martinez ve mauricio rodriguez kaydetmişti.

    galibiyet sayılarında eşitlik olması nedeniyle, iki ekip 26 haziran'da, bu kez mexico city'de oynanacak playoffta son bir defa daha karşı karşıya geleceklerdi. 10. dakikada juan martinez ile öne geçen el salvador, 25'te rigoberto gomez'in golüne engel olamasa da dört dakika sonra martinez'in bir kez daha ağları havalandırmasıyla maçın ilk yarısını 2-1 önde kapayacaktı. 51. dakikadaysa gomez bir kez daha skora dengeyi getirecek ve bu denge maç sonuna kadar da bozulmayınca yarım saatlik uzatmalara geçilecekti. nihayet 101. dakikada mauricio rodriguez son sözü söylüyor ve onun attığı golle de el salvador 3-2 galip gelerek final turunda haiti’nin rakibi oluyordu.

    öte yandan, buraya kadar her şey normal gibi gözükse de bundan kısa bir süre sonrasında iki ülkenin savaşa girmesiyle birlikte işler bambaşka bir noktaya gelecekti. her ne kadar söz konusu savaş, tarihe ‘futbol savaşı’ diye geçecek olsa da, arka planda elbette ki çok daha başka sorunlar vardı. honduras, haritaya bakıldığında el salvador'a göre çok daha büyük bir ülke olarak görülse de (gerçekten de yüzölçümü el salvador'un beş katı kadar) el salvador'un nüfusu o tarihlerde 3.7 milyon iken honduras'ınki sadece 2.6 milyondu. honduras'ın çok daha tenha bir ülke olması, burada toprak sahibi olmayı da daha kolay hale getirmekteydi ve bu da el salvador'dan buraya hatırı sayılır oranda bir göç yaşanmasına yol açmıştı.

    böylece 300 bin civarında el salvadorlu, honduras kırsalına yerleşip tarımla uğraşmaya başlamıştı ve ülkedeki köylü nüfusunun beşte birini de bu el salvadorlular teşkil etmekteydi. bu durum da ülkedeki toprakların zaten büyük bir bölümüne sahip olan büyük toprak sahipleriyle tarım şirketlerini rahatsız etmekteydi. istiyorlardı ki el salvadorlular bir şekilde ülkeden gitsin ve bırakacakları topraklara da onlar sahip olsun. bunun için de devlet başkanı osvaldo lopez arellano'ya baskı yapmaktalardı.

    zaten darbeci bir general olarak başa geçen lopez de iktidarını sağlama almak için büyük sermayedarlarla iyi geçinmek zorunda olduğunun farkındaydı ve çok geçmeden adı toprak reformu olan fakat işlevi sadece el salvadorlu göçmenlerin topraklarını söz konusu toprak ağalarıyla şirketlere peşkeş çekmekten ibaret bir uygulama yürürlüğe girecekti. bu uygulama ilk olarak 1962'de başlatılmıştı ve 1967'den itibaren de uygulamaya hız verilmişti.

    yaşanan bu gelişmeler neticesinde, el salvador ile honduras arasında da husumet gitgide artmaktaydı ve iki ekibin 8 haziran 1969'da tegucigalpa'da oynadıkları ilk maç esnasında da iki takımın taraftarları arasında bir kavga yaşanmıştı. bir hafta sonra san salvador'daysa bu kez daha geniş çaplı bir çatışma meydana gelecekti. meksika'daki playoff maçının oynanacağı gün olan 26 haziran'a gelindiğinde de el salvador hükümeti, son 10 günde honduras'ta 12 bine yakın el salvadorlunun ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldığını ve honduras hükümetinin ne bu duruma, ne de evlerini terk etmek zorunda kalan bazı insanların soygunlara, tecavüzlere maruz kalmalarına, hatta cinayetlere kurban gitmelerine karşı herhangi bir aksiyon almadı-ğını vurgulayarak honduras ile bütün diplomatik ilişkilerini durdurduklarını açıklayacaktı.

    el salvador yönetimi, bunun sonrasında iki haftaya yakın bir süre bekleyecek, karşı cephenin tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığının görülmesi üzerine de askeri müdahale için düğmeye basılacaktı. 14 temmuz'dan 18 temmuz'a kadar süren savaşta iki taraf da kayıplar verecek, kazanansa olmayacaktı. 20 temmuz'da ateşkes ilan edilmesi sonrasında da honduras yönetimi, kerhen de olsa el salvadorlu göçmenlerin can güvenliği konusunda hassasiyet göstereceğini dile getirecek fakat toprak reformu uygulamasından da geri adım atmayacaktı.

    görülebileceği üzere yaşananların futbolla pek de bir alakası yoktu. sadece olayların tırmandığı esnada iki ülke milli takımlarının kısa bir süre içinde üç kez karşı karşıya gelmeleri, mevcut gerilimin üzerine belki biraz tuz-biber ekmişti. ancak savaşın bu üç maçlık seriden çok kısa bir süre sonra başlaması nedeniyle ‘futbol savaşı’ olarak anılması, zaman içerisinde sanki tüm olup bitenlerin futboldan ötürü gerçekleştiği yanılgısının da popüler kültüre sirayet etmesine sebep olacaktı.
  • (bkz: salomon vides)
hesabın var mı? giriş yap